Dünya Tiyatrolar Günü 27 Mart

terlik

İYİLİK MELEĞİ
Kayıtlı Üye
15 Ağustos 2008
2.802
15
Dünya Tiyatrolar Günü hakkında genel bilgi

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır.
27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzen­ler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar.
Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı.
Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmi­yor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çeki­ci konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir.
Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. ılk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenle­dikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur.
Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.
Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır.
Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir.
Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğre­timi konservatuar denilen okulda yapılır.
Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır:
Komedi : Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır :
a) Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür.
b) Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür.
Trajedi : Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtı­dır. .
Dram : Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir.
Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur.
Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara bera­ber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.




_alıntı_
 
Son düzenleme:
Dünya Tıyatro Gününün Öyküsü

Bundan otuz yıl önce A.M. Julien adında bir Fransız vatandaşı tasarladığı ilginç tiyatro festivalini gerçekleştirebilme olanağını bulamasaydı bugün bir 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nden söz edilemeyecekti. A.M. Julien’in önayak olduğu bu girişim 1954 yılı ılkbaharında, Paris’de, deneysel çalışmalarını sergileyecek yabancı topluluklara açık bir festival olarak doğdu. Adı da şöyle kondu : “THEATRE DES NATıONS” (Uluslar Tiyatrosu). Fransa dışından çeşitli uluslardan davet edilen tiyatro toplulukları o yıl Paris’e geldiler ve çalışmalarını sergilediler. 1955 ve 1956 yıllarında yinelenen bu festival o denli başarılı oldu ve ilgi topladı ki 1957‘de festivale resmi bir nitelik kazandırıldı ve sağlanan çeşitli olanaklardan yararlanılarak daha büyük boyutlarda uygulamaya geçildi. Nitekim 1957 yılı ılkbaharında Mart ayından Temmuz‘a dek Paris‘de “Sarah Bernhardt Tiyatrosu”nda birbiri ardından 16 topluluk 9 değişik dilde birbirinden başarılı oyunlar sergilediler.

Bu tarihten başlayarak festivale katılan yabancı toplulukların sayıları giderek arttı.Gerek toplulukların, gerekse sergilenen oyunların nicel ve nitel yapısı genişledi ve A. M. Julien’in düşlediği evrensel bir kapsama ulaştı. Klasik, neo-klasik ve modern oyunlardan opera ve bale temsillerine; dans ve tiyatro karışımı gösterilere; belirli bir tür içine sokulamayan deneysel çalışmalardan Uzakdoğu‘nun “Pekin Operası” , “Kore Operası”, Japon “No” ve “Kabuki” Oyunları Dansçıları”nın “Exotic” olarak nitelendirilen gösterilerine dek yaygınlaşabilen geniş ve zengin bir “Evrensel Tiyatro Festivali” durumuna geldi.

Festivalin ilginçliği yalnızca bu denli geniş gösteriler yelpazesine kapılarını açmasından kaynaklanıyordu. Seyirciler çeşitli ülkelerden gelen ve kendi dramatik geleneklerinin en seçkin örneklerini sergileyen, uzmanlaşmış toplulukları izlemek olanağını buluyorlardı. Örneğin Shakespeare’i ıngiltere’den gelen “Old Vic” den; Cehov’u Rusya’dan gelen ”Moskova Sanat Tiyatrosu”ndan; Brecht’i Doğu Almanya’dan gelen ”Berliner Ensemble’dan; Goldoni ve Pırandello’yu ıtalyan’lardan; O. Neill’i Amerikalılardan izleyebilme olanağı festivalin sağladığı küçümsenmeyecek başarılardan biriydi. Her ulus dünya tiyatro repertuarına kendi sanatçılarının getirdiği katkıyı kendi dil ve biçim anlayışıyla getiriyordu.

