Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, ten kokusunu engellediği için bebeğini emziren annenin parfüm sürmemesi gerektiğini söyledi.
Emzirmenin anne ile bebek arasındaki iletişimin önemli parçası olduğunu belirten Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, ten kokusunu engellediği için bebeğini emziren annenin parfüm sürmemesi gerektiğini söyledi.
Anne-bebek iletişiminde emzirmenin önemine değinen Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, emzirmenin anne ile bebek arasında tamamen doğaçlama gelişmesi gereken bir süreç olduğunu söyledi. Şarman, “Bu nedenle bebeği eğitmek için ‘saatli emzirmek’ doğru değil. Ayrıca bebeğini emziren annenin parfüm sürmesi anne sütünün ve annenin ten kokusunu engelliyor” dedi.
“Sağlık problemi olmadıkça emzirmenin yönetmeni bebek olmalı” diyen Şarman, sağlıklı bir emzirme süreci ve bunun bebeğin fiziksel-ruhsal gelişimine etkileri hakkında şunları aktardı:
ANNE KOKUSU NEDEN ÖNEMLİ?
“Anne sütünün ve annenin ten kokusunun önemi, değişik yöntemlerle hem hayvan hem de insan davranışları gözlemlenerek araştırılmış. Değişik sonuçlar ortaya çıkmış: Yenidoğan bir bebek sadece mamayla beslense bile anne sütü koklatıldığında ona çok daha fazla ilgi duyuyor. Bebekler, emziren ve emzirmeyen kadınlardan alınan ten sürüntüleri koklatıldığında emziren annelerin kokularını tercih ediyor. Tavşan yavrularında bu erken dönemdeki koku duyarlılığı haftalar içinde azalıyor. Tüm bu bilimsel veriler doğar doğmaz bebeklerin annelerinin tenlerine yerleştirilmelerinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Emziren annenin tenindeki doğal çekici kokuların kaybolmaması için anneler parfüm sürmemeli ve emzirme öncesi memelerini silerek süt kokusunu almamalılar. Emziren annenin günde bir kere duş yapması yeterli.
BEBEĞİ EĞİTMEK İÇİN ‘SAATLİ EMZİRMEK’ DOĞRU DEĞİL
Yenidoğan bebekler, son derece muhtaçtır ve en gelişmiş duyuları da temastır. Bunu en iyi giderebilecekleri anlar ise annelerinin kokusunu aldıkları emzirme seanslarıdır. Bebekleri sürekli bir programa sokma telaşı içindeyiz. Oysa bu durum oluşması gereken doğal süreçleri bozuyor. Örneğin ‘Bebeği yerinde bırakalım, kendi yerini bilsin’ diyoruz. Ancak bebekler, buna karşı çıkıyorlar. Çünkü onların doğal gelişim süreçlerinde özellikle ilk aylarda bol bol temas var. Bebekler ancak üç aydan sonra sosyal temasa geçiyorlar, kendi kendilerine 5-10 dakika oynuyorlar, sonra küçük bağırışlarla yanlarına annelerini çağırıyorlar. Çünkü yalnızlığa katlanamıyorlar.