AKPye verdiği destek eleştirel bir boyuta evrilen gazeteci, yazar ve akademisyen Prof. Mehmet Altan AKPnin ilk ve son dönem politikalarını ve Türkiyedeki gelişmeleri Birgüne değerlendirdi.
AKPnin ilk dönemlerinde yazılarınızda ılımlı ve destekçi bir bakış açısı sergiliyordunuz. Sonradan AKPye karşı eleştirel bir tutum takınmanızın sebebi nedir?
Türkiyede bu iktidarın söz verip yapmadığı, benim de çok ağır eleştirme nedenlerimden biri olan bir duruş var. 12 Eylülün seçim yasası, meclisin iç tüzüğü, darbeci askerlerin Türk halkına biçtiği siyaset çemberinin içinde çok rahat ediyorlar ve bunu kullanıyorlar. AKP gittikçe statükolaşıyor. Yolumun ayrılmasıyla birlikte o yanlışlar çoğaldıkça da eleştirilerimin tonu arttı. Ben AKPyi desteklemiyorum. Ben benim söylediklerimi yapan bir AKPyi destekledim. MHP yapsa onu da desteklerim. AKP ikdidarının ilk dönemlerinde bir değişim siyaseti uyguluyordu. O değişim siyaseti AB reformlarının hayata geçmesi, askeri vesayetin geriletilmesi konusunda olumlu sonuçlar verdi. Fakat bir dönem sonra eski, köhnemiş statükonun çizgisine yuvarlanma eğilimine girdi.
Starla yollarınız neden ayrıldı?
Her eleştiriyi düşmanca bir tavır olarak kabul etmenin, anlayışsızlığın, nobran üslubun bir başlangıç noktasıdır benim ayrılmam. Vesayet el değiştirdi, şimdi baskı yapma sırası bende dediğiniz vakit yollar kendiliğinden ayrılır.
VESAYET EL DEĞİŞTİRDİ
Ergenekon sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ergenekon rejimin değiştirilmesi için gerçekten önemli bir başlangıç noktası olabilirdi. Fakat sonra bu rejimin değiştirilmesine değil, vesayetin el değiştirmesine yaradı. AKP MGKyı tutuyor ve şimdi askerlerle sivillerin karışık oturmasıyla övünüyor.
AMAÇ HSYKYI ELE GEÇİRMEKMİŞ
Hükümet referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerini hayata geçmesini sağlamak için uyum yasalarını hayata geçirmedi. Demek ki o zamanlar söylenenler doğruymuş. Bu referandum HSYKyı ele geçirmek için yapılmış.
AKP üçüncü döneminde eleştirilerilerinizin tonunu arttıracak kadar ne değişti?
İlk başta AB standartları, değişim, aynı zamanda da meşrulaşma endişesiyle çok daha ilerici ve reformcu bir tavır içerisindeydi. Üçünü dönemin başlarından itibaren kendi çıkarını, duruşunu, anlayışını bütün Türkiyeye empoze etmeye çalışan bir algıya, yani Milli Görüşe doğru evrildi. Cumhurbaşkanı daha Özal politikalarına yakınken, Başbakan Erbakancı olmaya rücu etti.
KEMALİZMLE DİNDARLIK ARASINDA SIKIŞTI
Türkiyede ideolojiler arası bir sıkışma mı yaşıyor?
Kışla üstünden siyaset yapan bir anlayışa karşı şimdi cami üstünden siyaset yapan bir anlayış rövanş alıyor. Bu da Türkiyeyi ister istemez kanrevan içinde bırakabilecek her türlü tehlikeyi büyütüyor. Son Kemalistler tavrıyla hareket ediyorlar. Onun için vesayeti olduğu gibi tutup kullanıyorlar, fakat içini dindar Kemalizmle besliyorlar.
