Evde Kuranı Kerim öğrenmek

Tilavet Secdesi: Kur’ân-ı Kerim'de ondört yerde, secde ayeti vardır. Kur'ân'da ondört yerde geçen secde ayetlerinin okunması veya işitilmesi halinde yapılan secdeye tilavet secdesi denir. Bunlardan birini okuyanın veya işitenin, manasını anlamasa da, bir secde yapması vacibdir. Secde ayetlerini yazan, heceleyen secde yapmaz.

Hanefîlere göre vacip, Şafiî ve Hanbelîlere göre sünnet-i müekkededir. Bir mecliste, aynı secde ayeti birden fazla okunursa bir secde yapmak yeterlidir. Namaz dışında secde âyetini okuyan veya secde ayetini işiten kişi, tilavet secdesine niyet ederek tekbir alır ve secdeye gider.

Tilavet secdesinin yapılışı:
Namaz dışında secde ayetini okuyan veya secde ayetini işiten kişi, tilavet secdesine niyet ederek abdestli olarak, kıbleye karşı ayakta durup, elleri kulaklara kaldırmadan "Allahü ekber" diyerek secdeye gider. Üç defa "sübhâne rabbiye'l-a'lâ" dedikten sonra tekbir alarak secdeden kalkar ve "semi'nâ ve ata'nâ gufrâneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr" der. (Bakara, 2/286)

Niyet şarttır. Niyetsiz sahih olmaz. Secde âyetini işiten cünüp veya abdestsiz kimse, temizlendikten sonra tilavet secdesi yapar. Bir oturumda, bir secde âyetini birkaç defa okuyan ve işiten, hepsi için bir secde eder. Bir oturumda ne kadar secde âyeti okunmuşsa, o kadar tilavet secdesi gerekir. Mesela üç secde âyeti okunursa, üç secde gerekir.

Namazda tilavet secdesi: Namazda okunan secde ayetini namazda olmayan bir kimse işitirse tilavet secdesi yapar. Namazda olan kimse, namaz dışından bir kimsenin okuduğu secde ayetini işitirse, namazını tamamladıktan sonra secde yapar. Namaz kılan kişi okuyunca, hemen ayrıca rüku veya bir secde yapıp ayağa kalkar. Okumasına devam eder. Secde âyetini okuduktan iki üç âyet sonra namazın rükuuna eğilirse ve tilavet secdesine niyet ederse, namazın rüku veya secdeleri, tilavet secdesi yerine geçer.


Kur'ân'daki secde ayetleri:
1- A'râf sûresinin 206,
2- Ra'd sûresinin 15,
3- Nahl sûresinin 49,
4- İsrâ sûresinin 107,
5- Meryem sûresinin 58,
6- Hac sûresinin 18,
7- Furkân sûresinin 60,
8- Neml sûresinin 25,
9- Secde sûresinin 15,
10- Sâd sûresinin 24,
11- Fussilet sûresinin 37,
12- Necm sûresinin 62,
13- İnşikak sûresinin 21,
14- Alâk sûresinin 19. âyetleri secde ayetleridir.

Bu âyetlerden sadece Sâd sûresinin 24. âyetinde "rükû", diğerlerinde "secde" kelimesi geçmektedir. Hac sûresinin 77. âyetinde de "rükû edin ve secde edin" denilmektedir. Hanefîler, bu âyeti secde âyeti saymamışlardır. İmam Şâfiî ve İmam Ahmed bu âyeti secde âyeti saymış buna mukabil Sâd sûresinin 24. âyetini secde âyeti saymamışlardır. Hac sûresinin 77. âyeti haric diğerlerinde secde âyetleri işaretlenmiştir.

A'râf, Ra'd, Nahl, İsrâ, Meryem, Hac ve Sâd sûrelerindeki âyetler okununca secde etmenin "farz"; Furkân, Secde ve Fussilet sûrelerindeki secde âyeti okununca secde etmenin "vacib"; Neml, Necm, İnşikâk ve Alâk sûrelerindeki secde âyeti okununca secde etmenin "sünnet" olduğu da söylenmiştir. (diyanet)
 
Namaz kılarken söylediğimiz tesbihatlar ve türkçe anlamları:


Allâh-ü Ekber:
Allah en büyüktür.

