- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.837
TOHUMLARI İsrail’den ithal edilen “domates, biber, patlıcan” el ele verdiler. Faiz lobisinden de destek alıp enflasyonu patlattılar.
Bugün bir düğüne gittiğinizde geline çeyrek altın takacağınıza, yirmi kiloluk bir domates kasasını önüne koysanız, kız tarafı da oğlan tarafı da daha çok sevinir.
Ben “zerzevat azgınlığının” perde arkasını araştırdım. Seracıların TÜBİTAK’ın önerilerine kulak asmadığı için bu zamlara sebep olduğunu gördüm. Buyurun, işin aslını anlatıyorum.
* * *
Bizim seracı milletinin kulak asmadığı TÜBİTAK aslında bu işlerde önderlik yapabilecek bir kuruluştur.
Şahsen, Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü Mustafa Sancar’ın TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı görevine atanması beni çok heyecanlandırmıştır.
İmam hatip çıkışlı, ilahiyat fakültesi diplomalı Mustafa Sancar’ın bilime yatkınlığı Ampul Partisi yöneticileri tarafından teee hayvanat bahçesi müdürlüğü yaparken keşfedilmişti.
“Maymunlara kabuklu yemiş atılmasının yasaklanması” kararı ile dikkatleri çeken Mustafa Sancar’ın başkanlığındaki TÜBİTAK’ın, bilim dünyasını coşturacağına inanıyordum.
DÜNYA ŞAMPİYONU KIZIMIZ
Nitekim kurum, insan cinsine faydası olmayan projelere para ve emek harcamayarak, kendine yeni bir rota çizdi.
Misal, İstanbul’da hizmet veren MEF Lisesi öğrencilerinden İlayla Şamilgil bir bilimsel proje hazırlamıştı.
Ne var ki, “Maddelerdeki su oranını mıknatısla ölçen” bu proje hayvanları ilgilendirmiyordu. TÜBİTAK bu faydasız projeyi derhal reddetti.
İlayda kızımız da TÜBİTAK’a inat projesini “First Step To Nobel Prize In Physics” yarışmasına gönderdi. Çalışması orada, yetmiş ülkeden gelen beş bin projeyi geçerek dünya birincisi oldu.
Oldu da ne oldu? Domates, biber, patlıcanı bir gıdım etkilemedi.
‘ANNEN Mİ YARDIM ETTİ?’
İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinden Barış Paksoy, TÜBİTAK’ın düzenlediği “Liseler Arası Matematik Yarışmasına” katıldı.
“Ramanujan Asallarının Genelleştirilmesi” başlıklı projesi TÜBİTAK jürisi tarafından özenle incelendi.
Jüri yaptığı kapsamlı inceleme sonunda Barış’ın bu çalışmadaki denklemleri tek başına çözemeyeceğine hükmedip, projeyi reddetti. Annesi yardım etmiş olmalıydı.
Barış Paksoy, reddedilen projesini “hakemli jüri” önünde savunmak istedi. Aklı sıra denklemi kendi başına nasıl çözdüğünü gösterecekti. Kendisine “Oğlum bak git!” denildi.
Berlin Humbold Üniversitesi bizim TÜBİTAK kadar ileri görüşlü olmadığından o Barış’ı aldı, kendine öğrenci yaptı. Barış burada hem okuyor hem de lise öğrencilerine matematik dersi veriyor. Projesine yardım ve yataklık ettiğinden şüphelenilen annesi ise yine ev işleri yapıyor.
CANLARIN GIDASI VE SERACILIK
Antalya Manavgat İmam Hatip Lisesi dokuzuncu sınıf öğrencisi Levent Akbaba bir tarım projesi hazırladı.
Üç ayrı fasulye tanesini pamuğa yatırdı. Birincisine, sürekli Kuran-ı Kerim, ikincisine arabesk müzik dinletti. Üçüncüsünü de sessiz ortamda bıraktı.
Kuran dinletilen fasulyenin boyu 31 santimi buldu. Sessiz ortamda büyüyen laik fasulye 13 santimde kaldı. İçkili ortamların kahir müziği arabesk dinletilen fasulye ise belasını buldu, bir gıdım uzamadı.
Adına “Canların gıdası Kuran-ı Kerim” konan proje hem Milli Eğitim’den hem de TÜBİTAK’tan takdir gördü. Hatta TÜBİTAK sergisine kondu.
Proje ile ilgilenen bir memleket büyüğümüz de beyanatını patlattı:
“Çiftçilerim serada yetiştirdikleri bitkilere Kuran-ı Kerim dinletseler hem daha fazla mahsul alınır hem de gönüller zikrettikçe sera huzur bulur, ürün bereketli olur.”
* * *
TÜBİTAK’ın sahip çıktığı bu projeye ne yazık ki “Ham Çökelek” meşrepli üreticimiz sahip çıkmadı. Seralar da sanki gizlice arabesk dinletiliyormuş gibi zayıf kaldı.
Bütün dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de artmasının sebebi budur. Fiyatları kuduran “domates, biber, patlıcan”, enflasyonu da azdırdı.
