- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.837
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Kasetle geldin, kasetle gideceksin; daha fazla kalamazsın!
Paylaş Paylaş
"Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, askerlik yapmasalar ne olacak"
inPaylaşın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Utanmadan sıkılmadan hâlâ konuşuyorsun. Ya sen kasetle geldin, kasetle gideceksin. Daha fazla kalamazsın" dedi.
"FETÖ'nün gazetelerinde daha önce 'Türkiye'de darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım' diyordu. 15 Temmuz gecesi senin geldiğin havalimanında da on binler vardı o akşam. Sen niye kaçıp gittin?" diye soran Erdoğan, "Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya? Niye kaçtın gittin? Bu iş yürek ister, yürek. Bu iş kürekle olmaz, yürekle olur" dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'kontrollü darbe' iddiasına tepkisini sürdürerek, "15 Temmuz gecesi ölüme koşan 249 şehide karşı saygın olsun ya. Ha sen kaçtın kurtuldun, ama ey Kılıçdaroğlu, bak Tayyip Erdoğan tüm ailesiyle, tüm arkadaşlarıyla birlikte Yeşilköy Havalimanı'nda F-16'lar üzerimizden geçerken oturduk, operasyonu yönettik" diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 18 yaşında vekil seçilenlerin askerlikten muaf tutulacağı yolundaki eleştirilerine ilişkin olarak, "Biraz daha ileri gitse 'Kızlarımızı da askere alsınlar' diyecek. Der ha. Bugün bedelli askerlik var mı? Var. Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, yapmasalar ne olacak. Adeta asker. Bakın biz polislere de askerliği kaldırdık. Çünkü polislik de askerlik kadar kutsal. Milletvekilliği de o kadar kutsal bir görev" karşılığını verdi.
Çorum'da toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
6 yıl aranın ardından bizi bağrına basan tüm vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Şu topluluğu görünce memnuniyetim, mutluluğum çok daha fazla arttı. Bugün çorum başka, çok başka. Sözlerimin hemen başında geç kalmış bir teşekkürümü iletmek istiyorum. 2002'den beri olduğu, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bize sahip çıktı. Bu kardeşinizi cumhurbaşkanlığı makamına seçtiniz. Vefanızdan dolayı her birinize şükranlarımı sunuyorum. Rabbim kardeşliğimizi daim eylesin. Şu muhteşem atmosfer, 16 Nisan'da da Çorum'un net kararının "evet" olduğunu gösteriyor. Sizlerden bu pazar da yine rekor bir oy oranı bekliyorum. İnşallah Çorum'un bu sefer de dosta güven, düşmana korku salacak bir "evet" oranıyla tarih yazacağına inanıyorum. Öyle bir "Evet" deyin ki, tüm zalimlerin yürekleri titresin. 16 Nisan'da güçlü Türkiye için "Evet" diyor muyuz? (Evet sesleri)
"Biz yaratılanı yaratandan
ötürü seviyoruz ey Kemal"
Çorum'da ve tüm Türkiye'de artık sandığın rengi... (Evet sesleri) 16 Nisan, demokrasi şölenimiz şimdiden mübarek olsun. Kardeşlerim bu vesile ile bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyoruz. Doğalgaz olmayan ilçelerimize doğalgaz veriyoruz. Öncelikle hanım kardeşlerim bu işin huzurunu yaşayacaklar. Ah ah; rahmetli anam o kömürün çilesini çok çekmişti. Ve apartmanın beş kat altından bizler zaman zaman kömür çıkarsak bile, çoğu zaman çileyi onlar çekerdi. Sadece kömürü getirmekle kalmaz, bir de onların pisliğiyle uğraşırlardı. Şimdi, tüm evin doğalgazla ısıtıldığı odaların her biri mutlulukla dolacak. Elbette tarımın, sanayinin merkezi olan Çorum'a ne yapsak azdır. Çünkü sizler yıllarca ihmal edilmenize rağmen yılmadan, yüksünmeden çalıştınız. Şu çorak topraklara adeta hayat verdiniz. Kendi sermayenizle fabrikalar kurdunuz. Bugün bu fabrikalar sadece şehrimize ve ülkemize hizmet etmiyor. İsviçre'den Almanya'ya pek çok ülkeye ulaşıyor. Şehrimizi hak ettiği yere taşımak için bizler de gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Çorum'un taleplerini çok iyi biliyoruz. Hiçbir ilimize üvey evlat muamelesi yapmadık, yapmıyoruz. İstanbul'da, Diyarbakır'a, İzmir'e yatırım yaparken Çorum'u, Amasya'yı ihmal etmiyoruz. Dili, bölgesi ne olursa olsun seksen milyonun tamamına aynı nazarla bakıyoruz. Bizde Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrımı yok. Bizde seksen milyon aynı. Biz yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz ey Kemal. Bizim farkımız bu.
Şu anda Çorum'a 14 yılda 11 katrilyon liralık yatırım yaptık. 11 katrilyon. Eğitimde 1280 adet yeni derslik. 3 bin 72 kapasiteli yüksek öğretim yurdu yaptık. Çorum'a üniversiteyi kim kazandırdı? Biz kazandık. Sağlıkta alt yapıyı tamamen yeniledik. Şimdi sıra, yol arkadaşım, kardeşim, gönüldaşım, karşımda da şu anda resmini gördüğüm; 800 yataklı Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'nde. Yapımı devam ediyor. Erol kardeşimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizin ruhuna gelin bir Fatiha okuyalım.
