- 26 Şubat 2007
- 8
- 0
- 56
Genel çizgileri ile bakıldığında empatiyi şöyle tanımlayabiliriz: Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine “empati” adı verilir.
· Empati üç temel öğeden oluşmaktadır. Bu öğeler olmadıktan sonra empati kurmuş sayılmayız. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
a) Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir deyişle empati kurmak isteyen kişinin, karşısındaki kişinin fenomenolojik alanına girmesi gereklidir. Fenomenolojik alan nedir? Psikolojiye göre herkesin böyle bir alanı vardır. Her insan gerek kendisini, gerekse çevresini, kendine özgü bir biçimde algılar, bu algısal yaşantı özneldir; kişiye özgüdür. Yani her insan, dünyaya kendi bakış tarzıyla bakar. Empati kurmak isteyen kişi de, karşısındakinin dünyaya bakışıyla bakması gerekmektedir.
b) Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir.
c) Son öğe ise, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Eğer karşımızdakinin duygularını ve düşüncelerini ona ifade etmezsek, empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Örneğin bir dostumuz üzülmektedir. Kendimizi onun yerine koyup, neler yaşamakta olduğunu anlarız. Onun duygularını hissederiz. Sıra ona karşı ifade etmeye geldiğinde ise hiçbir şey yokmuş gibi gülümseyerek “Takma kafana!” dersek, yüzümüzdeki ifade ile söylediğimiz sözler arasında çelişki yaşamız oluruz. Böylece de hem karşımızdakine yardımcı olamayız, hem de empati süreci tamamlanmamış olur.
· Empatik tepki vermenin başlıca iki yolu vardır:
1 - Yüzümüzü ya da bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek
2 - Sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek.
!!! Ancak empatik tepki vermenin en etkili yolu, herhalde ikisini birden kullanmaktır. Böylece daha etkili bir şekilde amacımıza ulaşabiliriz. !!!
EMPATİNİN SEMPATİDEN FARKLILIĞI
· Öncelikle sempatinin tanımını yaparak, daha önce yaptığımız empati tanımıyla karşılaştıralım.
- > Bir insan sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamıza, onu anlamamıza gerek yoktur; sempatide “yandaş” olmak esastır.
· Örneklerle anlatmak gerekirsek:
Diyelim ki bir futbol takımını tutuyorsunuz. Aynı takımı tutan kişilere sempati duyarsınız; takımınız kazandığında hep birlikte sevinirsiniz. Fakat bu kişilerin, tuttuğunuz takımla ilgili neler hissettiklerini bilmeyebilirsiniz. Eğer bilseydiniz bu kişiye sempati kurmanızın yanında empati de kurmuş olurdunuz.
· Başka bir örnek verirsek:
Diyelim ki bir ziyafettesiniz ve bir yakınınız, yanında oturan kişinin üzerine yemek döktü. Eğer yakınınızın utandığını fark ederseniz bu empatidir. Eğer yakınınız yemeği döktü diye, onunla birlikte siz de utanırsanız, sempati duymuş olursunuz. Bunun nedeni ise yakınınızla özdeşim kurmanızdır. Sempati duyulan insanlarla özdeşim duyulur.
BENMERKEZCİLİK VE EMPATİ
· Ben-merkezcilik ve empatik anlayış birbiriyle bağdaşmaz. Olaylara ben merkezci yakalaşan birinin karşısındakinin üne girmesi ve olaylara onun bakış açısıyla bakması, yani sempati kurması mümkün değildir. Ben merkezcilik, empatiden uzak davranıştır.
· Ben-merkezci sahip olanlar, nesnelere ve başka insanlara ilişkin gerçekleri fark etmede, diğer insanların üne girmede güçlük çekerler. Böylece de diğer insanların neler düşündüklerini ve hissettiklerini yeterince anlayamazlar.
- > Bir örnekle ben-merkezcilik ve empatinin farklılığını pekiştirelim.
· Diyelim ki bir kağıda üç tane resim çizdik. Sırayla bir adam, bir dağ ve bir ağaç. Bu söylenen sırayla bir kağıda çizilmiş. Daha sonra ise resimdeki adamla empati kurmamız istenmiyor, yani kendimizi onun yerine koymamız isteniyor. Daha sonra ise “bu adam ne görüyor?” deniliyor. Ben merkezci bir insan bu soru karşısında şu cevabı verir: “Resimdeki adam dağ ve ağacı görüyor.” Ancak empati kuran bir insan bu cevabı vermez ve doğru olan cevabı verir, yani “Resimdeki adam sadece dağı görüyor. Çünkü dağ, ağacın önünü kapatmıştır.” Böylece kendimizi resimdeki adamın yerine koymuş oluruz.
· Bu konu hakkında günlük hayatımızdan örnek verirsek:
Size birisi adres sordu diyelim. Siz adresi tarif ederken, “soldan ikinci sokak” dediğinizde kendi solunuzu kastederseniz empati kurmamış olursunuz ve ben-merkezci olarak olaya yaklaşmış olursunuz. Halbuki sizin sağınızı yani onun solunu gösterirseniz empati kurmuş olursunuz.
