eşimle aramiz çok kotu ev arkadasi olduk 1.5yildir.ve 3.5 yillik evliyiz.bana fikir verin ne yapcam

gelelim konu sahibine, evet güzelim dalga geçiyorum seninle!
sen önce şu kafa yapını değiştirmeye çalış! burda sana yazan akıl veren herkes(bende dahil) sana cinselliğin küçük düşürücü bişey olmadığını, kadının da kendi zevklerine hitap ederek bu işten zevk alabileceğini anlatmaya çalışıyor. bebek yapmışsın bu işin yabancısı değilsin, sen bu işi bu kadar sıkıntıya sokarsan ben de dalga geçerim sonuna kadar!!!
cinsellik her canlının yaşamında doğasında olan bişey ve kocanın sensiz bunu yaşamadığını düşünüyorsun, yaşamak zorunda olduğunu anlamıyorsun! o iş 3 kere rüyalanmayla olmaz, azıcık araştır internetten ve fizyolojisine bi bak bu olayın. cahilsin bari belli etme!!!!

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/08/140822_seks_para

bak oku da olasılıklarını değerlendir

Erkekler neden seks için para ödüyor?
Charlotte McDonaldBBC News
  • 22 Ağustos 2014
Paylaş

Seks işçilerine giden erkekler hakkında akıllarda basmakalıp bir imaj oluşur. Peki, erkekler neden seks için para öderler?

Fred ve Laura beraber uzun yürüyüşlere çıkıyor, hafta sonu tatillerine gidiyor, çarşı pazar geziyor ve genellikle dışarıda yemek yiyorlar.

Televizyonda gördükleri komik şeylere de beraber gülüyorlar, ama bazen de kavga ediyor ve tartışıyorlar.

Fred mutfakta akşam yemeğini hazırlarken, Laura ise oturup kıkır kıkır gülüyor. Yemek yapan kişi kendisi olmadığı için, 'iyi bir işi' olduğunu söylüyor.

Her çift gibi, onların da iniş çıkışları var. Fakat onlar diğer çiftlerden farklı.

Fred, Laura'ya kendisiyle zaman geçirmesi ve kendisiyle seks yapması için para ödüyor.

Altı yıldır birlikteler.

Seks için para ödemenin 'yanlış olduğu', 'yasaklanması gerektiği' ile ilgili hararetli tartışmalar çözümsüz kalıyor.

Bu tartışma içinde ise bir soru çok nadir soruluyor: "Erkekleri, kendileri ile yatmaları için kadınlara para ödemeye iten sebepler nedir?"

Emekliye ayrılan Fred, "İlk olarak internette bir mesajlaşma sitesinde tanıştık" diyor, "Ben ona geceyi bir otelde benimle geçirmek ister mi diye sordum."


Fred, 'birbirlerini tanıyarak, birbirlerini dinleyerek' geçirdikleri geceyi "ilk buluşma gibiydi" ifadesiyle anlatıyor.

Laura da, "Artık birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz ki, Fred artık ben onunla buluşmaya gitmeden önce internetten bankama para transfer ediyor" diyor.

'Karımla yatakta anlaşamıyoruz'
Fred, merkezden uzakta kırsal bir bölgede yaşıyor ve yıllarca tam zamanlı hasta bakıcılık yapmış, annesiyle ilgilenmiş. İnsanlarla tanışma şansı olmadığından, seks için para ödemeye karar vermiş.

"Bir kadının arkadaşlığını istemek yalnızca seksle ilgili değil. Eğer dışarı çıkmıyor ve sosyalleşmiyorsanız bunu nasıl elde edeceğinizi düşünmeniz de çok zor."

Robert da uzun yıllar evli olan biri.


"Seksten, hatta sarılmaktan, öpüşmekten hoşlanmayan bir kadınla evlenen seks düşkünü biri oldum."

"Mükemmel, mükemmel bir partner. Her açıdan çok iyi anlaşıyoruz, yalnızca yatakta anlaşamıyoruz."

Robert seks için ayırabildiği kadar para ayırıyor.

"Evliliğime bağlı olmak istedim" diyor Robert, "Elimden geldiğince karıma iyi davranmak istedim, dolayısıyla yapabileceğim şey, bunun için para ödemekti."

Amsterdam deneyimi
Robert, seks için para ödemeyi evliliğini korumanın bir yolu olarak görürken, 30'lu yaşlarındaki Graham ise bunu, ilişkilerin karmaşıklığından kaçınma yolu olarak görüyor.

