- 22 Temmuz 2008
- 8.822
- 105
Eşinizi yeniden keşfetmeye ne dersiniz? Nasıl mı? Bir adamın ineği varmış. İnek kafasını küpün içine sokmuş ki, içindeki suyu içsin diye. İnek, kafasını sokmuş sokmasına amma, çıkaramamış!
Hekimoğlu İsmail'in Yazısı...
Bir hanım bana mektup yazmış, şöyle yazıyor özetle:
"Kocam benden soğudu. Artık beni sevmiyor, hiç mutlu değiliz. Ne yapabilirim?"
Bir adamın ineği varmış. İnek kafasını küpün içine sokmuş ki, içindeki suyu içsin diye. İnek, kafasını sokmuş sokmasına amma, çıkaramamış! Sahibi gitmiş bir komşusuna durumu anlatmış. "İneğin başı küpten çıkmıyor, ne yapacağım şimdi ben?" Komşusu da demiş ki, "İneğin kafasını kes!" Adam kafasını kesmiş. Fakat kafa hâlâ küpün içinde, "Şimdi ne yapacağım?" diye sormuş yine komşusuna. Komşusu da "Küpü kır!" demiş... Tabii olan ineğin kafasına olmuş.
İşte rastgele biriyle aile hayatımızla ilgili bulduğu çözümler böyle olur. Danışacağınız kişinin hayat tecrübesi ve ilmi olması gerekir.
Bana göre evlilikte mesut olmak isteyen, mutlaka mesut olur!.. Mesut olmak veya olmamak insana ait bir şeydir. İnsanın insana üstünlüğü yoktur. İnsanları üstün kılan prensipleridir. En iyi prensipler de İslamiyet'te toplanmıştır. Gerçek manada İslamî hayatı yaşayanlar, bugünkü hayata isyan etmiş gibidir. Bu isyanın ağırlığı her yönde kendini gösterse de, Müslüman, İslam'ı yaşamanın saadetine erer.
Tebessüm etmesini bilen, eşini tenkit etmeyen, eşinin akrabalarına iyi muamele eden, dargın durmayan ve yüksek sesle konuşmayan hanımdan veya erkekten, eşi neden soğusun?
Üstat Bediüzzaman buyurmuş ki: "Bir ailenin saadet-i ebediyesi, koca ve karı mabeynindeki bir emniyet-i mütekabile (karşılıklı güven) ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder." (Hanımlar Rehberi)
İnsanlık tarihi boyunca her insan, ister yalnız olsun ister başkalarıyla beraber olsun, huzurlu olmanın yolunu aramıştır. Huzursuzluk, dışarıdan gelen bir şey değildir. Huzursuzluk, bizim içimizdedir.
Huzursuzluğun sebebini dışarıda arayan, yanlış adrese gitti. Bir arada yaşamanın sırlarını bulursak, (bu da prensiplerle olur) eşimizden neden soğuyalım?
Şair diyor ki,
"Ne bende sabr-ı sükûn
Ne sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar
Fikredelim bir kere"
Eşler arasına soğukluk girebilir. Bu gayet tabiidir. Önemli olan bu aşamada ne yapıldığıdır. Yani buzları nasıl eritebiliriz?
Bazı hanımlar böyle zamanlarda eşinden uzaklaşmanın, ailesinin veya akrabalarından birinin yanına gitmenin çözüm olabileceğini düşünüyor. Bu, her zaman çözüm değildir... Soğukluk daha çoğalabilir.
Yani iyimser olmak...
Buyrulmuş ki, "Eşinizin hoşunuza gitmeyen tarafları olursa sabredin; ona mukabil Allah size bazı mükâfatlarda bulunacak, hayırlı çocuklar, ev bark gibi..." "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır."
Eşinden hoşlanmayan şöyle düşünecek; "Allah bana bu derdi verdi, başka dertler vermez. Kader der ki, bu dert buna yeter, başka dert vermeyelim..."
Herkesin derdiyle sefasının çarpımı birbirine eşittir. Allah'ın adaletini düşünmek lazım...
Evlilikte "hay hay" demeyi bilmek birçok sorunu çözmeye yeter. Eşimizin istekleri İslam'a uygun olduğu müddetçe, "hay hay karıcığım, hay hay kocacığım" desek, ne olur yani?.. İzzet-i nefsimize gölge mi düşer?.. Kavga da biter gürültü de biter. "Ben problem kişi olmayacağım, aldığın kararlara uyarım" demek herkesi rahatlatır. Ben, yardımcılarıma diyorum ki, "senin çalışmalarına karşı çıkmam. Bu iş esnasına ben işçiyim, patron sensin!" Herkes memnun oluyor. Hanıma kolay kolay "hayır" demem. İstekleri İslam'a ters düşmüyorsa, "hay hay hanım" diyorum, mesele halloluyor.
Çok dindar bir arkadaşım vardı. Karısı da görgülü, kültürlü bir hanımdı. Karısı boşanmak istemiş. Yahu ne oldu dedik, niye ayrılıyor eşin senden? Verdiği cevap aynen şu: "Benden sadece kibarlık beklemiş, onu da bulamayınca ayrılmaya karar vermiş! Ben bu kadınla nasıl barışacağım?"
