B
busra_tuna
Ziyaretçi
- Konu Sahibi busra_tuna
- #1
Her tükenişin bir görünen bir de görünmeyen yüzü vardır diye düşünüyorum. Önemli olan ise bu görünüşlerin ayrımında olabilmektir. Bakış açısıdır. Eğer hayata hep aynı çerçeveden bakarsak hüsran kaçınılmazdır. Fakat genellikle pozitif düşünceyle bakarsak her mevsime güzeldir deme şansımız da olur.
Sonbahar!!!!
Neden hep ayrılıkların ve ihanetlerin mal edildiği mevsimdir.? Gerçi radikal ayrılıklar hep bu mevsime tesadüf etmekte. Sanki aşk ayı, aşık olma ayı değildir sonbahar. Gerçi adrenalin tavana vurmaz bu mevsimde. Sararıp solan ve bir bir dökülen sarı-turuncu yapraklarla beraber hüzün pirim yapar. Gökten damla damla hüzündür yağan. Ve her sabah çimenler üzerindeki şebnemlerin diğer adıdır hüzün bu mevsimde.
Bütün bunlara rağmen benim için en önemlisi sonbaharın "bahar" olan yanıdır. Burada adı geçen bahar, hani o bazılarının "yalancı bahar" dediklerinden değildir. Bir hikayede okumuştum." Sonbaharda aşk melüldür…." diyordu. Nedense hem çok sevmiştim hem de bana çok dokunmuştu bu hikaye.
İlkbaharda aşkın gözü kördür., Isınan her havada çiçeğe duran badem ağaçları gibi yalancı açar aşk İlkbaharda. Hani eriyen karlar yüzünden daha bir coşar ya ırmaklar. Coştukça durulur sonra. İşte böyledir ilkbaharda aşk. Mahzun değildir, deli deli coşturur bilakis.
Fakat sonbaharda mahzundur aşk, fazlaca melüldür. İhanet değildir Eylülde yaşanan. aslında taze bir başlangıcın açılış seramonisidir. Hem de ömür denen sürgün bahçesinin en anlamlı başlangıç merasimi. Ya da ilkbahar da başlayan, adrelani yükselmiş aşkın deli coşkusunun yerini daha dingin ve oturmuş bir aşka bırakmasıdır. Hazan mevsimi de olsa sonbaharda da aşk yaşanıyorsa en muhteşemidir. Sanki bütünüdür hayatın,aşırılıklar yoktur. Ne ayaza kesen soğuklar vardır gönülde, ne hararet yapan sıcaklar ne de deli coşan ırmaklar yoktur. Aşk varsa daha dingindir.
Kimi geç kaldım der hayata, sevdaya. Kimi de kaçırdığı trenlerin istasyonları ile oyalanır. Geç tanışmışlığın nedametini yaşar bazıları beyhude yere. Ama gönül kapısı aralıklı olanların gamı tasası yoktur bu alemde.Onlar hayatın bu hazan mevsiminde hilkat acılarıyla birlikte buhur buhur tütmeye başlarlar. Doyumsuzdur yaşanan son demler. Ne boşa geçen yıllar, ne de anlamsız heyecanlar vardır. Asl olan dolu dolu bir yaşamdır. Belki daha kısa, belki daha az. Ama daha dolu, dopdolu.
Bu nedenle ben sonbaharlarda artık hüznü yaşamıyorum. Dokuz yaşındaki kızımın bana " Annecim bak, ağaçlara bak, hepsi resim gibi olmuş" dediği an yaşadım onunla aynı heyecanı. Ve onun gözleriyle baktım bir kez daha bu sararmış dünyaya. Gerçekten her şey en mahir ressamın kaleminden çizilmiş kusursuz bir resim güzelliğindeydi. Evet bu söz üzerine dönüp baktığımda tabiat eşsizdi. Kızımın gözleri bana bu yaşımda yeniden görmeyi öğretmişti ya! Artık ölsem de gam yemeyeceğimi biliyorum.
Sonbahar!!!!
Neden hep ayrılıkların ve ihanetlerin mal edildiği mevsimdir.? Gerçi radikal ayrılıklar hep bu mevsime tesadüf etmekte. Sanki aşk ayı, aşık olma ayı değildir sonbahar. Gerçi adrenalin tavana vurmaz bu mevsimde. Sararıp solan ve bir bir dökülen sarı-turuncu yapraklarla beraber hüzün pirim yapar. Gökten damla damla hüzündür yağan. Ve her sabah çimenler üzerindeki şebnemlerin diğer adıdır hüzün bu mevsimde.
Bütün bunlara rağmen benim için en önemlisi sonbaharın "bahar" olan yanıdır. Burada adı geçen bahar, hani o bazılarının "yalancı bahar" dediklerinden değildir. Bir hikayede okumuştum." Sonbaharda aşk melüldür…." diyordu. Nedense hem çok sevmiştim hem de bana çok dokunmuştu bu hikaye.
İlkbaharda aşkın gözü kördür., Isınan her havada çiçeğe duran badem ağaçları gibi yalancı açar aşk İlkbaharda. Hani eriyen karlar yüzünden daha bir coşar ya ırmaklar. Coştukça durulur sonra. İşte böyledir ilkbaharda aşk. Mahzun değildir, deli deli coşturur bilakis.
Fakat sonbaharda mahzundur aşk, fazlaca melüldür. İhanet değildir Eylülde yaşanan. aslında taze bir başlangıcın açılış seramonisidir. Hem de ömür denen sürgün bahçesinin en anlamlı başlangıç merasimi. Ya da ilkbahar da başlayan, adrelani yükselmiş aşkın deli coşkusunun yerini daha dingin ve oturmuş bir aşka bırakmasıdır. Hazan mevsimi de olsa sonbaharda da aşk yaşanıyorsa en muhteşemidir. Sanki bütünüdür hayatın,aşırılıklar yoktur. Ne ayaza kesen soğuklar vardır gönülde, ne hararet yapan sıcaklar ne de deli coşan ırmaklar yoktur. Aşk varsa daha dingindir.
Kimi geç kaldım der hayata, sevdaya. Kimi de kaçırdığı trenlerin istasyonları ile oyalanır. Geç tanışmışlığın nedametini yaşar bazıları beyhude yere. Ama gönül kapısı aralıklı olanların gamı tasası yoktur bu alemde.Onlar hayatın bu hazan mevsiminde hilkat acılarıyla birlikte buhur buhur tütmeye başlarlar. Doyumsuzdur yaşanan son demler. Ne boşa geçen yıllar, ne de anlamsız heyecanlar vardır. Asl olan dolu dolu bir yaşamdır. Belki daha kısa, belki daha az. Ama daha dolu, dopdolu.
Bu nedenle ben sonbaharlarda artık hüznü yaşamıyorum. Dokuz yaşındaki kızımın bana " Annecim bak, ağaçlara bak, hepsi resim gibi olmuş" dediği an yaşadım onunla aynı heyecanı. Ve onun gözleriyle baktım bir kez daha bu sararmış dünyaya. Gerçekten her şey en mahir ressamın kaleminden çizilmiş kusursuz bir resim güzelliğindeydi. Evet bu söz üzerine dönüp baktığımda tabiat eşsizdi. Kızımın gözleri bana bu yaşımda yeniden görmeyi öğretmişti ya! Artık ölsem de gam yemeyeceğimi biliyorum.