E-nefret dünyası

talin

Guru
Kayıtlı Üye
20 Haziran 2007
4.250
27
45
Dijital içeriği üretmek, saklamak, yaymak ucuzladıkça web’de nefret saçmak daha da kolaylaşıyor.



Sosyal network ve video paylaşım sitelerinin çıkış noktası, ‘insanları sanal ortamda bir araya getirmek’ ve bilgi paylaşmaktı. Ancak bu tip siteleri, nefret tohumlarını saçmak için kullananların sayısı hızla artıyor. Bizde en bilinen örneği, YouTube’un kapatılmasına yol açan ‘Atatürk’e hakaret’ klibi...

İnternette salyalar saçarak küfür etmekten zevk almak, sadece bizim milletimize özgü değil. Devlet sponsorlu ideolojileri internet sayesinde aşan genç sörfçülerin ta kendileri, milletler, ırklar veya dinler arası nefret propagandası yapar oldu... Çoğunlukla kendi başlarına hareket ediyor ve gerçek hayatta dile getiremedikleri öfkelerini internette kusuyorlar.

Yahudi insan hakları grubu Simon Wiesenthal Merkezi’nde yapılan bir araştırma, geçen yıl nefret ve şiddet saçan sitelerin yüzde 30 arttığını ortaya koydu. Nasıl olmasın? Sosyal network’ler bile milliyetçilerin yuvalanma mekanı! Facebook’ta ‘Belçika diye bir ülke yoktur’, ‘Kosova Sırbıstan’ındır’ veya ‘I hate Pakistan’ başlıklı gruplar var. Mesela YouTube’un ‘alternatifi’ Podblanc, ‘beyaz kültür, beyaz politika ve beyaz çıkarlar’ etrafında ırkçılar için bol miktarda malzeme sunuyor. Devletler şimdilik bu tip ırkçı siteleri denetlese de dünyaya açıldıkları anda kontrol imkansız...

KES YAPIŞTIR

Mahkeme kararıyla kapatmak yerine daha yaratıcı ve etkili yöntemlere başvuran ülkeler de var: Mesela Rusya’da ‘Sovyet hikayesi’ adlı Litvanya kökenli bir belgesel, komünizmle faşizmi kıyasladığı için epey tartışıldı. Economist dergisine göre bu film 5 yıl önce piyasaya çıksaydı, Kremlin basın açıklamaları yapar, Litvanya elçiliğine tepkiler yağdırırdı. Şimdi bu işi Rus milliyetçileri üstlendi ve Sovyet komünizminin güzelliklerini anlatan alternatif bir dokümanın yaygınlaşması için bloglarla para topladı... İsteyenler parayla değil, dokümanı Baltık dillerine çevirerek destek veriyor.

Online toplulukların küçük olması, önemsiz oldukları anlamına gelmiyor. Milliyetçi bir mesaj, bloglar, online haritalar ve kısa mesajlar aracılığıyla katlanarak gücünü artırabiliyor. Böylece yanlış bilgiler, katmanlar halinde büyüyüp, yaygınlaşıyor. Dijital içeriği üretmek, saklamak, yaymak ucuzladıkça web’de nefret saçmak daha da kolaylaşıyor. Eskiden iyi bir propaganda yapmak için iyi karikatüristlere ihtiyaç olurdu. Şimdi herkes kendi ‘imajını’ yaratabiliyor. Tarihle ilgili araştırma yapmak için saatlerce kütüphanede geçirmek de gerekmiyor: Bir Google’la, iki-üç yerden alıntı yap, sonra kes yapıştır, alın size taş gibi propaganda!

Bugün 60’larını sürenler bile e-mail gruplarından gelen ne idüğü belirsiz yazıları birbirine forward etme hastalığına kapılmış vaziyette. Hele bizdeki gibi yalan- yanlış bilgiler üzerine kalem oynatanların mebzul miktarda olduğu coğrafyalarda, paranoya ve nefret üzerine kurulan dünyalarda yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.



Evdeki tehlike

Plastik kahve pişiricilerin, piyasadan toplanıp imha edilmesine karar verildi... Tehlike, su ile elektrot arasında yalıtımı bulunmayan ürünler için geçerli. Çünkü plastikte bulunan metal tozları ve Bisphenol-a (BPA) adı verilen madde, kaynayan suya karışınca kansere ve üremeyle ilgili sorunlara yol açabiliyor.

Biraz geç kalmış olsa da önemli bir adım. Ancak BPA, sadece plastik kahve ısıtıcısında değil, konserve, biberon, pet su şişesi gibi yüzlerce ev ürününde kullanılan bir madde. BPA kurşun, cıva gibi diğer toksinlerden farklı çünkü hormonlara etki ediyor. TIME dergisine göre bilimsel araştırmalar henüz yetersiz olduğu için, AB ile ABD bu maddeyi yasaklamadı. Yine de hayatındaki plastiği azaltmak isteyenlere biyologlar şu önerilerde bulunuyor:

1-Vinil duş perdesi ve konserve yiyecekten (özellikle domates gibi asitli ürünlerin saklandığı) uzak durun.

2-3 veya 7 numara ibaresi bulunan plastik oyuncak ve şişeleri kullanmamaya gayret edin.

3-Mikrodalgada plastik kabın içinde yiyecek ısıtmayın.



a.s.
 
X