Cemiyet hayatında, giyim kuşamıyla olduğu kadar güzelliği ve fit vücuduyla da ilgi odağı olan Eda Taşpınar ile düzenli olarak gittiği Armoda Güzellik Merkezi’nde güzellik üzerine konuştuk. Taşpınar, merak edilen güzellik sırlarını Şamdan Plus’la paylaştı...
Röportaj: Öykü Yazıcıoğlu
Bakımlı bir kadın sizin için ne ifade ediyor, biraz anlatır mısınız?Bakımlı bir kadın herhangi bir ortama girdiğinde enerjisi ve özgüveni ile kendine baktıran kadındır bana göre. Daha sonrasında ise saç parlaklığı, teninin parlaması önemli ama bunlardan daha önemlisi bana göre gözünün içindeki parıltıdır.
Bakımlı olmak için neler yapıyorsunuz, özel formülleriniz, her gün mutlaka uyguladığınız bir takım yöntemleriniz var mı?Benim daha çok anneannemden öğrendiğim yöntemlerim var. Örneğin; bunlardan biri cildi doğal sebze kabuklarıyla temizlemek. Ben her gün cildimi salatalık kabuğu ile temizlerim, ayrıca gül suyunu da sıkça kullanırım. Doğal ürünleri kullanmaktan yanayım açıkçası. Bildiğiniz gibi bir tane yine anneannemden kalma selülit fırçam var. Gerçi bu normal bir fırça ama ben onunla vücudumu her aksam aşağıdan yukarıya doğru beser dakika tararım. Bu da kan dolaşımını hızlandırıyor ve selülit oluşumunu engelliyor ya da azaltıyor. Cildime, aktarlardan aldığım özel karışımlardan yaptığım maskeler uygularım. Tabii ki bunların yanı sıra sağlıklı beslenme ve spor da bir insan için çok önemli.
Günlük hayatta fazla makyaj yapmayan, hatta oje bile sürmeyen birisiniz. Hep böyle miydiniz yoksa çocukken annenizin makyaj malzemeleriyle oynar mıydınız?Çocukken gerçekten de çok rüküştüm. Annem sportif bir kadındır ama ona bile kırmızı rugan ayakkabılar aldırırmışım ve giymesini istermişim. Yine onların makyaj masalarında oturup yüzümü, gözümü boyar ve onların Babydoll’larını giyermişim. O zamanlar böyle bir merakım varmış yani.
Ne oldu da sonra sadeliği ve doğallığı tercih ettiniz?Ailenden nasıl görürsen sen de öyle oluyorsun sanırım. O bir dönemdi ve geçti. Benim hem annem, hem de anneannem çok doğal olduğu için ben de öyle devam etmişim. Doğallığın daha önemli olduğunu anladım sanırım.
Yıllardır modeli değişmeyen ve çok da sağlıklı görünen saçlarınız var. Bunu korumak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?Hayvan iliği sürüyorlar saça, bu özel bir karışım ve biraz kötü kokuyor ama bunu kullanıyorum. Çünkü saçı gerçekten de çok iyi besliyor. Yazları da güneşten kurumaması için badem yağı ve zeytinyağı sürüyorum. Zaten saçımda boya yok ve bu nedenle de çok yıpranmıyor. Çok fazla da fön çektiren biri değilim, o nedenle de ışığını kaybetmiyor saçım.
Bu bahsettiğiniz hayvan iliği kürünü siz evde mi uyguluyorsunuz?Hayır, bunu kuaförler uyguluyor ama ben Armoda Güzellik Merkezi’nde uygulatıyorum.
Saçınız sizi tanıdığımızdan beri hep uzun, hiç kestirmeyi düşündünüz mü?Arada geliyorlar ama belli olmaz, her an karsınıza kısacık saçlarla çıkıp bir sürpriz yapabilirim.
Türkiye’de giyim kuşam denildiğinde ilk akla gelen isimlerden birisiniz. Stil ikonu olarak anılmak sizde ister istemez her daim bakımlı olma hissi de uyandırıyor mu? Böyle bir zorunluluk hissediyor musunuz?Ben çoğu şeyi artık kendim için yapıyorum. Belki eskiden böyle şeyler düşünüyordum ve panikliyordum ama artık öyle değilim. İnsan yasadıklarıyla öyle bir yere geliyor ki bir anda ‘kendin olmak’ önemli oluyor. Nasıl hissediyorsam öyle davranıyorum artık. Tabii ki de bakımlı olmak da önemli ama ben önce kendime saygımdan dolayı daha sonra da etrafım için bakımlı olmayı tercih ediyorum. Bu nedenle de olabildiğimce bakımlı olmaya özen gösteriyorum.
Sizi yaz-kış bronz görüyoruz, kışın solaryuma mı giriyorsunuz?Son beş senedir solaryuma hiç gitmiyorum. Artık yaz aylarında bronzlaşmayı seviyorum. Kışın ise olabildiğince beyaz kalmak istiyorum.
Yazın sporunuzdan da hiç taviz vermediniz. Simdi artık is yoğunluğunuz da fazla olacak, spora vakit ayırabilecek misiniz?Ben her şeyimi ona göre ayarladım. Spor için sabah saat 06.00’da kalkarım, sporuma giderim ve oradan ise giderim. Haftanın beş günü Bootcamp antrenmanları yapıyorum. Haftada üç gün de biriyle birlikte dışarıda koşuyorum. Ben bunu bir hayat tarzı sekline getirdim. Severek yaptığım için de bana külfet gibi gelmiyor. Sporu önce sağlık sonra görüntü için herkesin yapması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca sporun vücuda verdiği diriliği başka hiç bir şey veremiyor.