Eski kamu çalışanı olan Graham, hayatının ilk 30 yılında sekse hiç para vermeyeceğini düşünmüş. Fakat bir hafta sonu, kendisini Amsterdam'da genel evlerin bulunduğu ve 'Kırmızı Işıklı Bölge' olarak bilinen Red Light sokaklarında daha yeni tanıştığı bir grup erkekle yürürken bulmuş.

Genç bir kadın el işaretiyle grubu çağırsa da içlerinden iki erkek "Daha iyisini bulabiliriz" diyerek genç kadını pas geçmiş.

Daha sonra Graham'a yönelen genç kadın "Benimle beraber yukarıya geleceksin dimi?" diye sormuş.


Graham, "O anda, onunla yukarı çıkmama engel olabilecek bir şey göremedim" diyor.

Genç kadını kırmızı kabine kadar takip etmiş ve muhabbet ederek, seks yaparak kadınla yarım saat geçirmiş.

"Harikaydı" diye anlatıyor o geceyi Graham, "Çok romantikti, yalnızca birkaç dakika içinde duygusal bir ilişkide olabiliriz gibi hissettik."

Önceki ilişkilerini, sancılı ayrılıkları derinlemesine düşününce şu sözler dökülüyor ağzından: "Belki de bunların hiçbirisini yapmaya ihtiyacınız yoktur. Belki de bu kendiliğinden gelişen inanılmaz anlara yalnızca para vererek yarım saat içinde ulaşabilirsiniz… Sadece… Büyülüydü…"

'Seks yapmazsam kendimi korkunç hissediyorum'
Utangaç bir erkek olan Simon'a göre kadınlarla tanışmak hiçbir zaman kolay olmadı. 29 yaşına geldiğinde ise bekâretini bozmak için sekse para verme kadarı aldı. Ama yine de hiçbir zaman bu kararı içine sinmedi.

"İnternette, bunun duygusal olarak kadınlar için iyi olmadığına dair şeyler okudum" diyen Simon, şimdi 30lu yaşlarında ve son birkaç yıldır düzenli olarak aynı kadını görmeye gidiyor.

"Cinsel dürtülerim çok yüksek. Yalnızca seksten zevk almakla ilgili değil, ama bir süre seks yapmazsam, fiziksel olarak korkunç hissediyorum."

Simon, aynı kadını görmeye devam ediyor çünkü yeni biriyle beraber olmaktansa aynı kadınla kendisini daha rahat hissediyor.


Beraber olduğu kadını çok iyi tanıyan Simon, her hangi bir yanılgıya da kapılmadığını söylüyor: "Eğer ona para vermiyor olsaydım, benimle seks yapmayı aklından bile geçirmezdi."

Simon'ın son yıllarda, birkaç tane kız arkadaşı olmuş. İlişkideyken seks için başka birine para vermiyormuş. Günün birinde tekrar bir ilişkide olmayı umuyor.

"Seks yaptığım kişinin, para ödediğim için değil, benimle beraber olmak için sevişmesini tercih ederim."

Robert ise, cinsel yakınlık hissinden daha fazlasını istiyor ve kendi fantezilerini gerçekleştirmek için sekse para veriyor.

"Ben ilginç deneyimler peşindeyim. Ama aslında, bunun, benim hiçbir zaman sahip olmadığım ve olmayacağım, eşlerin evde yaptıkları o binlerce seks seanslarının yerini doldurduğu konusunda kendimi kandırıyorum."

Gruplarla seks partileri düzenleyen Robert kendisini, "biraz teşhirci" ve "röntgenci" olarak tanımlıyor.

'Evliliğimde heyecan yok'
50li yaşlardaki Brian, mutlu bir evliliğe sahip olduğunu söylüyor. Ama seks için para ödemeye karısını tanımadan çok önce başlamış. Evliliğinde cinsel hayatının 'heyecandan biraz yoksun' olduğunu söylüyor.

"Belki de daha önce çok iyi seks yaptığımız diğer kadınla görüştüğüm için biraz şımartıldım. Evlilikte seks o kadar iyi değildi, diyelim…"


Fred mutfağında büyük bir titizlikle yemeği hazırlarken, Laura'yı nasıl tanıdığını ve arkadaş olarak ne kadar sık görüştüklerinden bahsediyor. Beraber tatile gittiklerinde masrafları Fred karşılıyormuş.

Laura'ya 'biraz âşık olduğunu' itiraf ediyor. Peki Laura'nın kendisini bir müşteri gibi görmesi Fred'i rahatsız ediyor mu?

