- 12 Temmuz 2006
- 35.022
- 30.393
- 60
Dünyanın çeşitli bölgelerinde görenleri şaşırtan ilginç mimariye sahip binalar, bulundukları şehrin tanıtımına da katkı sağlıyor. Görenlerde gerçek olup olmadığını düşündürten enteresan yapılar, ülkelerin turizmine de gelecek sağlıyor. İşte birbirinden ilginç tasarıma sahip yapılar.
Manhattan semtine bağlı Financial District'te yer alan tren garı, İspanyol neo fütürist mimar ve mühendis Santiago Calatrava tarafından çelik kaburga ve camdan oluşan büyük bir oval kuş gibi tasarlanmış.
New York Manhattan'da yer alan Flatiron Binası mimar Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg tarafından tasarlanmış. Yapımı 1902 yılında tamamlanan bina ütüye benzediği için, İngilizcede bu anlama gelen Flatiron olarak adlandırılmış. Flatiron binası, yapım tarihinde çelik iskelet kullanılarak yapılan ilk binadır. Çeliğin bu binada kullanılmasındaki uzmanlık ise yerden itibaren tepeye doğru 25 derecelik bir açı ile daralmasıdır. Ayrıca binanın son katı olan yirmiikinci kat, Yunan sütunu şeklinde üç bölümden oluşmakta.
Çin'in Fujian kentindeki Suiwa Yüksek Teknoloji Elektronik Endüstrileri firmasına ait bina DNA spiralinden esinlenerek tasarlanmış yapı. 22 katı bulunan 99.7 metre yüksekliğindeki burgu binanın tasarımı Şangay Mimari Tasarım ve Araştırma Enstitüsüne ait.
Liziba İstasyonu dağlık şehir olarak bilinen Çongçing'in karmaşık arazi yapısı nedeniyle 19 katlı bir binanın altı ve sekizinci katları arasında yer alıyor. 2004 yılında faaliyete geçen istasyonun inşasında gürültü azaltma ekipmanı kurulduğu için tren geçişi sırasında ses seviyesi 60 desibelin altında kalıyor.
1958 yılında Brüksel'deki Expo'58 Dünya Fuarı'na renk katması için inşa edilen Atomium'un tasarımı Belçikalı mühendis André Waterkeyn'a ait. Atomium, 102 metre yüksekliğinde. Birbirine demir çubuklarla bağlı olan toplam 9 küreden meydana gelmiş. Her küre 18 metre çapında. En tepedeki küre bir restauranta, diğer 3 küre özel gün ve aktiviteler için kullanmak isteyenlere ve 1 küre de okul etkinlikleri için çocuklara ayrılmış.
Çin’in Guangdong eyaletine bağlı Zhuhai kentinde, deniz kabuğu şeklindeki ‘’Zhuhai Opera House” yaklaşık 50 bin metrekarelik alana inşa edilmiş olup içinde bin 550 kişilik bir konser salonu, tiyatro salonu, lobi, bir salon ve bir sahne barındırıyor.
Çin’in Sichuan eyaletine bağlı Chongqing kentinde bulunan tasarımıyla bir labirenti andıran bina da dikkat çeken yapılar arasında. Yapı 13 kattan oluşmakta ve her katta 26 daire yer almakta. Bina Chongqing kentinde yerleşim alanı olarak kullanılmakta.
Enteresan yapıdaki binalardan bir diğeri Barselona’da bir zamanlar şehrin varlıklı ailelerinin yaşadığı Eixample Bölgesi‘nde yer alan art nouveau (modernist) stili 8 katlı La Pedrera (Taş ocağı) ismiyle de tanınan yapı “Casa Mila”. Bina, Katalan Mimar Antoni Gaudi tarafından 1900’lü yılların başında şehrin varlıklı isimlerinden Pere Mila ve ailesi için yapılmış. İki dairesel avlu etrafında sonsuzluk sembolu, yan yatmış 8 şeklinde inşa edilen Casa Mila, şekilli bacalara sahip çatısı, avluları, ön cephesi ile hiçbir keskin kenara sahip olmayan, dalgalı bir forma sahip.
"Hundertwasser House" (Binsular Evi), Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser'ın düşüncesiyle mimar Joseph Krawina tarafından Viyana'da inşa edilmiş. Dış cephesinin renkli olduğu bu binada 52 daire ve 4 dükkan bulunuyor. 1983 – 1986 yılları arasında inşa edilen tabanı dalgalı olan bu evlerin çatısı toprak ve çimenle kaplı. Odalarından yükselen ağaçların dalları pencerelerden dışarıya doğru uzanmakta.
