Eski starlar


eşi rita haywordla

George Orson Welles, (1915-1985) ünlü ABD'li yönetmen.

George Orson Welles, 6 Mayıs 1915 yılında Wisconsin - ABD'de doğdu. Welles iki yaşındayken yetişkin bir insan gibi konuşabiliyor, üç yaşında herşeyi okuyabiliyor, beş yaşında Shakespeare'in oyunlarını ezbere biliyor, vasisi tarafından kendisine hediye edilen kukla takımıyla Kral Lear'ı tek başına oynuyordu. 9 yaşındayken babasıyla çıktığı gezide dünyanın dörtte üçünü dolaşmış olan Welles bu arada resim yapmayı öğreniyor, ünlü büyücü Houdini'den illüzyon dersi alıyordu. 10 yaşında Wisconsin gazetelerinden birinde kendisinden; 'Karikatürcü, oyuncu, şair ve sadece on yaşında' diye bahsediliyordu. 18 yaşındayken, okuduğu kolejdeki öğretmeni olan Roger Hill'le birlikte Shakespeare'in yazılmış bütün oyunlarını bir araya getiriyor ve Welles'in resimleriyle süslü olan 'Herkes için Shakespeare' adındaki bu baskı özellikle Amerikan kolejlerinde büyük ilgi uyandırarak 90.000 satıyordu. Annesi o sadece dokuz yaşındayken, babası ise on beş yaşındayken öldü. Bir süre resim üzerine çalıştıktan sonra oyunculuk yapmaya başladı. Bu yıllarda evlendi. Bir süre radyoda da çalıştı. Sonra, 1938 yılındaki ünlü "Dünyalar Savaşı"nın radyo tiyatrosunda Amerikalıları dünyayı Marslıların istila ettiğine inandırdı. 1941'deki ilk filmi "Yurttaş Kane" ileride çok büyük ün yapacak olmasına rağmen, o sıralar Welles'e yüklüce bir para kaybettirdi. Daha bu ilk filmiyle, Welles o zamana kadar ki sinema gelişimine yepyeni bir yön vermiş ve yenilikler getirmiştir. Özellikle, sinemanın anlatım potansiyelini ve yollarını farklı bir kompozisyonda kullandığı için bu film önemliydi. Bu nedenlerden ki, "Yurttaş Kane" filmi birçokları tarafından "bugüne kadar yapılmış en iyi film" payesini almıştır. Ayrıca, bu ilk filminde oyuncu olarak da bulunmuş ve performansıyla da beğeni toplamıştır. Yine de, Orson Welles, Hollywood'da tutulmadığı için Avrupa'ya gitmiştir. Her ne kadar sonraki filmleri de Amerika söz konusu olduğunda pek başarılı olamamış olsalar da, en azından ticari açıdan, özellikle Avrupa'da çok tutulmuş ve birçok ödül aldı. 10 Ekim 1985'te Paris'te vefat etti.
 




ERROL FLYNN : Bir çok korsan filminde oynayan,Robin Hood ve Don Juan rolleriyle de tanınan Avustralya'lı aktördür.


Errol Leslie Thomson Flynn (d.20 Haziran 1909 Avusturalya - ö.14 Ekim 1959 Kanada) 20. yüzyılın en önemli sinema oyuncusu olarak gösterilen. Amerikalı aktör.
 






Adı Soyadı:Joan BennettÜlke:ABDDoğum Tarihi:27-02-1910Ölüm Tarihi:07-12-1990

Suspiria (1977) Madam Blanc
Father's Little Dividend (1951) Ellie Banks
Father of the Bride (1950) Ellie Banks
She Wanted a Millionaire (1932) Jane Miller
Disraeli (1929) Leydi Clarissa Pevensey
 






Esther Williams

Doğum 8 Ağustos 1922
Inglewood, Kaliforniya
Amerikan film aktörü ve yüzücü.Genelde yüzme ve dalma ile yaptığı başarılı filmleri ile tanınır.
 





Henry Fonda (d. 16 Mayıs 1905, Nebraska - ö. 12 Ağustos 1982 Los Angeles) ABD'li sinema ve tiyatro oyuncusu.

Jane Fonda ile Peter Fonda'nın babası ve Bridget Fonda'nın dedesi olan ve meslek yaşamına tiyatro oyuncusu olarak başlayan Henry Fonda, sinemaya geçip;

Kuramsal içerikli filmler; The Grapes of Wrath (Gazap Üzümleri), 1940 vb.

Tarihsel filmler; Young Mr. Lincoln (Lincoln'ün Gençliği), 1939 vb.

Hafif komediler; The Lady Eve (Bayan Eve), 1939 vb.