ALINTI
· Empati üç temel öğeden oluşmaktadır. Bu öğeler olmadıktan sonra empati kurmuş sayılmayız. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
a) Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir deyişle empati kurmak isteyen kişinin, karşısındaki kişinin fenomenolojik alanına girmesi gereklidir. Fenomenolojik alan nedir? Psikolojiye göre herkesin böyle bir alanı vardır. Her insan gerek kendisini, gerekse çevresini, kendine özgü bir biçimde algılar, bu algısal yaşantı özneldir; kişiye özgüdür. Yani her insan, dünyaya kendi bakış tarzıyla bakar. Empati kurmak isteyen kişi de, karşısındakinin dünyaya bakışıyla bakması gerekmektedir.
b) Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir.
c) Son öğe ise, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Eğer karşımızdakinin duygularını ve düşüncelerini ona ifade etmezsek, empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Örneğin bir dostumuz üzülmektedir. Kendimizi onun yerine koyup, neler yaşamakta olduğunu anlarız. Onun duygularını hissederiz. Sıra ona karşı ifade etmeye geldiğinde ise hiçbir şey yokmuş gibi gülümseyerek “Takma kafana!” dersek, yüzümüzdeki ifade ile söylediğimiz sözler arasında çelişki yaşamız oluruz. Böylece de hem karşımızdakine yardımcı olamayız, hem de empati süreci tamamlanmamış olur.
· Empatik tepki vermenin başlıca iki yolu vardır:
1 - Yüzümüzü ya da bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek
2 - Sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek.
!!! Ancak empatik tepki vermenin en etkili yolu, herhalde ikisini birden kullanmaktır. Böylece daha etkili bir şekilde amacımıza ulaşabiliriz. !!!
EMPATİNİN SEMPATİDEN FARKLILIĞI
· Öncelikle sempatinin tanımını yaparak, daha önce yaptığımız empati tanımıyla karşılaştıralım.
- > Bir insan sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamıza, onu anlamamıza gerek yoktur; sempatide “yandaş” olmak esastır.
· Örneklerle anlatmak gerekirsek:
Diyelim ki bir futbol takımını tutuyorsunuz. Aynı takımı tutan kişilere sempati duyarsınız; takımınız kazandığında hep birlikte sevinirsiniz. Fakat bu kişilerin, tuttuğunuz takımla ilgili neler hissettiklerini bilmeyebilirsiniz. Eğer bilseydiniz bu kişiye sempati kurmanızın yanında empati de kurmuş olurdunuz.
· Başka bir örnek verirsek:
Diyelim ki bir ziyafettesiniz ve bir yakınınız, yanında oturan kişinin üzerine yemek döktü. Eğer yakınınızın utandığını fark ederseniz bu empatidir. Eğer yakınınız yemeği döktü diye, onunla birlikte siz de utanırsanız, sempati duymuş olursunuz. Bunun nedeni ise yakınınızla özdeşim kurmanızdır. Sempati duyulan insanlarla özdeşim duyulur.
BENMERKEZCİLİK VE EMPATİ
· Ben-merkezcilik ve empatik anlayış birbiriyle bağdaşmaz. Olaylara ben merkezci yakalaşan birinin karşısındakinin üne girmesi ve olaylara onun bakış açısıyla bakması, yani sempati kurması mümkün değildir. Ben merkezcilik, empatiden uzak davranıştır.
· Ben-merkezci sahip olanlar, nesnelere ve başka insanlara ilişkin gerçekleri fark etmede, diğer insanların üne girmede güçlük çekerler. Böylece de diğer insanların neler düşündüklerini ve hissettiklerini yeterince anlayamazlar.
- > Bir örnekle ben-merkezcilik ve empatinin farklılığını pekiştirelim.
· Diyelim ki bir kağıda üç tane resim çizdik. Sırayla bir adam, bir dağ ve bir ağaç. Bu söylenen sırayla bir kağıda çizilmiş. Daha sonra ise resimdeki adamla empati kurmamız istenmiyor, yani kendimizi onun yerine koymamız isteniyor. Daha sonra ise “bu adam ne görüyor?” deniliyor. Ben merkezci bir insan bu soru karşısında şu cevabı verir: “Resimdeki adam dağ ve ağacı görüyor.” Ancak empati kuran bir insan bu cevabı vermez ve doğru olan cevabı verir, yani “Resimdeki adam sadece dağı görüyor. Çünkü dağ, ağacın önünü kapatmıştır.” Böylece kendimizi resimdeki adamın yerine koymuş oluruz.
· Bu konu hakkında günlük hayatımızdan örnek verirsek:
Size birisi adres sordu diyelim. Siz adresi tarif ederken, “soldan ikinci sokak” dediğinizde kendi solunuzu kastederseniz empati kurmamış olursunuz ve ben-merkezci olarak olaya yaklaşmış olursunuz. Halbuki sizin sağınızı yani onun solunu gösterirseniz empati kurmuş olursunuz.
ALINTI