[h=1]ABD'nin en saygın gazetecileri arasında gösterilen Seymour Hersh, Türkiye'nin Suriye politikaları ve Esad muhaliflerine desteğine ilişkin deprem yataracak bir haber yayınladı.
Seymour Hersh'in haberini bugünkü köşesine taşıyan Radikal gazetesi yazarı Ahmet İnsel, Türkiye'den bazı isimlerin Esad güçleriyle birlikte 'Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanabileceğini yazdı.
Ahmet İnsel'in yazısında aktardıklarına göre, Türkiye, Türkiye hükümetinin El Nusra ve müttefiklerinin sarin gazına sahip olmaları ve kullanmasını öğrenmeleri için aktif rol oynadığı suçlaması yöneltildi.
HÜKÜMETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE
Hersh'in iddiasına göre, Obamanın hava saldırısını ertelemesi, Esad güçlerinin savaşta hâkim konuma geçmesi karşısında, Erdoğan hükümetinin ABDyi müdahale etmeye zorlayacak bir provokasyon düzenlediği kanaatine varmasına bağlıyor. 21 Ağustostaki sarin gazı saldırısının Türkiyenin bilgisi ve belki de desteğiyle yapıldığını iddia ediyor.
İnsel ise bu iddia üzerine "Bu; Erdoğan hükümeti tarafından kolay yenilip, yutulacak, bir çırpıda unutturulacak bir iddia değil" yorumunda bulundu.
OBAMA HAKAN FİDAN'A NE DEDİ?
Mayıs ayında yaptığı ABD ziyareti sırasında yapılan toplantıda, Hakan Fidanın konuşması için iki kez Erdoğanın girişimde bulunduğunu, her seferinde Obamanın Fidanın sözünü Biliyoruz diyerek kestiğini ve sonunda Suriyede radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz diyerek konuyu kapattığını, ABD kaynaklarına dayanarak aktarıyor Hersh.
ERDOĞAN'IN GİZLİ PLANI İDDİASI
Ayrıca, eski bir ABDli istihbarat görevlisinin kendisine, 21 Ağustos saldırısının, Obamanın kırmızı çizgisinin aşılması için Erdoğanın adamlarınca hazırlanan gizli bir eylem olduğunu artık biliyoruz dediğini belirtiyor. Bu istihbaratın teyidinin de 'Türklerin saldırıdan sonra çeşitli dinlemelerdeki keyifli ve sırt sıvazlar gibi görünen hallerinden' edinildiğini ilave ediyor.
FELAKET OLUR!
Bütün bunların neden ABD yetkililerince açıkça söylenmiyor olmasını ise aynı kaynak, meslektaşlarının kendisine, Türkiyenin NATO müttefiki olduğunu ama Batıya güvenmediğini, çıkarlarına karşı aktif bir rol üstlenirsek daha da yanımızda durmazlar diyerek izah ettiğini aktarıyor. Erdoğanın sarin gazı saldırısındaki rolüne ilişkin bildiklerimizi açıklarsak sonucu felaket olur dendiğini, ABDnin de tükürdüğünü yalamak istemediğini ilave ediyor.
KÜLLİYEN YALAN!
Erdoğan hükümeti, MİT ve jandarma teşkilatı için ağır suçlamaların yer aldığı yazıda, Türkiyede sarin gazı temin etmek üzere oldukları iddia edilen kişilerin Adanada yakalandığı, bir kısmının serbest bırakıldığı ve aralarındaki en önemli ismin hemen Suriyeye geçtiği hatırlatılıyor. Ve elbette internete düşen Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantı dinleme kaydında Suriyeye saldırmak için bir bahane yaratılması olasılığının konuşulmasını, Erdoğanın Suriye politikasında askeri ve siyasi olarak açıkta kalmış olmaya karşı son derece öfkeli ve bunun sonuçlarından endişeli olmasına bağlıyor.
Hershün yazısında dile getirdiği iddialara, ABDden ve Türkiyeden "külliyen yalan" açıklaması gelmesi oyunun kuralıdır. Ayrıca Hershün aktardıklarının bir kısmı da karşı dezenformasyon olabilir. Bu tip konularda devletler önce yalanlarlar ama ciddi gazetecilerin iddiaları, çoğu zaman bir müddet sonra bir şekilde doğrulanır. Örneğin, son AGİT toplantısında Türkiye Büyükelçisi İldemin Reyhanlı suikastını El Kaidenin yaptığını söylemesi gibi. Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantının dinleme kayıtlarında Türkiyenin iki bin TIR dolusu mühimmatı Suriyeye yolladığının söylenmesi gibi. Bunlar bir yandan hâlâ resmen yalanlanmaya devam edilen bilgiler değil mi?
