Ermeni Dosyası - Özet - Kazım Karabekir

arzusoydan

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
4 Kasım 2007
795
1
KİTABIN ADI Ermeni Dosyası KİTABIN YAZARI Kazım KARABEKİR YAYINEVİ VE ADRESİ BASIM TARİHİŞubat 1994 KİTABIN YAYIM MAKSADI Türk – Ermeni ilişkilerine toplu bir bakış.
KİTABIN ÖZETİ :

GİRİŞ
Ermenilerin tarihi hakkında değişik milletlere mensup araştırmacı ve yazarlara ait çok sayıda eser vardır. Fakat bu yazarlar ve bilim adamları genelde gerçekleri araştırıp yazmak yerine kendi devletlerinin siyasi görüşlerine uygun kalem oynatmayı tercih etmişlerdir. Bir kısmı da Ermeni yazarlara ait olan bu eserlerin çoğunda Türk düşmanlığı esas alınmıştır. Kazım Karabekir babasının görev yaptığı doğu vilayetlerinde daha küçük yaştan itibaren Ermenileri tanımaya başlamış,Osmanlı hükümeti ve milli hükümet zamanında onlarla savaşmış ve sonunda Türk Ermeni dostluğunu tekrar kurmuş bir kişidir. Yazar köklü bir inceleme yapmış, Ermeni tarihçilerinin eserlerini de inceleyerek kendi tecrübeleri ve araştırmaları neticesinde bu eseri kaleme almıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM
ESKİ ERMENİ TARİHİNE TOPLU BİR BAKIŞ
Ermeniler yakın zamana kadar Babil’den geldiklerini savunmaktaydılar. Babil ve civarında Hititle’rin akrabası olan Türk’lerin yaşadığı tespit edilmiştir. Şu halde Ermeniler güneyden gelen bir Türk Oymağıdır. Ermenilerin son zamanlarda Frik Oymaklarından biri olduğu ispatlanmıştır. Friklerin ise Orta Asya dan önce Trakya’ya, Makedonya’ya sonra da boğazlardan Anadolu’ya yayıldıkları tespit edildiğine göre, bunlardan ayrılan Ermenilerin de Türk ırkından olduğu anlaşılmaktadır. Bazı Ermeni yazarları da eserlerinde kendilerinin Türk olduklarını belirtmişlerdir. Kısacası Ermeniler ve Türkler müşterek vatan kardeşleridir. Ve aynı ırka mensuptur. Kültürleri benzerdir. Rumlarda ise durum tam tersidir.

İKİNCİ BÖLÜM
ERMENİ TARİHİNE TOPLU BİR BAKIŞ
956 yılına kadar Ermeniler Arapların himayesinde rahat yaşamışlardır. 956 yılında Bizanslıların İslamlara karşı saldırması ve sonunda Tarsus'ta mağlup olarak Amasya'ya kadar çekilmeleri üzerine Ermenilerin de duruma karışarak Bizans ordusunun emrine otuz bin asker vermesi Ermenistan'ın zararına olmuştur. 958'de Araplar mağlup olur. Ermenistan’da da yer yer prenslerin ayaklanmaları başlar. Kısa bir süre sonra Krallıkların toplamı yediye çıkar ve bu durum sekiz yıl sürer. 1042'li yıllarda Rum kuvvetleri Ermenistan'a girer. Ani Krallığı’nın Erivan ve Ararat memleketlerinden ibaret kalmasına sebep olur. Bizanslılar Ermenileri de yanına alarak Türklere karşı koymak isterler, fakat muvaffak olamazlar.
Sivas'a gelen Ermeni kafilesi, güya Türk istilasından kurtulmuştur. Fakat Bizanslılar Ortodoks olduklarından bu Katolikleri İstanbul'un boyunduruğu altında inletmişlerdir. Türkler İstanbul'u fethedene kadar bu mezhep ayrılığının ızdırabı sürüp gitmiştir. Gerek Sivas yöresi Ermenileri, gerekse diğer yerlerdeki Ermeniler Bizans zulmünden inlemişlerdir. Ermeniler hakiki din serbestliğini Türklerde görmüşlerdir.
Alparslan 6 Haziran 1064'de Ani Kalesini de ele geçirir. 1071'de Malazgirt meydan muhaberesini kazanır ve boğazlar yolu açılmış olur. Hazar denizi ve Kafkas Dağlarından Toros Dağlarına kadar Türk egemenliği kurulur. Bu arada, Bizans tarafından Kilikya'ya yerleştirilen Ermeniler Haçlı seferleri başlayınca İslam Halkını yok etmede Haçlıların en büyük yardımcısı olurlar. Kudüs seferlerinde Haçlı Ordusuna yollar açan, köprüler kuran hep Ermeni mühendisleridir. Ermeniler Haçlılardan altın ve hediyeler alarak büyük servet sahibi olmuşlardır. Her seferde İslam aleminden yaptıkları yağmaları bugünkü yurtlarına taşımışlardır. 1140'lı yıllarda Bizanslılar Adana ovasına inip Kilikya'yı istila eder. Toparlanan Ermeniler Mısırlı bir komutan tarafından esir alınarak Mısıra gönderilir. Ermeni baronluğu bu suretle tarihe karışır