Erdoğanın giderek otoriterleşen tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hukuktan, yasama yürütmeden, yargıdan, demokratik bir toplumun çoğulculuğundan, temel hak ve özgürlüklerden nasibini almayan, ben sizin iyiliğinizi düşünüyorum, sizin benden birşey istemenize gerek yok, ben gerekeni zaman içinde yapıyorum, siz benim istediklerimi yerine getirin, susun bekleyin gibi.
Bu kadar icraat yapıyor, aman canım söylemlere de takılmayın diyenler var..
Üslubu farklı olan bir adamın demokrasiyi yerine getirmesine imkan var mı? AKPye yönelik her türlü eleştiriyi bir düşmanlık olarak algılayan, yeryüzünde hiçbir demokraside yeri yurdu olmayan ve toplumu bölen, toplumu siz ve biz diye ayıran ve gittikçe kamplaştıran, hatta düşman yaratan bir yanlış son sürat devam ediyor.
KAN TİCARETİ ÜZERİNDEN EKONOMİ YÜRÜYOR
Niye içkiyle uğraşıyor çünkü kendi içmiyor. Eğer bu kadar dindar, vicdan sahibi ise, insanı bu kadar koruyup, kollamak için içkiyle uğraşıyorsa o zaman niçin işçi ölümlerinde biz uluslararası çalışma örgütünün kara listesindeyiz? Her gün 5 işçi yasalar çıkmadığı için ölüyor. Kan ticareti üzerinden ekonomi yürüyor. AKP basını ele geçirdiği için de hiçbir şekilde fikri takip yok. İnsanı ve hümanist bir yönetimin bağlayıcılığıyla hiçbir alakası yok. Siyasi bir İslam'a dönüşüyor. O nedenle bu aynı zamanda kasabalılık. Kadın erkek ahengini ortadan kaldırmak. Kadınsız, neşesiz bir toplum. AKPnin kadın politikası yok. Ona göre kadının yeri TOKİ evlerinde oturup, çocuğunu doğurup ona bakmak, yemek pişirmek ve evden dışarı çıkmamak.
GEZİ BİR MİLATTIR
Gezi sürecini nasıl okuyorsunuz?
Gezi bir milattır ve Allahtan oldu. Olmasa burası El Muheberat rejimine doğru gidiyordu. Gezi AKPnin gittikçe Erbakancı dini anlayışı topluma dayatması, 76 milyon başbakan gibi düşünen insan üretmeye yönelik gayretin duvara vurmasıdır.
Bu süreç AKPyi nasıl etkiledi?
Gezi sayesinde dünya toplumları AKPnin son dönemdeki tutumunu gördü. Aynı zamanda desteğini bu yapıdan çekti. AKPnin bütün karizmasını bitirdi.
Mayıstaki seçimlerde AKP oy kaybı yaşar mı?
AKPnin oyu bile artar, ama Türkiyeyi yönetemez bu anlayışla. Çaresiz kaldıkça yalan artıyor. İnançlı, dindar birisi şikenin suç olmaktan çıkarıldığı, ihaleye fesat karıştırılmasının cezasının hafifletildiiği bir anlayışa nasıl oy verir anlamıyorum. AKP kendi taraftarlarına müslümanlık üstünden sinyal veriyor. Ama bunu gerçek muhafazakarlar, gerçek dindarlar görüyorlar. AKPye oy verenlerin içinde tutarlı, huzur, demokrasi isteyen geniş bir kesim var. 28 Şubattan bahsedip 27 Nisana dokunmuyor. Bu çifte standarlar sırıtıyor. İlkesiz olduğun zaman saygınlığını da kaybedersin.
Dış politikada komşularla sıfır sorun politikası nasıl bu noktaya geldi?