Gelelim hızlı trene. Kardeşlerim Samsun-Amasya-Çorum-Kırıkkale hızlı tren projemizin üç kesim halinde çalışmaları sürüyor. Hızlı tren hattının 2017 yılı sonunda proje çalışmaları tamamlanacak. Bakın proje çalışmaları diyorum. Uygulama sanmayın, başka yere çekmeyin. Su ve sulama alanında bölgeye tam 455 adet tesis yapılacak. Çorumlu çiftçi kardeşlerimize toplamda 1 katrilyonu aşkın tarımsal destek verdi. Çünkü biz şunu biliyoruz; yazın başı pişenin kışın aşı pişer. Emek olmadan, zahmet olmadan nimet olmaz. Milletin gönlüne girmeden, ona hizmet etmeden iktidarda kalınmaz. Garibin derdiyle dertlenirsen, yetimin başını okşarsan devlet adamı olursun. İnşallah sizler bizi desteklediğiniz sürece, biz de sizin için hizmetkar olmaya devam ettiğimiz sürece, ter dökmeye Allah için devam edeceğiz.
"15 Temmuz gecesi niye kaçıp gittin? Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya"
Elbette Çorum, şehit ve gaziler diyarıdır. Çorum, vatan uğruna körpe fidanlarını feda etmiş bir ilimizdir. İstiklal Savaşımızda en fazla şehit veren ilçelerimizden olan Çorum'un tam 1510 istiklal madalyası bulunuyor. Milletimizin istiklal ve istikbali söz konusu olduğunda ilk safta yine onlar çarpışıyor. Çorum sadece son 2 yılda 20 şehit verdi. 15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasında kanlarıyla yine destan yazdılar. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü hainlere sokakları, meydanları, kışlaları dar edenler yine bu toprakların çocuklarıydı. O gece 13 Çorumlu kardeşimiz darbecilerce kalleşçe şehit edildi. "Bu vatan bizim" diyerek öne atılan, dostum, kardeşim Erol Olçok bunlardan biridir. Babasıyla beraber daha 16 yaşında şehadete yürüyen Abdullah Tayyip işte bu yiğitlerden biridir. Geçenlerde baktım televizyon programında baktım Kılıçdaroğlu yine bir şeyler söylüyor. FETÖ'nün gazetelerinde daha önce "Türkiye'de darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım" diyordu. Bugün gazeteleri okudunuz mu, Sabah'ı, Takvim'i falan. A Haber'de falan oralarda gördünüz değil mi? Bütün görüntülerle falan, VIP'den nasıl kaçtığını gösteriyor. Ben de yaklaşık 3.5 gibi Yeşilköy'e iniyorum. Şimdi, o programda diyor ki NTV'de, çok enteresan. "Sayın Cumhurbaşkanı haber verseydi, ben kendilerini beklerdim" diyor. Ey Kılıçdaroğlu, ben tüm milletime çağrı yaptım. Meydanlara davet ettim. Benim milletim meydanlara döküldü. Senin geldiğin havalimanında da on binler vardı o akşam. Sen niye kaçıp gittin? Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya? Niye kaçtın gittin? Bu iş yürek ister, yürek. Bu iş kürekle olmaz, yürekle olur.
7 Ağustos'ta Yenikapı'ya ben kendisini davet ettim. Bize olumsuz cevap geldi. Fakat sonradan öyle sıkıştırdılar ki kendisini son gün "Evet" dedi. Cumartesi de öyle geldi. Yenikapı ruhu diyoruz ya hani. Sonradan açıklama yaptı "Yenikapı ruhunu paylaşmıyorum" diye. Ya senin dünyanda böyle bir ruh yok ki. Birlik, beraberlik ruhu yok ki. Darbeciler, hainler, sadece sizlerin kahraman evlatlarının kanlarına girmediler. Benim de yüreğimden, canımdan birer parça kopardılar. Akif ne diyor; bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. Bir hilal uğruna vatan güneşlerimiz olan aziz şehitlerimize Rabbimden rahmet diliyorum.
İşte bakın şu anda Tendürek'te, Cudi'de, Gabar'da silahlı kuvvetlerimizin mensupları, polislerimiz hep beraber teröristlerin inlerine girdiler. Her geçen gün teröristler, kaçacak delik arıyorlar. Ama biz de ne yapıyoruz, kovalıyoruz. Sonuna kadar bunları kovalayacağız. Bu ülkenin refahı için ne gerekiyorsa yapacağız. (İdam isteriz sesleri) İşte söyledim, 16 Nisan bunun için dönüm noktası. Kılıçdaroğlu "Evet" derim dedi. sayın Bahçeli'nin kararı belli. Sayın Yıldırım'ın ne düşündüğünü ben biliyorum. Parlamentodan bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Şehitlerimizin katillerini bizim affetme yetkimiz yok. Hiç endişe etmeyin, ana muhalefetin başındaki zat çıkmış, 15 Temmuz'a "Kontrollü darbe" diyor. Tabii bütün bu tepkiler karşısında da bu sefer geri adım atıyor. Ben bunu ilk defa söylemiyorum diyerek güya kendini savunuyor. Kardeşlerim, bunun yaptığı tabii ilk defa değil. Çıkıp seksen milyondan özür dilemek yerine maalesef suç bastırmaya çalışıyor. Delikanlıca hatasını kabullenmek varken, yeni hezeyanların, yeni yalanların peşine takılıyor. Ya sen nasıl bir adamsın, insanda biraz yüz olur. 15 Temmuz gecesi ölüme koşan 249 şehide karşı saygın olsun ya. Ha sen kaçtın kurtuldun, ama ey Kılıçdaroğlu, bak Tayyip Erdoğan tüm ailesiyle, tüm arkadaşlarıyla birlikte Yeşilköy Havalimanı'nda F-16'lar üzerimizden geçerken oturduk, operasyonu yönettik. CHP'nin misyonu FETÖ'ye borazanlık yapmak mıdır? CHP'nin misyonu 15 Temmuz'daki katilleri aklamak mıdır? Dürüst ol dürüst. Diyor ki "Cumhurbaşkanı, başbakan darbe operasyonunu örtmeye çalışıyor" diyor. Ey Kılıçdaroğlu, şu anda binlerce generaline, polisine varıncaya kadar. Üst düzey memurundan alt düzeyine kadar tüm bunları tutuklayıp cezaevine atan kim? Biz karakterli insanlarız. Bunlar freni patlamış kamyon gibi, nereye gittiklerini bilmiyorlar. Diyet borçlarını ödemek için bir gün FETÖ'cü oluyorlar, diğer gün bölücü terör örgütüyle kanka oluyor.