Savaş filmleri; Mr. Roberts (Bay Roberts), 1955

Siyasal filmler; The Best Man (En ıyi Adam), 1964 vb. gibi hemen her tür filmde oynadı.


Meslek yaşamı boyunca 21 tiyatro oyunu ve 57 filmde rol alıp, 1978'de, sinemaya katkılarından ötürü Amerika Film Enstitüsü ödülü verildi. 1981'de On Golden Pond (Altın Gol) adlı filmiyle Oscar Ödülü'nü aldı.
 





Charlie Chaplin (d. 16 Nisan 1889 - 25 Aralık 1977), ıngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı ünlü "Şarlo" (Charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı.

Londra'nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen Chaplin, 1913' te gittiği ABD'de sinemaya başlamıştı. 1914'teki ilk filmi Making A Living 'in ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında The Immigrant (1917), The Adventurer (1917) gibi ünlü filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı.

Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir
.Yarattığı 'modern palyaço' Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak başlatılan karalama kampanyası; kendisinden bir hayli genç olan kadınlarla yaptığı dört ayrı evlilik, bir dönem kendisine açılan babalık davası, The Immigrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle sözde bir başarıya ulaştı ve Chaplin'in ABD'ye girmesi yasaklandı. Bunun üzerine karısı ve çocuklarıyla birlikte hayatının sonuna kadar yaşayacağı ısviçre'ye yerleşen Chaplin, ancak 1972 yılında Oskar Özel Ödülü'nü almak için yıllar sonra ABD'ye geri döndü. Takip eden yılda City Lights adlı filme bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken ıngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür.
 


hoşmuş cidden...
eski filmler benmde hoşuma gider :))
yabancı yerli farketmez hemde...
 
gözüm gönlüm açıldı yeminlen
ne iyi akıl etmişsin okypetecim,gerçekten eski yıldızların tadı bambaşka:asigim:

uğruna intihar edilen erkek alen delon

sarışın yıldız Brigitte Bardot
 
Virna Lisi de çok güzelmiş, italyan yıldızların da ayrı bir havası var, akdeniz kadınları...
italyanların için de Ornella Muti yi tek geçerim, torunu olmuş, taş gibi anneanne...

Bu syfa insanın içini açıyor, yakışıklılar.. güzeller... masal diyarındayız sanki
 
Son düzenleme:



Brigitte Bardot ..BAFTA-adaylık olan Fransız aktrist, manken, şarkıcı, milliyetçi, hayvan haklara katılan eylemcidir ve 1950 ve 1960 yılların süresinde seks sembolü idi.

1970 yıllarında, eğlence endüstrisinden emekli olduğu andan sonra, Bardot kendisini hayvan haklara katılan eylemci olarak resmileştirdi, ve bu işleri hala daha devam ediyor..
 
Son düzenleyen: Moderatör:
biraz daha eskiye gideyim tekrar:))




jean arthur
sessiz sinemada isim yaptıktan sonra 1930'larda you can't take it with you, mr smith goes to washington, mr deeds goes to town filmlerinde frank capra'nın yönetiminde en iyi performanslarını vermiş, 53 yaşında oynadığı shane'de (vadiler aslanı) hâlâ ne kadar güzel olduğunu dosta düşmana göstermiştir. adını jeanne d'arc ve king arthur'un bileşiminden almıştır. yüzyılın başında (1900) doğmuş, 1991 yılında hayata gözlerini yummuştur. barbara stanwyck ile 4 filmde çalışmasına rağmen capra bile kendisi hakkında "en favori kadın oyuncum" tanımlamasını yapmıştır.
 



myrna loy
1920-1930'larda siyah-beyaz hollywood sinemasının yıldızlarındandır. 90'ların başındaki ölümüne dek aktris olarak bir çok yapımda rol almıştır
 
Çoğunun dramatik yaşam öyküleri varmış...
İçlerinde beni en çok etkileyen dramatik bir sonla hayata veda eden Sharon Tate dir, kendisini ölümü sayesinde duydum, filmlerini felan izlemişliğim yoktur zaten kısacık bir yaşamı olmuş eşi Roman Polanski nin çok filmini izledim, en çok Rosemary nin bebeği filmini beğenirim zaten bu film hakkında bilgi toplarken öğrendim bu kadını, çünkü Roman P. bu filmin çekimlerindeyken katledilmiş eşi ve bu hazin olayı filmin uğursuzluğu ile bağdaştıranlar bile var...