Çünkü kendisini bir halife zannedip Sünni İslam üzerinden Mısır, Gazze, Suriyede egemen olacağını, o bölgeleri denetim altına alacağını zannetti. Dünyanın değişim siyasetine verdiği desteği kendi gücü zannetmesinin, demokrasi yerine ilk dönemlerdeki olumlu bütün özelliklerini inkar edip Erbakancı Milli görüşe rücü etmesinin fiyaskosu. Dünyayı algılamıyor, küresel bir dış politika üretemiyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün Amerikadaki temasları siyasette daha aktif bir role hazırlandığının sinyalleri olabilir mi?
Abdullah Gül bu konuları daha iyi biliyor. Avrupa Konseyi Parlementer Meclisinde çalışmış, AB müzakerelerinde rol almış, dış işleri bakanlığını üstlenmiş birisi. Siyasette daha aktif bir pozisyona gelmek istiyor olabilir.
CHP OYU İKİYE KATLAR
Muhalefet bu süreci nasıl değerlendiriyor?
CHP bence bir tek siyaset oluştursa ve rejimin demokratikleştirilmesi, 12 Eylülün berheva edilmesi üzerinden tutarlı, ilkeli, AB standartlarında bir demokrasinin sözcülüğünü yaparsa oyu ikiye katlar.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETLE OLMAZ
Çözüm süreci nereye gidiyor?
Bugünkü AKPnin algısı, anlayışı ve hala ısrar ettiği müslümanlık üzerinden siyaset sömürüsü Türkiyeye demokratikleşme olanağı vermiyor. Demokratikleşme paketle olmaz. 12 Eylül yasalarının yürürlüke olduğu, Uluderenin üstünün kapatıldığı, Deniz Fenerinin kaybedildiği, Afyonkarahisarda paramparça olan çocuklarla ilgili skandalın üstünün örtüldüğü, basına benim 28 Şubatta bile görmediğim bu kadar ağır baskıların uygulandığı ve yaşam tarzları üzerinden hırpalandığımız bir Türkiyede demokratikleşme paketi açmanın ciddiyeti yok.
Cemaat-AKP arasındaki çatlağın sebebi nedir?
Cemaat daha küresel bir hareket. Küresel nabzı daha iyi okuyan bir anlayışla, gittikçe Erbakanın ekseninde bir Milli Görüşçülüğe savrulan bir AKP söz konusu.
AKPnin ilk dönemlerinde yazılarınızda ılımlı ve destekçi bir bakış açısı sergiliyordunuz. Sonradan AKPye karşı eleştirel bir tutum takınmanızın sebebi nedir?
Türkiyede bu iktidarın söz verip yapmadığı, benim de çok ağır eleştirme nedenlerimden biri olan bir duruş var. 12 Eylülün seçim yasası, meclisin iç tüzüğü, darbeci askerlerin Türk halkına biçtiği siyaset çemberinin içinde çok rahat ediyorlar ve bunu kullanıyorlar. AKP gittikçe statükolaşıyor. Yolumun ayrılmasıyla birlikte o yanlışlar çoğaldıkça da eleştirilerimin tonu arttı. Ben AKPyi desteklemiyorum. Ben benim söylediklerimi yapan bir AKPyi destekledim. MHP yapsa onu da desteklerim. AKP ikdidarının ilk dönemlerinde bir değişim siyaseti uyguluyordu. O değişim siyaseti AB reformlarının hayata geçmesi, askeri vesayetin geriletilmesi konusunda olumlu sonuçlar verdi. Fakat bir dönem sonra eski, köhnemiş statükonun çizgisine yuvarlanma eğilimine girdi.
Starla yollarınız neden ayrıldı?
Her eleştiriyi düşmanca bir tavır olarak kabul etmenin, anlayışsızlığın, nobran üslubun bir başlangıç noktasıdır benim ayrılmam. Vesayet el değiştirdi, şimdi baskı yapma sırası bende dediğiniz vakit yollar kendiliğinden ayrılır.
VESAYET EL DEĞİŞTİRDİ
Ergenekon sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ergenekon rejimin değiştirilmesi için gerçekten önemli bir başlangıç noktası olabilirdi. Fakat sonra bu rejimin değiştirilmesine değil, vesayetin el değiştirmesine yaradı. AKP MGKyı tutuyor ve şimdi askerlerle sivillerin karışık oturmasıyla övünüyor.