Festivalin başka bir ilginç yönü bir ülkenin tiyatro geleneğinin ürünü sayılan herhangi bir yapıtın bir başka ülke tarafından nasıl yorumlanabileceğinin de izlene bilinmesiydi: Moliere’i Kanadalılar ve Faslılardan; Sartre’ı Almanlardan, Brecht’i ısraillilerden seyretmek hem tiyatro severler hem tiyatro sanatçıları açısından ilgi çekici ve yararlı oluyordu. Birbirinden farklı sahneleme ve oyunculuk anlayışlarını sergileyen bu denli değişik topluluğun kısa bir süreç içinde yaptıkları gösteriler sanatçıları birbirlerini tanıma izleme ve değerlendirme olanaklarını sağlıyor ve tiyatronun evrensel birleştirici, tüm insanlığı dostluk ve barış anlayışı içinde bir araya getirebilme niteliği somut bir biçimde gerçekleşmiş oluyordu.

Dünyanın hemen her köşesinden tiyatro severleri ve tiyatro çalışanlarını bir araya getirmeyi başaran “Theatre Des Nationes” yalnızca yılın belli bir döneminde oyunlar sergileyen bir ilginç festival olarak kalmakla yetinmedi.Yılda on bir kez çıkan bir de yayın organı oluşturdu. Başlangıçta: “RANDESVOUS DES THEATRES DU MONDE” (Dünya Tiyatrolarının Randevusu) başlığını taşıyan bu yayın günümüzde: “THEATRE: DRAME, MUSIOUE, DANSE” (Tiyatro: Dram, Müzik, Dans) adıyla tanınıyor.Tiyatro alanının seçkin kişilerine tiyatronun çeşitli konularında konferanslar hazırlatıyor. Bunları Fransa’dan ve dünyanın pek çok yöresinde üyesi bulunan binlerce okuruna ulaştırıyor. ılginç konularda tartışmalar açıyor daha özgün konularda kongreler düzenliyor; buralarda varılan sonuçları özel sayılar halinde yayınlıyor. Bütün bunların yanında “Uluslararası Tiyatro Teknisyenleri Birliği” ve “Tiyatro Eleştirmenleri Birliği” adı altında iki de önemli uluslararası örgütü oluşturmayı başaran bu kuruluş her yıl artan sayıda oyuncu, topluluk ve seyirciyi bir araya getirmeyi amaçlayan gelişim çizgisinde çalışmalarını sürdürmekte. 1947 yılı Haziran ayı içinde Paris’de ünlü ıngiliz oyun yazarı ve eleştirmeni J.B. Priestley başkanlığında yapılan bir toplantı sonunda Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu ”UNESCO”ya bağlı yeni bir kuruluş doğdu: ”International Theatre Institute”(Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) adı verilen bu kurum tiyatro sanatçıları, tiyatro bilimcileri arasın da uluslararası düzeyde fikir alışverişine ve çeşitli araştırmalarda işbirliğine yardımcı olmak amacıyla 1948 yılı Haziranında Paris’deki merkeze bağlı 48 ülkede yerleşik ulusal temsilcilikler biçiminde örgütlenmesini tamamladı. “World Theatre” (Dünya Tiyatrosu) adıyla iki aylık sayılar halinde yayınlanan bir de yayın organı oluşturdu. Bu uluslararası örgüt de iki yılda bir kendisine üye ülkelerden birinin başkentinde dünya çapında bir kongre düzenliyor. Bu kongrelerin yanı sıra oyunculuk eğitimi, tiyatro mimarisi vb. özgün konularda konferanslar ve kollogyumlar düzenliyor. Dünya Tiyatro Günü’nün oluşumunda işte bu iki girişimin payı var. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1962 yılından başlayarak kuruluş amaç ve ilkeleri doğrultusunda topluluğa üye ülkelerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı. 2500 yıllık bilinen geçmişi boyunca tüm insanların ortak bir anlatım aracı durumuna gelmiş; dünya uluslarının birbirlerine yaklaşmalarında, birbirlerini anlamalarında değerli bir yer tutan tiyatro sanatının çağımızda, çağımız için yaşamak isteğini bir kez daha anlatmak; bu yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu hatırlatmak; eğitici ve yükseltici görevini belirtmek; kültür gelişmesindeki değerli yerini unutturmamak amacıyla düzenlenecek bu gün için bu amaçları uluslararası düzeyde 1954’den beri gerçekleştirmeye çalışan “Uluslar Tiyatrosu”nun açılış tarihi uygun görüldü: ”27 Mart.”