YARGILANABİLİRLER!
Geçen yaz aylarında 'değerli yalnızlık' politikasıyla tanışmıştık. Şimdi bundan geriye yalnızlık değil, büyük bir yanlış ve onu örtmek için üretilen yalanlar mı kalıyor? Suriyede bir gün durum yatışırsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitmesi güçlü bir ihtimal olan Beşar Esad ve çevresindeki bir dizi devlet sorumlusunun yanında, bu mahkemenin savcıları Türkiyeden bazı isimlerle de yakından ilgilenmek istemeyecekler midir?
BEYAZ SARAY'DAN YALANLAMA GELDİ
Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Seymour Hershün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustosta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiyenin olduğuna yönelik iddialarını yalanlayarak haberini yayınlamadan önce Hersh'e yaptıkları açıklamaları paylaştı.
Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Hershün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustosta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiyenin olduğuna yönelik iddialarını Anadolu Ajansı'na verdikleri özel mülakatla yalanladı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden, yaptığı açıklamada, Hershün haberini gördüklerini ve bu haberin ismi verilmeyen sadece bir kaynağa dayandığını belirterek "haberin Suriyedeki 21 Ağustostaki kimyasal saldırıya yönelik vardığı sonucun tamamen yanlış olduğunu" bildirdi.
Hayden, Hershün haberini yayınlamadan önce kendilerine sorduğu sorular üzerine, Ulusal İstihbarat Ajansı İletişim Direktörü ve Sözcüsü Shawn Turner ve kendisi tarafından Hersh'e gönderilen açıklamaları da kamuoyuyla paylaştı.
Turner ve Hayden'ın Hershe gönderdiği açıklamalar şöyle:
Silahların Libyadan taşınmasına yönelik sorunuz ve diğerlerinin 21 Ağustostaki saldırıdan sorumlu olabileceğine yönelik önermenizle ilgili Turnerdan şu ifadeleri kullanabilirsiniz: 'Bu hikayenizin (Hershün haberi) yanlış yönlerinin her birine yönelik yorumda bulunmayacağız ancak şu açık ki: Sadece ve sadece Esed rejimi 21 Ağustostaki kimyasal saldırıdan sorumlu olabilirdi. Bu yargıya, ABD, partnerlerimiz ve müttefiklerimiz tarafından toplanan istihbaratlara dayanarak vardık. Bu, kararlı biçimde uluslararası toplum tarafından da paylaşılan bir görüş ve Esedin kimyasal silah stoklarının yok edilmesine yönelik emsali olmayan bir işbirliğine yönlendiren bir görüş. İstihbaratın değiştirildiği veya önlendiği gibi bir iddiada bulunmak, tamamen yanlıştır. Aynı şekilde, ABDnin Libyadan başkalarına silah sağladığı yönündeki fikir de yanlıştır.'
Suriyeli muhaliflerin kimyasal silah kapasitelerine yönelik gizli bir rapora dair sorunuza (Hershün sorusu) Turnerün yanıtı ise şöyledir: 'İstihbarat camiası analistlerince böyle bir rapor hiçbir zaman talep edilmedi veya ortaya konmadı.'
Askeri planlamaya ilişkin sorunuza (Hershin sorusu) yönelik Haydenın açıklaması ise şöyledir:
'Suriyede tüm seçeneklerin masada olduğunu ve ordumuzun uygun ihtimal planları yaptığını uzun zamandır söylüyoruz. ABD Başkanı Barack Obama, 31 Ağustos 2013te Esed rejiminin kimyasal silah kullanımına sınırlı bir askeri saldırı yoluyla karşılık vermenin ABDnin ulusal güvenlik çıkarlarına olduğuna yönelik kararlılığını kamuoyuna açık olarak söyledi. Obama, saldırının amacının Esedi kimyasal silah kullanmaktan caydırmak, rejimin bu silahları kullanma kapasitesini azaltmak ve dünyaya bu tür kimyasal silah kullanımlarını tolere etmediğimizi göstermek olduğunu belirtti. Ancak Obamanın, 2 Eylül 2013 tarihine kadar Suriyede eyleme geçmek için ordumuza talimat verdiği iddiası tamamen uydurmadır".
http://www.objektifhaber.com/erdogana-agir-suclama-aciklarsak-felaket-olur-239650-haber/
[/h]
Seymour Hersh'in haberini bugünkü köşesine taşıyan Radikal gazetesi yazarı Ahmet İnsel, Türkiye'den bazı isimlerin Esad güçleriyle birlikte 'Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanabileceğini yazdı.
