• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Emre Aydın Şiirleri

meva_78_

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
8 Ağustos 2007
20
0
86
32
Karabük
Anadolu’nun kıraç toprağında doğdun sen çocuk.
Beşiğin,bir tarlada umut çadırı
Annen ırgat senin baban ırgat, elleri nasırlı tabi!
Çapası,silah; yaban otları en büyük düşmanı.
Kardeşin çok,
oyun arkadaşın:bir kara çekirge, uçuç böceği,
tepende dönen kavuran güneş.
En sevdiğin vakit, anne zamanı
öğün zamanı, en sevdiğin yemek: anne – baba senin.
Sen garipsin, şu koca toprak
şu hani eğri büğrü duran güne bakan,
seni,sevdiklerinden ayıran, en büyük düşmanın senin

Kızıyorsun, onlara vurmak istiyorsun,
Konuşmak,haykırmak” annemi benden almayın” demek istiyorsun
Ama haykıramıyorsun, susuyorsun.
Baba ırgat, anne ırgat senin.
Kardeşlerin,doğruca tarlaya
yine kalıyorsun sen
Kara bir çekirge, bir atom karınca,
Talihliysen, bir uçuç böceği,
Tepende dönüp duran kavurucu güneşle baş başa.
Oturuyorsun “üf püf “sıkılıyorsun
Minik adımlarla, sınırlandırılmış alanı aşarak,
Belli ki keşfe çıkıyorsun.
Belki bir kara çekirge, belki bir uçuç böceği,
Bekli de bir atom karınca,
Besbelli ki kaderin götürüyor seni
Bir dere kanarına .
Geri dön arzu, diye haykırıyor sana
yüksek bir sesle sessizlik
Ama sen duymuyorsun, öyle ya suyu ilk defa tanıyorsun
Annen sana yarınlar hazırlamak için
Vuruyor çapayı toprağa, her başını kaldırışında sana bakıyor,
Ama sen yoksun yada görünmüyorsun.
Sen boğuluyorsun bir damlacık canınla
Bir damlacık bir suda.
“Anne! ” diye haykırıyorsun,
sesini kimseye duyuramıyorsun.
Anne gözleri, annenin kalbindeki şüpheyi tetikliyor
Annen bakıyor ama seni göremiyor.
Küçülüyor şüphe, annenin korkusu büyüdükçe büyüyor.
Seni arıyor anne elleri
Çığlığı, etrafa seni aramaları için haber salıyor
korku küçülüyor, anne yüreğinde hüzün büyüyor
ellerindesin annenin,en sevdiğin yemeği,anne sevgisini yiyorsun.
belli ki kavrulmuşsun sıcaktan, anne gözyaşlarıyla serinliyorsun.
annen ağlıyor , baban ağlıyor, kardeşlerin, ırgatların hepsi
uçuç böceği,kara çekirge,atom karınca
daha demin seni kavuran güneş
Sen, mutlusun belli gülüyorsun,
belli ki çiçekler için de bir yer keşfettin
“Anne, ben mutluyum.” Diyorsun
Bak ünlüde oldun! Üç yaşında, ırgat çocuk.
Gazete haberlerinde, haberlerin ünlülerle yan yana.
Bilirim, sende imrenmezsin onlara.
Gittiğin yer ebedi ey küçük çocuk! Sen ne mutlusun.
Seni tanımadım, sana göz yaşımı şiirimi sunuyorum.
bana bir iyilik ne olur.
senle peygamberime selam yolluyorum.

Emre Aydın

arkadaşLar bu şiiri iLk okuduğumda hakikaten çok beğendim ve hemen defterime geçirdim bu şiiri yazan bide EMRE AYDIN oLunca (:
 
arkadaşLar bu şiirin hikayesi
bu şiir Anadolu'nun her hangi bir toprağında geçimini güneşe karşı savaşarak sağlayan,alınteriyle kazanmayı ve helal yemeyi kutsal bilen,bu kutsallık savaşında küçük çocuğunu tek başına bırakmak zorunda kalan vedere kenarında oynarken çocuğunu kaybetmiş tanımadığım ama hissetiğim küçük Arzu'nun ailesinin hoşgörüsüne dayanarak binlerce Arzu'ya yazılmıştır.
 