_alıntı_
 
evet doğru yazdıklarınız.Sanırım o gün tiyatrolar bedava oluyor................................
 
H.Taner'in yayınladığı ulusal bildiri

TıYATRO
Tiyatro gününde yazarlarımızdan Haldun
Taner'in yayınladığı ulusal bildiri.
Her gece saat dokuz'da dünyanın dört bir bucağında binlerce perde açılıyor.
Her gece saat dokuz'da milyonlarca insan ışıklandırılmış bir sahneden kendi dünyasının, kendi sorunlarının yoğunlaştırılmış bir kesitini ilgi ile izli­yor. Oyalanıyor; eğleniyor, heyecanlanıyor, düşünüyor, bilinçleniyor. Her günkü sürgit yaşamının akışı içinde tam fark edemediği, ya da edip de unuttuğu bazı ana sorunları yeni bir gözlükle görmeye başlıyor.
Tiyatrolar insanlara «Koşun, bana gelin, size ilginç bir şeyler göstere­ceğim» derler. «Gelin, beni izleyin memnun kalacaksınız» derler.
Bu alışkanlık yüzyıllardır sürüp gidiyor.
Çünkü; tiyatroda etli canlı oyunculardan, etli canlı seyircilere ve sonra yine o etli canlı seyircilerden etli canlı oyunculara geçen karşılıklı bir elekt­rik alışverişi vardır ki, bu aynı çatı altında aynı anda birbirini tamamlama ve karşılıklı etkileme olayı tiyatroya benzersiz bir toplumsal yaşantı niteliği kazandırır.
ınsanoğlu doğa karşısındaki korkularından başlayarak yüzyıllar boyunca acılarını, sevinçlerini, ihtiraslarını, düşüncelerini, düşlerini, özlem­lerini, taşlamalarını, dünya görüşlerini, savaşımlarını, her şeyini somutlaştırıp dile getirmiştir.
Tiyatronun bunca yüzyıllardır varoluşu boşuna değildir, tiyatro, insan mayasının kopmaz bir öğesi, insandan ayrı düşünülemez bir gereksinmesidir. Doğada işlevini bitiren her şeyin varlığını sürdürebildiği görülmemiştir. Tiyatro sürüyorsa, sürecekse her devirde bir işlevi olduğundandır.
«Tiyatro, iki kalas bir hevestir» sözü boşuna söylenmemiş... Tiyatronun mitolojik piri sayılan Dionisos'tan gelme bir coşkusu vardır. Bu coşku olmadan tiyatro çekici olamaz.
Her gece saat dokuz'da dünyanın dört bucağında tiyatrocular ne oynar­larsa oynasınlar sahneden salona bu coşkuyu, bu gençliği, bu gücü, bu sağlıklı havayı estirirler.
Her gece saat dokuz'da on binlerce perde dünya durdukça açılsın, dursun.
Tiyatro olmasa, insanoğlu çok eksik, çok güdük kalırdı.
Haldun TANER
 
Son düzenleme:
evet doğru yazdıklarınız.Sanırım o gün tiyatrolar bedava oluyor................................

Evet canım... keşke herkes hep gidip izlese; bilhassa çocuklara küçük yaşlarda tiyatro sevgisi aşılanabilse ; bazı kişilerle konuştuğumda çocuğunu ismini vermek istemediğim fast foodlara götürmeyi çocuğunu gezdirmek zannediyorlar bu da beni çok üzüyor...
Benim 6 yaşında oğlum var küçüklüğünden beri tiyatroya , sinemaya ve müzelere
götürürüz... Ve şimdi tiyatroyu seven bir çocuk; ne verirsen onu alıyorsunuz...
Bol tiyatrolu günler dilerim size...
 