"Herkes giyiminde kuşamında serbesttir; kimseye cebir, zor kullanmadık"
Maalesef bunlar, milletten utanmıyor çekinmiyor. Ne söylersek söyleyelim idrakleri açılmıyor. Bir insanın özü neyse, zihninde, kalbinde ne varsa kelamına da o yansıyor. Bunların içinde millete düşmanlık var. Onun için birisi FETÖ'nün avukatlığını yaparken, diğeri de "Evet" diyenleri İzmir'de denize dökmekten bahsediyor. Değerli kardeşlerim, dün İzmir'deydik. Yüz binler meydandaydı. Bekledim ya denize dökerler diye. Ama gelen giden olmadı. Ya neyi denize döküyorsun haddini bil. Bunlar ne yazık ki terbiyeden muaf. Diğeri de İzmir milletvekili, insanımıza, polisimize ağzına alınmayacak laflarda bulunuyor. "İt" diyor. Bunu Hollandalı yapıyor, atını, itini, benim oradaki Hüseyin Kurt evladımızın üzerine sürüyor. Onu yaralıyor. Ama sen burada bunu nasıl yapıyorsun. Sen "Evet" diyenlere nasıl bir Yunan gözüyle bakıyorsun? Bunlar edep tarlasından hiç otlamamışlar.
Kardeşlerim kim bu "Hayır" diyenler. İstanbul'u zaten çoğunuz biliyorsunuz. Bu "Hayır" diyenler benim bacılarımı üniversitelere başörtülü olarak sokmayanlar. Bu "Hayır" diyenler, benim bacılarımın devlet dairelerinde başörtülü olarak çalışmalarına müsaade etmeyenler. Ben damdan düştüm. Kızlarım, evlatlarım bu çileyi çektiler. Bu "Hayır" diyenler imam hatip okullarını kapatanlar. Bunlar ayrımcılık yaptılar. İmam hatip okullarını bir yana koydular, diğer okulları bir yana koydular. Biz ise tüm okullara sahip çıktık. Dedik ki, "Herkes giyiminde kuşamında serbesttir. Kimseye cebir, zor kullanmadık". Ne oldu? Şimdi kardeş, kardeş dolaşıyorlar. "Evet" bu.
Bu "Hayır" diyenler kim? Kandil "Hayır" diyor. Pensilvanya "Evet" diyor. Şimdi onlarla beraber aynı söyleşiyi paylaşanlar, aynı onlar gibidir. Değerli kardeşlerim bunlar 15 Temmuz Köprüsü'ne de "Hayır" dediler. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, ona da "Hayır" dediler. Geçenlerde bir "hayır" çadırına uğradım. Bana dedi ki "Çağdaş bir Türkiye için 'hayır' diyorum". Ben de kendisine dedim ki "Biz şu an çağ dışı bir Türkiye'de mi yaşıyoruz?". Orada bir gitti geldi falan. Tam bulunduğumuz noktadan da Yavuz Sultan Selim gözüküyor. "Bak dedim şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü gözüküyor. Bu köprü dünyada bir ilk. Bu modern köprü hangi ülkenin? Türkiye'nin". Hemen oradan bir beyefendi geldi, bakın çok enteresan. "Niye adını Tayyip Erdoğan koymadın" dedi. Bak, Tayyip Erdoğan'ın ne kadar mütevazı olduğunu anla. Ama Yavuz Sultan Selim gibi, ki o Yavuz Sultan Selim biliyorsunuz "İki haremin hizmetkarıyım" dedi. Böyle bir sultanın adını oraya koymaktan daha güzel ne olabilir? Vay efendim, "Bu ayrımcılık" dedi. "Ya" dedim, "Bu köprünün üzerinden Aleviler geçmeyecek mi?". Sustu.