LOKANTA
adam gururla lokantadan içeri girdi yorgundu adam
çok yoksuldu hem de babaydı
kolunda karısı vardı elinde kızı


adamın karısı vardı karısının elleri vardı delik deşik
hazır cevabı vardı her soruya verdiği;
"ben bilmem beyim bilir"
muhtemel hiç bir zaman sevmemişti beyini.


adamın kızı vardı kızın gözleri vardı yüzü vardı
sonra üstü başı vardı eski
bir gülümsemesi vardı ki yüzüyle gözlerini neredeyse tamamen örten
lokantaya gelebildiklerindendi o gülümsemesi başka bir şeyden değil


bir de yavaş yemesi vardı kızın
neden hemen dönmek isteyecekti ki bi oda bi salon yalnızlıklarına.

SALİH

salih
öldürdüğü için
yıllarca hapis yattığı
o ibneyi
o gece
cihangir`de değil de
bi pavyon sahnesinde görse
ayakta alkışlardı




rahşan affetmese
evlenemezdi salih
ve bıçaklayamazdı karısını
bakire çıkmadı diye




halbuki aynı salih
on sekiz yaşının
ilk soluğunu
kerhanede almıştı

OTOBİYO
seksenlerde çocuktum
doksanlarda çocuk
en küçük çocuk iki bin beşte
ikibin altıda ölü bulundum


ÖNGÖRÜ-2 Şubat

memet sever`e


bok gibi hissediyorum memet

ömrüm yapamadıklarımı düşünmekle geçecek

bana kardeşlik yapma şimdi teselli filan verme

her ömür böyle geçmiyor mu

seninki de böyle geçecek

ÖNGÖRÜ-İSTANBUL HATIRASI

nasıl olacak biliyor musun
iki bin bilmem kaçın bilmem ne ayında
istiklal`den geçeceğim
ilk sapağın başında sen duracaksın
yanında dört kişi olacak üçü erkek biri kadın
erkeklerden biri sevgilin
belki kocan büyük ihtimalle kocan
önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin
kocanı öldürmem gerekecek
seni de öldürmem gerekecek
hiç kimseyi öldürmeyeceğim
ama önünüzden geçeceğim dibinizden
sen beni görmeyeceksin


nasıl olacak biliyor musun
kıyafetini sevmeyeceğim yine
yanındakileri hiç sevmeyeceğim
her taşın altından acı çıkacak
sen çıkacaksın hatta kocan çıkacak
hakkın yok buna ama böyle olacak
sen beni görmeyeceksin kocan görecek
sana bir şey söyleyemecek
nasıl olacak biliyor musun
çok kötü olacak
başım yerlere düşecek






ÖLÜR MÜYDÜN SANKİ SEVSEN BENİ


Yaşadığımdan emin değilim.Gittiğinden eminim ama bak,seni özlediğimden eminim.
Yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
Beceriksizliğimden,yalnızlığım dan,bu şehri sevmediğimden,düzensizliğimden ,yorgunluğumdan,huysuzluğumdan ,baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan,kırgınlığımdan,bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
Örnekleri çoğaltabilirim.Örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.

Birileri namusum üzerine yemin edecek,


Ölür müydün sanki sevsen beni.


Günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.Ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.Ağzım artık daha bozuk.
Her tarafta pis bir koku;nefes alamıyorum.
Çok bekledim seni.Her halimle,her yerimle bekledim.
Yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
Aramanı bile bekledim bazen.Ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.Bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
Seni bekledim ben çünkü
Seni bekledim.
İçtim..içtim..içtim...
Kustum.
En çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.Sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
Senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri,senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
Kustum..kustum..kustum.
İçtim.

Ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,


Ölür müydün sanki sevsen beni.


içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.


Neye el atsam piç ediyorum.
Yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
En sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.Her yıl ilkokula başlıyorum.Her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
Uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.

Yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,


Ölür müydün sanki sevsen beni.







YİNE DE BEN TOPLARDIM YERLERDEN KALBİMİN KIRIKLARINI


en çok
senin yanında üşürdüm
sen beni her zaman üşütürdün de
haddimi aştığım zamanlarda
sana yaklaşmayı denediğim zamanlarda yani
en acımasız soğuğunu çarpardın üstüme
çok toydum
dayanamazdım
buz kesilirdim
ve son bir vuruşla
paramparça etmeyi de ihmal etmezdin
o buz kütlesini her seferinde


yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını


suya benzerdin
musluktan damlardın mesela
ben uykuya dalmadan hemen önce
uykumu ***mek için

yada durup dururken
bir salgın hastalık getirirdin uzaklardan
bana armağan ederdin

hiç bi şey yapmasan
ayakkabımın içine girerdin
tam da evden yeni çıkmışken ben



sen basbayağı suya benzerdin
ne zaman kötü hissetsen
kötü hissettirmek için
yokuş aşağı akmaya başlardın bütün gücünle
tabi ki ben olurdum yokuşun altında
ve her zaman hazırdı savunman;
yokuş yukarı nasıl akacaktın
ve tabi ki gövdemi parçalardın
sen benim gövdemi parçalardın da
yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını



sen suya benzerdin ya
sensiz olmazdı
olduğu kadar da olmazdı
yani ben bir hiç kimseydim
ama yine de ben toplardım yerlerden kalbimin kırıklarını


sırf ayaklarına batmasın diye..
 
608

senin için yalnız bıraktım kendimi.
neşterden bozma bir tahterevalli üzerindeyim de
kimseyle oynamak istemiyorum sanki
kimse yok karşımda
buna rağmen yerde karşımdaki oturak,
evet yerde! hem boş hem yerde!
havada olan benim havada asılı olan!
ben varsam bir ağırlığım da olmalıydı halbuki benim
yanlış mı?



eksik buluyor musun hiç göremediğin yerlerini?
buluyorum ben
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum “ne olsun,aynı”
sonra diyorum ki kendime
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”


bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum
bi kere karşılaştık ya hatırlıyor musun ne kadar güzeldi
eski sevgililer neden arkadaş olamasın tadındaydı gerçi ama güzeldi
sen çok güzeldin
geceydi,evine kadar yürüdük
yoruldun çok
hafif kızardı yanakların
azıcık alkollüydün
özlemiş gibiydin üstelik beni
çok konuşmadın
bi kaç bir şey anlattın ki önemsemiyordun anlattıklarını
ama gözlerin parlıyordu,anlatabiliyor olmayı sevmiş gibiydin
“nasılsın” dedin sonra birden
gerçekten “nasılsın” diyordun
“iyidir” dedim ben
“ne olsun,aynı” demedim
çok mutluydum çünkü
utanmasam ağlayacaktım


o kadar yakın mıydı senin evin çok çabuk varmadık mı?
çok mu hızlı yürüdük ki ben mi hızlı yürüttüm seni?
ve sen o apartmana ne zaman girdin de ne zaman söndü o ışık?
sonra ben dedim ki kendime
“ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
utanmadım ağladım


nasılsın Su?mutlu musun?
büyüksün benden farkında mısın
havada olan benim havada asılı olan
artık debelenmiyorum ayna önünde iyi göründüğüm bi açı yakalayana kadar
kabullendim bile sayılır çirkinliğimi
temizlemiyorum odamı
heyecanla uyanmıyorum
“nasılsın” diyorlar mesela
“iyidir” diyorum
“ne olsun aynı”.