Brezilya'nın Rio de Janeiro’nun Niterói bölgesinde, Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan Niterói Çağdaş Sanat Müzesi, Brezilya’nın en ikonik yapılarından biri olarak nitelendirilmekte. Guanabara Körfezi’nin kıyısına yerleştirilen ikonik müzenin yapımı 1996 yılında tamamlanmış. Müze binasının içerisine giriş, bu meydandan çıkan 98 metre uzunluğundaki bir rampa ile sağlanmakta. Havada asılı duruyormuşcasına tasarlan yapının toplam 50 metre çapında, 2000 metre kare genişliğindeki dairesel gövdesi, 2.7 metre çapında olan merkezi silindir destek ile taşınmakta.
Gerçek bir piyano ve viyolonselin 50 katı boyutunda inşa edilen The Piano House da ilgi çeken bir yapı. 2007 yılında An-Hui kentinin Huainan bölgesinde yer alan yerel bir kolejin müzik öğrencilerine çalışma yeri olarak müzik severler tarafından yapılmış yapı, güçlendirilmiş camdan yapılmış şeffaf bir viyolonsel ve bir piyanodan oluşuyor olup, piyano evine ulaşmak için önce viyolonselin içerisinde yer alan merdivenleri kullanmak gerekmekte. Piyano’nun alt kısmında yer alan 2 farklı konser salonu sanatsal organizasyonlara ev sahipliği yaparken, üst katlardaki müzik odaları ise öğrenciler için uygulama sınıfı olarak hizmet vermekte.
Vietnam'ın doğu kıyısındaki Da Nang şehrinin arkasında Ba Na Tepeleri arasına inşa edilen Golden Bridge yani Altın Köprü. Köprü, taştan yapılmış devasa iki elin avucunda duruyor. Deniz seviyesinden yaklaşık 1.400 metre yüksekliğe kurulan 150 metre uzunluğundaki köprü, TA Landscape Architecture şirketi tarafından tasarlandı ve 2018 yılının haziran ayında kullanıma açıldı.
Gateway Arch isimli yapı Missouri eyaletinin St. Louis kentinde bulunan ABD'nin batıya doğru genişlemesini simgeleyen bir anıt. En uç noktasında 192 metreye kadar ulaşan bu yapı ABD'de insanlar tarafından inşa edilmiş en yüksek anıttır. Bu yapı Finlandiya kökenli bir mimar olan Eero Saarinen ve inşaat mühendisi Hannskarl Bandel tarafından 1947 yılında tasarlanmış, 1965 yılında resmen bitirilmiş ve halkın ziyaretine ise 25 Mayıs 1968 tarihinde açılmış. Bu anıt Kemer ziyaretçileri yapının zirvesine kadar taşıyan farklı bir asansör sistemine de sahip. Kemerin içerisinde biri kuzey biri güney ucunda olmak üzere iki asansör sistemi bulunuyor.
Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'da yer alan de The Shard. isimli gökdelin inşaatına Mart 2009 tarihinde başlanmış ve Kasım 2012'de tamamlanmış. Bina İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmış, çelik ve camdan inşa edilmiş. The Shard'da ofisler, restoranlar, mağazalar ve beş yıldızlı otel bulunmakta. Yapı 309.6 metre yüksekliğinde ve 95 katlı olup açık havada 60 km uzaktaki yerler görülebilmekte.
Çin'in başkenti Pekin'de bulunan Ulusal Gösteri Sanatları Merkezi. 2001-2007 yılları arasında Fransız mimar Paul Andreu tarafından inşa edilen yapı titanyum cam elipsoit kubbe biçiminde ve yapay bir göl ile çevrili. Bina 5,452 kişilik kapasiteye sahip. Yaklaşık 150 bin metrekarelik yüzey alanı, 213 metrelik tepe noktasına sahip olan yapı, gün ışığından yararlanılabilmesi düşünülerek tasarlanmış. İç kısmı, akşam saatlerinde dışarıdan görülebilen merkez, büyük sanat gösterilerine ev sahipliği yapıyor.
İlginç bir yapı da Brasilia Katedrali. Yapı, Brezilya’nın başkenti Brasilia’da yer alan ve Oscar Niemeyer tarafından tasarlanmış hiperbölik şekle sahip betonarme bir katedral. Bu hiperbolik betonarme yapının çatısı cam ile kaplı. Yapı 21 Mayıs 1970 günü kullanıma açılmış. Çapı 70 metre olan katedralin dış kısmında farklı ve ilginç şekillerde 16 adet betondan sütun bulunmakta.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da 1971’de inşa edilen çöp fabrikası mimarisiyle dikkat çekiyor. Fabrika, şehirde bulunan evlerin büyük bir kısmına çöplerin ayrıştırılarak yakılması sonucunda elde edilen enerjiyle, ısı ve sıcak su sağlıyor. Fabrikada çıkan bir yangın nedeniyle 1986’da dış cephesi tamamen yanan binayı sanatçı Friedensreich Hundertwasser yeniden tasarlamış. 1987’de teknik, ekoloji ve sanatı bir çöp fabrikasında buluşturan Hundertwasser, Japonya gibi ülkelerin daha sonra alıntılayacağı bir sanat eseri meydana getirmiş.
mynet.com
Manhattan semtine bağlı Financial District'te yer alan tren garı, İspanyol neo fütürist mimar ve mühendis Santiago Calatrava tarafından çelik kaburga ve camdan oluşan büyük bir oval kuş gibi tasarlanmış.