Ahmet İnsel'in yazısında aktardıklarına göre, Türkiye, Türkiye hükümetinin El Nusra ve müttefiklerinin sarin gazına sahip olmaları ve kullanmasını öğrenmeleri için aktif rol oynadığı suçlaması yöneltildi.
HÜKÜMETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE
Hersh'in iddiasına göre, Obamanın hava saldırısını ertelemesi, Esad güçlerinin savaşta hâkim konuma geçmesi karşısında, Erdoğan hükümetinin ABDyi müdahale etmeye zorlayacak bir provokasyon düzenlediği kanaatine varmasına bağlıyor. 21 Ağustostaki sarin gazı saldırısının Türkiyenin bilgisi ve belki de desteğiyle yapıldığını iddia ediyor.
İnsel ise bu iddia üzerine "Bu; Erdoğan hükümeti tarafından kolay yenilip, yutulacak, bir çırpıda unutturulacak bir iddia değil" yorumunda bulundu.
OBAMA HAKAN FİDAN'A NE DEDİ?
Mayıs ayında yaptığı ABD ziyareti sırasında yapılan toplantıda, Hakan Fidanın konuşması için iki kez Erdoğanın girişimde bulunduğunu, her seferinde Obamanın Fidanın sözünü Biliyoruz diyerek kestiğini ve sonunda Suriyede radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz diyerek konuyu kapattığını, ABD kaynaklarına dayanarak aktarıyor Hersh.
ERDOĞAN'IN GİZLİ PLANI İDDİASI
Ayrıca, eski bir ABDli istihbarat görevlisinin kendisine, 21 Ağustos saldırısının, Obamanın kırmızı çizgisinin aşılması için Erdoğanın adamlarınca hazırlanan gizli bir eylem olduğunu artık biliyoruz dediğini belirtiyor. Bu istihbaratın teyidinin de 'Türklerin saldırıdan sonra çeşitli dinlemelerdeki keyifli ve sırt sıvazlar gibi görünen hallerinden' edinildiğini ilave ediyor.
FELAKET OLUR!
Bütün bunların neden ABD yetkililerince açıkça söylenmiyor olmasını ise aynı kaynak, meslektaşlarının kendisine, Türkiyenin NATO müttefiki olduğunu ama Batıya güvenmediğini, çıkarlarına karşı aktif bir rol üstlenirsek daha da yanımızda durmazlar diyerek izah ettiğini aktarıyor. Erdoğanın sarin gazı saldırısındaki rolüne ilişkin bildiklerimizi açıklarsak sonucu felaket olur dendiğini, ABDnin de tükürdüğünü yalamak istemediğini ilave ediyor.
KÜLLİYEN YALAN!
Erdoğan hükümeti, MİT ve jandarma teşkilatı için ağır suçlamaların yer aldığı yazıda, Türkiyede sarin gazı temin etmek üzere oldukları iddia edilen kişilerin Adanada yakalandığı, bir kısmının serbest bırakıldığı ve aralarındaki en önemli ismin hemen Suriyeye geçtiği hatırlatılıyor. Ve elbette internete düşen Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantı dinleme kaydında Suriyeye saldırmak için bir bahane yaratılması olasılığının konuşulmasını, Erdoğanın Suriye politikasında askeri ve siyasi olarak açıkta kalmış olmaya karşı son derece öfkeli ve bunun sonuçlarından endişeli olmasına bağlıyor.
Hershün yazısında dile getirdiği iddialara, ABDden ve Türkiyeden "külliyen yalan" açıklaması gelmesi oyunun kuralıdır. Ayrıca Hershün aktardıklarının bir kısmı da karşı dezenformasyon olabilir. Bu tip konularda devletler önce yalanlarlar ama ciddi gazetecilerin iddiaları, çoğu zaman bir müddet sonra bir şekilde doğrulanır. Örneğin, son AGİT toplantısında Türkiye Büyükelçisi İldemin Reyhanlı suikastını El Kaidenin yaptığını söylemesi gibi. Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantının dinleme kayıtlarında Türkiyenin iki bin TIR dolusu mühimmatı Suriyeye yolladığının söylenmesi gibi. Bunlar bir yandan hâlâ resmen yalanlanmaya devam edilen bilgiler değil mi?