Sevgili Arkadaşlar!
1948 yılında kurulan Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Bu enstitüye üye ülkeler, her 27 Mart gününü Tiyatro Bayramı olarak kutlamaktadır.
Tiyatrolar Gününde, tiyatroyu halka sevdirmek için etkinlikler yapılır. Hayatın bir parçası ve güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biri olan tiyatro da, harekete, konuşmaya ve bazen de müziğe yer verilir. ılk çağlarda tiyatro, yazılı bir metin olmadan oynanırdı. Yeteneğine güvenen oyuncular sahnede istedikleri gibi konuşurlardı.
Bizim kültürümüzde tiyatroyu; orta oyunu, gölge oyunu, köy seyirlik oyunları, meddahlık, danslı ve taklidi oyunlar şeklinde görürüz. Gölge oyununda, arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde vardır. Karagöz ve başka tipteki kuklalar bu perdenin üzerinde oynatılıp konuşturulur. Güzel hikayeler anlatarak halkı eğlendiren kişilere Meddah denir. Köylerimizde hâlâ, oyun çıkarma adıyla seyirlik oyunlar düzenlenmektedir.
ınsan hayatı içinde var olan umudun, acının ve sevincin, hep birlikte verildiği oyunlara dram diyoruz. Komedi, insan hayatı içindeki komik ve gülünç şeylerin oyunlaştırılmasıdır. Konularını tarih ve efsanelerden alan acıklı sahne oyunlarına ise, trajedi diyoruz.
Tiyatro eğitimi, konservatuar denilen okullarda verilir. ınsanları eğiten, eğlendiren tiyatro, aynı zamanda düşündürür de. Bir arada yaşayan insanların birlikte güldüğü, birlikte ağladığı ve hep birlikte düşündüğü tiyatro salonları, insanca duyguların da öğrenildiği yerlerdir.
Sözlerimi, ünlü tiyatro yazarımız Haldun Taner’in bir cümlesi ile bitiriyorum:
Tiyatro olmasaydı, insanoğlu çok eksik, çok güdük kalırdı.
 
Son düzenleme:
* Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır.

* Tiyatro, gönüller arasında bağ kurar.

* Tiyatro, kalp perdesini açan bir sanattır.

* Tiyatro, adamı insan eden sanattır.

* Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez.

* Tiyatrosuz bir toplum yeni doğmuş bir çocuk sayılır.
 
Dünya Tiyatro Günü


Dünyanın her yerinde
Yirmi Yedi Mart günü.
Tüm coşkuyla kutlanır
“Dünya Tiyatro Günü”.

Bildiri yayımlarlar
Dünya tiyatroları.
ınsanlara sunarlar
En güzel oyunları

Hiçbir ücret almazlar
O gün seyredenlerden.
Tiyatronun zevkini
Tattırırlar derinden.

Güneş nasıl dünyayı
Aydınlatıyor ise,
Tiyatrolar da öyle
Işık tutarlar bize.

Tiyatronun önemi
ınkâr edilmez asla.
Onu seyredenleri
Etmeyenle kıyasla.

Fark edersin o zaman
Tiyatro cevherini;
Anlarsın tiyatronun
Toplumdaki yerini.

Naim YALNIZ


tiyatro.jpg
 
Son düzenleme:
Sahneler
Umutlarla sevgiler
Hayal ile gerçekler
Dramlar komediler
izlenir sahnelerde

Sahnede oyuncular
Alıp bizi götürür
Güldürür düşündürür
Düşündürür güldürür.

Orda bir başka yaşam
Yaşanır çoğu akşam
Başarılı bölümler
Alkışlanır her akşam.

Dünyanın her yerinde
On binlerce sahnede
Sorunlar mutluluklar
izlenir sahnelerde.

Erol YAVUZ
 
Evet haklısın.Bende küçüklüğümde çok baleye ve tiyatroya gitmiştim.............
Simdi televizyonlar ve bilgisayarlar bu gibi faaliyetlerin yerini aldı maalesef.....................
 
MujdatGezen-ak2.jpg



gse_multipart12849.jpg


ÖZGÜR TİYATRO

“DÜNYA TİYATRO GÜNÜ”

26 MART 2009

SÖYLEŞİ : “KÜLTÜREL YOZLAŞMA SÜRECİNDE TİYATRO”

YER: AKADER Ankara Şube Konur 2. Sokak 27–5 Kızılay Ankara
SAAT: 19.30


27 MART 2009

AMATÖR TİYATROLAR BİRLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI

YER: YÜKSEL CADDESİ
SAAT: 18.00

SÖYLEŞİ : “KÜLTÜREL YOZLAŞMA SÜRECİNDE TİYATRO”

YER: KUYTU CAFE Konur Sokak 15/3 Kızılay-ANKARA
SAAT: 18.30
 
Son düzenleme:
27 MART DÜNYA TıYATROLAR GÜNÜ'NDE SOKAKTAYIZ !