Burada Alevi-Sünni böyle bir ayrım var mı? Burada AK Parti, CHP, Saadet böyle bir ayrım var mı? Peki bütün bu yatırımlar modern Türkiye için değil mi? Bak şimdi dünyanın bir numaralı havalimanını yapıyoruz. Yıllık kapasitesi 2023'te 200 milyona ulaşacak. Böyle bir modern havalimanına sahip oluyoruz. Bu modern Türkiye'nin ayak sesleri, ayak. Avrupa'yı rahatsız eden bu. AB'nin büyümesi 1.5. Türkiye'nin büyüme oranıysa 2.9. Geçenlerde 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık. Kardeşlerim "Türkiye'ye yabancı sermaye girmiyor" diyenlere cevap o köprü. Bedeli 11 katrilyon. Yüzde 50'si Türk, yüzde 50'si Kore. Şimdi bu köprünün yapımı başladı. Avrupa ile Asya'yı oradan da birbirine bağlayacağız. Tartışma olmadan, mücadele olmadan siyaset yapılmaz biliyorum. Ama yalan olmasın, dürüst olsun. Öte yandan siyaset, milletin çıkarları söz konusu olduğunda uzlaşı gerektirir. Milli meselelerde kavga olmaz, çekişme olmaz. Ülkenin istiklalini, milletin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyasetçiden beklenen güç birliği yapmasıdır. Terörle mücadele örneğin böyle bir meseledir. Darbe teşebbüsüne direnmek böyle bir konudur. Ülkenin önünü açacak bir yönetim modelinde uzlaşmak da böyle bir konudur. 16 Nisan'da milletin takdirine sunulacak anayasa değişikliği, asla bir şahsın veya partinin projesi değildir. Tutturmuşlar, tek adam, tek adam, tek adam. Ne tek adamı ya, ne alakası var? "Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır" diyor. Başımızı iki elimizin arasına alalım. Gazi Mustafa Kemal, CHP'nin genel başkanıyken aynı zamanda cumhurbaşkanı mıydı? İnönü keza, öyle değil miydi? Ya bu adam kendi partisinin geçmişini bilmiyor ya. Ya bunlar bunu yaptı. Dünya bunun örnekleriyle dolu. ABD, Latin Amerika, tüm buralarda örnekleri var. Obama, Trump, partilerinin doğal liderleridir. Rusya öyle. Bunlar dünyadan habersiz. Hizmeti yapmaksa ha başbakan olarak yaparsın, ha cumhurbaşkanı olarak yaparsın. Dert başka. Bundan sonra bu ülkeyi bölemeyeceklerinden dolayı rahatsız oluyorlar.
Bakınız bu paketin hazırlanmasında AKP ile MHP rol aldı. Ellerini taşın altına koydular. Bu paket, milletin önüne bu iki partinin oyuyla geldi. Ben teşekkür ediyorum. Şimdi sıra sizde. Kardeşlerim bitmedi, bu değişiklik farklı. İşte eğitimde adımlar attık. Yarın akşam inşallah ATV-A Haber ortak yayınında gençlerle birlikte olacağız. Onlarla dertleşeceğiz. Kardeşlerim, bu anayasa değişikliği kökleri çok eskiye giden bir memleket projesidir. Özal'dan Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderler, kalıcı istikrarın anahtarını başkanlık sisteminde görmüşlerdir.
"Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya,
askerlik yapmasalar ne olacak"
Her 14 yılda değerli kardeşlerim bakınız. Son 10 yılda bir darbeye zemin hazırlama gayretiyle kaos üreten bu köhne sistem, milletimizin desteğiyle artık rafa kalkıyor. Çift başlılığı rafa kaldırıyoruz. Biz diyoruz ki 18 yaşından itibaren gençlerimize parlamentonun önünü açalım. Başka ülkelerde oluyor da benim gencim için niye olmasın? Niye rahatsız oluyorsun Kılıçdaroğlu? Neymiş, bir dönem milletvekilliği yapınca oturup emekli maaşını alacakmış. 2. dönem milletvekili olamazsa özlük hakkı ödenecek değerli kardeşlerim. Başka çaresi yok. Bu yol böyle. Doğru ol, dürüst ol. Aynı zamanda askerlik yapmayacaklarmış, yani biraz da ileri gitse "Kızlarımızı da askere alsınlar" diyecek. Der ha. Bugün bedelli askerlik var mı? Var. Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, yapmasalar ne olacak? Adeta asker. Bakın biz polislere de askerliği kaldırdık. Çünkü polislik de askerlik kadar kutsal. Milletvekilliği de o kadar kutsal bir görev.
Hafta sonuna bir şey kalmadı. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Durmak yok. Senelerdir ülkemizin ayağına pranga olmuş, gelişmesini, büyümesini engellemiş bir düzen yerine çok daha demokratik bir düzen kuruyoruz. Artık hiç kimse, millete rağmen iktidara gelemeyecek. Kimse, terör örgütlerine sırtını dayayarak koltuk kovalamayacak. Artık gensoru diye bir olay yok. Güvenoyunun sahibi de millet.
"Kasetle geldin, kasetle gideceksin"
Bakınız şu anda cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten Yüce Divan'a gidiyor. Yeni dönemde kişisel suçlardan da gerekli çoğunluk sağlanırsa yargılanabilir. Ne kadar oy alacak? Yüzde 50+1. Yepyeni bir dönemin kapısını aralıyoruz. Birileri, durumun çok iyi farkında ve tüm güçleriyle, tüm maşalarıyla üzerimize geliyor. Başta Batı'nın bazı ülkeleri. Terör örgütlerini destekleyerek üzerimize geliyorlar. Manşetlerinden "hayır" çağrısı yaparak Batı üzerimize geliyor. Yurt dışında oylama bitti. Son oylamaya baktığımızda katılım ikiye katlandı. Bu kardeşlerimiz demokrasiden, hukuktan asla taviz vermeden gittiler ve oylarını kullandılar. Bütün Avrupa ülkelerine insanlık ve demokrasi dersini verdiler. Bu kez çok güçlü bir oy oranı ile boğmak isteyenlere biz haykıracağız. Devletimizi bölmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız. Ben sizlerden rekor düzeyde oy bekliyorum. Çorum'un "evet" ile sandıkları patlatmasını istiyorum.
Ey Kılıçdaroğlu, utanmadan sıkılmadan hala konuşuyorsun. Ya sen kasetle geldin, kasetle gideceksin. Daha fazla kalamazsın.
http://t24.com.tr/haber/erdogandan-...setle-gideceksin-daha-fazla-kalamazsin,398375
Paylaş Paylaş
"Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, askerlik yapmasalar ne olacak"
inPaylaşın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Utanmadan sıkılmadan hâlâ konuşuyorsun. Ya sen kasetle geldin, kasetle gideceksin. Daha fazla kalamazsın" dedi.