Sübhane Rabbiyel Azim: Ey büyük Rabb'im! Seni bütün noksan sıfatlardan uzak tutarım.

Semi Allahü Limen Hamideh: Allah kendisine hamd edenleri işitti (kabul etti).

Allahümme Rabbena Leke'l-hamd: Ey Allahımız. Sen bizim Rabb'imizsin! Sana hamd olsun.

Sübhane Rabbiye'l-alâ
: Ey Yüce Rabb'im! Seni bütün noksan sıfatlardan uzak tutarım.

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullah: Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Allâhümme entesselâmü ve minkesselâm tebêrakte yâ zel celâli vel ikrâm: Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.
 
Seferi, Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola çıkmış kişiye de seferi veya müsafir denilir.

Yolculuk durumu, genel olarak meşakkat ve sıkıntı içerdiğinden bu durumdaki kişi için bazı kolaylıklar getirilmiştir. Bunlar yolcuya tanınan ruhsatlardır. Bunların başında ramazan ayında yolculuk yapan kişi için tanınan, orucu yolculuk anında tutmayıp sonraya bırakma ruhsatıdır. Ayrıca yolcu olan kişinin, dört rekatlı farz namazlarını ikişer rekat olarak kılmasına da izin verilmiştir.

"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğer kafirlerin size kötülük etmesinden (fitne) korkarsanız, namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur" (en-Nisâ 4/101)

Seferi namaz nasıl kılınır: Seferi olduğunuz durumlarda 4 rekatlık farz namazlar, 2 rekat kılınır. Sünnetlerin tamamı kılınır, müsait olunmazsa sünnetler terk edilebilir.
 
Namaz kılmayı öğrenirken anlamını bilmediğimiz kelimeler karşımıza çıkabilir. Namaz ile ilgili kullanılan terimlerin bir kısmı ve anlamları aşağıda kısaca açıklanmıştır.

- Salat:
Namaz demektir. Çoğulu "Salâvat"dır. Bir de "Salât", Peygamber efendimize şu şekilde yapılan dua manasına da gelmektedir.
"Allahümme salli ve selim alâ seyyidina Muhammedin ve alâ ali seyyidina Muhammed"
Anlamı: "Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e ve onun ailesine selamet ve rahmet ihsan buyur."
Bu salat ve selamdan maksad, Peygamber efendimizin hem dünyada, hem de ahirette her türlü ikrama kavuşmasını istemekten ve bu vesile ile kendisine olan bağlılığımızı ve saygımızı göstermekten ibarettir.

- Tekbir:"Allahü Ekber" demektir.

- İftitah tekbiri: Namazın içindeki farzlardan olan İftitah tekbiri namaza başlarken "Allahu Ekber" diyerek tekbir almaktır.

- Kıyam:Namazda ayakta durmaktır.

- Kıraat: Kur'an-ı Kerîm'den bir miktar okumak demektir.

- Rükû:Namazda kıraatten sonra elleri dizlere koyarak baş ce sırtımız düz bir şekilde eğilmek demektir.

- Kavme: namazda rükudan kalkıp her aza yerleşecek şekilde dimdik durmak demektir. Rüku halinden doğrulup da bir defa "Sübhane Rabbiyel'azim" diyecek kadar ayakta durmaktır.

- Secde: Rükudan sonra ayak, diz ve ellerimizle beraber alnımızı ve burnumuzu yere koyarak kapanmaktır. "Sücûd" sözü de secde etmek ve secdeler manasına gelir.

- Celse: namazda iki secde arasında tam manasıyla her aza yerleşecek şekilde oturmak demektir. İki secde arasında bir defa "Sübhane Rabbiyel'azim" diyecek kadar oturmaktır.

- Ka`de-i ahîre: Namazın içindeki farzlardan olan ka'de-i ahire son oturuş demektir. Namazın sonunda "Ettehiyyâtü" duasını okuyacak kadar oturmaktır. Bir namazda iki defa oturulursa, birinci oturuşta "Kade-i Ûlâ; İlk otururş", ikincisine de: "Kade-i Ahire; son oturuş" denir.