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ERMENİLERİN İLK KIPIRDANIŞLARI VE BAĞIMSIZLIK GAYRETLERİ
Ermenistan'ın ilk kuruluşundan beri hiçbir yerde tam bir Ermeni topluluğu vücut bulamamıştır. Büyük devletler Osmanlı İmparatorluğunu dağıtmanın planlarını yaparken Ermenileri kullanmayı düşünmüşler ve kullanmışlardır. 1630 İstanbul Fransız papazları Ermenilere "Eğer Ortodoks olursanız Fransa'nın her türlü himayesine kavuşursunuz" diyerek onları aldatmışlardır. Ermeniler Ortodoksluğu kabul etmişlerdir. Daha sonraları 1723'de Ermeniler tekrar Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. Rusya’da eğitim alan Ermeni Emin, Ermenileri Osmanlı himayesinden kurtarmak için girişimlere başlamıştır. 1826 Osmanlının en zayıf dönemidir. Rusya Akgerman Antlaşması ile Karadeniz de Rus gemileri serbest gezinme imkanı bulmuştur. Ruslar Karabağı alınca buraya Ermenistan vilayeti demişlerdir. Ermeniler bunca yıllık emelleri olan hiç değilse muhtariyat idaresine malik olduklarını sanırlarken, Ermenistan'ın bir Rus vilayeti olduğunu İkinci Paskiyeviç'in idaresinde öğrenirler.
Kısacası 1877 tarihine kadar Ermeniler kukla gibi kullanılmış, Osmanlı devleti için sürekli bir sorun kaynağı olmuşlardır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK ERMENİLERİNİN DURUMU, AYAKLANMALAR VE ANTLAŞMALAR
Ruslar kendi idarelerindeki Ermenilere tattırmadıkları istiklali Türkiye Ermenilerine vermek için gayret sarf etmişlerdir. Bizans idaresinden kurtulan Ermeniler Fatih döneminde Türklerden daha emin ve daha zengin bir hayata kavuşmuşlardır. Ruslar Ermenileri Ortodoks yapmaya zorlamış, olmayanları hapse atmış yada Sibirya’ya sürmüş ve dini kurumları kapatmıştır. Ermeni dili, yayınları yasaklanmıştır. Ruslar Osmanlılarla harbe karar verdiklerinde, Ermenilerin gözünü boyamak için iyi muameleye başlarlar. Hatta 1877 harbinde Kafkas Ordusu başkomutanını Ermenilerden yapmışlardır. 1880’de Türkiye’de ilk Ermeni komitesi kurulmuştur. 1873’de mekteplerinde Ermeni tarihi, coğrafyası, edebiyatı okunmaya, Ermeni istiklal şiirleri söylenmeye başlanmıştır. 1876’da meşrutiyet töreninde Ermenilere yer verilmiştir. Daha sonra Rus-Türk harbi sona erince Avrupalıların Ermenilere ne derece yardım edebileceklerini görürler.
Ermenilerin iki seçenekleri vardır. Ya Türk vatandaşı gibi eşit haklarla kardeşce yaşayacaklar yada istiklal arayışlarına girişeceklerdir. İkinci yolu seçen Ermeniler Avrupa’nın yardımını arkalarına alacaklarını zannederek 1880 yılında gizlice iki yıl çalıştıktan sonra Erzurum da silahlı saldırıya geçmeye karar vermişlerdir. Bu arada Avrupa basını da Türkiye eziciliği hakkında yayınlarına devam etmekte, kilise propagandaları Ermenilere dünya cennetini vadetmektedir. Ermeni krallığı kurulursa zengin vilayetler, mallar... vs. onların olacaktır. Avrupa dan gizlice sokulan bombalar, dinamitler, silahlar kiliselerde saklanacak, eğitime alınacak ve Türk halkı yok edilecek şeklinde hedefleri vardır. Aklı başındaki yaşlı Ermeniler bunun imkansız olduğunu söylemektedirler. 