"Hayır, bu onun işi" yanıtını veriyor Fred.

Graham da Amsterdam'daki ilk paralı seks deneyiminden sonra aynı deneyimi tekrarlamak istemiş. İkinci defa seks için para ödediğinde, aynı zevki almamış. Kadın için "biraz melankolik görünüyordu" diyor.


Üçüncüsünde ise "hayattan soğumuş". Kadının soğuk ve kaba olduğunu, odanın da bir muayenehane gibi koktuğunu söylüyor.

"Seks yaptık ama sonra gözlerinin içine baktım, odaklanamıyordu. O an, bir uyuşturucu bağımlısıyla seks yaptığımı fark ettim. Kendimi iğrenç hissettim."

"Amsterdam'daki o binada merdivenlerden inip dışarı çıktım. Daha gördüğüm tüm o şaşaa, egzotik görünen her şey bir anda pis görünmeye başladı."

Brian ise iki hayat yaşadığını söylüyor. Ailesi ve arkadaşları hayatının karanlık tarafında.

"Seks işçisi kadınları ziyaret ettiğim düşüncesinin onların hoşuna gideceğini sanmıyorum çünkü doğrusunu söylemek gerekirse, bu saygın bir kişinin yapacağı bir şey değil."

"Ve nereden bakılırsa bakılsın, aslında saygın biriyim."
 
"Seksten, hatta sarılmaktan, öpüşmekten hoşlanmayan bir kadınla evlenen seks düşkünü biri oldum."

bak özellikle belki okumazsın diye bi kısmını alıntıladım yukarda!!!!
 
arkadaslar frijit olabilir bir sorunu oldugunu dusunuyorum
yoksa gayet saglıklı bır kadın ustelık bu ısı deneyım etmıs bır kadın ben sanmıyorumkı bu ısten zevk almasın
mumkun degıl
3 gun sevısmeyelım kavga edıyorum morelım bozuyor enerjım dusuyor kı ben kadınım
 

aynen ya bizde sevişmediğimizde evde fırtınalar kopuyo ikimizde gergin gergin dolaşıyoruz
 
Şu karşı komşumu bir türlü anlayamıyorum. Çok iyi anlaşırız, canayakın ve saygılı biridir ama bazı tavırlarını hiç sevmiyorum. Ne mi mesela?
Kadın resmen kocasının kölesi, yahu öyle davranılmaz ki erkek milletine...
Sabah gördüm yine kafam attı, kocasını her sabah uğurlar, her sabah o vakitte ne kalkıyorsun yatsana, sıcacık yatağından kalkıyor..diyorum ona bazen, safsın sen diye..gülüyor geçiyor, ertesi gün bakıyorum yine ayakta, yine kocasını uğurluyor, ne diyeyim ki..uykusundan oluyor, değmez ki değmez...
Kocasının peşinde pervane... Bir yere ondan habersiz gitmiyor. Ben ona haber vermesen ne olacak sanki dediğimde, 'sevdiğimi haberdar etmem lazım, o benim baştacım, diyeceği, dedikleri çok önemlidir, hem eşim de beni her daim haberdar eder, bana danışır' diyor. Yuh diyorum ben de. Ne diyeyim başka?
Bal gibi köle olmuş kocasına.
Geçen eşimle olan bir tartışmamdan bahsettim, altta kalmadığımı, eşimin bağırışlarına bağırışlarla karşılık verdiğimi, kendimi ezdirmediğimi ve hiçbir zaman ezdirmeyeceğimi söyledim. Kadın ezdirmemeli kendini!
Acı acı güldü bana.
Neden gülüyorsun dedim, yaptığımın yanlış olduğunu söyledi.
Neymiş, erkek sinirliyken susacakmışım, yok ya?
Susunca kendimi ezdirmiş olmazmışım, biraz saygılı davranmalıymışım eşime karşı!?
Eşim siniri geçtikten sonra yaptığının yanlış olduğunu görüp yanıma gelirmiş. Yahut sinirini yatıştırmak için ben çaba sarfedecekmişim, onu şefkatimle sarmalıymışım, ilgi göstermeliymişim. Zamanla bağırışlar tamamen ortadan kalkarmış, önemli olan kadının zarifliğinden, şefkatinden ödün vermemesiymiş, gururdan uzak durmalıymış... Pes dedim! O mu kadın ben mi? Esas benim sevgiye, şefkate, ilgiye ihtiyacım var.
Erkeklerin aslında çok hassas kalpli olduklarını söyledi, inanmadım.
Erkekler kadınlar kadar detaycı olmadığı için bazen yanlış yapabiliyorlarmış, hatasından kırıldığımızda bunu kaba şekilde anlatmaya çalışırsak, hırçınlık yaparsak erkek de bu hareketlere aynı türden karşılık verirmiş, kibarca, uygun bir zamanda yıkıcı değil yapıcı bir şekilde yanlışını söylemeliymişiz... Böyle böyle dialogumuz güçlenir, sevgimiz artarmış...
Yahu bu adamlar bu kadar kibar yapılı da ben neden göremedim???
Bazen acaba komşum haklı mı düye düşünüyorum, ama bulamıyorum. Ve bulamayacağım galiba.
Gözümden kaçmayan bir şey var, komşumun kocasının çok sert bir mizacı olduğu halde karısının yanında çok masum ve gözlerinin içi gülüyor, bu nasıl iş?
Bir şeyleri yanlış yaptım galiba?
Nerede yanlış yaptım?
Mahkeme günü yarın..boşanıyorum.
Acaba sahiden yanlış mı yaptım?
BÜŞRA ŞÜKRAN
 
