- 11 Nisan 2007
- 82.979
- 481.508
Afrika'nın bir bölümünde yaşayan kaplanlar arasında ilginç bir dayanışma örneği sergilenir.Güçlü yağmurlar beraberinde korkunç yıldırımlar taşırlar buralara.Yeryüzüne büyük bir gürültüyle inerler.
İlginç olan bu şiddetli yağmurlar yağarken kaplanların birlikte gerçekleştirdiği bir olaydır.Yoğun yağmurlar sırasında kaplanlar açık alanlara çıkarlar.Kısmen yıldırımlara karşı korunaklıdır açık alanlar.Çünkü ağaçların üzerine yıldırım düşmesi olasılığı fazladır ve yangınlarada neden olabilir.
Açık alana toplanan kaplanlar kafalarını birbirlerinin kafalarına yaslarlar.
Tek bir şey yüzünden!
Eğer birinin üzerine yıldırım düşerse,diğerleride onunla birlikte ölür.Yanyana,göğüs göğüse,kafa kafaya duran kaplanlar böylece ölüme birlikte gitme yemini ederler.
Birisi öldüğü anda diğeride ölsün diye.
Birbirlerine sahip çıkmak adına.
Dost olduklarını ispatlamak için.
Ölümü birlikte karşılayarak birlikte olmanın en onurlu yüzünü taşırlar.Kimse ihanet etmeden ve bir an olsun oradan kalkmayı düşünmeden öylece beklerler muhtemel bir ölümü.
Dostluğun ölümcül fedakarlığını paylaşırlar.
Kimi zaman kentin içinde de böyle grupların içinde olduğunuzu düşünürsünüz.Omuz omuza bir yaşam paylaşımında bulunduğunuzu.Statüler önemli olmaksızın yan yana uzanmış insanlar olabileceğini düşünürken çıldırtıcı bir şüphenin esiri olursunuz."Acaba kalkarlar mı birden? Yıldırım düştüğü anda kalkabileceklerinin korkusu sarar bütün benliğinizi.
Güvenemezsiniz.
Herkes birbirinin yüzüne şüpheyle bakar.
Kent yıldırım düştüğünde yanlız kalanların acı hikayeleriyle doludur.Her bir sokağında tek başına ölenlerin hazin izleri vardır.Emeğini,geleceğini,gülümsemelerini paylaşan insanların,hiç ummadıkları bir anda tek başına kalmanın çaresizliği okunur yüzlerinden.Asıl soru sona kalanın kim olacağı sorusudur.
Kimin hangi mazeretle kalkacağı...
Ya da kimin yakın durduğu halde,diğerlerine temas etmediği...
Bu yüzden kentin düşüş hikayelerinde trajik bir yanlılzık vardır.Korkunun ve çıkarların,her şeye rağmen yaşamı kutsamanın verdiği bir ihanet duygusu.
Her şeye rağmen,onursuz da olsa yaşamı kutsamanın tiksindiren yüzleri.
Şimdi böyle bir tedirginlik duygusu taşıyorum kendi içimde.Kimseden emin olamıyorum sırf bu yüzden.Dahası gök gürültüleri duyulduğunda orada olabileceğimden bile kuşkuluyum.
Bu lanet olası kuşkular tüketiyor hepimizi...
Yağmur yağıyor...
Gök gürlüyor...
Birazdan yıldırımlar düşecek kentin sokaklarına...
______
Tarık Tufan - Kekeme Çocuklar Korosu
İlginç olan bu şiddetli yağmurlar yağarken kaplanların birlikte gerçekleştirdiği bir olaydır.Yoğun yağmurlar sırasında kaplanlar açık alanlara çıkarlar.Kısmen yıldırımlara karşı korunaklıdır açık alanlar.Çünkü ağaçların üzerine yıldırım düşmesi olasılığı fazladır ve yangınlarada neden olabilir.
Açık alana toplanan kaplanlar kafalarını birbirlerinin kafalarına yaslarlar.
Tek bir şey yüzünden!
Eğer birinin üzerine yıldırım düşerse,diğerleride onunla birlikte ölür.Yanyana,göğüs göğüse,kafa kafaya duran kaplanlar böylece ölüme birlikte gitme yemini ederler.
Birisi öldüğü anda diğeride ölsün diye.
Birbirlerine sahip çıkmak adına.
Dost olduklarını ispatlamak için.
Ölümü birlikte karşılayarak birlikte olmanın en onurlu yüzünü taşırlar.Kimse ihanet etmeden ve bir an olsun oradan kalkmayı düşünmeden öylece beklerler muhtemel bir ölümü.
Dostluğun ölümcül fedakarlığını paylaşırlar.
Kimi zaman kentin içinde de böyle grupların içinde olduğunuzu düşünürsünüz.Omuz omuza bir yaşam paylaşımında bulunduğunuzu.Statüler önemli olmaksızın yan yana uzanmış insanlar olabileceğini düşünürken çıldırtıcı bir şüphenin esiri olursunuz."Acaba kalkarlar mı birden? Yıldırım düştüğü anda kalkabileceklerinin korkusu sarar bütün benliğinizi.
Güvenemezsiniz.
Herkes birbirinin yüzüne şüpheyle bakar.
Kent yıldırım düştüğünde yanlız kalanların acı hikayeleriyle doludur.Her bir sokağında tek başına ölenlerin hazin izleri vardır.Emeğini,geleceğini,gülümsemelerini paylaşan insanların,hiç ummadıkları bir anda tek başına kalmanın çaresizliği okunur yüzlerinden.Asıl soru sona kalanın kim olacağı sorusudur.
Kimin hangi mazeretle kalkacağı...
Ya da kimin yakın durduğu halde,diğerlerine temas etmediği...
Bu yüzden kentin düşüş hikayelerinde trajik bir yanlılzık vardır.Korkunun ve çıkarların,her şeye rağmen yaşamı kutsamanın verdiği bir ihanet duygusu.
Her şeye rağmen,onursuz da olsa yaşamı kutsamanın tiksindiren yüzleri.
Şimdi böyle bir tedirginlik duygusu taşıyorum kendi içimde.Kimseden emin olamıyorum sırf bu yüzden.Dahası gök gürültüleri duyulduğunda orada olabileceğimden bile kuşkuluyum.
Bu lanet olası kuşkular tüketiyor hepimizi...
Yağmur yağıyor...
Gök gürlüyor...
Birazdan yıldırımlar düşecek kentin sokaklarına...
______
Tarık Tufan - Kekeme Çocuklar Korosu