Sharon Marie Tate (d. 24 Ocak 1943 - ö. 9 Ağustos 1969), ABD'li aktris. 1960'larda televizyon rolleri ile başladığı aktristlik hayatına Hollywood filmlerinde devam etmişti. 1968'de ünlü yönetmen Roman Polanski'yle evlendi. 8,5 aylık hamileyken Charles Manson'ın dört müridi tarafından evinde katledildi.








 
Son düzenleme:
evet ya. bu kadın çok kötü şekilde öldürüldü...... okuduğumda gerçekten kötü olmuştum.doğumunada çok az kalmışmış.yazık olmuş..
roman polanski nin yönettiği ,rosemarynin bebeği benim için korku filmleri arasında tek geçtiğim kült filmlerden biridir.
mia farrowun oyunculuğuda müthişti..
 
Son düzenleyen: Moderatör:






Tony Curtis, 1925 doğumlu Macar asıllı ABDli aktör ve ressamdır. 1949 yılından beri oyunculuk yapmaktadır. Spartaküs ve Some Like It Hot gibi unutulmaz Hollywood yapımlarında yer alan ünlü oyuncu, Janet Leigh' in eski kocası ve oyuncu Jamie Lee Curtis' in babasıdır.


Asıl adıyla Bernard Schwartz olan Tony Curtis, 1925 yılında New York’ta doğdu. Babası Budapeşte'de amatör olarak aktörlük yapmış bir göçmendi. Curtis'in ailesi Macar Yahudisiydi. 1943 yılında orduya katıldı. Ordudan sonra drama okuluna gitti. 1948 yılında Universal Studios’tan teklif alınca ailesiyle birlikte Californiya’ya yerleşti. Birkaç film yaptı ve o dönemde çoğu yıldızın yaptığı gibi ismini değiştirerek Tony Curtis adını aldı. 1951 - 1962 yılları arasında dönemin ünlü aktristi Janet Leigh’le evli kaldı. Çiftin ikisi de oyuncu olan Jamie Lee Curtis ve Kelly Curtis olmak üzere iki kız çocukları oldu.

ılk filmi 1949’da çevirdiği "Criss Cross" oldu. Ardından "City Across the River" (1949), "Francis the Talking Mule" (1950), "Flesh and Fury" (1952),ve "No Room for the Groom" (1952) gibi filmler yaptı.

1953’te, Janet Leigh’le birlikte Houdini adlı filmde rol aldı. 1890’lı yıllarda geçen ve efsane sihirbaz Harry Houdini’nin yaşamını konu alan filmde Tony Curtis, ünlü sihirbaz Harry Houdini’yi canlandırmıştı. 1956’da Burt Lancaster ve Gina Lollobrigida ile "Trapez"de oynadı. Film, sirk hayatını anlatan başarılı bir yapımdı. 1959’da ise Marilyn Monroe ve Jack Lemmon ile Some Like It Hot ( Bazıları Sıcak Sever )adlı komedi filminde oynadı. Bugün bile Hollywood’un en çok sevilen komedilerinden biri olarak kabul edilen filmde Tony Curtis ve Jack Lemmon kadın kılığındaydılar.
 
Son düzenleyen: Moderatör:







John Wayne





Doğum adı Marion Robert Morrison
Diğer adları Marion Michael Morrison
Doğum tarihi 26 Mayıs, 1907
Doğum yeri Winterset, Iowa, ABD
Ölüm tarihi 11 Haziran 1979
Boyu 1.93 cm
Önemli rolleri Red River filminde
Thomas Dunson
The Searchers filminde
Ethan Edwards
True Grit filminde
Rooster Cogburn
The Shootist filminde
John Bernard Books




"Dük" lakabıyla anılan John Wayne (d. 26 Mayıs, 1907 – ö. 11 Haziran, 1979), Oscar en iyi erkek oyuncu ödülünü almış, kariyerine 1920'lerde, sessiz filmlerle başlamış ABD'li aktör. 1940 ile 1970'li yıllar arasında baştagelen yıldızlardandır. Özellikle kovboy filmleri ve II. Dünya Savaşı konulu filmleriyle meşhur olsa da, çok çeşitli türlerde, biyografilerde, romantik komedilerde, polis dramlarında ve başka pek çok tarzda filmde oynamıştır. Haşin ve bireyci bir erkeklik örneği oluşturarak kalıcı bir Amerikan ikonu haline gelmiştir. The Alamo filminin çekiminde, Wayne günde 5 paket sigara içmiştir. Kariyerinin başlangıcında bazı rolleri alabilmek için farklı bir yürüme şeklini öğrenmiştir.
 

o filmi ben de izlemiştim yaa ama bu olayı bilmiordum, cidden çok korkunç bir ölüm :1no2:
bu arada okypete ellerine sağlık, çok güzel bi topic a.s.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…