Bunları bilelim, menemene doğranan domates-biberi ziyan etmeyelim.
Selahattin Duman-Hürriyet
Bugün bir düğüne gittiğinizde geline çeyrek altın takacağınıza, yirmi kiloluk bir domates kasasını önüne koysanız, kız tarafı da oğlan tarafı da daha çok sevinir.
Ben “zerzevat azgınlığının” perde arkasını araştırdım. Seracıların TÜBİTAK’ın önerilerine kulak asmadığı için bu zamlara sebep olduğunu gördüm. Buyurun, işin aslını anlatıyorum.
* * *
Bizim seracı milletinin kulak asmadığı TÜBİTAK aslında bu işlerde önderlik yapabilecek bir kuruluştur.
Şahsen, Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü Mustafa Sancar’ın TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı görevine atanması beni çok heyecanlandırmıştır.
İmam hatip çıkışlı, ilahiyat fakültesi diplomalı Mustafa Sancar’ın bilime yatkınlığı Ampul Partisi yöneticileri tarafından teee hayvanat bahçesi müdürlüğü yaparken keşfedilmişti.
“Maymunlara kabuklu yemiş atılmasının yasaklanması” kararı ile dikkatleri çeken Mustafa Sancar’ın başkanlığındaki TÜBİTAK’ın, bilim dünyasını coşturacağına inanıyordum.
DÜNYA ŞAMPİYONU KIZIMIZ
Nitekim kurum, insan cinsine faydası olmayan projelere para ve emek harcamayarak, kendine yeni bir rota çizdi.
Misal, İstanbul’da hizmet veren MEF Lisesi öğrencilerinden İlayla Şamilgil bir bilimsel proje hazırlamıştı.
Ne var ki, “Maddelerdeki su oranını mıknatısla ölçen” bu proje hayvanları ilgilendirmiyordu. TÜBİTAK bu faydasız projeyi derhal reddetti.
İlayda kızımız da TÜBİTAK’a inat projesini “First Step To Nobel Prize In Physics” yarışmasına gönderdi. Çalışması orada, yetmiş ülkeden gelen beş bin projeyi geçerek dünya birincisi oldu.
Oldu da ne oldu? Domates, biber, patlıcanı bir gıdım etkilemedi.
‘ANNEN Mİ YARDIM ETTİ?’
İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinden Barış Paksoy, TÜBİTAK’ın düzenlediği “Liseler Arası Matematik Yarışmasına” katıldı.
“Ramanujan Asallarının Genelleştirilmesi” başlıklı projesi TÜBİTAK jürisi tarafından özenle incelendi.
Jüri yaptığı kapsamlı inceleme sonunda Barış’ın bu çalışmadaki denklemleri tek başına çözemeyeceğine hükmedip, projeyi reddetti. Annesi yardım etmiş olmalıydı.
Barış Paksoy, reddedilen projesini “hakemli jüri” önünde savunmak istedi. Aklı sıra denklemi kendi başına nasıl çözdüğünü gösterecekti. Kendisine “Oğlum bak git!” denildi.
Berlin Humbold Üniversitesi bizim TÜBİTAK kadar ileri görüşlü olmadığından o Barış’ı aldı, kendine öğrenci yaptı. Barış burada hem okuyor hem de lise öğrencilerine matematik dersi veriyor. Projesine yardım ve yataklık ettiğinden şüphelenilen annesi ise yine ev işleri yapıyor.
CANLARIN GIDASI VE SERACILIK
Antalya Manavgat İmam Hatip Lisesi dokuzuncu sınıf öğrencisi Levent Akbaba bir tarım projesi hazırladı.
Üç ayrı fasulye tanesini pamuğa yatırdı. Birincisine, sürekli Kuran-ı Kerim, ikincisine arabesk müzik dinletti. Üçüncüsünü de sessiz ortamda bıraktı.
Kuran dinletilen fasulyenin boyu 31 santimi buldu. Sessiz ortamda büyüyen laik fasulye 13 santimde kaldı. İçkili ortamların kahir müziği arabesk dinletilen fasulye ise belasını buldu, bir gıdım uzamadı.
Adına “Canların gıdası Kuran-ı Kerim” konan proje hem Milli Eğitim’den hem de TÜBİTAK’tan takdir gördü. Hatta TÜBİTAK sergisine kondu.
Proje ile ilgilenen bir memleket büyüğümüz de beyanatını patlattı:
“Çiftçilerim serada yetiştirdikleri bitkilere Kuran-ı Kerim dinletseler hem daha fazla mahsul alınır hem de gönüller zikrettikçe sera huzur bulur, ürün bereketli olur.”
* * *
TÜBİTAK’ın sahip çıktığı bu projeye ne yazık ki “Ham Çökelek” meşrepli üreticimiz sahip çıkmadı. Seralar da sanki gizlice arabesk dinletiliyormuş gibi zayıf kaldı.
Bütün dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de artmasının sebebi budur. Fiyatları kuduran “domates, biber, patlıcan”, enflasyonu da azdırdı.
Bunları bilelim, menemene doğranan domates-biberi ziyan etmeyelim.
Selahattin Duman-Hürriyet