- Rek'at: Namazın bölüklerinden her biri demektir. Şöyle ki: Bir namazda kıyam, rükû ve iki secdenin toplamı bir rekattır. Bir namazda iki kıyam, iki rükû ve dört secde bulunursa, o namaz iki rekatlı olur. Üç veya dört kıyam bulunursa, o namaz üç veya dört rekatlı olur.

- Şef: Çift manasında olup namazların her iki rekâtına denir. Dört rekâtlı bir namazın önceki iki rekatına "birinci şef" son iki rekatına da "ikinci şef" denir. Üç rekatlı bir namazın üçüncü rekatı da, "ikinci şef" demektir.
 
NAMAZ REKATLARI
5 Vakit Namazın Rekatları: Bir günde 5 vakit namaz toplam 40 rekattır. Bunun 17 rekatı farz, 20 rekatı sünnet ve 3 rekatı da vacip olan vitr namazıdır.

Sabah Namazı: 4 Rekat
- 2 Rekat sünnet,
- 2 Rekat farz.

Öğle Namazı: 10 Rekat
- 4 Rekat ilk sünnet,
- 4 Rekat farz,
- 2 Rekat son sünet.

İkindi Namazı: 8 Rekat
- 4 Rekat sünnet,
- 4 Rekat farz.

Akşam Namazı: 5 Rekat
- 3 Rekat farz,
- 2 Rekat sünnet.

Yatsı Namazı: 13 Rekat
- 4 Rekat ilk sünnet,
- 4 Rekat farz,
- 2 Rekat son sünnet,
- 3 Rekat vitr.
 
Namaz ve Sağlığımız: Müslümann, namazı Allahü tealanın emri olduğu için kılar. Rabbimizin emirlerinde birçok hikmet, fayda vardır. Yasaklarında da birçok zararların olduğu muhakkakdır. Bu fayda ve zararların bir kısmı bugün tıp mütehassıslarınca tesbit edilmiş durumdadır.

İslamiyyetin sağlığa verdiği önemi, hiçbir din ve düşünce vermemişdir. Dinimiz, ibadetlerin en üstünü olan namazı, ömrümüzün sonuna kadar kılmayı emir etmiştir. Namaz kılan, sağlık için olan faydalarına da elbette kavuşur. Namazın sağlık yönünden sağladığı faydalarında bazıları şunlardır:

1- Namazda yapılan hareketler yavaş oldugundan kalbi yormaz ve günün muhtelif saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar.

2- Günde basını seksen defa yere koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak fazla kan ulaşır. Bu yüzden beyin hücreleri iyice beslendiğinden hafıza ve şahsiyet bozukluklarına, namaz kılanlarda çok daha az rastlanır. Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler.

3- Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip doğrulmakdan ötürü daha kuvvetli kan deveranına malik olur. Bu sebeble göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvının devamlı değismesi temin edilmiş olur. Gözü "katarakt" veya "karasu" hastalığından korur.

4- Namaz kılmadaki izometrik hareketler, midedeki gıdaların iyi karışmasına, safranın kolay akmasına ve dolayısıyla safra kesesinde birikinti yapmamasına, pankreasdaki enzimlerin kolay boşalmasına yardımcı olacağı gibi, kabızlığın giderilmesinde de rolü büyüktür. Böbreğin ve idrar yollarının iyice çalkalanmasından, böbrekte taş tesekkülünün önlenmesine ve mesanenin boşalmasına da yardımcı olmaktadır.

5- Bes vakit kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamıyan adale ve eklemleri çalıstırarak, artroz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler.

6- Vücud sağlığı için temizlik muhakkak lazımdır. Abdest ve gusül, hem maddi, hem de manevî bir temizliktir. İste namaz, temizliğin ta kendisidir. Zira hem bedeni, hem de ruhî temizlik olmadan namâaz olmaz. Abdest ve gusül bedenî temizliği sağlar. İbadet görevini yerine getiren bir kimse, ruhen dinlenmiş, temizlenmiş olur.

7- Koruyucu hekimlikte, muayyen zemanlarda yapılan beden hareketleri çok mühimdir. Namaz vaktleri, kan dolasımını tazelemek ve teneffüsü canlandırmak için en uygun vaktlerdir.