ızmir Yenikapı Tiyatrosu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde de çeşitli etkinlikler gerçekleştirecek. Etkinlik programı şöyledir:

Dünya Tiyatrolar Günü yürüyüşü
Saat: 12.30
Toplanma yeri: Alsancak, Kıbrıs Şehitler Caddesi ıletişim Kitabevi önü.
Palto (sokak oyunu) Yazan: N. Gogol
Oyunlaştıran: Orçun Masatçı)
Yer: Alsancak Kültür Merkezi önü
Saat: 12.45
Fırtına (sokak oyunu)
yazan ve oyunlaştıran: Orçun Masatçı
Yer: Sevinç Pastanesi önü
Saat:13.00

DÜNYA TıYATROLAR GÜNÜ BıLDıRıSıNıN OKUNMASI
(Yazan: Temel Demirer)
Sevinç Pastanesi önü
Saat: 13.15
Dünya Tiyatrolar Günü yürüyüşü
Saat:16.00
Balçova Duru Park'tan belediye önüne.
Toplanma yeri: Duru ParkPalto (sokak oyunu)
Saat:16.15
belediye önü

DÜNYA TıYATROLAR GÜNÜ BıLDıRıSıNıN OKUNMASI
(Yazan: Temel Demirer)
Saat:16.30
belediye önü

DÜNYA TıYATROLAR GÜNÜ BıLDıRıSıNıN OKUNMASI
(Yazan: Temel Demirer)
Saat:19.00
Fuar Basmane kapısı önü

Belgesel film gösterimi "Şimdi Geçti Buradan: Erkan Yücel"
Saat:19.30
Fuar Gençlik Tiyatrosu


-----0-------0-------0------0------


Semaver Kumpanya’dan 27 Mart Tiyatrolar Günü Armağanı !
“Resm-i Geçit” ve “ınfazcı No: 14” adlı oyunlarımızı izlememiş olan seyirciler için bulunmaz bir fırsat: 27 Mart Tiyatrolar Günü’nde Semaver Kumpanya’nın iki yeni oyunu tek biletle arka arkaya seyredilebilecek.

Resm-î Geçit; dört duvar arasında sıkışıp kalmış iki kardeşin dışarıdaki yaşamın gerçekliğinden uzakta sürdürdükleri hayatlarının birdenbire nasıl değiştiğini çarpıcı bir dille anlatıyor.

ınfazcı No: 14; herhangi bir ülkede herhangi bir iç savaş sırasında geçiyor. Tansu Biçer’in tek kişilik olağanüstü performansı karşısında nefesinizi tutacaksınız.

Her bir oyun 1 saat olup gösterim toplam 2 saattir. Saat 20.30’da başlayacak oyunlar için biletler Çevre Tiyatro’sundan alınabilir.

Semaver Kumpanya, tiyatro adına "söylenmeyeni söyleme" misyonuyla yoluna devam ediyor. Gelin söylemeye birlikte devam edelim…

www.semaverkumpanya.com
 
Son düzenleme:
2ewfdbd.jpg
1.jpg


lukus_hayat_2.jpg
suna-pekuysal_lukus-hayat.jpg
Heyyy gidi Lüküs Hayat,,, Seni Seviyoruz Suna PEKUYSAL....








4lt5.png
Sen hiç ateş böceği gördünmü?... en unutamadığım ve severek izlediğim oyunlardan biridir...

Harikaydınız...
58.jpg



94.jpg
Oğlumun çok beğendiği oyunlardan birinin galası...
 
Son düzenleme:
Lüküs hayat uzun yıllar devam etmişti sanırım,durmaksızın...............................................
 
Lüküs hayat uzun yıllar devam etmişti sanırım,durmaksızın...............................................