"FETÖ'nün gazetelerinde daha önce 'Türkiye'de darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım' diyordu. 15 Temmuz gecesi senin geldiğin havalimanında da on binler vardı o akşam. Sen niye kaçıp gittin?" diye soran Erdoğan, "Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya? Niye kaçtın gittin? Bu iş yürek ister, yürek. Bu iş kürekle olmaz, yürekle olur" dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'kontrollü darbe' iddiasına tepkisini sürdürerek, "15 Temmuz gecesi ölüme koşan 249 şehide karşı saygın olsun ya. Ha sen kaçtın kurtuldun, ama ey Kılıçdaroğlu, bak Tayyip Erdoğan tüm ailesiyle, tüm arkadaşlarıyla birlikte Yeşilköy Havalimanı'nda F-16'lar üzerimizden geçerken oturduk, operasyonu yönettik" diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 18 yaşında vekil seçilenlerin askerlikten muaf tutulacağı yolundaki eleştirilerine ilişkin olarak, "Biraz daha ileri gitse 'Kızlarımızı da askere alsınlar' diyecek. Der ha. Bugün bedelli askerlik var mı? Var. Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, yapmasalar ne olacak. Adeta asker. Bakın biz polislere de askerliği kaldırdık. Çünkü polislik de askerlik kadar kutsal. Milletvekilliği de o kadar kutsal bir görev" karşılığını verdi.
Çorum'da toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
6 yıl aranın ardından bizi bağrına basan tüm vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Şu topluluğu görünce memnuniyetim, mutluluğum çok daha fazla arttı. Bugün çorum başka, çok başka. Sözlerimin hemen başında geç kalmış bir teşekkürümü iletmek istiyorum. 2002'den beri olduğu, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bize sahip çıktı. Bu kardeşinizi cumhurbaşkanlığı makamına seçtiniz. Vefanızdan dolayı her birinize şükranlarımı sunuyorum. Rabbim kardeşliğimizi daim eylesin. Şu muhteşem atmosfer, 16 Nisan'da da Çorum'un net kararının "evet" olduğunu gösteriyor. Sizlerden bu pazar da yine rekor bir oy oranı bekliyorum. İnşallah Çorum'un bu sefer de dosta güven, düşmana korku salacak bir "evet" oranıyla tarih yazacağına inanıyorum. Öyle bir "Evet" deyin ki, tüm zalimlerin yürekleri titresin. 16 Nisan'da güçlü Türkiye için "Evet" diyor muyuz? (Evet sesleri)
"Biz yaratılanı yaratandan
ötürü seviyoruz ey Kemal"
Çorum'da ve tüm Türkiye'de artık sandığın rengi... (Evet sesleri) 16 Nisan, demokrasi şölenimiz şimdiden mübarek olsun. Kardeşlerim bu vesile ile bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyoruz. Doğalgaz olmayan ilçelerimize doğalgaz veriyoruz. Öncelikle hanım kardeşlerim bu işin huzurunu yaşayacaklar. Ah ah; rahmetli anam o kömürün çilesini çok çekmişti. Ve apartmanın beş kat altından bizler zaman zaman kömür çıkarsak bile, çoğu zaman çileyi onlar çekerdi. Sadece kömürü getirmekle kalmaz, bir de onların pisliğiyle uğraşırlardı. Şimdi, tüm evin doğalgazla ısıtıldığı odaların her biri mutlulukla dolacak. Elbette tarımın, sanayinin merkezi olan Çorum'a ne yapsak azdır. Çünkü sizler yıllarca ihmal edilmenize rağmen yılmadan, yüksünmeden çalıştınız. Şu çorak topraklara adeta hayat verdiniz. Kendi sermayenizle fabrikalar kurdunuz. Bugün bu fabrikalar sadece şehrimize ve ülkemize hizmet etmiyor. İsviçre'den Almanya'ya pek çok ülkeye ulaşıyor. Şehrimizi hak ettiği yere taşımak için bizler de gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Çorum'un taleplerini çok iyi biliyoruz. Hiçbir ilimize üvey evlat muamelesi yapmadık, yapmıyoruz. İstanbul'da, Diyarbakır'a, İzmir'e yatırım yaparken Çorum'u, Amasya'yı ihmal etmiyoruz. Dili, bölgesi ne olursa olsun seksen milyonun tamamına aynı nazarla bakıyoruz. Bizde Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrımı yok. Bizde seksen milyon aynı. Biz yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz ey Kemal. Bizim farkımız bu.
Şu anda Çorum'a 14 yılda 11 katrilyon liralık yatırım yaptık. 11 katrilyon. Eğitimde 1280 adet yeni derslik. 3 bin 72 kapasiteli yüksek öğretim yurdu yaptık. Çorum'a üniversiteyi kim kazandırdı? Biz kazandık. Sağlıkta alt yapıyı tamamen yeniledik. Şimdi sıra, yol arkadaşım, kardeşim, gönüldaşım, karşımda da şu anda resmini gördüğüm; 800 yataklı Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'nde. Yapımı devam ediyor. Erol kardeşimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizin ruhuna gelin bir Fatiha okuyalım.