8- Uykuyu tanzim eden önemli unsur namazdır. Hatta vücudda biriken statik (durgun) elektriklenme, secde yapmakla topraklama yapılmıs olur. Böylece vücud tekrar zindeliğe kavuşur. Namazın bu faydalarına kavuşmak için, namazı vaktinde kılmakla birlikte, temizliğe, çok yemek yememeye ve yenilen gıdaların temiz, helal olmasına da dikkat edilmesi de lazımdır
 
günaydın canınm hayırlı cumaların olsun

nasıl gidiyor çalışmalar sen baya ilerletttin
Sanada canım hayırlı nurlu bereketli cumalar olsun :) işte yarim sayfa okumaya çalışıyorum günlük. Bu aralar hava hep kapalı açıkçası hiç birşey yapmak istemiyo insanın cani çocuklar olmasa günün yarısı yatardım heralde . Senin nasil gidiyo
 

hamd olsun canım

al bendende o kadar ama çok şükür diyelim yinede

burda salı günden bari yağmurlu biz bu kadar kapalı havaya alışık değiliz

ama neyse güneşlı imiş havaaa

snde bır sıkıtnı yok tek suçlu havalarr ama bizim havamız iyi olsun

ben dğn birda biraz bakara çalıştım

akşamda eve yatsıdan sonra yatmadan biraz arapça biraz türkçe yasin okudummmm
 
Biz hala güneşi göremedik epeydir sisli kapalı . Masallah sana meal okumak ta çok güzel rabbim kuranı hem okuyup hem yaşayanlardan eylesin
 
Küçükken öğrenmiştim... Okumaya cesaret edemiyorum demişsiniz.. Yanlış okuyabilirsiniz ama yavaş okursanız dikkat ederek okumuş olursunuz onun için kasmayın kendinizi...
 
Küçükken öğrenmiştim... Okumaya cesaret edemiyorum demişsiniz.. Yanlış okuyabilirsiniz ama yavaş okursanız dikkat ederek okumuş olursunuz onun için kasmayın kendinizi...
Yorumunuz için teşekkür ediyorum öncelikle o yüzden sıfırdan başladım çalışmaya harfleri hiç tanımıyor gibi. Diyanetin tv nin çok faydası oldu bana
 
Sabah Namazına Kalkmanın 6 Altın Yolu

1.Niçin Namaz Kılması Gerektiğinin Bilincinde Olmak



Bir Müslümanın niçin namaz kılması gerektiğini bilmesi namazlarına, bilhassa sabah namazlarına karşı hassasiyetini artacaktır. Çünkü bir, taklidî (taklit ederek) yapmak var bir de tahkiki (hakikatini bilerek) yapmak var. Dolayısıyla bu hususta öncelikli yapılması gereken namazın Allah katındaki değerine ve hakkıyla namaz kılanların Allah katındaki kıymetine bakmaktır, yani Kuran’ı okumak ve anlamaya çalışmaktır. Zira o “Takva sahipleri için bir hidayettir” (Bakara 2) buyrulmuştur. Bu ayetin devamında da;

“Onlar ki, gayba inanırlar, namazı hakkıyla edâ ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler.” (Bakara 3) buyrulur.

2.Kalkmaya Niyet Etmek


Diğer önemli hususlardan biri de, namaza kalkmaya ciddi olarak niyetlenmektir. Yoksa “Kalkabilirsem kalkarım” gibi cümleler kişinin niyetinde ciddi olmadığının ve namazı pek de önemsemediğinin açık bir göstergesi. Halbuki sabah namazının 2 rekat farzını keyfimize göre geçirme lüksümüz yoktur. Ayrıca dünyevi bir iş ya da okul için, kimi zaman sabah namazı vaktinde ayağa kalkıyorsak, namaz için kalkmamak Rabb’imize karşı ciddi bir kusurdur. Şunu bilmeliyiz ki, insan niyetini ortaya koyduktan ve Cenab-ı Hakk nasip ettikten sonra yapamayacağı neredeyse hiç bir şey yoktur, yeter ki ihlas ve ciddiyetle hayra niyet edip gayret etsin.