"Kadın resmen kocasının kölesi, yahu öyle davranılmaz ki erkek milletine...
Sabah gördüm yine kafam attı, kocasını her sabah uğurlar, her sabah o vakitte ne kalkıyorsun yatsana, sıcacık yatağından kalkıyor..diyorum ona bazen, safsın sen diye..gülüyor geçiyor, ertesi gün bakıyorum yine ayakta, yine kocasını uğurluyor, ne diyeyim ki..uykusundan oluyor, değmez ki değmez...
Kocasının peşinde pervane... Bir yere ondan habersiz gitmiyor. Ben ona haber vermesen ne olacak sanki dediğimde, 'sevdiğimi haberdar etmem lazım, o benim baştacım, diyeceği, dedikleri çok önemlidir, hem eşim de beni her daim haberdar eder, bana danışır' diyor. Yuh diyorum ben de. Ne diyeyim başka?"

şu paragraftan sonrasını okumadım. başta dedim ki "Allah Allah acaba nasıl adamın kölesi olmuş ki kadın"
ben liseye giderken bir kadın vardı. ikisi de son derece eğitimli okumuş ve emekli olmuş kadın. her sabah üşenmeden kalkar eşini gönderir camdan o kaybolana kadar el sallar. akşam aynı şekilde camda beklerdi. ve çok mutlu bir aileydi bunlar. düzenli bir ev hayatı, destekleyen, sevecen bir eş ve evden moralli çıkmak kadın için de erkek için de son derece önemli. sen çalışıyor musun bilmiyorum ama ben çalışıyorum. Sabah evden sinirli ya da moralsiz çıktığım zaman günüm berbat geçiyor. Ben de çalışmasaydım ben de eşimi her sabah öpücüklerle göndermek isterdim. Bu ona köle olduğum anlamına gelmiyor. Evli olan bir çok insan da gidip geldiği yeri birbirine haber veriyor. Hatta bazen müdahale olabiliyor. Neden olmasın ki. İlla radikal sınırlar mı çizmek lazım, köle veya bağımsız gibi.
 