Gelelim hızlı trene. Kardeşlerim Samsun-Amasya-Çorum-Kırıkkale hızlı tren projemizin üç kesim halinde çalışmaları sürüyor. Hızlı tren hattının 2017 yılı sonunda proje çalışmaları tamamlanacak. Bakın proje çalışmaları diyorum. Uygulama sanmayın, başka yere çekmeyin. Su ve sulama alanında bölgeye tam 455 adet tesis yapılacak. Çorumlu çiftçi kardeşlerimize toplamda 1 katrilyonu aşkın tarımsal destek verdi. Çünkü biz şunu biliyoruz; yazın başı pişenin kışın aşı pişer. Emek olmadan, zahmet olmadan nimet olmaz. Milletin gönlüne girmeden, ona hizmet etmeden iktidarda kalınmaz. Garibin derdiyle dertlenirsen, yetimin başını okşarsan devlet adamı olursun. İnşallah sizler bizi desteklediğiniz sürece, biz de sizin için hizmetkar olmaya devam ettiğimiz sürece, ter dökmeye Allah için devam edeceğiz.
"15 Temmuz gecesi niye kaçıp gittin? Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya"
Elbette Çorum, şehit ve gaziler diyarıdır. Çorum, vatan uğruna körpe fidanlarını feda etmiş bir ilimizdir. İstiklal Savaşımızda en fazla şehit veren ilçelerimizden olan Çorum'un tam 1510 istiklal madalyası bulunuyor. Milletimizin istiklal ve istikbali söz konusu olduğunda ilk safta yine onlar çarpışıyor. Çorum sadece son 2 yılda 20 şehit verdi. 15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasında kanlarıyla yine destan yazdılar. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü hainlere sokakları, meydanları, kışlaları dar edenler yine bu toprakların çocuklarıydı. O gece 13 Çorumlu kardeşimiz darbecilerce kalleşçe şehit edildi. "Bu vatan bizim" diyerek öne atılan, dostum, kardeşim Erol Olçok bunlardan biridir. Babasıyla beraber daha 16 yaşında şehadete yürüyen Abdullah Tayyip işte bu yiğitlerden biridir. Geçenlerde baktım televizyon programında baktım Kılıçdaroğlu yine bir şeyler söylüyor. FETÖ'nün gazetelerinde daha önce "Türkiye'de darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım" diyordu. Bugün gazeteleri okudunuz mu, Sabah'ı, Takvim'i falan. A Haber'de falan oralarda gördünüz değil mi? Bütün görüntülerle falan, VIP'den nasıl kaçtığını gösteriyor. Ben de yaklaşık 3.5 gibi Yeşilköy'e iniyorum. Şimdi, o programda diyor ki NTV'de, çok enteresan. "Sayın Cumhurbaşkanı haber verseydi, ben kendilerini beklerdim" diyor. Ey Kılıçdaroğlu, ben tüm milletime çağrı yaptım. Meydanlara davet ettim. Benim milletim meydanlara döküldü. Senin geldiğin havalimanında da on binler vardı o akşam. Sen niye kaçıp gittin? Sen de orada vatandaşınla beraber olsaydın ya? Niye kaçtın gittin? Bu iş yürek ister, yürek. Bu iş kürekle olmaz, yürekle olur.
7 Ağustos'ta Yenikapı'ya ben kendisini davet ettim. Bize olumsuz cevap geldi. Fakat sonradan öyle sıkıştırdılar ki kendisini son gün "Evet" dedi. Cumartesi de öyle geldi. Yenikapı ruhu diyoruz ya hani. Sonradan açıklama yaptı "Yenikapı ruhunu paylaşmıyorum" diye. Ya senin dünyanda böyle bir ruh yok ki. Birlik, beraberlik ruhu yok ki. Darbeciler, hainler, sadece sizlerin kahraman evlatlarının kanlarına girmediler. Benim de yüreğimden, canımdan birer parça kopardılar. Akif ne diyor; bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. Bir hilal uğruna vatan güneşlerimiz olan aziz şehitlerimize Rabbimden rahmet diliyorum.
İşte bakın şu anda Tendürek'te, Cudi'de, Gabar'da silahlı kuvvetlerimizin mensupları, polislerimiz hep beraber teröristlerin inlerine girdiler. Her geçen gün teröristler, kaçacak delik arıyorlar. Ama biz de ne yapıyoruz, kovalıyoruz. Sonuna kadar bunları kovalayacağız. Bu ülkenin refahı için ne gerekiyorsa yapacağız. (İdam isteriz sesleri) İşte söyledim, 16 Nisan bunun için dönüm noktası. Kılıçdaroğlu "Evet" derim dedi. sayın Bahçeli'nin kararı belli. Sayın Yıldırım'ın ne düşündüğünü ben biliyorum. Parlamentodan bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Şehitlerimizin katillerini bizim affetme yetkimiz yok. Hiç endişe etmeyin, ana muhalefetin başındaki zat çıkmış, 15 Temmuz'a "Kontrollü darbe" diyor. Tabii bütün bu tepkiler karşısında da bu sefer geri adım atıyor. Ben bunu ilk defa söylemiyorum diyerek güya kendini savunuyor. Kardeşlerim, bunun yaptığı tabii ilk defa değil. Çıkıp seksen milyondan özür dilemek yerine maalesef suç bastırmaya çalışıyor. Delikanlıca hatasını kabullenmek varken, yeni hezeyanların, yeni yalanların peşine takılıyor. Ya sen nasıl bir adamsın, insanda biraz yüz olur. 15 Temmuz gecesi ölüme koşan 249 şehide karşı saygın olsun ya. Ha sen kaçtın kurtuldun, ama ey Kılıçdaroğlu, bak Tayyip Erdoğan tüm ailesiyle, tüm arkadaşlarıyla birlikte Yeşilköy Havalimanı'nda F-16'lar üzerimizden geçerken oturduk, operasyonu yönettik. CHP'nin misyonu FETÖ'ye borazanlık yapmak mıdır? CHP'nin misyonu 15 Temmuz'daki katilleri aklamak mıdır? Dürüst ol dürüst. Diyor ki "Cumhurbaşkanı, başbakan darbe operasyonunu örtmeye çalışıyor" diyor. Ey Kılıçdaroğlu, şu anda binlerce generaline, polisine varıncaya kadar. Üst düzey memurundan alt düzeyine kadar tüm bunları tutuklayıp cezaevine atan kim? Biz karakterli insanlarız. Bunlar freni patlamış kamyon gibi, nereye gittiklerini bilmiyorlar. Diyet borçlarını ödemek için bir gün FETÖ'cü oluyorlar, diğer gün bölücü terör örgütüyle kanka oluyor.