3.Erken Yatmak


Erken yatmamak ne yazık ki çağımızın bir hastalığı. Sabah namazına kalkmak için namazın kudsiyetini bilerek ciddi olarak kalkmaya niyetlenildiğinde dahi, geç saatlere kadar ayakta kalındığı takdirde, namaza uyanmak bir hayli zorlaşıyor. Özellikle kalkmak için önlemler alınmamışsa. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ashabıyla ilim ve sohbet üzerinde bir mevzu konuşmuyorlarsa şayet yatsıdan sonra hemen yatarlardı.

“Peygamberimiz (a.s.m) yatsıdan önce uyumayı, yatsıdan sonra da konuşmayı hoş görmezdi”

anlamını içeren hadis mealleri Buhari, Muslim ve Tirmizi’de geçmektedir. Bunun sebeplerinden birinin de sabah namazına uyanamama tehlikesinin olduğu belirtilmiştir.

4.Tedbir Almak


Tüm bunları yapıyor ancak hala sabah namazı için uyanmakta güçlük çekiyorsanız alabileceğiniz hem maddi hem manevi birtakım önlemler mevcut. Öncelikle, gece yatmadan önce “Ayetel Kursi” ve “İnna atayna” gibi sureler okunabilir. Ayrıca Peygamberimizin (s.a.v) gece yatmadan önce yaptığı duaları okuyup ardından Allah’tan sabah namazına uyanmak istenebilir. Bununla birlikte maddi olarak da, duyabileceğimiz şekilde bir alarm kurmak mümkünse hemen kapatabileceğimiz pozisyonda tutmamak ve tekrarını açmak alabileceğimiz en kolay tedbirlerden. Ayrıca birisinden sizi uyandırmak üzere yardım istemeniz de kalkmanızı kolaylaştıracaktır inşaallah. Zira ayette;

“İyilik ve takvada yardımlaşın” (Maide 2) buyrulmaktadır.

5.Uyanır Uyanmaz Kılmak


“Sabah namazı için alarmı duyuyorum ve ama bu sefer de yataktan bir türlü kalkamıyorum ve bir bakmışım namaz geçmiş” diyorsanız, bunun göründüğü üzere en büyük çaresi, alarmı ya da başka bir uyarıcınız varsa onu duyar duymaz, yani uyanır uyanmaz yataktan fırlamak. Yoksa şeytan sizi kaldırmamak için elinden geleni yapacaktır;Özellikle “Birazdan kalkarım, daha 15 dakika var” gibi cümleler genellikle kalkamamakla neticeleniyor. Dolayısıyla bu son noktada da tüm diğer saydığımız maddelerde olduğu gibi kararlı ve azimli olmak gerekir. Tabiri caizse; kahramanlığınızı sergilemeli ve bu son adımda şeytanın bacağını kırmalısınız..

6.Kaylule Yapmak


Kaylule yani öğle uykusu Peygamberimiz (sav)’in sünnetlerinden. Zira;

“Gündüz orucu için sahur yemeğinden ve gece ibadetine kalkmak için “kaylûle”den yararlanın” (İbn Mâce, Savm, 22)

buyurmuşlardır. Sehl’den rivayet edildiğine göre de şöyle geçmektedir;

Bizler Peygamber (s.a.s)’le birlikte Cuma namazını kılardık, “kaylûle” ondan sonra olurdu” (Buhârî, Cuma, 40)

Bu uykunun kuşluk vaktinden (öğle namazı öncesinden) ikindi öncesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Yarım saat kaylule uykusunun iki saat gece uykusuna denk geldiği söylenmiştir. Dolayısıyla hem nafile olan gece ibadetleri hem de farz olan sabah namazı için bu uykunun bereketinden yararlanmak hem sünneti işlememize vesile hem de uykusuzluktan ötürü sabah namazına kalkamamanın en büyük çözümlerinden biri olacaktır inşaallah.
 
Her Namazda Zikrettiğimiz 7 Esmâ-ül Hüsnâ
1. Euzü Besmeledeki Rahman ve Rahim İsimleri



Gün boyunca sünnetleriyle namazımızı kılıyorsak, sadece besmelelerle tam 73 kez bu esmaları zikretmiş oluyoruz.SubhanAllah. Fatihaları da eklersek 113 oluyor.