New York Manhattan'da yer alan Flatiron Binası mimar Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg tarafından tasarlanmış. Yapımı 1902 yılında tamamlanan bina ütüye benzediği için, İngilizcede bu anlama gelen Flatiron olarak adlandırılmış. Flatiron binası, yapım tarihinde çelik iskelet kullanılarak yapılan ilk binadır. Çeliğin bu binada kullanılmasındaki uzmanlık ise yerden itibaren tepeye doğru 25 derecelik bir açı ile daralmasıdır. Ayrıca binanın son katı olan yirmiikinci kat, Yunan sütunu şeklinde üç bölümden oluşmakta.
Çin'in Fujian kentindeki Suiwa Yüksek Teknoloji Elektronik Endüstrileri firmasına ait bina DNA spiralinden esinlenerek tasarlanmış yapı. 22 katı bulunan 99.7 metre yüksekliğindeki burgu binanın tasarımı Şangay Mimari Tasarım ve Araştırma Enstitüsüne ait.
Liziba İstasyonu dağlık şehir olarak bilinen Çongçing'in karmaşık arazi yapısı nedeniyle 19 katlı bir binanın altı ve sekizinci katları arasında yer alıyor. 2004 yılında faaliyete geçen istasyonun inşasında gürültü azaltma ekipmanı kurulduğu için tren geçişi sırasında ses seviyesi 60 desibelin altında kalıyor.
1958 yılında Brüksel'deki Expo'58 Dünya Fuarı'na renk katması için inşa edilen Atomium'un tasarımı Belçikalı mühendis André Waterkeyn'a ait. Atomium, 102 metre yüksekliğinde. Birbirine demir çubuklarla bağlı olan toplam 9 küreden meydana gelmiş. Her küre 18 metre çapında. En tepedeki küre bir restauranta, diğer 3 küre özel gün ve aktiviteler için kullanmak isteyenlere ve 1 küre de okul etkinlikleri için çocuklara ayrılmış.
Çin’in Guangdong eyaletine bağlı Zhuhai kentinde, deniz kabuğu şeklindeki ‘’Zhuhai Opera House” yaklaşık 50 bin metrekarelik alana inşa edilmiş olup içinde bin 550 kişilik bir konser salonu, tiyatro salonu, lobi, bir salon ve bir sahne barındırıyor.
Çin’in Sichuan eyaletine bağlı Chongqing kentinde bulunan tasarımıyla bir labirenti andıran bina da dikkat çeken yapılar arasında. Yapı 13 kattan oluşmakta ve her katta 26 daire yer almakta. Bina Chongqing kentinde yerleşim alanı olarak kullanılmakta.
Enteresan yapıdaki binalardan bir diğeri Barselona’da bir zamanlar şehrin varlıklı ailelerinin yaşadığı Eixample Bölgesi‘nde yer alan art nouveau (modernist) stili 8 katlı La Pedrera (Taş ocağı) ismiyle de tanınan yapı “Casa Mila”. Bina, Katalan Mimar Antoni Gaudi tarafından 1900’lü yılların başında şehrin varlıklı isimlerinden Pere Mila ve ailesi için yapılmış. İki dairesel avlu etrafında sonsuzluk sembolu, yan yatmış 8 şeklinde inşa edilen Casa Mila, şekilli bacalara sahip çatısı, avluları, ön cephesi ile hiçbir keskin kenara sahip olmayan, dalgalı bir forma sahip.
"Hundertwasser House" (Binsular Evi), Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser'ın düşüncesiyle mimar Joseph Krawina tarafından Viyana'da inşa edilmiş. Dış cephesinin renkli olduğu bu binada 52 daire ve 4 dükkan bulunuyor. 1983 – 1986 yılları arasında inşa edilen tabanı dalgalı olan bu evlerin çatısı toprak ve çimenle kaplı. Odalarından yükselen ağaçların dalları pencerelerden dışarıya doğru uzanmakta.
Brezilya'nın Rio de Janeiro’nun Niterói bölgesinde, Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan Niterói Çağdaş Sanat Müzesi, Brezilya’nın en ikonik yapılarından biri olarak nitelendirilmekte. Guanabara Körfezi’nin kıyısına yerleştirilen ikonik müzenin yapımı 1996 yılında tamamlanmış. Müze binasının içerisine giriş, bu meydandan çıkan 98 metre uzunluğundaki bir rampa ile sağlanmakta. Havada asılı duruyormuşcasına tasarlan yapının toplam 50 metre çapında, 2000 metre kare genişliğindeki dairesel gövdesi, 2.7 metre çapında olan merkezi silindir destek ile taşınmakta.