NE garip değilmi.. kadınımıza öğretilen şeyler nekadar değişmiş..
bağır kızım ezme kendini.. ezdirme.. hangi erkek ezmek isterki eşini.. hangi erkek zarar vermek ister(psikolojisi bozuk erkekleri saymıyorum)
kadın içinde erkek içinde bence evde aranan en büyük şey HUZUR... kim ne derse desin en baskınımız en dominantımız en asabimiz bile evine girdiği anda sadece huzurlu olmak istiyor.. bunun ölçüsüde gerçekten para güzellik falan değil.. sadece sevgi anlayış...
çalışıyorum.. atanamayan bir öğretmenim.. cezaevinde katibim şuan.. hemde aaçık cezaevinde muhasebede.. trilyonların döndüğü bir nokta .. sürekli kapalı bir alan.. etrafında suçlu insanlar.. psikolojik baskı.. hele kapalıya gitmişsem günüm berbat geçiyor.. uykularım bölünüyor.. o demir kapının sesi.. yıllarını o duvarlar arasında geçirecek gencecik insanlar.. muhakkak yaralar döker yüzümde.. o stresle eve gitmek.. bide düşünsene işim bitiyor eve gidiyorum ama iki çocuk ev koşturması dışarı çıkmam çok zor ki 2000 nüfuslu küçücük bir ilçedeyiz gidip oturacak bir yer yok.. çok rahat yetişmiş rahat bir yerde üniversite okumuş geliri öncekinin standartlarının altına düşmüş biri için zor şeyler.. ama nebileyim hepsine karşı duran bişey var.. evinde HUZURLA AŞKLA yaşamak..
eşimle taban tabana zıt iki insandık...
ben baskın o baskın.. kaç yılımız bağrış çağrış geçti.. sonra bi baktım ömrüm bitiyor.. mutsuzuz seviyoruz birbirimizi öyle böyle değil.. ama yok olmuor.. ben bağırıyorum o bağırıyor.. çocuk huzursuz.. azcık ben toparladım kendimi..
bi arkadaşım.. peygamberimizin kızına hz fatmaya verdiği öğüdü hatırlattı
kızım sen aliye eş ol ki oda sana köle olsun...
evimize huzur geldi ve biz bambaşka bir aile olduk.. tabiki sorunlarımız oluyor ama kaprisle şımarıklıkla olmuyor bu.. saygı sevgi anlayış karşılıklı empati ile.. ihtiyaçları karşılamayla oluyor.. yoksa çekilirmi derdimiz...
şimdi ben alttan aldım diye ezikmi oldum köle mi.. hayır el üstünde tutulan ben oldum..
sabahları genelde eşim uğurluyor beni... benden geç çıkıyor evden.. uyuyorsa çıktığımı duyuyorsa muhakkak kalkar merdivenden çağırır öper yollar.. ohhh varmı benden iyisi.. bilir beni mutlu ettiğini.. tüm strese onun için evlatlarım için katlandığımı.. bitti gitti işte.. çok şükür.. köle miyim bırak öyle olayım.. hiç sorun değil..
 
Bu yazıya göre ben de kocamın kölesiyim. O erken kalkıp işe gitmediğinden ben de kalkmıyorum. Genelde o uyandırıyor beni. Bazen kahvaltı hazırlar uyandırır (çok nadir tabi). Kalkarım hemen kahvaltı hazırlarım kahvaltı sonrası kahve sigara sonra eşim hazırlanır işe gider. Üç kere öperiz birbirimizi onu uğurlarken. Sağ yanak sol yanak ve dudak. :) gündüz kavga bile etmiş olsak öyle yolcu ederim. İkimizde sinirliyizdir ben aileme bağıran çağıran kapıları çarpan biriydim. Ama eşimle tartışsak ben susarım hep. Zaten çok tartışmayız. Ben susunca öyle uzun bir küslük de girmez araya. Hemen gelir öper beni. Barışırız. Barışınca sakince anlatırım kırıldığım şeyleri. Gittiğim yerleri haber veririm. Öyle market vs değil elbete. Arkadaşlarımla buluşacaksam vs. O da bana haber verir. O vermeseydi ben de vermezdim ama :) bizim de şu an cinsellik sorun aramızda. Onu da çözeceğiz inşallah.
 
babamın dayısı var.. eşi böbrek hastasıydı.. 30 yılın 1 yılı adamla kadın evlerinde oturamadılar sürekli hastane.. böbreğini verdi adam.. kadının vucudu kabul etmedi çöpe gitti böbrek.. adam bir gün olsun karısının elini bırakmadı ya.. o hastalık halinde bile öpüşür koklaşırlardı.. kadn vefat etti kasımdı sanırım adam bitti bitti ya resmen bitti sabredemiyorum diye basbasbağırıyordu.. hala her gün iki kez mezarlıkta.. o kadını 30 yıl huzuru yaşattı başka bişey değil..
o hasta haliyle adamın herşeyini kendi yapmaya çalışırdı... ne mutlu.. ezik miydi.. köle mi..

bir programda çocuklar üzerine konuşuyorlardı.. psikolog diyorki.. kız çocuklarınıza kadın olacaklarını anlatın..eziyet gelmesin onlara ev işi yemek eşleriyle çocuklarıyla ilgilenmek.. çünkü başbakanda olsa o işleri yapmak zorunda kalacak.. mutlu olsun.. kaprisli herşeyi başkasından bekleyen bireyler olmasınlar.. mutsuz etmesinler başkalarını..
erkek çocuklarında eline bebek verin oynasın... iyi bir baba olmayı bilsin höt hötlemeyi değil..
doğru çok doğru..
 
hepimiz köle giller.. ne mutlu bize.. kocam evden gitsin rahat edeyim demiyoruz değilmi...
cinsellik çoğumuzda problemdi aslında yada bir kısmımızda .. daha gelenekçi toplumlarda .. sen ağır dur erkeğe yanaşma diyen ailelerin yanında.. geçiyor ama karşıdakini çok seviyorsan geçiyor.. rahat bırak kendini korkma.. bukadar seviyorsan .. yaşarsın zaten.. aşk sevgi sevişmek güzel şey.. şart olması gereken.. ama diyorum ya bizi biraz toplum biraz baskı bu hale getirdi.. kendi adıma konuştum senin sorununu bilmeden.. ama aşılıyor emin ol..
 