الرحمن – Rahmân: Şefkat Dünyada tüm mahlukata merhamet eden.

Rahmet, Allah için kullanıldığı zaman, ihsan ve lütuf; insanlar için kullanıldığı zaman ise acıma, bağış ve kalp yumuşaklığı kastedilir. Kur’an, Allah’ı tanıtırken öncelikle O’nun Rahmân ve Rahîm oluşundan söz eder. Allah’ın rahmet özelliği ile ilgili olarak Esmâ-i Hüsnâ’ da otuza yakın isim geçmektedir. Rabbimizin kullar hakkında en çok işleyen ve en belirgin özelliği rahmettir. Allah’ın kullarına gazap etmesi veya onları cezalandırması bir şarta bağlı iken, rahmet sıfatı herhangi şarta bağlı değildir. Allah’ın rahmeti bütün yaratıklar hakkında geneldir.

الرحيم – Râhim: Merhamet eden Ahirette yalnız müminlere merhamet eden.

Rahmân, Allah’a ait özel bir isim ve sıfattır. Pek fazla ve sürekli merhamet sahibi demektir. “Fa’lan ” kalıbında olan Rahmân ismi hem ihsan ve bağışın bolluğunu hem de sürekli ve sonsuz olduğunu ifade eder. Allah’ın şefkat ve merhametinin en yüksek derecesini gösterir. O’nun rahmeti tıpkı kendisi gibi ezelî ve ebedîdir, yani başlangıcı ve sonu yoktur. Rahmân ismi genellikle ibadet ve ulûhiyyet ifade eder.



2. Fatiha'daki Malik İsmi


مالك الملك – Malikül Mülk: Mülkün Sahibi. Fatiha suresinde de ‘Din gününün sahibi’ olarak geçiyor.

Milk ve mülk mastarlarından türemiş olan Maliku’l-Mülk ismi, her türlü hükümranlığın sahibi, her şeyin üzerinde saltanat ve otorite sahibi anlamlarına gelmektedir.



3. Rükudaki Zikrimizde Azim İsmi


العظيم – El Azim: Hakiki ve mutlak büyük.

Azame kökünden türemiş olana el-Azim ismi; kütle, hacim ve bazı özellikler yönünden üstünlük, ululuk ve yücelik ifade eder. Kur’an’da Allah’a nispet edilerek sadece 6 kez geçmektedir.



4. Rükudan Doğrulurken Semi İsmi


السميع – Es Semi: Her şeyi işiten.

Semea kelimesinden türemiş olan es-Semi’ ismi sözlükte; işitmek, duymak, icabet etmek, işittiğinin gereğini yerine getirmek anlamlarına gelmektedir. Mübalağa ve sübut ifade eder. Kur’an’da yaklaşık 45 defa zikredilmektedir. Bir defa el-Garib ismiyle, sekiz defa el-Basir ismiyle ve 32 defa da el-Alîm ismiyle beraber zikredilmiştir.



5. Son Oturuştaki Salli-Barik Dualarında Hamid ve Mecîd İsimleri


الحميد – El Hamid: Övgü ve senaya layık.

Hamd kelimesinden türemiş olan el-Hamid ismi, yaptığı iyilik ve ihsanlardan dolayı ta’zim ve teşekkür kastıyla övmek, yüceltmek, methüsenada bulunmak, büyüklemek anlamlarına gelmektedir.

المجيد – El Mecid:Şanı yüce, kadri büyük.

Mecd kelimesinden türemiş olan el-Mecîd ismi; çokluk, bolluk, genişlik, imkan, hayır ve menfaatin çok olması, izzet, şeref ve onur anlamlarına gelmektedir. Araplar; hayvana bolca yem verdim derken “Emcettu” fiilini kullanırlar.

Rasulullah (s.a.v) tahiyyatta okumamızı emrettiği “Allahumme salli ve Allahumm barik” dualarının sonunda “Hamid ve Mecîd” isimleri yan yana kullanılır. “Şüphesiz sen hamde ve övgüye layık olan, şerefi ve ikramı bol olansın.” Buhari, Daavat 33.
 
