Epilepsi (Sara) Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?.....Bilgi Ve Paylaşım Alanı

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.024
602.886
43
epilepsi-türleri.gif.png

Beyin, milyonlarca sinir hücresinden(nörondan) oluşmuş, çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Nöronların aktiviteleri kendi kendilerini düzenleyen mekanizmaya sahiptir. Nöronlar, bilinç, hareket, konuşma, bellek, heyecan, vücudun duruş şekli vb. işlevlerden sorumludurlar. Yani vücudumuzu yöneten merkez beyindir ve bütün aktiviteleri beynimiz sayesinde yapmaktayız.

İşlevler, beyin hücreleri ile vücudun bütün kısımları arasından akan çok az miktardaki elektrik yükleri sayesinde gerçekleşmektedir. Yani beyindeki hücreler arasında elektriksel bir bağlantı vardır. İşlevlerin birinde ya da birkaçında meydana gelecek geçici kesintiler veya istemsiz düzensizlikler”nöbet” olarak tanımlanabilmektedir. Yani merkezi sinir sistemi hücrelerinin beklenmedik, aniden elektriksel boşalması sonucu epilepsi ortaya çıkar. Epilepsi, beynin normal elektriksel işlevlerinde, zaman zaman kısa kesintiler ve düzensizlikler meydana getiren nörolojik bir durumdur. Nöbet esnasında normal yapı, olması gerekenden çok daha yoğun, kesikli, elektrik boşalmaları ile bozulur. Bu durum ise, kişinin bilincini, vücut hareketlerini ve duygularını kısa bir süre için etkileyebilmektedir.

Beyin, elektrik boşalmaları gerileyene ya da sonlanana kadar normal işlevine kavuşamaz. Genellikle birkaç dakika sürer ancak birkaç saat sürdüğü de gözlenmektedir. Anormal elektriksel boşalım, nerede meydana gelirse ortaya ona özgü bir nöbet çıkar. Örneğin, sorun beyindeki hareketle ilgili bir merkezdeyse, hasta düşer, çırpınmaya başlar. Eğer görmeyle ilgili bir merkezden çıkıyorsa, düşme, bayılma olmaz ancak hasta hayaller görür. İşitmeyle ilgili merkezden çıkan sorunda ise, hasta anormal sesler duyar. Bu şekilde nöbetlerin sonsuz sayıda çeşidi vardır. Nöbetler en yoğun olarak 10 ile 30 yaş arasında görülmektedir. Bu yıllar, kişinin hayata alıştığı, yeni bir pozisyon kazandığı bir dönemdir. Aynı zamanda hormonsal değişikliklerin de en yoğun yaşandığı yıllardır.


Nöbetlerin en sık rastlanan türü ‘temporal lob epilepsi’ sidir. Bu nöbet, beynin yan kısımlarında meydana gelir. Hasta çok nadir olarak bayılır, mideden yukarı doğru yükselen garip bir his yaşar. Bu hissin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır, çoğu zaman duygu değişiklikleri de meydana gelebilmektedir. Hastaya bir şey sorulduğunda cevap veremez ve ilgisiz bir tavır içerisinde olur. Nöbet geçtikten sonra kişi, olayları bölük bölük hatırlayabilir. Çünkü o sırada bilinç tam anlamıyla açık değildir. Aynı ses tonunu duyduğunda nöbet geçiren epilepsi hastaları vardır. Örneğin bir melodi kişinin epilepsi nöbeti geçirmesine sebep olabilmektedir. Bu sesi hasta her duyduğunda, beyninin o ses tonuyla ilgili bölümünde hasar olduğu için nöbet geçirir. Net bulguları olmayan, ama nöbetleri psikiyatrik sorunlar yaratan hastalar da mevcuttur. Örneğin, hasta nöbet anında bir anda her şeyden uzaklaşır, bilinci tam olarak kapanmaz, dışarı çıkıp bilinçsiz bir şekilde gezip dolaşır, o an sorulan sorulara kısmen de olsa kısa cevaplar verebilir. O anki davranışların hiç biri beyin tarafından kayıt edilmez. Bu yüzden de hasta çoğu zaman ne yaptığını hatırlamaz.

Şartlar uygunsa herhangi bir beyin nöbet geçirebilir. Yine de birçok kişide nöbet görülmez. Bu kişilerin beyinlerinin yüksek”nöbet eşiğine” sahip olduklarından, yani nöbetlere direncinin yüksek olduğundan kaynaklanabilir. Bireyler eşik değerleri açısından farklılık göstermektedirler. Bu değerler muhtemelen kişinin genetik karakterlerinin farklı oluşlarından kaynaklanmaktadır. Düşük eşiğe sahip bir kişi, bir başkasının rahatsız olmayacağı bir durumdan etkilenerek nöbet geçirebilir. Bazı bireylerde var olan nöbet eşiği, beynin alışılmadık bir uyarıya (örneğin bazı haplar, belli frekansta yanıp sönen ışıklar, bazı sesler gibi) maruz kalması ya da yaralanması durumunda azalabilmektedir. Yaralanma çok ciddi ise(araba kazası, doğum sırasındaki bir travma, darbe ya da tümör gibi) epilepsi hastalığı oluşabilmektedir. Aynı zamanda epilepsi hastalığı doğuştan da olabilmektedir.