Konu açtım aslında bu konuda. Ben rahat rahat yaklaşıyorum eşime de o uzak duruyor. Ama konuştuk çözeceğiz inşallah :)
 
cok guzel yazışmalar dönmüş okuyup hemen bılgılenmek ıstıyorum

ancak o eklenen yazıya gore bende karşı komşuyum , fakat (dünde açtığım konu mesela bir örnek) doğrumu yapıyorum dediğimde çok olur :)
sanırım her iki tür ide zaman zaman caresiz kalabiliyor, önemli olan her iki tarafından hayatı sorunsuz geçinerek sürdürmeyi dilemesi
 
ne kadar güzel iki örnek .
bilmiyorum ki yani ben aslında çok ideal bir eşim :) acaba herkez kendini böylemi hissediyor bilmiyorum ama daha bir kere bile bir kere eşime bagırmadım , çocuguma bagırma tonumda bır odadan obur odaya hadııı yemegeeee budur benım ıcın. pasif biri değilim ben gayet modern bırıyım eşim ise çok macomu desem otoriter bi kere kuralcı yanı fatura yatırılacaksa o gun yatırılacak , ben ıse faturayı bıle kaybedebılırım
hal böyle olunca bana bol bol susmalı anlar düşüyor ,
eşiminde benden doğruyu öğreneceğini düşünüyorum , ben eşimden memnunum kahve dışarıda bir hayatı yok eşimin maco dedim ama dışarıda tatlı yese bizede iki dilim mutlaka getirir biliriz biz . ama işte adamında ayarını kacırttıgım bir nokta var durup dururken :)
annem bize hep size taş atsa bile kocanız siz ekmek atın derdi bilmiyorum umarım doğruyu öğretmiştir .

ben cok konuşurum mesela ama dırdır bana göre yapmam ama eşime göre yaparım öyle der,öyle aman aman bi sorunumuz olmadı çok şükür ama illaki kavga ediyoruz yani ben kendi ayaklarım üzerinde dururum ama üzerime yük almam yani gidip tek başıma bırakın buzdolabı almayı süpürge filan bile almam ( sürekli arkam toplanıyor gibi algılanıyor dimi :) )

cocuk konusunda ıse cocugu hep olumlu yonlendırırım gıt babandan para ıste demem de hadı baban, gel yıkayalım seni, işte baban zili çaldı gel kapıya gidelim deyince ( bazen sabahları oglan bile kalkıyor babasını gecırmeye ve beni) haliyle bizde bir karşılama komitesi bekliyor.

buarada eşim benden önce geldiyse mutlaka yemek hazırlar güzelde yemek yapar :)

biraz saglık sorunlarım oldu bır tanesını yenı atlattım dıgerı ıse 2 sene evvel ıdı , ama hep sorunlarım uzun sureclere dayandı onun dısında daha esımın yanında ben dıyım 3 sız deyın 5 kere bıle aglamadı, benımde zayıf yonlerım var elbette genelde banyoda hallederım o ısı , nazlı nıyazlı degılım ama kocamı cok severım

kalkma konusuna gelince ben her sabah eşim giderken uyanırım onu geciririm, ondan sonra biraz daha yatarım ama uyumam sonra bende kalkıp ıse hazırlanırım

cınsellık olarak kımseden adım beklemem genelde bencılım kendımı dusunurum ,

sonuc ; genel olarak cok mutlu bır aıleyız.
 
Canim yaa turkiyede yasiyoruz farkinda
 
 
Cok guzel bi yazi buuu.sukran gercek mi??? Siz mi yazdiniz cok begendim.keske bende ohle bi kadin olabilsem dunyanin en mutlu ailesi oluruz biz.kocam bana tapar resmen.
 
olay farklı bi boyuta gidiyor gibi, kendi adıma kim bana ne kadar geliyorsa o kadar giderim, tek istisna çocuğum, eşitlik olacak karşılıklı olacak hersey
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…