6 Adımda Namazı Daha İyi Kılabilmek
1. Nasıl Kıldığınıza Dikkat Edin



Bu, namazlarımızdaki duruş ve hareketlerimizle ilgili. Örneğin secdede iken, ayaklarınızın yerden kalkıp kalkmadığına dikkat edebilirsiniz. Ya da rükûdan sonra secdeye gitmeden önce tam olarak doğrulmaya. Namazlarımızı kılarken ufak da olsa farklılıklar olabileceğinden tüm rükunlara ait detaylardan bahsetmeyeceğiz. Ancak namazlarımızı nasıl kılmamız gerektiği söylenmişse bizlerin aynı o şekilde namaz kılması gerekiyor.

Bunu başarmanın bir yolu da her rükunu yavaş yavaş eda etmek. Özellikle hızlı bir okuyucuysanız ve namazlarınız genelde hızlıca bitiveriyorsa, bu, sizler için durup düşünmeniz gereken bir mesele. Yavaş kılmak, -doğal olarak- Kur’an-ı Kerim’i biraz daha yavaş okumak ya da –örneğin secdede- normalden birkaç saniyede daha fazla durmak anlamına geliyor. İnşa’allah, bu şekilde, namazlarımız da rahatlayacak ve zihinlerimiz, namazı acelece kılmak yerine, Allah sübhanallahu ve teala’yı memnun etmenin vermiş olduğu duyguyla huzur bulacak.

Ayrıca namazı yavaş kılmanın namazda huşuyu yakalamanıza sizi bir adım daha yaklaştırdığını fark edeceksiniz biiznillah.



2. Okuduklarınızın Farkına Varın


Okuduklarımızı anlamak için birer âlim olmamıza gerek yok. En azından namazda okuduklarımızı anlamaya çalışmalıyız. Örneğin Fatiha suresi hepimizin namazlarda okuduğu bir sure. Peki, bizler “İyyâke na’budü ve iyyâke neste’în”( Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.) ne anlama geliyor, biliyor muyuz? Fatiha suresi, nispeten kısa ve hatırlaması da kolay bir sure.

Tamamı olmasa da namazlarımızda okuduklarımızı anlamaya başladığımızda, anladıklarımız sayesinde (Allah sübhanallahu ve teala’nın da lütfuyla) namazlarımızdaki hoşluğun farkına varacağız. Bu sayede Allah sübhanallahu ve teala’ya daha da yakınlaşmış olacağız.

Dahası, Nas, Felak ve Asr gibi farklı ayet ve surelerin anlamlarını bilmemiz namazlarımızda daha iyi odaklanmamıza yardımcı olur. Bu sureler kısa ancak içinde derin anlamlar taşıyan sureler.

Türkçe meallerinin yanında sureler hakkında ekstra bilgiler de –nerede nazil olduğu, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in bu ayeti hangi olaydan sonra bizlere aktardığı- bulunuyor.

Tam da bu yüzden mealli Kur’an-ı Kerim alınması öneriliyor ki bu sayede surenin anlamını bilmenin yanında surenin nazil oluş sebebini de bilebilelim. Böylelikle, inşa’allah, namazlarımızdan almış olduğumuz lezzeti de arttırmış olacağız.



(Hasan Tahsin Feyizli’nin Tefsirli Kur’an-ı Kerim Meali’ni okuyabilirsiniz.)

3. Düşmanınızı Tanıyın


Hepimiz biliyoruz ki düşmanımız, şeytan. Allah sübhanallahu ve teala’nın lütfuyla namazlarımızı eda edebilecek bir konumdayız ancak bu, şeytanı bizleri engellemekten alıkoymuyor. Hadisi şerifte belirtildiğine göre namazda omzumuza oturan şeytanın adı “Hanzep”tir. Bizler namazlarımıza başlar başlamaz bizleri rahatsız etmek için her şeyi yapar. Namazdayken, kendimizi alışveriş listesini ya da günün geri kalanında neler yapacağımızı düşünürken bulmamız, şeytanın bu oyunu yüzündendir.