Evet, halende devam ediyor... Hatta Zihni Göktay ,Derya Baykalın programına katılmıştı geçen hafta rekora gidiyormuş... Derya Hanım dünya genelinde rekora koşuyorsunuz başvuru yapın diyordu bakalım ne olacak...
Televizyonda da yayınlanmıştı bir zamanlar...
 
27 Mart'ta sahneler tiyatroseverlere ücretsiz açılacak

27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde sahneler vatandaşlara ücretsiz açılacak. O gün Devlet Tiyatroları'nın 12 bölgedeki 25 sahnesi ile sürekli turne sahneleri Gaziantep ve Malatya ile Muğla turnesinde 31 değişik oyun sahnelenecek.
Buna göre, Ankara Devlet Tiyatrosu'nda ''Genç Osman'' Büyük Tiyatro'da, çocuk oyunu ''Bir Yaz Masalı'' ve ''Köşebaşı'' Küçük Tiyatro'da, ''Keloğlan-Keleşoğlan'' ve ''Suçlu Yürekler'' Şinasi Sahnesi'nde, ''Fosforlu Cevriye'' Akün Sahnesi'nde, ''Eşik'' ile ''Bir Delinin Hatıra Defteri'' Altındağ Tiyatrosu'nda, ''Kontrabas'' Oda Tiyatrosu'nda, ''Küçük Bir Mucize'' ile ''Galilei'nin Yaşamı'' Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde ücretsiz izlenebilecek.
Devlet Tiyatroları'nın ücretsiz temsil vereceği diğer mekanları ve oyunlar şöyle:
-İstanbul Devlet Tiyatrosu Şişli Cevahir Sahnesi'nde ''Ful Yaprakları'', Şişli Cevahir Genç Kuşak Sahnesi'nde ''Değiştirilmiş Çocuk'', Harbiye Kenter Tiyatrosu'nda ''Kral Dairesi'', Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi'nde ''Ne Dersin Azizim?'',
-İzmir Devlet Tiyatrosu'nun Konak Sahnesi'nde ''Teyzesi'', Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde ''Misafir'', Narlıdere Kültür Merkezi Sahnesi'nde ''Simavnalı Şeyh Bedrettin'', Muğla Turnesinde ise ''Delil Yetersizliği'',
-Bursa Devlet Tiyatrosu'nun AVP Sahnesi'nde ''Deli Bayramı'', Oda Tiyatrosu'nda ''Adviye'',
-Adana Devlet Tiyatrosu'nun Hacı Ömer Kültür Merkezi Sahnesi'nde 11. Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali kapsamında festival oyunları,
-Trabzon Devlet Tiyatrosu'nun Atapark Haluk Ongan Sahnesi'nde ''Rumuz Goncagül'',
-Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun Orhan Asena Sahnesi'nde ''Sahnemizden Geçen Şarkılar'',
-Antalya Devlet Tiyatrosu'nun Haşim İş K.M.K Salonu'nda ''Benim Doktor Oğlum'',
-Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun DT Sahnesi'nde ''İki Efendinin Uşağı'',
-Konya Devlet Tiyatrosu'nun DT Sahnesi'nde ''Resimli Osmanlı Tarihi'',
-Sivas Devlet Tiyatrosu'nun Atatürk Kültür Merkezi Sahnesi'nde ''Kokona Yatıyor/Geveze Berber'',
-Van Devlet Tiyatrosu'nun Kültür Merkezi Sahnesi'nde ''Gayri Resmi Hürrem'',
-Gaziantep Devlet Tiyatrosu'nun Onat Kutlar Sahnesi'nde ''Kırmızı Başlıklı Kız'',
-Malatya Devlet Tiyatrosu Sahnesi'nde ''Kış Gelmeden''.