YARGILANABİLİRLER!
Geçen yaz aylarında 'değerli yalnızlık' politikasıyla tanışmıştık. Şimdi bundan geriye yalnızlık değil, büyük bir yanlış ve onu örtmek için üretilen yalanlar mı kalıyor? Suriyede bir gün durum yatışırsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitmesi güçlü bir ihtimal olan Beşar Esad ve çevresindeki bir dizi devlet sorumlusunun yanında, bu mahkemenin savcıları Türkiyeden bazı isimlerle de yakından ilgilenmek istemeyecekler midir?
BEYAZ SARAY'DAN YALANLAMA GELDİ
Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Seymour Hershün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustosta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiyenin olduğuna yönelik iddialarını yalanlayarak haberini yayınlamadan önce Hersh'e yaptıkları açıklamaları paylaştı.
Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Hershün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustosta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiyenin olduğuna yönelik iddialarını Anadolu Ajansı'na verdikleri özel mülakatla yalanladı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden, yaptığı açıklamada, Hershün haberini gördüklerini ve bu haberin ismi verilmeyen sadece bir kaynağa dayandığını belirterek "haberin Suriyedeki 21 Ağustostaki kimyasal saldırıya yönelik vardığı sonucun tamamen yanlış olduğunu" bildirdi.
Hayden, Hershün haberini yayınlamadan önce kendilerine sorduğu sorular üzerine, Ulusal İstihbarat Ajansı İletişim Direktörü ve Sözcüsü Shawn Turner ve kendisi tarafından Hersh'e gönderilen açıklamaları da kamuoyuyla paylaştı.
Turner ve Hayden'ın Hershe gönderdiği açıklamalar şöyle:
Silahların Libyadan taşınmasına yönelik sorunuz ve diğerlerinin 21 Ağustostaki saldırıdan sorumlu olabileceğine yönelik önermenizle ilgili Turnerdan şu ifadeleri kullanabilirsiniz: 'Bu hikayenizin (Hershün haberi) yanlış yönlerinin her birine yönelik yorumda bulunmayacağız ancak şu açık ki: Sadece ve sadece Esed rejimi 21 Ağustostaki kimyasal saldırıdan sorumlu olabilirdi. Bu yargıya, ABD, partnerlerimiz ve müttefiklerimiz tarafından toplanan istihbaratlara dayanarak vardık. Bu, kararlı biçimde uluslararası toplum tarafından da paylaşılan bir görüş ve Esedin kimyasal silah stoklarının yok edilmesine yönelik emsali olmayan bir işbirliğine yönlendiren bir görüş. İstihbaratın değiştirildiği veya önlendiği gibi bir iddiada bulunmak, tamamen yanlıştır. Aynı şekilde, ABDnin Libyadan başkalarına silah sağladığı yönündeki fikir de yanlıştır.'
Suriyeli muhaliflerin kimyasal silah kapasitelerine yönelik gizli bir rapora dair sorunuza (Hershün sorusu) Turnerün yanıtı ise şöyledir: 'İstihbarat camiası analistlerince böyle bir rapor hiçbir zaman talep edilmedi veya ortaya konmadı.'
Askeri planlamaya ilişkin sorunuza (Hershin sorusu) yönelik Haydenın açıklaması ise şöyledir:
'Suriyede tüm seçeneklerin masada olduğunu ve ordumuzun uygun ihtimal planları yaptığını uzun zamandır söylüyoruz. ABD Başkanı Barack Obama, 31 Ağustos 2013te Esed rejiminin kimyasal silah kullanımına sınırlı bir askeri saldırı yoluyla karşılık vermenin ABDnin ulusal güvenlik çıkarlarına olduğuna yönelik kararlılığını kamuoyuna açık olarak söyledi. Obama, saldırının amacının Esedi kimyasal silah kullanmaktan caydırmak, rejimin bu silahları kullanma kapasitesini azaltmak ve dünyaya bu tür kimyasal silah kullanımlarını tolere etmediğimizi göstermek olduğunu belirtti. Ancak Obamanın, 2 Eylül 2013 tarihine kadar Suriyede eyleme geçmek için ordumuza talimat verdiği iddiası tamamen uydurmadır".
http://www.objektifhaber.com/erdogana-agir-suclama-aciklarsak-felaket-olur-239650-haber/
[/h]