Gerçek bir piyano ve viyolonselin 50 katı boyutunda inşa edilen The Piano House da ilgi çeken bir yapı. 2007 yılında An-Hui kentinin Huainan bölgesinde yer alan yerel bir kolejin müzik öğrencilerine çalışma yeri olarak müzik severler tarafından yapılmış yapı, güçlendirilmiş camdan yapılmış şeffaf bir viyolonsel ve bir piyanodan oluşuyor olup, piyano evine ulaşmak için önce viyolonselin içerisinde yer alan merdivenleri kullanmak gerekmekte. Piyano’nun alt kısmında yer alan 2 farklı konser salonu sanatsal organizasyonlara ev sahipliği yaparken, üst katlardaki müzik odaları ise öğrenciler için uygulama sınıfı olarak hizmet vermekte.
Vietnam'ın doğu kıyısındaki Da Nang şehrinin arkasında Ba Na Tepeleri arasına inşa edilen Golden Bridge yani Altın Köprü. Köprü, taştan yapılmış devasa iki elin avucunda duruyor. Deniz seviyesinden yaklaşık 1.400 metre yüksekliğe kurulan 150 metre uzunluğundaki köprü, TA Landscape Architecture şirketi tarafından tasarlandı ve 2018 yılının haziran ayında kullanıma açıldı.
Gateway Arch isimli yapı Missouri eyaletinin St. Louis kentinde bulunan ABD'nin batıya doğru genişlemesini simgeleyen bir anıt. En uç noktasında 192 metreye kadar ulaşan bu yapı ABD'de insanlar tarafından inşa edilmiş en yüksek anıttır. Bu yapı Finlandiya kökenli bir mimar olan Eero Saarinen ve inşaat mühendisi Hannskarl Bandel tarafından 1947 yılında tasarlanmış, 1965 yılında resmen bitirilmiş ve halkın ziyaretine ise 25 Mayıs 1968 tarihinde açılmış. Bu anıt Kemer ziyaretçileri yapının zirvesine kadar taşıyan farklı bir asansör sistemine de sahip. Kemerin içerisinde biri kuzey biri güney ucunda olmak üzere iki asansör sistemi bulunuyor.
Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'da yer alan de The Shard. isimli gökdelin inşaatına Mart 2009 tarihinde başlanmış ve Kasım 2012'de tamamlanmış. Bina İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmış, çelik ve camdan inşa edilmiş. The Shard'da ofisler, restoranlar, mağazalar ve beş yıldızlı otel bulunmakta. Yapı 309.6 metre yüksekliğinde ve 95 katlı olup açık havada 60 km uzaktaki yerler görülebilmekte.
Çin'in başkenti Pekin'de bulunan Ulusal Gösteri Sanatları Merkezi. 2001-2007 yılları arasında Fransız mimar Paul Andreu tarafından inşa edilen yapı titanyum cam elipsoit kubbe biçiminde ve yapay bir göl ile çevrili. Bina 5,452 kişilik kapasiteye sahip. Yaklaşık 150 bin metrekarelik yüzey alanı, 213 metrelik tepe noktasına sahip olan yapı, gün ışığından yararlanılabilmesi düşünülerek tasarlanmış. İç kısmı, akşam saatlerinde dışarıdan görülebilen merkez, büyük sanat gösterilerine ev sahipliği yapıyor.
İlginç bir yapı da Brasilia Katedrali. Yapı, Brezilya’nın başkenti Brasilia’da yer alan ve Oscar Niemeyer tarafından tasarlanmış hiperbölik şekle sahip betonarme bir katedral. Bu hiperbolik betonarme yapının çatısı cam ile kaplı. Yapı 21 Mayıs 1970 günü kullanıma açılmış. Çapı 70 metre olan katedralin dış kısmında farklı ve ilginç şekillerde 16 adet betondan sütun bulunmakta.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da 1971’de inşa edilen çöp fabrikası mimarisiyle dikkat çekiyor. Fabrika, şehirde bulunan evlerin büyük bir kısmına çöplerin ayrıştırılarak yakılması sonucunda elde edilen enerjiyle, ısı ve sıcak su sağlıyor. Fabrikada çıkan bir yangın nedeniyle 1986’da dış cephesi tamamen yanan binayı sanatçı Friedensreich Hundertwasser yeniden tasarlamış. 1987’de teknik, ekoloji ve sanatı bir çöp fabrikasında buluşturan Hundertwasser, Japonya gibi ülkelerin daha sonra alıntılayacağı bir sanat eseri meydana getirmiş.
mynet.com