"Herkes giyiminde kuşamında serbesttir; kimseye cebir, zor kullanmadık"
Maalesef bunlar, milletten utanmıyor çekinmiyor. Ne söylersek söyleyelim idrakleri açılmıyor. Bir insanın özü neyse, zihninde, kalbinde ne varsa kelamına da o yansıyor. Bunların içinde millete düşmanlık var. Onun için birisi FETÖ'nün avukatlığını yaparken, diğeri de "Evet" diyenleri İzmir'de denize dökmekten bahsediyor. Değerli kardeşlerim, dün İzmir'deydik. Yüz binler meydandaydı. Bekledim ya denize dökerler diye. Ama gelen giden olmadı. Ya neyi denize döküyorsun haddini bil. Bunlar ne yazık ki terbiyeden muaf. Diğeri de İzmir milletvekili, insanımıza, polisimize ağzına alınmayacak laflarda bulunuyor. "İt" diyor. Bunu Hollandalı yapıyor, atını, itini, benim oradaki Hüseyin Kurt evladımızın üzerine sürüyor. Onu yaralıyor. Ama sen burada bunu nasıl yapıyorsun. Sen "Evet" diyenlere nasıl bir Yunan gözüyle bakıyorsun? Bunlar edep tarlasından hiç otlamamışlar.
Kardeşlerim kim bu "Hayır" diyenler. İstanbul'u zaten çoğunuz biliyorsunuz. Bu "Hayır" diyenler benim bacılarımı üniversitelere başörtülü olarak sokmayanlar. Bu "Hayır" diyenler, benim bacılarımın devlet dairelerinde başörtülü olarak çalışmalarına müsaade etmeyenler. Ben damdan düştüm. Kızlarım, evlatlarım bu çileyi çektiler. Bu "Hayır" diyenler imam hatip okullarını kapatanlar. Bunlar ayrımcılık yaptılar. İmam hatip okullarını bir yana koydular, diğer okulları bir yana koydular. Biz ise tüm okullara sahip çıktık. Dedik ki, "Herkes giyiminde kuşamında serbesttir. Kimseye cebir, zor kullanmadık". Ne oldu? Şimdi kardeş, kardeş dolaşıyorlar. "Evet" bu.
Bu "Hayır" diyenler kim? Kandil "Hayır" diyor. Pensilvanya "Evet" diyor. Şimdi onlarla beraber aynı söyleşiyi paylaşanlar, aynı onlar gibidir. Değerli kardeşlerim bunlar 15 Temmuz Köprüsü'ne de "Hayır" dediler. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, ona da "Hayır" dediler. Geçenlerde bir "hayır" çadırına uğradım. Bana dedi ki "Çağdaş bir Türkiye için 'hayır' diyorum". Ben de kendisine dedim ki "Biz şu an çağ dışı bir Türkiye'de mi yaşıyoruz?". Orada bir gitti geldi falan. Tam bulunduğumuz noktadan da Yavuz Sultan Selim gözüküyor. "Bak dedim şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü gözüküyor. Bu köprü dünyada bir ilk. Bu modern köprü hangi ülkenin? Türkiye'nin". Hemen oradan bir beyefendi geldi, bakın çok enteresan. "Niye adını Tayyip Erdoğan koymadın" dedi. Bak, Tayyip Erdoğan'ın ne kadar mütevazı olduğunu anla. Ama Yavuz Sultan Selim gibi, ki o Yavuz Sultan Selim biliyorsunuz "İki haremin hizmetkarıyım" dedi. Böyle bir sultanın adını oraya koymaktan daha güzel ne olabilir? Vay efendim, "Bu ayrımcılık" dedi. "Ya" dedim, "Bu köprünün üzerinden Aleviler geçmeyecek mi?". Sustu.