-BU YILIN BİLDİRİSİ NEDRET GÜVENÇ'TEN-

Bu yıl, ''27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirisi''ni tiyatro oyuncusu Nedret Güvenç hazırladı.
Bildiriye, ''Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne ışıklarından alırım'' sözleriyle başlayan Nedret Güvenç'in Dünya Tiyatro Günü bildirisi şöyle:
''Ben bir sahne işçisiyim, bir ağır işçi. İşim gereği gece-gündüz çalışırım, buradan sizlere en güzel, en doğru, en çağdaş ve gerçekçi bir oyunla ulaşmak için... Bir oyun, bir oyun daha, bir oyun daha... Böyle mutlu geçer ömrüm, yeter ki siz burada olun ve birlikte kotaralım oyunumuzu. Birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, birlikte coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim. Oyunun sonunda tiyatronun o vazgeçilmez gizemi içinden, alkışlarınızla, birlikte uyanalım. Güzel bir oyun sonrasının tatlı yorgunluğu içinde zevkle göz göze gelelim.
Şimdi biraz dertleşelim. Son yıllarda Türk tiyatrosu adına olumlu olumsuz pek çok konuşmalar yapılıyor. Kimileri seyircinin giderek düzeysiz komedilere şartlandırıldığını, hele hele özel tiyatroların, gişe kaygısı nedeniyle ucuz prodüksiyonlarla yetinmek zorunda kaldıklarını, bunun da sanatsal bir erozyon olduğunu savunuyor. Kısmen doğru olabilir ama tüm yokluklara karşın sanat heyecanı ile hala perde açabilen özel tiyatro yapımcılarımızın ve sanatçılarımızın verdikleri mücadele göz ardı edilemez.
Bazılarıysa 'güldürü, güldürü, güldürü' diyor. 'Seyirci artık gülmek istiyor, düşünmek istemiyor' diyerek seyircilerimizi küçümsüyor. Gene bazıları da 'maaşlı memurdan sanatçı olmaz' diye ödenekli tiyatrolarımızı hedef alıyor. Oysa onların ana tiyatro niteliğini ve Türk Tiyatrosu'nun kurucusu olduğunu unutuyor. Oradan yetişen birbirinden değerli büyük sanatçıların varlığını görmüyor.
Bazı güzel insanlar da başlangıçtan bu yana Türk tiyatro sanatçılarının içinde çok büyük yetenekler olduğunu savunuyor ki aynı kanıdayım. En ilginç olanı da bazı çok bilirler, 'artık hiç kimse tiyatro yazmıyor, tiyatro yazarlarımıza ne oldu?' diye bir yanılgıdan yola çıkıyor. Bu çok önemli, çünkü yazarsız tiyatro olmaz. Bence bunu birlikte çözeceğiz, ama önce yazarlarımızı dinleyerek. Çünkü çok değerli ve büyük tiyatro yazarlarımız var.''

''GENÇ TİYATROCULAR İŞ BAŞINDA''-

Bazı tiyatroseverlerin eski tiyatroları aradığını belirten Güvenç, aslında çevrelerine dikkatle baktıklarında gençleri göreceklerini kaydetti. Güvenç, tiyatroda değişimin ve gelişimin yaşandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Genç tiyatrocular iş başında. Hepsi de yetenekli, yürekli ve cesur. Bir araya gelip kendi özgün tiyatrolarını kuruyorlar. Yazıyorlar, oynuyorlar ve devamlı perde açıyorlar. Ben onlara 'safkan tiyatrocular' diyorum.
Ve gene diyorum ki günümüzün sanal ortamlarına karşın, Türk tiyatrosu tüm gerçekliğiyle dimdik ayakta. Yeni ve çağdaş bir Türk tiyatrosu hızla kendini bütünlerken, taptaze ve kararlı bir jön Türk, tiyatronun müjdesini veriyor. Çoğu tabuları yıkan bu özgür soluklu tiyatronun temelinde insanoğlunun gerçekleri var. Ama her şeyden öte, ülkemizin ve ülkemiz insanının iç güzelliği, kadirbilirliği, kaderciliği ama en umutsuz anlarda bile, o şaşmaz iradesi, kararlılığı ve sağlamlığı var.
'Sanatçı alnında ışığı hisseden insandır' diyor Büyük Önder. Bizler o ışığı sizlerden alıyoruz. Ve dünya durdukça, kim ne derse desin, her söze verilecek en doğru cevap buradan olacaktır, tiyatro sahnelerinden. Çünkü sizler buradasınız.
O halde çalsın son ziller, açılsın perdeler...''





_alıntı_
 
Bugün gideceğiniz Tiyatro Oyunları ya ücretsiz ....
:teytey:
 
Son düzenleme:
X