1545’den 1789’a kadar (yaklaşık 57 ayaklanma) ayaklanmalar devam etmiş; en önemlisi de 1895’de olmuştur. Her ayaklanmada Türk köyleri, malları yağma edilmekte halk öldürülmektedir. Çar hükümeti boğazlara hakim olma planı yapmaktadır ve altı doğu ilini Ermenistan bölgesi olarak ilan etmiştir. I. Dünya Savaşı’nda Ermeniler ordumuza ve halkımıza silahla saldırırken siyasetçileri de dil uzatmaktadır. Bu arada Avrupa devletleri Türk Devletini paylaşmayı düşünmektedir.
Türk Ordusu komuta kademesinde bir takım görüş ayrılıkları görülmeye başlanmış, Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Enver Paşanın Harbiye nazırlığına başkomutanlığını hoş görmeyip, İttihat Terakki Hükümetine kırılmıştır. Ermeniler bu fırsatı da değerlendirip onu kullanmak istemişlerdir.
1916 yılında Osmanlıyı paylaşma hayalleri kuran Rusya, İngiltere, Fransa pasta payı kapma yarışına girerler. Bu durumdan Ermeniler hala kendilerine bir ders çıkaramazlar.
Kısacası; Ermeniler her devirde Türk toplumunun büyük yardımlarını görmüş, bir Türk vatandaşı gibi vatandaşlık hak ve hukukundan yararlanmışlardır. Osmanlı İmp.’da da rahat bir hayat sürdükleri görülür. 17 Mart 1863 Tanzimat Fermanıyla Türklerden daha ileri ve seçkin imtiyaz sahibi olmuşlardır. Askerlikten muaf tutulmuşlar, sanat ve ticareti ellerine geçirmişlerdir. Türkler Rusların tecavüzlerine karşı koymak ve Hicaz bölgesinde ayaklanmaları bastırmak için şehit düşmektedirler. Türkler şehit düştükçe onlar çoğalmakta, yükselmekte ve zenginleşmektedirler. 1908 Kanuni Esasi ile eşitlik kardeşlik sesleri yükselmiştir, ama çok sürmemiştir. Ermeni komitecileri büyük cüretle eskisinden daha çok faaliyet göstermekte, yayınladıkları çeşitli gazete ve dergilerle Ermenileri isyana teşvik etmekteydiler. 1914’de İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya savaşırken Osmanlıda seferberlik ilan edilince Ermeni reisleri toplanarak şubelere şifreli talimatlar verirler. Talimatta;
“Ruslar huduttan ilerler Osmanlı çekilirse her taraf birden ayaklanacak Osmanlı ateş arasında bırakılacak devlete ait binalar yıkılacaktır. Eğer Osmanlı Ordusu ilerlerse Ruslara yardım edilecektir” denmektedir. Ermeniler ayaklanmalarını sürdürürler. Bu arada Ermeniler kendileri için zararlı gördükleri Türk devlet görevlilerini suikast düzenleyerek öldürmekteydiler.
Birinci Rusya savaşında Rus orduları Kafkas hudutlarını geçerek Erzurum, Bingöl, Van, Bitlis vilayetlerini işgal ederken Rus Ordusunda 15.000’den fazla Ermeni vardı. Ermeniler kurdukları komitelerle terör ve propaganda faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.alıntı.