Herhangi bir insan yaşantısının herhangi bir döneminde bir kez nöbet geçirebilir, ancak bu epilepsiye işaret etmez. Beyindeki nöronsal işlevlerde, beyinden kaynaklanan ve kişide tekrarlama eğilimi gösteren nöbetler söz konusu ise”epilepsi” den söz etmek doğru olur. Bu durum bir defadan fazla meydana gelirse yani kişi bir defadan fazla nöbet geçirirse buna epilepsi hastalığı denir. Böyle bir olay beynin kendi yapısından kaynaklanabileceği gibi, kimi zaman da glükoz ya da oksijen eksikliği gibi çevresel nedenlerden de kaynaklanabilmektedir. Halk arasında”sara” hastalığı olarak bilinen epilepsi nöbetler şeklinde görülen bir rahatsızlıktır.

Epilepsi tüm yaş grupları içinde insanları en çok etkileyen nörolojik bir hastalıktır. Nöbetler herhangi bir kişide ortaya çıkabilse de, çok küçük yaşlarda ve genç erişkin dönemlerinde daha sık olarak görülmektedir. Epilepsinin üçte ikisi 14 yaşından önce meydana gelmektedir

Dünyada yaklaşık 40 milyon sara hastası vardır. Ülkemize bu sayı 700 bin civarındadır. Dünya üzerinde her yüz kişiden birinde epilepsi hastalığı görülmektedir. Bu veri doğrultusunda, 70 milyonluk Türkiye’de, tam 700 bin epileptik hasta olduğunu söylemek mümkündür. Bu, hayli yüksek bir rakamdır. Toplumda sara hastalarına genelde kötü gözle bakılmaktadır. Oysaki epilepsi sadece sinirsel bir hastalıktır ve epilepsi hastaları asla deli değildir ve hastaların zekâ anormallikleri de yoktur.


Kaynak:Bilgi ustam
 
EPİLEPSİ HASTALIĞININ NEDENLERİ
içerik.jpeg


Genelde epilepsinin nedeni bulunamaz. Ancak sıklıkla çocukluk çağında ortaya çıkan bu hastalığa bazı etmenlerin neden olduğu söylenebilmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir.

1 ) Doğuştan gelen bozukluklar

a ) Genlerin bulunduğu kromozomlarda meydana gelen hastalıklar,

b ) Genetik faktörler, aileden gelen mutasyona uğramış genler

c ) Enzim eksikliği

2 ) Gebelikte ortaya çıkan, bebeğin gelişimini etkileyecek mikrobik hastalıklar

3 ) Gebelik sırasında annenin alkol veya sigara kullanması

4 ) Doğum sırasında beynin oksijensiz kalması ya da zedelenmesi

5 ) Doğum sırasında oluşabilecek beyin kanaması

6 ) Beyin zarlarında iltihap oluşması, menenjit

7 ) Beyinde meydana gelen tümörler.

8 ) Enfeksiyon

9 ) Ateşli havale geçirme, ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar

10 ) İskemik lezyon

Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi), beyin dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.

11 ) Troid hastalıkları

Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sıvı dengesi ise epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür. Genellikle troid sorununun tedavi edilmesi ile epilepsi de düzelir.

12 ) Trafik kazası sonucu beyin zedelenmesi,

13 ) Çeşitli nedenlerden dolayı travma geçirme

14 ) Beslenme bozuklukları

Bazı insanlarda epilepsinin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği saptanmıştır.

EPİLEPSİ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Epilepsi belirtileri kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir. Aynı zamanda da belirtilerin hepsi her hasta da görülmeyebilir.

1 ) Nöbet öncesi ani refleks hareketleri

2 ) Nöbet öncesi her şeyi ağır çekim görme ve işitme

3 ) Bilinç kaybı

4 ) Bayılma, yere düşme

5 ) Titreme ve kasılma

6 ) Aynı hareketlerin tekrar edilmesi

7 ) Nöbet sırasında dişlerin birbirine kenetlenmesi

8 ) Otururken uzaklara dalma

9 ) Nöbet sırasında acayip sesler çıkarma

10 ) Nefes darlığı, nefes kesilmesi

11 ) Tırnaklarda, dudaklarda ve vücudun çeşitli kısımlarında morarma

12 ) Aşırı tükürük salgılanması

13 ) Nöbet sırasında ağızdan köpük gelmesi

14 ) Nöbet esnasında İdrar kaçırılması

15 ) Nöbet sırasında istifra edilmesi

16 ) Kontrolsüz hareket edilmesi

17 ) Nöbet sonrası şaşkınlık, uyku hâli

18 )Nöbet sonrası 15-20 dakika kadar geçmişin hatırlanamaması, bilinç bulanıklığı yaşanması

19 ) Nöbet sonrası sorular sorulması

20 ) Nöbet sonrası korku ve endişe yaşanması

21 ) Nöbet sonrası ağlama krizlerinin yaşanması

22 ) Nöbet sonrası bilinçsizce odalarda dolaşılması

23 ) Nöbet sonrası evde aile bireylerinin aranılması
 
EPİLEPSİNİN TEŞHİSİ
epilepsi-krizi.jpg


Tanımlanmış nöbet tiplerine rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine özgü bazı farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durumlar bazı hastalarda epilepsi tanısının konulmasını güçleştirebilir ve çok çeşitli karışıklıklara neden olabilir. Ne yazık ki pek çok hastaya tanı konulamaz ve epilepsi hastalığının teşhis edilmesi yıllar alabilir. Bazı kişilerde ise başka bir bozukluğun yol açtığı belirtiler yanlış olarak epilepsi tanısı olarak alabilir. Gelişen tanı yöntemleri sayesinde yanlış tanılar giderek azalmaktadır. Yeni yapılan sınıflandırmalarla aynı nöbet farklı isimler altında adlandırılabilmektedir.

Nöbet geçiren bir kişi, çok büyük olasılıkla neler olduğunu anımsamayacaktır. İşte bu yüzden nöbet anını gören kişinin nöbet şeklini anlatması bir doktorun tanı koyabilmesi için çok önemli olmaktadır. Hatta bazen nöbetin ve epilepsinin hangi tür olduğunun anlaşılabilmesi açısından tek belirgin gözlem nöbet şeklini gören kişinin anlatması olabilmektedir. Bundan dolayı epilepsi teşhisinde hasta yakınlarının, doktora vereceği bilgiler çok önemlidir. Nöbetin ne kadar sıklıkla meydana geldiği, nöbet sırasında neler olduğu hasta yakınları tarafından dikkatle incelenmeli ve bu bilgiler doktora iletilmelidir. Doktor- hasta yakını iletişimi çok önemlidir. Ancak epilepsi tedavisi uzun sürdüğünden,

Epilepsi hastalığının kesin teşhisini koymak için, kesin bulguların olması lazımdır. Bunun için de bazı tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Nöbetin epilepsiden kaynakladığından kesin olarak emin olunduğu zaman, bunun beyindeki bir tümör gibi bir nedenden olup olmadığı incelenir. Epilepsi tanısı koymanın bu aşamasında devreye çeşitli testler girer. Bunlardan en önde geneli, nöbetlerin metabolizmadan kaynaklanmadığının kesin olarak anlaşılabilmesi için yapılan kan testleridir.

Bundan sonra uygulanan ikinci test beynin çok ayrıntılı ve temiz bir görüntüsünü sunan, Manyetik Rezonans Görüntülemesi yani emar (MRI) olarak adlandırılan bir beyin taramasıdır. Bu taramanın amacı ise epilepsinin nedeninin beyindeki görünür bir bozukluktan olup olmadığının anlaşılabilmesidir. Birçok epilepsi hastasında bu testin sonucu normal çıkabilmektedir.



En yaygın olarak kullanılan üçüncü test ise beynin yüzeyindeki elektrik aktivitesini ölçen, “electroencephalogram” (EEG) olarak adlandırılan testtir. Bu test, yaklaşık 30 dakika kadar süren, kafatasının üzerinde belirlenmiş bazı özel noktalara yerleştirilen elektrotlar aracılığı ile alınan sinyallerin güçlendirilerek, kâğıt üzerine döküldüğü bir işlemdir. Yalnız, EEG beynin sadece test süresindeki elektriksel aktivitesi hakkında bilgi verebilmektedir. Bu yüzden negatif bir EEG testi kişide epilepsinin olmadığı anlamına gelmez.

Bu tetkiklerin hiçbirisi ağrılı, acılı ve zor değildir. Kişiler rahatlıkla bu tetkikleri yaptırabilirler. Yapılacak tetiklerden korkarak, gerekli tetkikleri yaptırmamak hem hastalığın tanısının konulmasını hem de tedaviye başlanılmasını geciktireceğinden dolayı doğru değildir. Epilepsi hastalığından şüphelenilen kişilerin doktorun öngördüğü tetkikleri en kısa zamanda yaptırmaları kendi yararlarına olacaktır. Çünkü sağlık her şeyden önemlidir. İnsanlar sağlıklı oldukları sürece mutlu olabilirler. Ancak ne yazık ki sağlığımıza gereken özeni göstermemekte ve sağlığın kıymetini ancak hasta olduğumuz zaman anlayabilmekteyiz.
 
EPİLEPSİ NÖBETİ
epilepsi2.JPG


Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kırkın üzerinde nöbet tipi tanımlanmıştır. Herkes tarafından epilepsi veya sara dendiği zaman anlaşılan ve iyi bilinen tonik-klonik nöbetin yanı sıra başkalarının hiç fark etmeyeceği kadar hafif nöbet çeşitleri de vardır.

Nöbet anında yaşananlar (nöbet belirtileri) beyin aktivitesindeki değişikliğin nereden başladığına ve ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır. Elektrik boşalması, beynin korteksinin salt bir bölümüne ait ise kısmi(Parsiyel yani beyinde bir bölgeyle sınırlı başlayan ), tüm beyni aynı anda etkiliyor ise jeneralize(beyinde yaygın olarak başlayan) nöbet söz konusudur. Jeneralize nöbetlerin tonik-klonik, absans ve myoklonik gibi çeşitleri vardır. Kısmi( parsiyel ) başlayan bir nöbet, sonradan jeneralize nöbete dönüşebilir. Jeneralize nöbet daha kötü ve şiddetli bir nöbet anlamına gelmez. Buradaki gruplama sadece nöbeti oluşturan nedenin farklılığı ile bağlantılıdır ve tıbbi nedenlerle bu isimler verilmiştir. Epilepsi nöbetinin en sık rastlananı jeneralize tonik-klonik nöbetleridir. Bu nöbetler iki aşamada gelişir: Birinci aşamada (tonik) kişi bilincini kaybeder ve yere düşer, vücut kaskatı bir hal alır. İkinci aşamada (klonik), uzuvlar titremeye ve gerilmeye başlar. Nöbet sona erdikten bir süre sonra bilinç yavaşça tekrar kazanılır

Epilepsi nöbetlerinin farklı şekilleri mevcuttur. Kısmi nöbet geçiren bir kimse işitme ve görme duyularında bozulmalar, vücudun bir bölümünün titremesi gibi belirtiler gösterir. Basit kısmi nöbette bilinç bu durumdan etkilenmez. Karmaşık kısmi nöbette ise, hasta yarı bilinçsiz ve şaşırmış davranır. Yürüme, mırıldanma, kafa çevirme gibi amaçsız davranışlar sergileyebilir. Bu davranışların hemen hemen hiçbirisi hasta tarafından daha sonra hatırlanmaz. Kendini kaybetme nöbetleri ise genellikle çocuklarda rastlanan ve yetişkin dönemde kaybolan, bilincin 5-15 saniyelik sürelerle kesintiye uğramasıdır. Bu süre içinde kişi boşluğa bakıyor gibi görünebilir. Şuur kaybı ile beraber görülen nöbette, kişi yaptıklarının farkında değildir. Zaten nöbetten sonra da ne yaptığını bilemez.


Elleri, kolları anlamsız şekilde sağa sola hareket eder. Sersemlemiştir ve gözünün önünde noktalar oluşur. Diğer bir nöbet şeklinde yine şuur kaybı vardır ve hasta yere düşer. Bütün vücudu kasılır ve çırpınır bir haldedir. Ağzından köpük gelebilir. Yaklaşık3-4 dakika sürer. Hasta dilini ısırabilir. Nöbet geçtikten sonra yorgun bir haldedir. Bir süre sonra normale döner. Bazı nöbetlerde sadece belli bir vücut bölgesi etkilenir. Çünkü bütün beyin etkilenmemiştir. Kontrol edilemeyen vücut bölgesinde, dengesiz hareketler görülür. Şuur kaybı yoktur. Bir başka nöbette ise bir kaç saniye donuk anlamsız bakıştan sonra normale dönülür. Çok kısa sürelidir ve sadece birkaç saniye şuur kaybı vardır.

Nöbetler, nöbetin tipine göre birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir. Çok ender durumlarda nöbet saatler sürer. Bir tonik-klonik nöbet genellikle 1-7 dakika arasında bir sürede sonlanır. Ancak “Status Epilepticus” denilen çok uzun süreli (birkaç saat gibi) nöbetler tehlikelidir ve doktor yardımına ihtiyaç vardır

Epilepsi nöbetlerinde genellikle kişiye ilk yardım yapmak gerekmez. Ancak özellikle tonik-klonik nöbetlerde birkaç noktaya dikkat etmek yararlı olabilir. Nöbet başladıktan sonra yapılacak hiçbir şey nöbetin daha kısa sürmesini sağlamayacaktır. Onun için kişiyi sarsmak, tokatlamak ya da soğan, sarımsak, kolonya vb. koklatmak bir işe yaramaz. Tonik-klonik nöbette, bilinç kaybından dolayı kişinin yere düşme ve kendini yaralama olasılığı olduğundan hastayı yere yatırmak yararlı olabilir.

Epilepsi nöbetleri sırasında dili yutma söz konusu değildir. Ancak hastanın nöbet esnasında sırt üstü yatırılması dilin geriye kaçmasına sebep olabilmekte ve bu durumda hastanın boğulmasına neden olabilmektedir. Ayrıca nöbet sırasında hasta istifra ediyorsa sırt üstü yatırmak istifraının akciğerlere kaçmasına neden olabilmektedir. Bundan dolayı hastanın kesinlikle sırt üstü yatması engellenmeli ve hasta yan yatırılmalıdır. Eğer hasta yan yatırılamıyorsa en azından başı yana çevrilmelidir. Ayrıca ağza konacak çok sert şeyler, kasılma sırasında hastanın dişlerine zarar verebilmektedir. Bundan dolayı ağza çok sert şeylerin konulmaması gerekmektedir.


Ayrıca hastanın dilini ısırarak kopartma olasılığı olduğu için, dilin ağız içinde mümkün olduğu kadar alt damağa bastırılması gerekmektedir. Ancak bunun için yakınlarının parmaklarını kullanması doğru değildir. Bunun için yapılması gereken en doğru davranış hastanın ağzına süngerle yapılmış çubuk şeklinde bir şey koymak, dilin dişler arasında kalmasını engellemek ve dilin geriye kaçmaması içinde hastayı yan yatırmaktır. Alınacak olan bu önlem hem dişlerin hem de dilin zarar görmesini engelleyecektir. Nöbetten sonra hasta bir süre uyumaya ihtiyaç duyabilir. Nöbetler 10 dakikadan daha uzun sürüyorsa ya da peş peşe birkaç nöbet geçirilmişse doktora haber verilmesi gerekir. Epilepsi hastalığıyla yaşamak zordur fakat kontrol altına alınabilir. Önemli olan nöbetin ardı ardına gelmemesidir. Bu durum, hayati tehlikesi olan bir problemdir. Ne tür nöbet olduğunun bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu hangi epilepsi ilacının daha etkili olacağı konusunda yol göstericidir.
 
EPİLEPSİ HASTALIĞININ ÇEŞİTLERİ
epilepsi-hastaligi.jpg


Epilepsi nöbetlerinin çok fazla çeşidi olmakla birlikte epilepsi hastalığı iki çeşittir.

1 ) SEMPTOMİK EPİLEPSİ HASTALIĞI: Bu epilepsi türü ya doğum sırasında ya da yaşantının herhangi bir döneminde beyinde ortaya çıkan bir anormalliğin sonucudur. Bu anormalliğin sonucu olarak epilepsiden başka sorunlar da ortaya çıkabilir. EEG incelemeleri anormalliği ortaya çıkarabilmektedir. Bu tip epilepside ilaç tedavisinin yanıtı kişiden kişiye değişmektedir. Kimi bireylerin ise nedeni belirlenemeyen kriptogenik epilepsisi vardır.

2 ) İDİYOPATİ EPİLEPSİ HASTALIĞI: Epilepsinin bu türünde, belirgin bir çevresel etmenin yer almadığına, genetik faktörlerin belirleyici olduğuna inanılmaktadır. Nöbetler arası EEG normal çıkabilir. Bu tip epilepsi ilaç tedavisine genellikle olumlu yanıt verir. Bu epilepsi çeşidinin nedeni aileden gelen mutasyona uğramış genlerdir.
 
EPİLEPSİ NÖBETİNİN ÇEŞİTLERİ

Epilepsi nöbetinin kırktan fazla çeşidi olmakla birlikte bu nöbet çeşitlerinin hepsi birkaç başlık altında incelenebilmektedir.

BASİT PARSİYEL NÖBETLER: Bu nöbetlerde hasta nöbet geçirirken tek bir bulgusu vardır, vücudun belirli bir bölgesini tutar. Örneğin bir ayakta ya da kolda kasılmalar şeklinde olan epilepsi türüne basit parsiyel motor nöbetler denir. Bu türde nöbet başladığı yerde kalabildiği gibi belirli bir düzene göre ilerleyerek vücudun yarısını tutabilir. Örneğin elde başlayan konvülziyonlar sırasıyla ön kola, üst kola, yüze ve dile, sonrada alt ekstremitelere(bacaklara) sıçrayabilmektedir. Eğer vücudun diğer yarısına geçerse bilinç bozulabilir. Nöbet durduktan sonra kasılmaların geliştiği tarafta kuvvetsizlik yaşanabilmektedir. Basit duyusal nöbetlerde ise ekstremitede, genellikle elde ve parmaklarda uyuşma-karıncalanma, yanma ve nadiren ağrı gibi kısa süren belirtiler oluşabilmektedir. Bu belirtiler lokal( belli bölge ) olabileceği gibi vücudun bir yarısını da sarabilir. Deri yüzeyinde renk değişiklikleri (kızarma-solma), sesler duyulması, kan basıncı değişiklikleri, bilinç bulanıklığı vb. belirtilerin eşlik ettiği birçok parsiyel epileptik nöbetler mevcuttur.

KOMPLEKS PARSİYEL NÖBETLER: Yukarıda sözü edilen nöbetlere bilinç bozukluğu eşlik ettiğinde kompleks( karmaşık ) parsiyel nöbetler adını alır. Duyusal nöbetlerde, parsiyel epileptik nöbetlerden farklı olarak hissedilenler basit ışık çakması veya şekilsiz bir görüntü değil hastanın geçmiş yaşamından bir sahne, sesleriyle, kokularıyla, lezzetleriyle, duygularıyla tekrar yaşanır. Fakat hastalar hissettikleri şeylerin gerçekle bağdaşmadığının da bilincindedirler

JENERALİZE EPİLEPTİK NÖBETLER: Jeneralize epileptik nöbetleri birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Petit mal denilen ve ani bilinç kaybı ile birlikte konuşma yürüme, yeme gibi motor aktivitelerin kesilmesiyle oluşan şekli en sık görülenidir. Nöbet sırasında vücut pozisyonu korunur ve hasta yere düşmez, gözler sabit bir noktaya bakar, hasta iletişim kuramaz etrafının da farkında değildir. Ani iletişim bozukluğu, tek bir kasta veya kas grubunda, kısa süreli kasılmalar vb. şekillerde ortaya çıkabilir. Hastada bilinç kaybı meydana gelir. Epilepsinin acil müdahale gerektiren epileptik nöbetleri, aralarında normal dönem olmadan, art arda birbirlerini izlemesi şeklinde ortaya çıkabilir
 
EPİLEPSİ HASTALIĞININ TEDAVİSİ
Epilepsinin en önemli tedavi şekli ilaç tedavisidir. Epilepside kullanılan ilaçlar beyin hücrelerinin aşırı uyarılma durumuna baskı uygulayarak nöbetlerin oluşunu engeller. Fakat ilaç tedavisiyle hastalık tamamen ortadan kaldırılamaz ama nöbetleri engeller veya sayısını azaltır. Yani sadece oluşabilecek nöbetlerin önüne geçilmiş olur. Bu ilaçlar her gün, önerilen dozda ve saatlerde çok düzgün bir şekilde kullanılmalıdır. Doktor hastanın yaşını, kilosunu, nöbet tipini göz önüne alarak ilaçları seçer. Tedavide kullanılan başlıca ilaçlar fenobarbital, fenitoin, karbamazepin, valproik asit ve ethosüksimiddir. İlaçları düzenli ve doktorun tarif ettiği gibi kullanmak çok mühimdir. Bir müddet nöbet olmaması ilacı bırakmanız gerektiği anlamına gelmez. İlacı bıraktıktan sonra tekrar nöbet ortaya çıkar. Ayrıca ilaç kullanan her kişide nöbet oluşmayacak diye bir şey de söz konusu değildir.

Tedavide hastalığın tamamen geçmesi yüzde 60 ihtimaldir. Nöbetlerin tekrarlaması ve status epileptikus hali, beyinde oksijensiz kalmaya bağlı bazı etkilere yol açabilir. Her nöbet bir sonrakinin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Tedavisiz kalan küçük nöbet türlerinin bir süre sonra büyük nöbetlere dönüşme olasılığı vardır. Nöbet sırasında hastanın maruz kalabileceği merdivenden düşme, kişi sokakta ise trafik kazası, suda boğulma gibi tehlikeler mevcuttur. Bu nedenlerle epilepsiye mutlaka müdahale edilmelidir.

Normal koşullarda epilepsi tanımına uygun olarak, ilk epileptik nöbeti izleyen bir yıl içinde en az bir nöbet daha geçiren hastalara antiepileptik tedavi başlanır. Kullanılacak ilaç nöbet tipine göre seçilir. Tedavide bazen tek ilaç kullanımı yeterli gelmediğinden çoklu ilaç kullanımı uygulanabilir. Tedavide ilacın kullanımından çok bu ilacın kan seviyesi önemlidir. Bazı ilaçların yeterli kan seviyesine ulaşması 14-30 gün alabilir. Tedavide asıl amaç nöbetlerin durdurulmasıdır ve verilen ilaç tedavisi ile yüksek oranda nöbetler durdurulabilmektedir.

Nöbetleri tam olarak durdurulmuş hastalarda tedaviye aynı ilaç ile ortalama 3-5 yıl devam edilebilir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan kullanılan ilaç kesilmemelidir. Bu sürenin sonunda ilaç kesildikten sonra tekrar nöbet geçirme riski %25 kadardır. İlaç kullanmaya başladıktan sonra ilk haftalarda ilaca bağlı vücutta bazı tepkiler görülebilir. Tedavinin başlangıcında deri döküntüleri olabileceği akılda tutulmalıdır. Tedavinin ilk bir ayı içinde birkaç kez tam kan sayımı ve karaciğer fonksiyon testlerinin kontrolü için doktora başvurulmalıdır. Tedavinin en uygun ilaç ile uygun dozda ve sürede uygulanması hastalığın tedavisinde çok önemlidir. Bu nedenle tedavinin her aşaması uzman hekim tarafından takip edilmelidir. Epilepside her hastaya aynı miktarda ya da aynı ilaçlar verilmez. Doktor, hastanın yaşı, kilosu, nöbetin tipine göre ilacı belirler. Gerekirse birden fazla ilaç hastaya önerilir.


Her hastalığın ilacında olduğu gibi epilepsi ilaçlarının da bazı yan etkileri vardır. Yorgunluk, uyku hali, kilo alma, saçlarda ve ciltte döküntü bunlardan bazılarıdır. Doktorunuz size en uygun tedaviyle bu yan etkileri minimuma indirecektir.

Halen ilaçla tedaviye cevap vermeyen belli epilepsi türlerinde ülkemizde cerrahi tedavi olanakları geliştirilmektedir. Cerrahi müdahale, ilaçlara yanıt vermeyen hastalarda uygulanmalıdır ve epilepsi cerrahisi konusunda uzmanlaşmış özel tıp merkezlerinde yapılmalıdır. Ameliyat sırasında nöbetlere neden olan beyin bölgesi çok incelikli bir şekilde alınır. Tedaviden sonra hastaların %90’ı gözle görünür şekilde gelişme göstermektedir. 1990’lı yıllarda nöbetleri kontrol etmenin güç olduğu vakalarda, boynun yan tarafında uzanan vagus siniri aracılığı ile beyne uyarılar gönderilerek tedavi edilmeye çalışılması da başka bir tedavi şeklidir.

Epilepsi tedavisinin düzgün bir biçimde sürdürülmesi halinde de nöbetler devam edebilir. Tıbbın dev adımlarla ilerlediği dünyamızda hiçbir hekim epilepsili bir çocuğun anne-babasına tedavi ile nöbetlerin %100 kaybolacağını garanti edemez. Nitekim dünya istatistiklerine bakılacak olursa uygun tedavi şartlarında hastaların %60’ında nöbetlerin tümüyle ortadan kalktığı, %20’sinde tüm tedavi seçeneklerine rağmen nöbetlerin devam ettiği görülmektedir. Nöbet oluşan kişilerde tedaviye mutlak devam edilmelidir. Doktorunuz öngördüğü takdirde bir müddet ilaç tedavisi kesilerek nöbetin oluşup oluşmayacağına bakılabilir.

Epilepsi, mutlaka doktora başvurulması ve doktorun gerekli gördüğü sürece kontrol altında kalınması gereken bir hastalıktır. Bu durum, epilepsinin ömür boyu devam edeceği şeklinde algılanmamalıdır. Epilepsinin bazı türleri hasta belli yaşlara geldiğinde özellikle ergenlik çağında kendiliğinden tamamen düzelebilir ve ilaç tedavisine gerek duyulmayabilir. Ancak bu hassaslık dercesine de bağlı olabilir ve bu kararı doktor vermelidir. Epilepsinin tamamen geçeceğini söylemek pek mümkün değildir. Bundan dolayı epilepsi tedavisi ömür boyu da sürebilmektedir. Ebeveynlerin hiç aklından çıkarmamaları gereken bir nokta, epilepsi büyücülük yöntemleriyle tedavi edilmez. Bundan dolayı hacıya, hoca vb. başvurmak zaman kaybından başka bir şey değildir
 
NÖBET GEÇİREN KİŞİYE NÖBET SIRASINDA NELER YAPILMALIDIR

Nöbet sırasında yapılacak en önemli şey, hastanın kendisine zarar vermesini önlemektir.

1 ) Hastanın etrafında hastaya zarar verecek eşyalar varsa kaldırılmalıdır.

2 ) Kişi mümkünse güvenli bir yere yatırılmalıdır. Başı yere çarpmasın diye el veya yastık yardımıyla desteklenmelidir.

3 ) Ayakları hafifçe yüksek bir yere kaldırılmalıdır.

4 ) Üzerindeki sıkı giysiler çıkartılmalıdır.

5 ) Ağızdan köpük gelme durumu olduysa baş ve vücut yan tarafa çevrilmelidir. Başının altına yumuşak bir yastık koyulmalıdır.

6 ) Dilini ısırmaması için nöbet geçiren kişinin çenesi açık tutulmaya çalışılmalıdır.

7 ) Kişi dişlerini sıkıyorsa hastanın ağzına yardımcı olan kişiler kesinlikle parmaklarını sokmamalıdır. Çok sert olmayan ve temiz bir cisimle hastanın dilinin solunum yolunu tıkaması önlenilmelidir.

8 ) Kişinin hareketleri durdurulmaya çalışılmamalıdır. Bilinçsiz yapıldığından ne kadar uğraşılsa da bir yararı olmayacaktır.

9 ) Kıyafetleri ve yakası gevşetilmelidir. Rahat nefes alması sağlanmalıdır. Hastanın ağzında yiyecek varsa çıkarılması gerekmektedir.

10 ) Hastayı kendine getirmek için soğuk su dökmek, tokat atmak, kolonya sürmek gibi şeyler uygulanmamalıdır. Çünkü ayıltmak için uğraşmanıza gerek yoktur. Kişi yavaş yavaş kendine gelir.

11 ) Panik yapılmamalıdır.

12 ) Hastaya herhangi bir ilaç verilmemelidir.

13 ) Kişi kendine geldikten sonra yorgunluk, geçici olarak bilinç kaybı, sersemlik olabilir. Bu yüzden bir süre dinlendirilmelidir. Kendine geldikten sonra hastaneye götürülmelidir.

14 ) Nöbet sırasında hastanın neler yaptığını gözlemlenmeli ve hastanın doktoruyla bunlar paylaşılmalıdır.
 
EPİLEPSİ HASTALIĞI VE GÜNLÜK YAŞAM
Epilepsinin yanlış anlaşılmasından daha doğrusu bilinmemesinden dolayı epileptik bireyler bazı sıkıntılar yaşayabilmektedir. Özellikle ülkemizde, kimi yerlerde epilepsinin vücuda cin, peri girmesi olarak yorumlanması, bu rahatsızlığın tedavisinin tıpta değil de, hoca ve üfürükçülerde aranmasını beraberinde getirmektedir. Ülkemizde epilepsinin tıp dışı yaygın tedavilerinden biri de kurşun dökmektir. İlaçla başarılı olarak tedavi edilebilecek ya da en azından nöbetlerin arası oldukça uzun bir zamana çıkarılabilecek bir hasta, bu nedenden dolayı sık nöbetlerle yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Epilepsi tanısı konan bir kişi, tedavisini sürdürmenin yanı sıra normal yaşantısını da bozmadan devam ettirmelidir.

Epilepsi de tüm diğer rahatsızlıklar gibi kişinin genel sağlık durumundan etkilenmektedir. Bundan dolayı stresin azaltılması, depresyondan kaçınma, alkolden uzak durmak, egzersiz gibi şeyler, epilepsi üzerinde olumlu etkiler yapabilmektedir.

Epileptik birey bir çocuksa, öncelikle yapılması gereken şeylerden biri öğretmenine ya da öğretmenlerine haber vermek, onları epilepsinin ve nöbetlerin şekli ve sıklığı hakkında bilgilendirmek olacaktır. Özellikle küçük yaştaki çocuklarda rastlanan “kendini kaybetme” şeklindeki nöbetin fark edilmesi çok önemlidir.

Epilepsi, beyindeki bir oluşum bozukluğundan kaynaklanmadığı sürece herhangi bir zihinsel yetersizliğe yol açmamaktadır. Epileptik bireyler, kendi akranları kadar başarılı ve yetenekli olabilirler. Epilepsisi olan bir çocuğun sağlıklı olarak yetiştirilmesinde en büyük görev yine aileye düşmektedir. Epilepsinin kısıtlayıcı bir hastalık olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. Çocuğu, o yaşlardaki çocukların yaptığı şeylerden (akranları ile oyun oynaması, sosyal aktivitelerde bulunması vs.) alıkoymak doğru değildir. Çünkü çocuğun kısıtlanması çocukta ruhsal sorunlara yol açabilmektedir.

Epilepsi, çocuk ya da yetişkin herhangi bir bireyin spor yapmasına engel değildir. Yalnız, bazı sporlarda (yüzme gibi) kişinin gözlem altında bulundurulması (yüzme havuzu ya da cankurtaranların bulunduğu kıyılar gibi) kendi yararına olacaktır. Özellikle sık ve tonik-klonik nöbet geçiren kişilerin yüzmeden uzak durmasında yarar vardır.

Tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi epilepside de erken ve doğru teşhis önemlidir. Bireyin rahatsızlığının bilincinde olarak, gözetim altında yetişmesi, rahatsızlığı hakkında tam olarak bilgi edinmesi yaşantısının ileriki dönemlerinde ortaya çıkabilecek ruhsal sorunları yok edebilir. Her konuda olduğu gibi sağlıklı birey yetiştirmenin yolu da bilgilenmekten ve bilgilendirmekten geçmektedir.
 
EPİLEPSİ HASTALIĞININ TARİHİ
Epilepsi yunanca ‘epi'( üzerine) ve ‘lapse'( düşmek) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Epilepsiden bahseden ilk kişi M.Ö. 350’lerde Hipokrat’tır. Bu yüzden “Hipokrat hastalığı” olarak da bilinir. Jackson ve birçok fizyolog da epilepsi hastalığını sınıflamaya çalışmışlardır.

Epilepsi ile ilgili ilk fizyopatolojik değerlendirmeler 19. yüzyılda John Hughlings Jackson tarafından, sadece klinik gözlemelere dayanılarak ortaya çıkartılmıştır. Jackson’ın epilepsi alanına yaptığı katkılar modern tıp bilimi tarafından hala kullanılmaktadır. Jackson, kendinden önce ve sonraki birçok kişinin yaptığı gibi epileptik nöbetlerin birçok çeşidinin bulunduğunu ve birçok farklı nedenlerinin olduğunu kabul etmiştir.

1861’de J. Russell Reynolds, sinir sistemindeki yapısal bir düzensizliğe bağlı olan kasılmaları semptomatik, merkezi sinir sisteminin dışındaki nedenlerden kaynaklananları da sempatik epilepsi olarak tanımlamıştır. Sinir sisteminin içinde ya da dışında herhangi bir yapısal anormallik söz konusu değilken oluşan epilepsileri ise idiyopatik olarak değerlendirmiştir. 1881 yılında Sir William Gowers epilepsiyi, grandmal, petitmal ve histeroid olarak sınıflamıştır.
 
merhaba 5 aydır ilaç kullanıyoruz 8 kere atak geçirdi eşim
geçmişte çok nadir 2 yılda 3 yılda bir bayılma diye adlandırmışlar tedavi olmamış evliliğimizin ikinci haftası ilk defa gördüm ben acil hastaneye kaldırdım orda ögrendim epilepsi dediler
iyiye gideceğine sıklaşıyor
doktor altı ay sonra böyle devam ederse ilacı değiştireceğiz dedi
hayatımızı normal devam etdiremiyoruz
yol gösterirmisiniz ne yapmalıyız
 
X