AMAÇ HSYKYI ELE GEÇİRMEKMİŞ
Hükümet referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerini hayata geçmesini sağlamak için uyum yasalarını hayata geçirmedi. Demek ki o zamanlar söylenenler doğruymuş. Bu referandum HSYKyı ele geçirmek için yapılmış.
AKP üçüncü döneminde eleştirilerilerinizin tonunu arttıracak kadar ne değişti?
İlk başta AB standartları, değişim, aynı zamanda da meşrulaşma endişesiyle çok daha ilerici ve reformcu bir tavır içerisindeydi. Üçünü dönemin başlarından itibaren kendi çıkarını, duruşunu, anlayışını bütün Türkiyeye empoze etmeye çalışan bir algıya, yani Milli Görüşe doğru evrildi. Cumhurbaşkanı daha Özal politikalarına yakınken, Başbakan Erbakancı olmaya rücu etti.
KEMALİZMLE DİNDARLIK ARASINDA SIKIŞTI
Türkiyede ideolojiler arası bir sıkışma mı yaşıyor?
Kışla üstünden siyaset yapan bir anlayışa karşı şimdi cami üstünden siyaset yapan bir anlayış rövanş alıyor. Bu da Türkiyeyi ister istemez kanrevan içinde bırakabilecek her türlü tehlikeyi büyütüyor. Son Kemalistler tavrıyla hareket ediyorlar. Onun için vesayeti olduğu gibi tutup kullanıyorlar, fakat içini dindar Kemalizmle besliyorlar.
Erdoğanın giderek otoriterleşen tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hukuktan, yasama yürütmeden, yargıdan, demokratik bir toplumun çoğulculuğundan, temel hak ve özgürlüklerden nasibini almayan, ben sizin iyiliğinizi düşünüyorum, sizin benden birşey istemenize gerek yok, ben gerekeni zaman içinde yapıyorum, siz benim istediklerimi yerine getirin, susun bekleyin gibi.
Bu kadar icraat yapıyor, aman canım söylemlere de takılmayın diyenler var..
Üslubu farklı olan bir adamın demokrasiyi yerine getirmesine imkan var mı? AKPye yönelik her türlü eleştiriyi bir düşmanlık olarak algılayan, yeryüzünde hiçbir demokraside yeri yurdu olmayan ve toplumu bölen, toplumu siz ve biz diye ayıran ve gittikçe kamplaştıran, hatta düşman yaratan bir yanlış son sürat devam ediyor.
KAN TİCARETİ ÜZERİNDEN EKONOMİ YÜRÜYOR
Niye içkiyle uğraşıyor çünkü kendi içmiyor. Eğer bu kadar dindar, vicdan sahibi ise, insanı bu kadar koruyup, kollamak için içkiyle uğraşıyorsa o zaman niçin işçi ölümlerinde biz uluslararası çalışma örgütünün kara listesindeyiz? Her gün 5 işçi yasalar çıkmadığı için ölüyor. Kan ticareti üzerinden ekonomi yürüyor. AKP basını ele geçirdiği için de hiçbir şekilde fikri takip yok. İnsanı ve hümanist bir yönetimin bağlayıcılığıyla hiçbir alakası yok. Siyasi bir İslam'a dönüşüyor. O nedenle bu aynı zamanda kasabalılık. Kadın erkek ahengini ortadan kaldırmak. Kadınsız, neşesiz bir toplum. AKPnin kadın politikası yok. Ona göre kadının yeri TOKİ evlerinde oturup, çocuğunu doğurup ona bakmak, yemek pişirmek ve evden dışarı çıkmamak.
GEZİ BİR MİLATTIR
Gezi sürecini nasıl okuyorsunuz?