Burada Alevi-Sünni böyle bir ayrım var mı? Burada AK Parti, CHP, Saadet böyle bir ayrım var mı? Peki bütün bu yatırımlar modern Türkiye için değil mi? Bak şimdi dünyanın bir numaralı havalimanını yapıyoruz. Yıllık kapasitesi 2023'te 200 milyona ulaşacak. Böyle bir modern havalimanına sahip oluyoruz. Bu modern Türkiye'nin ayak sesleri, ayak. Avrupa'yı rahatsız eden bu. AB'nin büyümesi 1.5. Türkiye'nin büyüme oranıysa 2.9. Geçenlerde 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık. Kardeşlerim "Türkiye'ye yabancı sermaye girmiyor" diyenlere cevap o köprü. Bedeli 11 katrilyon. Yüzde 50'si Türk, yüzde 50'si Kore. Şimdi bu köprünün yapımı başladı. Avrupa ile Asya'yı oradan da birbirine bağlayacağız. Tartışma olmadan, mücadele olmadan siyaset yapılmaz biliyorum. Ama yalan olmasın, dürüst olsun. Öte yandan siyaset, milletin çıkarları söz konusu olduğunda uzlaşı gerektirir. Milli meselelerde kavga olmaz, çekişme olmaz. Ülkenin istiklalini, milletin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyasetçiden beklenen güç birliği yapmasıdır. Terörle mücadele örneğin böyle bir meseledir. Darbe teşebbüsüne direnmek böyle bir konudur. Ülkenin önünü açacak bir yönetim modelinde uzlaşmak da böyle bir konudur. 16 Nisan'da milletin takdirine sunulacak anayasa değişikliği, asla bir şahsın veya partinin projesi değildir. Tutturmuşlar, tek adam, tek adam, tek adam. Ne tek adamı ya, ne alakası var? "Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır" diyor. Başımızı iki elimizin arasına alalım. Gazi Mustafa Kemal, CHP'nin genel başkanıyken aynı zamanda cumhurbaşkanı mıydı? İnönü keza, öyle değil miydi? Ya bu adam kendi partisinin geçmişini bilmiyor ya. Ya bunlar bunu yaptı. Dünya bunun örnekleriyle dolu. ABD, Latin Amerika, tüm buralarda örnekleri var. Obama, Trump, partilerinin doğal liderleridir. Rusya öyle. Bunlar dünyadan habersiz. Hizmeti yapmaksa ha başbakan olarak yaparsın, ha cumhurbaşkanı olarak yaparsın. Dert başka. Bundan sonra bu ülkeyi bölemeyeceklerinden dolayı rahatsız oluyorlar.
Bakınız bu paketin hazırlanmasında AKP ile MHP rol aldı. Ellerini taşın altına koydular. Bu paket, milletin önüne bu iki partinin oyuyla geldi. Ben teşekkür ediyorum. Şimdi sıra sizde. Kardeşlerim bitmedi, bu değişiklik farklı. İşte eğitimde adımlar attık. Yarın akşam inşallah ATV-A Haber ortak yayınında gençlerle birlikte olacağız. Onlarla dertleşeceğiz. Kardeşlerim, bu anayasa değişikliği kökleri çok eskiye giden bir memleket projesidir. Özal'dan Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderler, kalıcı istikrarın anahtarını başkanlık sisteminde görmüşlerdir.
"Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya,
askerlik yapmasalar ne olacak"
Her 14 yılda değerli kardeşlerim bakınız. Son 10 yılda bir darbeye zemin hazırlama gayretiyle kaos üreten bu köhne sistem, milletimizin desteğiyle artık rafa kalkıyor. Çift başlılığı rafa kaldırıyoruz. Biz diyoruz ki 18 yaşından itibaren gençlerimize parlamentonun önünü açalım. Başka ülkelerde oluyor da benim gencim için niye olmasın? Niye rahatsız oluyorsun Kılıçdaroğlu? Neymiş, bir dönem milletvekilliği yapınca oturup emekli maaşını alacakmış. 2. dönem milletvekili olamazsa özlük hakkı ödenecek değerli kardeşlerim. Başka çaresi yok. Bu yol böyle. Doğru ol, dürüst ol. Aynı zamanda askerlik yapmayacaklarmış, yani biraz da ileri gitse "Kızlarımızı da askere alsınlar" diyecek. Der ha. Bugün bedelli askerlik var mı? Var. Milletvekilliği sıradan bir olay mı ya, yapmasalar ne olacak? Adeta asker. Bakın biz polislere de askerliği kaldırdık. Çünkü polislik de askerlik kadar kutsal. Milletvekilliği de o kadar kutsal bir görev.
Hafta sonuna bir şey kalmadı. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Durmak yok. Senelerdir ülkemizin ayağına pranga olmuş, gelişmesini, büyümesini engellemiş bir düzen yerine çok daha demokratik bir düzen kuruyoruz. Artık hiç kimse, millete rağmen iktidara gelemeyecek. Kimse, terör örgütlerine sırtını dayayarak koltuk kovalamayacak. Artık gensoru diye bir olay yok. Güvenoyunun sahibi de millet.
"Kasetle geldin, kasetle gideceksin"
Bakınız şu anda cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten Yüce Divan'a gidiyor. Yeni dönemde kişisel suçlardan da gerekli çoğunluk sağlanırsa yargılanabilir. Ne kadar oy alacak? Yüzde 50+1. Yepyeni bir dönemin kapısını aralıyoruz. Birileri, durumun çok iyi farkında ve tüm güçleriyle, tüm maşalarıyla üzerimize geliyor. Başta Batı'nın bazı ülkeleri. Terör örgütlerini destekleyerek üzerimize geliyorlar. Manşetlerinden "hayır" çağrısı yaparak Batı üzerimize geliyor. Yurt dışında oylama bitti. Son oylamaya baktığımızda katılım ikiye katlandı. Bu kardeşlerimiz demokrasiden, hukuktan asla taviz vermeden gittiler ve oylarını kullandılar. Bütün Avrupa ülkelerine insanlık ve demokrasi dersini verdiler. Bu kez çok güçlü bir oy oranı ile boğmak isteyenlere biz haykıracağız. Devletimizi bölmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız. Ben sizlerden rekor düzeyde oy bekliyorum. Çorum'un "evet" ile sandıkları patlatmasını istiyorum.
Ey Kılıçdaroğlu, utanmadan sıkılmadan hala konuşuyorsun. Ya sen kasetle geldin, kasetle gideceksin. Daha fazla kalamazsın.
http://t24.com.tr/haber/erdogandan-...setle-gideceksin-daha-fazla-kalamazsin,398375