Amr İbnü’l-Âs, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e;

“Şeytan benimle namazım ve okuyuşum arasına girdi” deyince, Hz. Peygamber (s.a.s) cevap olarak şöyle buyurmuştur:

“O, kendisine Hanzeb denilen bir şeytandır. Seninle ibadetinin arasına girdiğini hissettiğin zaman, onun şerrinden Allah’a sığın.”

| Müslim, Selâm, 68

Eğer şeytanın bu hilelerini anlayabilirsek, tuzaklarına düşmekten ve namazlarımızda zihnimizde dolaşmasından da kaçınmış oluruz.



4. Odaklanın


Verilen bir görevi yerine getirirken, okulda, üniversitede ya da işte bir projeyi tamamlarken dikkatimizin dağılmadığından emin olmak için yapmamız gereken nedir? Namaz kılarken de bu, kendimizi çevremizden biraz olsun soyutlamak ve sessiz bir yere gitmek olabilir. Yani namaz süresince odaklanmamıza, dünyayı bir an olsun yok saymamıza yardımcı olacak herhangi bir şey.

Pek çok kimse birkaç dakikalığına da olsa oturup namazı beklemeyi ve zikir çekmeyi faydalı buluyor. İnşa’allah bu şekilde odaklanmak, dünyayı ve yapmamız gereken bazı şeyleri bir süreliğine unutup namaz kılmamıza yardımcı olacaktır. Böylelikle namazımız başlar başlamaz bir odaklanma içinde olabileceğiz.



5. Kılmakta Olduğunuz Bu Namazın Ne Kadar Önemli Olduğunun Farkına Varın


Kılmakta olduğumuz bu namazın Allah sübhanallahu ve teala’nın Kıyamet Günü’nde bizleri sorguya çekeceği namaz olduğunu düşünelim. Bu, namazlarımızda aradığımız teslimiyeti ve konsantrasyonu bulmamıza yardımcı olacaktır.
Namazı bir röportaj gibi düşünmek de yardımcı olabilir. O zaman da şöyle sorularla karşı karşıya kalırız: “Bu kimse okuduklarına dikkat etti mi?” “Namazda iken zihni başka şeyler meşgul olmuş muydu?”. Bu sorulara kendimiz samimi bir şekilde cevap vermeli, cevaplarımızla da kendimizi değerlendirmeliyiz.

Ayrıca kılmakta olduğumuz bu namazın son namazımız olduğunu bir düşünün. İçimizden birine bunun son namazımız olduğu söylenseydi, mümkün olan en uzun şekilde, kimsenin bizi rahatsız etmesine izin vermeden müthiş bir teslimiyetle kılardık namazımızı. Bu da üzerinde düşünmemiz gereken bir konu.



6. Sürekli Dua Edin


Bu, herkesin dikkat etmesi gereken can alıcı bir nokta. Şayet Allah sübhanallahu ve teala’nın yardımı ve rızası olmasaydı, bizlerden eda etmemizi istediği namazlarımızı kılmak da mümkün olmazdı. Bu yüzden Allah sübhanallahu ve teala’ya sürekli dua etmeli ve –örneğin- Kur’an-ı Kerim’i hatırlamakta ya da konsantre olmakta zorlanıyorsak Allah sübhanallahu ve teala’dan sürekli yardım istemeliyiz.

Ayrıca namazlarımızda her ne kadar teslimiyet ve özen dolu hissetsek de namazlarımızın sonunda Allah sübhanallahu ve teala’ya bağışlanma için dua etmeliyiz.

Son olarak Allah sübhanallahu ve teala’ya bizlere namaz kılabilmemiz bahşettiği ihsan ve nimetler adına teşekkür etmeli ve birçok hatamıza rağmen yine de O’na ibadet etmeliyiz.

Bu yüzden, namazlarımızdan sonra sürekli olarak şöyle etmeliyiz: “Allahümme einnî ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik.” (Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana layık ibadet etmek için bana yardım eyle!)

 
Kaza namazım ve orucum çok fazla . Yıllarca başlamaya korktum yanlış yaptım. Bunlar bir günde birikmedi yavaş yavaş azar azar damlaya damlaya birikti.

Ve düşününce bende aynı yöntemle damlaya damlaya bitirmeye karar verdim son durumum aşağıdaki tabloda mevcut

bana katılmak isteyenleri beklerim birbirimize destek oluruz
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…