Gezi bir milattır ve Allahtan oldu. Olmasa burası El Muheberat rejimine doğru gidiyordu. Gezi AKPnin gittikçe Erbakancı dini anlayışı topluma dayatması, 76 milyon başbakan gibi düşünen insan üretmeye yönelik gayretin duvara vurmasıdır.
Bu süreç AKPyi nasıl etkiledi?
Gezi sayesinde dünya toplumları AKPnin son dönemdeki tutumunu gördü. Aynı zamanda desteğini bu yapıdan çekti. AKPnin bütün karizmasını bitirdi.
Mayıstaki seçimlerde AKP oy kaybı yaşar mı?
AKPnin oyu bile artar, ama Türkiyeyi yönetemez bu anlayışla. Çaresiz kaldıkça yalan artıyor. İnançlı, dindar birisi şikenin suç olmaktan çıkarıldığı, ihaleye fesat karıştırılmasının cezasının hafifletildiiği bir anlayışa nasıl oy verir anlamıyorum. AKP kendi taraftarlarına müslümanlık üstünden sinyal veriyor. Ama bunu gerçek muhafazakarlar, gerçek dindarlar görüyorlar. AKPye oy verenlerin içinde tutarlı, huzur, demokrasi isteyen geniş bir kesim var. 28 Şubattan bahsedip 27 Nisana dokunmuyor. Bu çifte standarlar sırıtıyor. İlkesiz olduğun zaman saygınlığını da kaybedersin.
Dış politikada komşularla sıfır sorun politikası nasıl bu noktaya geldi?
Çünkü kendisini bir halife zannedip Sünni İslam üzerinden Mısır, Gazze, Suriyede egemen olacağını, o bölgeleri denetim altına alacağını zannetti. Dünyanın değişim siyasetine verdiği desteği kendi gücü zannetmesinin, demokrasi yerine ilk dönemlerdeki olumlu bütün özelliklerini inkar edip Erbakancı Milli görüşe rücü etmesinin fiyaskosu. Dünyayı algılamıyor, küresel bir dış politika üretemiyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün Amerikadaki temasları siyasette daha aktif bir role hazırlandığının sinyalleri olabilir mi?
Abdullah Gül bu konuları daha iyi biliyor. Avrupa Konseyi Parlementer Meclisinde çalışmış, AB müzakerelerinde rol almış, dış işleri bakanlığını üstlenmiş birisi. Siyasette daha aktif bir pozisyona gelmek istiyor olabilir.
CHP OYU İKİYE KATLAR
Muhalefet bu süreci nasıl değerlendiriyor?
CHP bence bir tek siyaset oluştursa ve rejimin demokratikleştirilmesi, 12 Eylülün berheva edilmesi üzerinden tutarlı, ilkeli, AB standartlarında bir demokrasinin sözcülüğünü yaparsa oyu ikiye katlar.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETLE OLMAZ
Çözüm süreci nereye gidiyor?
Bugünkü AKPnin algısı, anlayışı ve hala ısrar ettiği müslümanlık üzerinden siyaset sömürüsü Türkiyeye demokratikleşme olanağı vermiyor. Demokratikleşme paketle olmaz. 12 Eylül yasalarının yürürlüke olduğu, Uluderenin üstünün kapatıldığı, Deniz Fenerinin kaybedildiği, Afyonkarahisarda paramparça olan çocuklarla ilgili skandalın üstünün örtüldüğü, basına benim 28 Şubatta bile görmediğim bu kadar ağır baskıların uygulandığı ve yaşam tarzları üzerinden hırpalandığımız bir Türkiyede demokratikleşme paketi açmanın ciddiyeti yok.
Cemaat-AKP arasındaki çatlağın sebebi nedir?
Cemaat daha küresel bir hareket. Küresel nabzı daha iyi okuyan bir anlayışla, gittikçe Erbakanın ekseninde bir Milli Görüşçülüğe savrulan bir AKP söz konusu.