İran'da Kadın Olmak
Selma Eroğlu, Makina Mühendisi
Mart 2013
Dini liderlerin evlilik ve doğum
oranlarının azalmasından
duydukları rahatsızlığı dile
getirmeleriyle, kadınların tek
sosyalleşme alanı olan
üniversitelerin kapıları kadınlara
kapatıldı. Bilgisayar bilimi, nükleer
fizik, elektrik ve endüstri
mühendisliğinin de aralarında
bulunduğu 77 lisans bölümüne
kadın öğrencileri almayan İran,
cinsiyetçi politikalarıyla insan
hakları savunucularının tepkisini
çekmişti. Bunca tepkiye rağmen
geri adım atmayan İran'da gerçek
anlamda kadın haklarından
bahsetmek mümkün mü?
İran'da evlenme yaşı 13 ve
evlenmek için baba veya baba
soyundan dedenin izni gerekiyor.
Eğer bir baba isterse mahkeme
izniyle 13 yaşında bile olsa kızını
70 yaşında bir erkeğin nikahına
verebilir. Kadın evlendiğinde
yaşayacağı yeri seçme, yurtdışına
çıkma ve herhangi bir iş kolunda
çalışma hakkını kaybeder. Eşinin
işyeri neredeyse kadın oraya uyum
sağlamak zorundadır, yasalar
gereğince. Yine yasaya göre koca
ne zaman isterse kadın cinsel
ilişkiye girmek zorundadır. Rızası
olsa da olmasa da! Bir erkek yasal
olarak 4 kadınla, siga (imam nikahı)
ile istediği kadar kadınla
evlenebilir. Kadının ikinci bir ilişkisi
olması durumunda ise cezası
taşlanmak!
İran'lı bir kadın Başbakanlık izni
olmadan yabancı bir erkekle
evlenemez. Yasalar, erkekler için
böyle bir izne gerek görmemiş.
İran'lı kadın yabancı erkekle
evlenirse İran vatandaşlığından
çıkarılıyor. Çocuğun uyruğu ise
babaya göre belirleniyor. Baba
Afgan anne, İran'lı ise çocuk İran'lı
sayılmıyor. Çocuğun İran'da
yaşama hakkı yok ve tahminen 20
bin çocuk bu sebeple nüfus cüzdanı
alamıyor.
Yasaya göre boşanma ise erkeğin
hakkıdır, erkek istediği zaman
karısını boşayabilir. Boşanmayı
kadın isterse kocasının kötü
davranışlarını, uyuşturucu
kullandığını veya hapiste olduğunu
ispat etmek zorundadır. İran'da
boşanmak o kadar zor ki kadınlar
boşanabilmek için mehirlerini
(çeyiz parası) kocalarına
bırakıyorlar. Hatta mahkeme
masraflarını bile kadın ödemek
zorunda kalıyor.
İran'daki medeni kanuna göre anne
hiçbir zaman kendi çocuğunun
velisi olamaz. Eşinin izni olmadan
çocuğunu doktora götüremez.
Çocuğunun geleceği ile ilgili
kararları veremez, çocuk reşit olana
kadar onun mallarını yönetemez.
Çocuğu için veya kendisi için
bankada yatırım hesabı açamaz.
Eşinin imzası olmadan çocuğuna ev
alamaz. Şayet eşinin iznini almadan
ev alırsa eşi bu evi satabilir, kiraya
verebilir kadının bu konuda hiçbir
hakkı yoktur. Çocuklar annelerinin
sağlık ve emeklilik sigortalarından
yararlanamazlar.
Yine yasaya göre kadınlar 9
yaşında reşit olurken, erkekler için
reşit olma yaşı 14.5 dur. 9 Yaşında
bir kadın suç işlediğinde idam
cezası bile verilebilir. İran
kanunlarında kadının canının
değeri erkeğinkinin yarısına eşit.
Erkek eşini yatakta başka bir
erkekle görürse eşini öldürebilir ve
kanun bu erkeği yargılamaz.
İran'da kadın cinayetlerinin yüzde
20'si namus meselesinden
meydana geliyor. Bir araştırmaya
göre namus cinayetlerinin yüzde
90'ı ise şüpheye dayanıyor.
İran'da baba ve anne öldükten
sonra erkek çocuklar kızların iki
katı miras alıyorlar. Kocanın mülkü
asla karısına geçmiyor, yasal erkek
mirasçı yoksa mallara devlet el
koyuyor. Erkek eş öldüğünde
kadının çocuğu yoksa eşinin
malının dörtte birini, çocuğu varsa
malının sekizde birini kadın alıyor.
Kadın öldüğünde ise çocuğu varsa
erkek eşinin malının dörtte birini,
çocuğu yoksa yarısını alıyor. Kısaca
erkek kadına göre mirastan 2 kat
fazla pay alıyor.
İran'da kadınların şahitlik hakkı
yok. Lezbiyen veya eşcinsel ilişkinin
cezası idam ama bu konuda
kadınların şahitliği geçerli değildir.
İki kadının şahitliği bir tane erkeğe
denk düşüyor. Şahitler içinde en az
bir tane erkek olmazsa kadınların
şahitliği geçerli olmuyor, ne kadar
çok kadın olursa olsun. Anayasa
kadını bir birey olarak görmez. Ülke
yönetiminde yer almanın tek şartı
erkek olmaktır. İran'da kadınlar
cumhurbaşkanı olamaz. İran'da
yaşayan, İran'a ziyarete gelen tüm
kadınlar kendi dini inançları ne
olursa olsun örtünmek zorundadır.
Hicabı (örtüsü) olmayan kadınlar
yargılanabilir ve hatta hapse
girebilir.
Tüm bu haksızlıklara dur demek ve
eşit haklar talep etmek için
kadınlar 2005 yılında büyük bir
eylem düzenlediler. 2006 Yılında
yeniden bir araya geldiklerinde,
kadınlar polis saldırısına uğramış
ve 70 kadın tutuklanmıştı. Bundan
sonra kadınlar yasal hakları için
"1milyon imza kampanyası"
başlattılar. Kampanya yasak ve
sansüre rağmen çok ilgi gördü ve
2009 yılında Simone De Beauvoir
ödülü aldı.
Kadınların kendilerine yasalarla
zorla dayatılan "ikinci cins" olmaya
rızaları yok. Baskılara rağmen
direnişteler ve zor da olsa bu yolu
yürümeye kararlılar.
K