- vogue.com
Büyük Tartışma
Yazar: Charlotte Sinclair
Büyük popolularla başa çıkmak zordur, öyle munis, sakin tipler olmazlar, daha çaçarondurlar diye bir algı vardır nedense. Son zamanlarda , bu algı değişti, dolgun kalçalar, hızla popülerleşti. Charlotte Sinclair, bu değişimin nasıl ve ne zaman başladığını sorguluyor.
Cape Town’daki Clifton plajındayım. Dört yanım güneşe çevrilmiş uzanan, plaj tenisi oynarken neşeyle zıplayan ya da kaslı erkek arkadaşlar eşliğinde kumlar üzerinde gezinen, G-string bikiniler içindeki haşmetli popolarla çevrili. Beyaz, buğday, esmer; bu yumuşak, dolgun, yerçekimine meydan okuyan, özgüvenli kalçalar öylesine seksi ve baştan çıkarıcı ki gözlerimi alamıyorum onlardan. Genlerin etkisi mi yoksa sıkı egzersiz içeren hayat tarzının sonucu mu bunlar, merak ediyorum doğrusu. Hem, ne zamandan beri böylesine büyükleri moda oldu? Bu iri, nefis, dişi kıvrımlar, bu kıpır kıpır, mükemmel yuvarlaklar nasıl böyle hükmetmeye başladılar manzaramıza? Daha çok Batı dünyasından bahsediyorum tabii, yoksa Brezilya karnavalına ya da Jamaika’daki danslara katılanlar bilir ki, gösterişli popolar Afrika, Karayipler, Latin Amerika ve Güney Avrupa kültürlerinde zaten başlıca güzellik kıstasıdır. Şimdi XL kıvrımlar, her yerde popüler. Radyolarda çalınan her şarkı, dolgun popoların hipnotik özelliklerinden bahseder gibi sanki, Nicki Minaj, Jennifer Lopez ve Beyonce’nin şarkı klipleri sallanan kalçalar festivaline benzerken Kim Kardashian’ın çıplak ve güneş yağıyla kaplanmış seksi poposunun Paper dergisine kapak olması, yeni bir çağın başladığının habercisiydi. Oldukça meşhur başka bir poponun sahibi Pippa Middleton, The Spectator dergisine, Kardashian’ın bu pozu ile ilgili yazdığı yazıda, hatırı sayılır haşmetteki ve ündeki kendi poposunun, Kardahian’la yarışamayacağını itiraf etti.
Narsistlerin cenneti olan İnstagram, “belfie” denen popo selfielerinden geçilmiyor, Kelly Brook ve Cheryl Fernandez-Versini de bel oyuntularının hemen altından adeta ileriye fırlayan bu bölgelerini sergileyenler arasında. Bu trende hizmet eden koca bir endüstri oluşmuş durumda, daha yuvarlak ve daha dik hatlar için cerrahi implantlar ya da liposuction yöntemleri var. Göbek ve basenden alınan yağların kalçalara tekrar enjekte edildiği liposuction tekniği bir nevi geri dönüşüm sayılabilir aslında. Bunun dışında, pürüzsüz popo vaat eden bakım ürünleri, yumuşatıcı ve dikleştirici merhemler, destekli kot pantolonlar, silikonlu külotlar mevcut. Kıvrımlardan pek hazzetmeyen moda endüstrisinde bile bir dönüşüm başladı ve farklı vücut tiplerine, boy boy kalçalara göre koleksiyon hazırlayan tasarımcılar çoğalıyor.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Neden şimdi, diye sormak istiyor insan. Nihayet iri kalçaların kıymeti bilindi diye sevinmek mi lazım yoksa bu da bir başka imkansız moda mı?
Jennifer Lopez popüler kültürde Latino'ların da dolgun kalçaların da öncüsü oldu.
Büyük popolu kadınlar insanoğlunun yaradılışından beri bir çok ressamın eserinde karşımıza çıkıyor. Gösterişli kalçalar, gençlik, doğurganlık, bereket çağrıştırmış hep, ana merhametiyle özdeş olmuşlar sanki. Dar, küçük ve kaslı kalçalar ise yalnızca son zamanlarda Batı kültüründe öne çıkmış. Taschen’in The Big Butt Book (Koca Popo Kitabı) isimli kitabı, eve gelen misafirlerinizin görmesini pek istemeyeceğiniz türden bir kitap ve içinde Batı tipi popolara pek yer yok. Kitabın yazarı, Big Butt dergisinin kurucusu ve eski editörü Dian Hanson, pigofiliya adı verilen kalça hayranlığıyla öne çıkan bir isim. Kitaptaki “Ve popoların devri geldi” isimli bölümde Hanson, iri kalçalara ilişkin yükselen trendin multikültürelizmin rafine etkilerinden olduğunu iddia ediyor.