senin için yalnız bıraktım kendimi
fedakar aşık tadında değil yada aklanmaya çalışan yahuda tadında
öyle bıraktım işte elimde olmadan
hiçbir şey talep etmeden bıraktım
hatta bir ölü nasıl aklayamazsa kendisini
öyle



bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum dedim ya
terminalleri de unutmuyorum
sen giderken daha soğuk olurdu terminaller
ağlardın bazen,ben ağlamazdım
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi susardım.
güçlü biri gibi susardım ki
yemin ederim kimsenin yanında senin yanında hissettiğim kadar güçsüz hissetmezdim kendimi
(bilmiyorum güçsüz mü doğru kelime aciz mi)
bu her zaman böyleydi
en çok terminallerde böyleyi bu
kıskançlık krizi oldu sonra böyleydi bu dediğimin adı
yemin ederim olsun istemedim ben kendi kendine oldu
depresyon oldu sonra
oldu işte bir şeyler
neticede ben unutmuyorum terminalleri ki
ne zaman gitsem o terminallere(sadece gitmek zorunda olduğum zamanlarda gidiyorum)
çatlaklar görüyorum yerlerde
büyük bir hüzün görüyorum o çatlaklardan havaya karışan
neden kimse görmüyor bunu da bir ben görüyorum?


ve Su,
bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi
yalnız bıraktım kendimi senin için
sıfır altı gün sıfır sekiz gece sustum önce
sonra “iyidir” dedim “ne olsun aynı”
ve bakıp aynada gittikçe çirkinleşen yüzüme
“ben” dedim “ben istenmiyor olmakla ilgiliyim”
ve Su,
alıştım ben
alıştım...



hatta evrenin bütün yalnızlıklarını üstüme alındım




İlham hüzünle gelir

İlham, hüzünle gelir aşkım.
Ve göz yaşı müjdeler,
Sensizliğin içimde doğurduğu,
Yanaklarımdan süzülen...
Sensizlik üstüne
Birkaç mısra yazar şair,
Hiç düşünmeden.
Akıl durur, nasihat dinlemez.
Yürek,içindeki yangına inat,
Durduk yere dile gelir birden.
Ahlar çekilir...
Geçmişi yad ederken.

İlham,hüzünle gelir aşkım.
Gecenin tam ortasında,
Tüm şehir uyurken,
Işığı yanan bu evde,
Yıldızlar bir birlerine:
Bu adam kim? Ne yapıyor? derken.
Ve göz yaşı müjdeler,
Sensizliğin içimde doğurduğu,
Sensizlik üstüne,
Birkaç mısra yazar şair,
Hiç düşünmeden!






Korkmuyorum


Korkmuyorum! Çünkü karşındayım.
Aşkımı itiraf edeceğim sana.
Belli ki sevmediğini söyleyeceksin,
Belki küçümseyeceksin bakışlarında,
Belki de olur ya bende seni…. diyeceksin
Gözlerim,olur ya bu müjdeyle,
Ağlamaklı olacak.
Ama ağlamayacağım karşında,
Sana sevgimi,
Küçücük yüreğimde yaşayacağım.
Nisan yağmuru gibi
Bir başka yağmurla sulanacak,
Sevda çiçekleri açacak gönlümde,
Yalnız senin görebileceğin ,
kimsenin göremeyeceği
Seni bekleyecek sevda çiçekleri









an gelir





An gelir de,
Anlatamazlar ya kelimeler anı.
Yüreğimden bir fısıltı,
Sorar ya,beni ne kadar sevdiğini.
Cevap almasa da olur.
Yalnız senin duyabileceğin,
Mırıltılarla anlatır ya,
Yüreğim, ölüp ölüp dirilten,
Sevda yangınını.
Senden bir el uzatmanı bekler,
Ölüm,son nefesini
Çekerken içime,
Seni çekmeyi istercesine,
Etrafına bakınır!
Ve seni bulamazsa
İnan ki aşkım,
Ölüm,sandığından da zor gelir

















senağlama:asigim::utangac:
 
Back