Ona dedim ki: "Önce kendinle barış, sonra eşinle barışırsın!.."
Yani iş, eşinizi keşfetmeye çıkmaktan başlıyor...
Bir hanım bana mektup yazmış, şöyle yazıyor özetle:
"Kocam benden soğudu. Artık beni sevmiyor, hiç mutlu değiliz. Ne yapabilirim?"
Bir adamın ineği varmış. İnek kafasını küpün içine sokmuş ki, içindeki suyu içsin diye. İnek, kafasını sokmuş sokmasına amma, çıkaramamış! Sahibi gitmiş bir komşusuna durumu anlatmış. "İneğin başı küpten çıkmıyor, ne yapacağım şimdi ben?" Komşusu da demiş ki, "İneğin kafasını kes!" Adam kafasını kesmiş. Fakat kafa hâlâ küpün içinde, "Şimdi ne yapacağım?" diye sormuş yine komşusuna. Komşusu da "Küpü kır!" demiş... Tabii olan ineğin kafasına olmuş.
İşte rastgele biriyle aile hayatımızla ilgili bulduğu çözümler böyle olur. Danışacağınız kişinin hayat tecrübesi ve ilmi olması gerekir.
Bana göre evlilikte mesut olmak isteyen, mutlaka mesut olur!.. Mesut olmak veya olmamak insana ait bir şeydir. İnsanın insana üstünlüğü yoktur. İnsanları üstün kılan prensipleridir. En iyi prensipler de İslamiyet'te toplanmıştır. Gerçek manada İslamî hayatı yaşayanlar, bugünkü hayata isyan etmiş gibidir. Bu isyanın ağırlığı her yönde kendini gösterse de, Müslüman, İslam'ı yaşamanın saadetine erer.
Tebessüm etmesini bilen, eşini tenkit etmeyen, eşinin akrabalarına iyi muamele eden, dargın durmayan ve yüksek sesle konuşmayan hanımdan veya erkekten, eşi neden soğusun?
Üstat Bediüzzaman buyurmuş ki: "Bir ailenin saadet-i ebediyesi, koca ve karı mabeynindeki bir emniyet-i mütekabile (karşılıklı güven) ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder." (Hanımlar Rehberi)
İnsanlık tarihi boyunca her insan, ister yalnız olsun ister başkalarıyla beraber olsun, huzurlu olmanın yolunu aramıştır. Huzursuzluk, dışarıdan gelen bir şey değildir. Huzursuzluk, bizim içimizdedir.
Huzursuzluğun sebebini dışarıda arayan, yanlış adrese gitti. Bir arada yaşamanın sırlarını bulursak, (bu da prensiplerle olur) eşimizden neden soğuyalım?
Şair diyor ki,
"Ne bende sabr-ı sükûn
Ne sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar
Fikredelim bir kere"
Eşler arasına soğukluk girebilir. Bu gayet tabiidir. Önemli olan bu aşamada ne yapıldığıdır. Yani buzları nasıl eritebiliriz?
Bazı hanımlar böyle zamanlarda eşinden uzaklaşmanın, ailesinin veya akrabalarından birinin yanına gitmenin çözüm olabileceğini düşünüyor. Bu, her zaman çözüm değildir... Soğukluk daha çoğalabilir.
Yani iyimser olmak...
Buyrulmuş ki, "Eşinizin hoşunuza gitmeyen tarafları olursa sabredin; ona mukabil Allah size bazı mükâfatlarda bulunacak, hayırlı çocuklar, ev bark gibi..." "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır."
Eşinden hoşlanmayan şöyle düşünecek; "Allah bana bu derdi verdi, başka dertler vermez. Kader der ki, bu dert buna yeter, başka dert vermeyelim..."
Herkesin derdiyle sefasının çarpımı birbirine eşittir. Allah'ın adaletini düşünmek lazım...
Evlilikte "hay hay" demeyi bilmek birçok sorunu çözmeye yeter. Eşimizin istekleri İslam'a uygun olduğu müddetçe, "hay hay karıcığım, hay hay kocacığım" desek, ne olur yani?.. İzzet-i nefsimize gölge mi düşer?.. Kavga da biter gürültü de biter. "Ben problem kişi olmayacağım, aldığın kararlara uyarım" demek herkesi rahatlatır. Ben, yardımcılarıma diyorum ki, "senin çalışmalarına karşı çıkmam. Bu iş esnasına ben işçiyim, patron sensin!" Herkes memnun oluyor. Hanıma kolay kolay "hayır" demem. İstekleri İslam'a ters düşmüyorsa, "hay hay hanım" diyorum, mesele halloluyor.
Çok dindar bir arkadaşım vardı. Karısı da görgülü, kültürlü bir hanımdı. Karısı boşanmak istemiş. Yahu ne oldu dedik, niye ayrılıyor eşin senden? Verdiği cevap aynen şu: "Benden sadece kibarlık beklemiş, onu da bulamayınca ayrılmaya karar vermiş! Ben bu kadınla nasıl barışacağım?"
Ona dedim ki: "Önce kendinle barış, sonra eşinle barışırsın!.."
Yani iş, eşinizi keşfetmeye çıkmaktan başlıyor...
Son düzenleme: