• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Engelliler Haftası.....Mayıs 10-16

HeartLess

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ekim 2007
Mesajlar
12.734
Emoji Skoru
40
Puanlar
208
Yaş
53
Yer
Diğer
10-16 mayıs engelliler haftası...bütün engellilerin bu özel haftalarını kutluyorum ve herkesi bu hassas konuda duyarlı olmaya davet ediyorum....:enbuyukkk:


Sakatlığın Nedenleri: Sakatlıklar akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlik, aşıların zamanında yapılmaması, kazalar gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır..

a) Akraba evliliği:
Doğuştan sakatlıkların önemli bir bölümü akra*ba evliliklerinden ortaya çıkar. Yakın akrabaların teyze, hala, amca, dayı çocuklarının evliliği sonunda çok sayıda kör, sağır, dilsiz ve geri zekalı çocuk doğmaktadır. Ankara ilinde yapılan bir araştırma sonucunda 100 sakat çocuktan 30'unun yakın akraba evliliğinden doğan çocuklar olduğu görülmüştür.

b) Gebelik öncesi tedbirsizlikler:
Bebek bekleyen annelerin sık sık röntgen filmi çektirmesi, doktora gitmeden ilaç alması çok sık sigara ve alkollü içki içmesi doğan çocuğun sakat olmasına neden olur.

c) Aşıların zamanında yapılmaması:
Doğumdan sonraki ilk yılda verem, çocuk felci aşılarının zamanında yaptırılması gerekir. Aşılar zamanında yaptırılmazsa türlü sakatlıklar ortaya çıkar. Trahom, çocuk felci, romatizma, kalp ve damar hastalıklarının koruyucu, iyileştirici ilaç ve aşıları vardır. Bu aşı ve ilaçların doktor denetiminde verilmesine özen gösterilmelidir.

d) Kazalar:
ış kazaları, tarım kazaları, trafik kazaları, yangınlar, ateşli silahlar belli başlı sakatlık nedenleridir. Trafik kurallarına uyulmama sonucu her yıl ülkemizde çok sayıda trafik kazaları oluyor. Bu kazalarda çok sayıda yurttaşımız ölüyor. Yukarda sayılan her tür kazadan korunmak, ve sakat kalmamak için dikkatli olalım. Kurallara uyalım. Uymayanları uyaralım.

alıntı...
 
Son düzenleme:
FEDAKÂR KADIN

Bir zamanlar, şiddetli bir kış sonucunda, kentin yakınındaki göl buz tutmuş. Halk, donmuş gölün üzerinde büyük bir eğlence düzenlemeye karar vermiş.
Yaşlı, genç, kadın, erkek herkes şehri terk edip gölün üzerinde toplanmışlar. Biri kızağa biniyor, birisi kayak kayıyor, kurulan çadırlardan coşkun bir müzik ve kahkahalar yükseliyormuş. Gençler sevinçle sıçrayıp oynuyor, yaşlılar da bu eğlenceli manzarayı seyrediyormuş.
Şehirde ise, sadece yaşlı ve fakir bir kadıncağız kalmış. Hasta olduğu için devamlı yatakta yatıyor, ayaklarını kullanamıyormuş. Evinin penceresinden, buz tutmuş gölü ve oyun oynayan neşeli insanları seyrediyormuş. Akşama doğru ufka bakarken küçücük beyaz bir bulutun belirdiğini görüp, müthiş bir korkuya kapılmış. Yeni evlendiği günleri hatırlamış birden. Eşiyle gölün üzerinde gezerlerken, yine böyle bir bulut görmüş, çok geçmeden de korkunç bir fırtına ile birlikte buzlar kırılmış. Kötürüm kalması da ondanmış. Ne yazık ki kocasını da o kazada kaybetmiş.
Yaşlı kadın; “Yine öyle olacak!” diye düşünmüş. Alabildiğine bağırmaya başlamış, ama sesini kimse duymuyormuş. Bulut gittikçe büyüyüp kararıyor, kadın ise çaresiz bir şekilde kendi kendine konuşuyormuş; “Fırtınanın çıkmasına az bir zaman kaldı.” Diyormuş. “Fırtına ile birlikte oluşacak dalgalar buzları kırıp, herkesi suya gömecek....”
Bütün gücünü toplayan kadın, elleri üzerinde sürünerek yataktan yere inmeyi başarmış. Sobadan çıkardığı bir parça ateşle yatağını tutuşturmuş. Sonra da sürüne sürüne, güç bela evden dışarı çıkmış.
Küçücük evi bir anda alevler sarınca, buzun üzerinde oynayanlar evin kime ait olduğunu hemen anlamışlar. Sakat kadını kurtarmak için herkes koşuşturmaya başlamış. Bu arada göğü siyah bulutlar tamamen kaplayıp, rüzgar çıkmış. Buz çatlayıp, sallanmaya başlamış. Yaşlı kadını kurtarmak için, en son kişi de sahile varınca, gökyüzü yırtılır gibi olmuş. Fırtına ile birlikte dev dalgalar gölü örtmüş, buzlar kırılmış. Ama, hiç kimseye bir şey olmamış.
Hasta ve sakat kadın, bütün varını yoğunu ateşe vererek, şehir halkını kaçınılmaz bir ölümden böylece kurtarmış.

alıntı...
________________________________________
 
Son düzenleme:
emeğine sağlık arkadaşım ... çok duyarlısın...
bende ek olarak...
ENGELLİLER VAKFIİRTİBAT TELEFONU nu vereyim...destek için....
0212-351-23-32
 
10-16 Mayıs arası Sakatlar Haftasıdır. Sakatlık insanlığın ortak sorunudur. Bu yüzden Sakatlar Haftası yalnız ülkemizde değil Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede aynı zamanda değerlendirilir.



SAKATLIĞIN BELLİ BAŞLI NEDENLERİ

Sakatlarla, sakatlıklarla ilgili çeşitli sorunlar vardır. Sakatlığı doğuran nedenler, sakatların eğitimi bunların başlıcalarıdır.

Sakatlığın Nedenleri:
Sakatlıklar akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlik, aşıların zamanında yapılmaması, kazalar gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır..


a) Akraba evliliği:
Doğuştan sakatlıkların önemli bir bölümü akra*ba evliliklerinden ortaya çıkar. Yakın akrabaların teyze, hala, amca, dayı çocuklarının evliliği sonunda çok sayıda kör, sağır, dilsiz ve geri zekalı çocuk doğmaktadır.
Ankara ilinde yapılan bir araştırma sonucunda 100 sakat çocuktan 30'unun yakın akraba evliliğinden doğan çocuklar olduğu görülmüştür.

b) Gebelik öncesi tedbirsizlikler:
Bebek bekleyen annelerin sık sık röntgen filmi çektirmesi, doktora gitmeden ilaç alması çok sık sigara ve alkollü içki içmesi doğan çocuğun sakat olmasına neden olur.

c) Aşıların zamanında yapılmaması:
Doğumdan sonraki ilk yılda verem, çocuk felci aşılarının zamanında yaptırılması gerekir. Aşılar zamanında yaptırılmazsa türlü sakatlıklar ortaya çıkar. Trahom, çocuk felci, romatizma, kalp ve damar hastalıklarının koruyucu, iyileştirici ilaç ve aşıları vardır. Bu aşı ve ilaçların doktor denetiminde verilmesine özen gösterilmelidir.

d) Kazalar:
İş kazaları, tarım kazaları, trafik kazaları, yangınlar, ateşli silahlar belli başlı sakatlık nedenleridir. Trafik kurallarına uyulmama sonucu her yıl ülkemizde çok sayıda trafik kazaları oluyor. Bu kazalarda çok sayıda yurttaşımız ölüyor. Yukarda sayılan her tür kazadan korunmak, ve sakat kalmamak için dikkatli olalım. Kurallara uyalım. Uymayanları uyaralım.

SAKATLARIN İYİLEŞTİRİLMESİ VE EĞİTİMİ

Sakatların iyileştirilmesi: Sakatlık yapan hastalık ve kazalardan sonra hemen önlem alınmalıdır. Özellikle trafik kazalarında ilk yardım çok önemlidir. Kazalardaki ölümlerin yarıdan çoğu ilk yarım saat içinde olur. Kaza sonrası hiç zaman geçirmeden yaralıyı en yakın hastaneye ya da doktora ulaştırmalıdır. Hastanelerde Acil Yardım Servisleri vardır. Bu bölümde günün her saatinde doktor bulunur. Kazaya uğrayanlara ilk tedavileri burada yapılır.


Sakatların Eğitimi: Sakatların eğitimi denilince daha çok özürlü (sakat) çocuklar akla gelir. Yurdumuzda; görmeyen, işitmeyen, hareket edemeyen, zihinsel, ruhsal dengesi bozuk 4.500.000 yurttaşımız var. Bu sayının 1.400.000 kadarı çocuktur. Sakat çocuklarımızdan; görmeyenler için 7, işitmeyenler için 21, ortopedik özürlüler için l okul açılmıştır. Zihinsel ve ruhsal özürlüler ise belirli okullarda özel dershanelerde öğrenim görmektedir.

Sakatlar da yaşamlarını sürdürmek için çalışmak ve gelir sağlamak zorundadır. Çalışmak, severek çalışmak yaşamı güzelleştirir, insanı mutlu eder.

Sakatlara acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm getirmez. Sakatların da yapabileceği işler vardır. Sakatlara çalışabilecekleri alanlarda iş vermek gerekir. Yasalarımız her yüz işçi çalıştıran işyerinin iki sakat işçi çalıştırması zorunluluğunu getirmiştir.

Bütün ülkelerde olduğu gibi yurdumuzda da sakatlar korunur. Örneğin ülkemizde çalışan sakatlar gelir vergisini indirimli öderler. Hareketlerini kolaylaştırmak için yurt dışından getirilen araç ve gereçlere gümrük vergisi ödemezler. Çalışan sakatlar isterlerse erken emekli olabilirler.

Okulda, sokakta gördüğümüz sakatlarla alay etmeyelim, gülmeyelim. Hiç bir sakatlığın isteyerek olmadığını bilelim. Sakatlara yolda, geçitlerde, taşıt araçlarında yardımcı olalım. Onları üzmemeye, kırmamaya özen gösterelim.

Alıntı
 
Son düzenleme:
Engelliler konulu güzel sözler

* Sakatlık bir kusur değildir.

* Sakatlar yardıma değil, şefkate muhtaçtır.

* Sakatlara saygı, onlara yaşama sevinci verir.

Alıntı
 


Engelliler Haftası örnek konuşma metni

Sevgili Arkadaşlar!
10 ile 16 Mayıs günleri arası Engelliler Haftasıdır. Bu hafta boyunca Engellilerın sorunları tartışılır. Sakatlığa sebep olan etkenler açıklanır ve bu etkenlerin ortadan kaldırılması için çareler araştırılır. Engellilerın eğitilebilmeleri ve iş sahibi olabilmeleri için gerekli şartlar oluşturulmaya çalışılır.
Engelliler Haftası boyunca, her gün ayrı bir sakatlık konusu işlenir. 10 Mayıs günü Engelliler Haftası’nın açılışı yapılır. 11 Mayıs Görmeyenler Günü, 12 Mayıs ışitme ve Konuşma Engellileri Günü, 13 Mayıs Ortopedik Özürlüler Günü, 14 Mayıs Zeka ve Ruhsal Özürlüler Günü, 15 Mayıs Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü olarak değerlendirilir. 16 Mayıs günü ise Engelliler Haftası’nın genel değerlendirmesi yapılır.

Akraba evliliği, gebelik öncesi tedbirsizlikler, aşıların zamanında yapılmaması ve kazalar, sakatlığın en önemli sebeplerindendir. Engellilerın da, hayatlarını sürdürebilmeleri için, çalışmaları ve gelir sağlamaları gerekir. Engellilera acıyarak, ya da onlara bakıp duygulanarak sorunlarını çözemeyiz. Onların da yapabileceği işler vardır. Engellilerın iş sahibi olmalarına yardımcı olmak zorundayız. Kanunlarımız, işyerlerinde çalışan her yüz işçiden ikisinin sakat işçi olmasını zorunlu kılmıştır.
Gördüğümüz Engellilerla alay etmeyelim ve gülmeyelim. Bir gün bizim de sakat kalabileceğimizi aklımızdan çıkarmadan, onlara yardımcı olalım.
Hepinize kazasız ve sağlıklı günler, mutlu bir ömür diliyorum.

Alıntı

 
ALLAH engellilerimizin ailelerine sabır engellilerimizede daha kaliteli yaşam versinnnnnnn
 
Onları engelli yapan ne de olsa bizim yarattığımız koşullar.

Bir gün hepimiz o duruma düşebiliriz.

Küçük bir öykü:
"Satılık Köpek Yavruları" ilanının hemen altında küçük bir çocuğun başı gözüktü ve çocuk dükkân sahibine sordu :
-"Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?" Dükkân sahibi :
-"30 dolarla 50 dolar arasında değişiyor fiyatları" dedi
-"Benim 2 dolar 37 sentim var" dedi çocuk
-"Bir bakabilir miyim yavrulara"
Dükkân sahibi gülümsedikten sonra bir ıslık çaldı ve köpek kulübesinden beş tane yumak halinde yavru çıktı. Yavrulardan biri arkadan geliyordu. Küçük çocuk yürümekte zorluk çeken sakat yavruyu işaret edip sordu:
-"Bunun nesi var?" Dükkân sahibi onun kalça çıkığı olduğunu ve hep sakat kalacağını açıkladı. Küçük çocuk heyecanlanmıştı.
-"Ben bu yavruyu satın almak istiyorum." Dükkân sahibi:
-"Hayır o yavruyu satın alman gerekmiyor.
Eğer gerçekten istiyorsan o yavruyu sana bedava veririm"
Küçük çocuk birden sinirlendi. Dükkân sahibinin gözlerinin içine dik dik bakarak:
-"Onu bana vermenizi istemiyorum. O da diğer yavrular kadar değerli ve ben fiyatını tam olarak ödeyeceğim. Aslında şimdi size 2 dolar 37 cent vereceğim ve geri kalanını ayda 50 cent ödeyerek tamamlayacağım."Dükkân sahibi çocuğu ikna etmeye çalıştı:
-"Bu köpeği gerçekten satın almak istediğini sanmıyorum. Bu yavru hiçbir zaman diğer yavrular gibi koşup, zıplayamayacak ve seninle oynayamayacak."
Bunun üzerine küçük çocuk eğildi, pantolonunu sıvadı ve büyük bir metal parçasıyla desteklediği sakat bacağını dükkân sahibine gösterip, tatlı bir sesle:
-"Ben de çok iyi koşamıyorum ve bu yavrunun kendisini çok iyi anlayacak bir sahibe gereksinimi var" dedi.

Onları anlamak için engelli olmak gerekmez...
 
Elektriğin bulunmadığı çok eski bir zamanda ülkenin birinde, insanlar geceleri yollarda güven içinde yürüyebilmeleri için ellerinde fener taşıyorlardı. Genelde gazyağı ile yanan bu fenerler her evde en az birkaç tane bulunurdu. İşte böyle bir zamanda gözleri görmeyen bir adam karanlık bir gecede, elinde fener ve omzunda testi olduğu halde yoluna devam ediyordu. O sırada kendisini tanıyan boşboğazın biri kör olduğu halde fener taşımasını garipseyerek yanına yaklaştı. Ve şöyle dedi:
--Ey zavallı adam! Senin için geceyle gündüz birdir. Karanlıkla aydınlığın senin gözünde bir farkı yokken bu fenerin sana ne faydası olabilir? Ne diye gereksiz
Yere gaz harcayıp israf ediyorsun?
Gözleri görmediği halde kalbi ışıl ışıl olan adamın yüzünde büyük bir tebessüm belirdi ve şöyle dedi:
--Bu fener kendim için değildir.Senin gibi kör kalpli sersemler içindir ki, bana çarpıp da testimi kırmasınlar diye...!!!!!
 
resim1.jpg
 
engelli_olmak2.jpg

Günlük yaşamınızda;engelli bireylerle muhakkak karşılaşmışsınızdır..kimi zaman elindeki beyaz bastonuyla yürüyenleri,kimi zaman işaretlerle etrafındakilere derdini anlatmaya çalışanları,tekerlekli sandalye ile kaldırımları ve pek çok engelleri aşmak için zahmet çekenleri, vs.vs..işte bu kişilerin ne gibi dertleri,sıkıntıları var? hiç düşündünüz mü?

Engelli bireylerimizi; topluma kazandırmak ve hayatlarını kolaylaştırabilmek için inanın küçük,büyük bütün bireylerin yapabileceği pek çok şey vardır..örneğin;çevre düzenlemelerinin engelli bireylere uygun şekilde yapılması,günlük yaşamımızda sürekli kullandığımız alışveriş merkezlerinin engelli bireylere uygun olarak dizayn edilmesi,trafik ışıklarına kurulan sesli düzeneklerin yaygınlaştırılması engelli bireylerimizin hayatlarını bir nebze de olsa kolaylaştıracaktır..

Bir engellinin eğitim görebilmesi;hastaneye,kursa yada işe gitmesi ulaşım göz önüne alındığında neredeyse imkansızdır..bu nedenle şehirlerin mimarileri engellilerin hayatını kolaylaşıracak şekilde yeniden düzenlenmelidir..örneğin;rampalı ve düşük kaldırımlar yapılmalı,metro,alt geçit,üst geçit gibi projelerde asansör,yürüyen merdiven hizmetleri verilmeli,kamu binaları ve toplu konutlarda,binalarda engellilere yönelik fiziki düzenlemeler yapılmalıdır..yollar,kaldırımlar,kamu binaları,parklar ve bahçeler,okullar,içinde yaşanılan konutlar,ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru,engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır..sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir..bunun anlamı hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır..oysa bütün bunlar,engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir..bu nedenle engelli olmadan önce bir engelli gibi düşünerek herşey onlara göre de uygun dizayn edilmelidir..ulaşım sorununun çözülmesi,mimari alanların düzenlenmesi,insanların engelli birini iş yerinde görmekten rahatsız olmaması ve iş imkanı sunulması gerekmektedir..

Engelliler,sokaklarda engelleri ile var olma mücadelesi verirken,gündelik yaşama uyum sağlamak için çaba sarfederken,aynı zamanda beyinleri engelli birçok insanla savaşmak zorundalar..oysa engelliler;sosyal yaşama adapte olmak,sosyal yaşamın bir parçası olmak istiyorlar..

Engelliler;yaşamımızın bir parçası ancak her nedense çığlıkları duyulmuyor,sorunları göz ardı ediliyor,sesleri kısılmaya çalışılıyor..onlar için en büyük engel,engellerle dolu dış dünya..kısacası;engelliler;duyamamaktan,yürüyememekten,konuşamamaktan,görememekten değil,varlıklarının görmezden gelinmesinden,karşılaştıkları insanlarınsa kendilerine acıyan gözlerle bakmasından şikayetçiler..

5 dakikalığına,empati kurun ve kendinizi bir engelli olarak düşünün,çıkın sokağa ve karşılaştığınız sorunlarla nasıl baş ettiğinizi yaşayarak görün..engelli insanların bu hayatta nasıl unutulduğunu ve sanki onlar yokmuş gibi herşeyin dizayn edildiğine bizzat kendiniz tanık olun..bunlara bizzat tanıklık ettikten sonra,oturup bir kere daha düşünün..bir şeyleri üretirken,hayata geçirirken,sadece kendinizi değil tüm insanları düşünerek inşa edin,üretin,dizayn edin unutmayın ki;sizde bir engelli adayısınız..kolaylaştırmak varken zorlaştırmak niye? hayata sıkı sıkı bağlanmaları sağlamak dururken,onları görmezden gelmek,yokmuş gibi davranmak niye? üstüne bir de acıyarak bakmak niye yapmayın bunu..engelli bireylerimize yardımcı olmak istiyorsanız,onlara acıyarak yaklaşma yerine Konfiçyus’un dediği gibi onlara balık verme yerine,balık tutmayı öğretmeliyiz..engellilerin beceri ve yetenekleri doğrultusunda iş imkanı sağlayarak onları üretken ve verimli hale getirebiliriz..unutulmamalıdır ki,aynı engel bir gün bizlerinde,sizlerinde başına gelebilir..bu nedenle engelli sorunlarına karşı herkes duyarlı davranmalıdır..

Engelli olmak;insanın kendi tercihi değildir..engelli,engelini,özrünü,hastalığını,bedensel eksikliğini kendisi istemedi,satın da almadı..Rabbimiz ona bir hediye olarak,bir imtihan olarak verdi..hiç birimizin yarını,hatta 5dk.sonrası belli değil..evet,sağlıklı insanlar da birer engelli adayı..unutmayalım ki hepimiz birer engelli adayıyız..bütün bu olumsuzluklara rağmen herşey bir gün düzelecek umuduyla,engel bedenlerde olsa bile yüreklerde olmadığı sürece hayat iyisiyle,kötüsüyle yaşamaya değer..yeter ki yürekler de engel olmasın..yerimseniben
 
Şu anda hiç bir engeli olmayan sağlıklı insanlar dışarıya çıktıkları zaman rahatça yürüyebiliyor, istedikleri yerlere rahatlıkla girip çıkabiliyorlar..araçlara ayırt etmeksizin binebiliyorsunuz!!..peki engelli insanlar ne yaparlar?? onlar evlerinden bile dışarıya çıkamazlar!!..nasıl çıksınlar ki? çıktıklarını düşünelim; önlerinde devasa merdivenler yada kullanamadıkları asansörler,tekerlekli sandalyeleri ile rahatlıkla ilerleyebilecekleri ne doğru dürüst bir kaldırım, ne bir cadde,ne de binecekleri bir araç bulabilirler!!..engelleri kocaman kocaman üstlerine gelir,neden mi? çünkü; siz sağlıklı insanlar,sadece sağlam bireyler için düşünür,onlar için evler,yollar, asansörler,merdivenler,sosyal yaşam alanları yaparsınız!!..engelli insanlar gelirse ne yapar,bu mekanları nasıl kullanırlar acaba?? diye bir an dahi düşünmezsiniz!!..hatta içinizde üzülerek söylüyorum ki onlar için; otursunlar oturdukları yerde, bizim aramızda ne işleri var ki diye düşünenleriniz bile ne yazık ki var ve sayıları da o kadar çok fazla ki..
şimdi ben susayım resimler konuşsun!!
juxtaposeqe5.jpg

yeni yapılan bir inşaat ama unutulan bir yaşam..
okullh0.jpg

okuma isteği ile dolu bir çocuk ama unutulmuş bir gelecek..
banhproungbysimonlarbalgm7.jpg

her geçen gün büyüyen,hayalleri umutları olan içindeki çocuğu öldürmemek adına elinden geleni yapan bir birey..
smiletolifegulhayatabyesc0.jpg

her türlü engele rağmen bende varım,beni de unutmayın diyen,hayata yüzündeki o masum gülümsemesiyle ben büyüyorum diyen genç kızlar ve genç delikanlılar..
st_st_engelli_foto_1.jpg

engelli01.jpg

engelli_resimleri6.jpg

engelli1.jpg

canakkalebelediye.jpg


Türkiye' de varlıkları bilinen ama onlar için hiç bir şey yapılmadığını en iyi bu resimler anlatıyordur her halde..

Türkiye’deki bedensel engelliler nüfusun yüzde 12.29’unu oluşturuyor ama kimse bu kadar insanın nerede olduğunu sormuyor..bedensel engellilerin hayata katılımını arttırmak sık dile getirilse de,bunun karşılığını ne şehir ne de bina mimarisinde görmek mümkün!!.

Bir an için kendinizi bu insanların yerine koyun..siz o değerli insanların yerinde olsaydınız bu şartlar altında dışarı çıkmayı ne kadar isterdiniz?? ..sağlıklı bireylerin görmezden gelip unuttuğu, yoklarmış gibi davrandıkları bu insanları hayattan yaşamdan koparmayın!!..onların da rahatlıkla dışarı çıkmalarına,dolaşmalarına,imkan tanıyın!!..şehir mimarisinden tutunda,ulaşım,eğitim,sağlık,bir insan için gerekli olan herşeyi yaparken,bu değerli insanları da unutmayın!!..
 




ÖZLÜ SÖZLER:

- Sakatlar bir toplumun aynasıdır.
- Özürlü insanlar da bizim insanımızdır.
- Özel eğitim olmadan çağdaş eğitim olmaz.
- Engelliler sadaka değil, ilgi ve iş beklemektedirler.
- Ne oldum değil, ne olacağım demeli.




RÜYAM

Görüyorum her gece,
Gerçekleşir mi bilmem.
Rüyamdaki umutlar.
Annem hayırdır dedi.
Yürüyordum ben de.
Beyaz çiçekler arasında.
Çiçeklerin beyazlığı,
Adeta beni büyüledi.
Koşup oynamakistedim.
Hayatımdaki eksiklikleri,
Rüyamda yapmak istedim.
Engeli aştım sandım.
Feryatla uyandım.
Anne, baba koşun!
Ben yürüyorum dedim.
Babam kucaklayınca beni,
Rüyamda kaldı hayallerim.
Ne güzel rüya idi.
Keşke umutlarımız,
Rüyalarımızla birlikte,
Gerçekleşebilse.
Umutlar hemen olabilse






HAYAT HERKESE GÜZEL

Gücünüz yerindeyse,
Sağlıklıysa başınız.
Bir sakat görürseniz,
Sevgiyle yaklaşınız.

ınan kimse istemez,
Eksik olsun bir yeri.
Sağlamsan yavru m şükret,
Değerlendir günleri.

Özürlü kardeşlerim,
Asla üzülmeyiniz,
Hayat herkese güzel.
Bizlerse sizinleyiz.
 
Son düzenleme:
cocukaglaae7.jpg

Bana engelli diyorlar..
Görmüyormuşum hiçbir şeyi !
Beyaz asam ile sendeleyerek yürürken yolda,
Duyuyorum nasıl da gülüyorlar bana
Bana engelli diyorlar..

Duymuyormuşum kimseyi!
Ne olur birkaç defa tekrarlasalar aynı cümleyi?
Duyamıyorum ama görüyorum bana sıkıntıyla bakan gözleri.
Bana engelli diyorlar.
Düşünemiyormuşum herkes gibi !
Ama bilmiyorlar ki annemin her damla göz yaşının içime işlediğini..

Bana engelli diyorlar.
Yürüyemiyormuşum insan gibi !
Ama unutuyorlar,
Sürünerek te olsa daha zor şartlarda yapabildiğimi her işimi.
Bana engelli diyorlar. Konuşarak anlatamıyormuşum derdimi !
Ah bir bilseler !
Su isteyemediğim için susuz uyuduğum geceleri.
Bana engelli diyorlar
Halbuki beni görmemek için;
Gözlerini kapatıyorlar,
Kulaklarını tıkıyorlar,
Yollarını değiştiriyorlar
Ben konuşmak isteyince;
Susuyorlar !
Ama bana engelli diyorlar!
Sizler verin cevabını;
Ben engellerimi aşmak için azimli davranırken,
Bana yeni engeller koymaya ve beni etiketlemeye,
Kimin var hakkı ???
Sevil ÖNAL
Zihin Engelliler Öğretmeni
 
[video=youtube;xIBcb2IVJ1E&feature=related]http://www.youtube.com/watch?v=xIBcb2IVJ1E&feature=related[/video]
 
Back