Durum, şüphesiz her zaman böyle değildi. Bugüne kadar kadın bedeninin nesneleştirilmesiyle ilgili en çarpıcı ve aykırı örnek, Güney Afrika Khoikhoi kabilesinden olan Saartje Baartman’dı. Baartman, Regency Londra’ya getirilip kalçalarını tüm haşmetiyle öne çıkaran bir ipek kıyafet içinde Hottentot Venüs olarak, sirk hayvanı gibi izleyicilere gösteriliyordu. Öyle ünlüydü ki bir sürü karikatüre konu olarak ölümsüzleşti, elbiselerin belden alt kısmını kabartmak için kullanılan özel aparatlara ilham kaynağı oldu, kölelik karşıtlarının bayrak ismi haline geldi, anavatanına geri gönderilmesi için bir sürü kampanyalar düzenlendi. Baartman’ın hikayesi öldükten sonra da devam etti; iskeleti, üreme organları ve beyni, özel sıvılarda muhafaza edilerek Paris’teki Natural History Müzesi’nde yıllarca sergilendi. Sonunda Nelson Mandela’nın ısrarlı çabasıyla ülkesine geri dönebildi.
Kim Kardashian büyük kalçalarıyla büyük paralar kazandı.
Hottentot Venüs’ün hikayesi günümüzde de Kardashian’ın çıplak poposunu Paper dergisine sergilemesiyle gündeme geldi. Bir çok insan, huzursuz edici bir bağlantı kurdular ikisi arasında. Irkçılık fetiş ve siyahi kadınların bedenlerini istismar eden bir yaklaşım sezdiler. Kardashian’ın çıplak göğüsleri nedense hiç tartışma yaratmamıştı. Kalçaların daha politik bir durumu var anlaşılan. Bir çok insan Iggy Azalea gibi beyaz rapçilerin ya da Kardashian’ların Afro-Amerikan ya da Latin güzellik öğelerini ana akıma kazandırma şeklinden hoşlanmadılar. Miley Cyrus’un VMA’da, cılız poposunu siyahi dansçılara sürterek “twerk” yapması hem uygunsuz hem de ırkçı stereotipleme olarak görüldü. Verilen mesaj, kocaman popolarıyla siyahi kadınların diğerlerine göre cinsel anlamda daha “rahat” olduklarıydı ki hiç hoş karşılanmadı. Goldsmith Üniversitesinde ırk, inanç ve kültür araştırmaları profesörü Heidi Mirza, “Eleştiriler haklı ancak Miley’in kendini de nesneleştirerek sunduğu göz ardı edilmemeli” diyor bu gösteriyle ilgili olarak. Yani kimse kazanan tarafta değil.
Thandikey.com adındaki, güzellikte çeşitliliğe adanan web sitesini, arkadaşı Thandie Newton ile birlikte kuran makyaj sanatçısı Kay Montano, “Eğer kalçanız büyükse, bu sürekli yüzünüze vurulan bir gerçek gibidir. Memelerim ve popom her zaman gösterişliydi, bu nedenle hep ilgi odağı oldum. Nedense göze çarpan bir kalçanız varsa erkekler cinsel ilişkiyi arandığınızı ya da buna her daim hazır olduğunuzu düşünüyorlar oysa ki herhangi bir kadından daha fazla seks düşüncem yok.”
Göğüs dekoltesi gibi kalçalar da sosyal anlamda kabul edilebilir erojen bölgeler. Komedi kaynağı olmaya da çok müsaitler, mesela Nicki Minaj’ın Anaconda klibinde seksi pantolonlar içinde çalkalanan popolara ait 205 ayrı kare görüyoruz. İç çamaşırlarıyla olmadığı zamanlarda Balmain ya da McQueen kıyafetleriyle görülüyor ve koreografisini, büyük kalçaları kutsayan ve kadın cinselliğini utanıp çekinmeden ortaya koyan bir koreografi olarak tanımlıyor. Bu klibe gelen eleştiriler çok çeşitli, Minaj’ın poposu ahlaki bir çöküşün göstergesi mi yoksa güçlü bir dışa vurumculuğun simgesi mi? Klip aslında çok keyifli bir çalışma, Minaj bilerek stereotiplerle dalga geçiyor, “cılız cadı”lara açıktan küfrediyor. Ve evet, güzelliğe bakış açısını genişleterek bir nevi devrim yarattığı söylenebilir. Heidi Mirza’nın da belirttiği gibi, “Cinselliğinizle tanımlanmanız son derece baskı yaratan bir durum. Mesele kalçalara gelince gerçek gücün nerede olduğu anlaşılıyor. Kendi kararlarımızı verdiğimizi sanıyoruz hep ama aslında hep erkek bakış açısına göre şekilleniyor yaşamlarımız.” Kısacası, kalça konusu tamamen feminist bir sorunsal.
Beyoncé hem kliplerde hem kırmızı halıda poposunu sergileyen yıldızlardan.
Yine de pop kültürünün etkisiyle vücudun bu bölgesini sergilemek kadın gücünün ifadesi gibi algılanmaya başladı, Beyonce, Partition şarkısının klibinde poposunu sallarken aynı günlerde kendini feminist ilan etti, kimsenin de buna bir itirazı olmadı. İnsanın cinsel kimliğine sahip çıkmasında elbette bir sakınca yok ama dolgun kalçalara, ticari bir değer gözüyle bakılıyor maalesef. Kardashian, haşmetli kaidesi sayesinde milyon dolarlar kazandı, New York’lu fitness antrenörü ve yine görkemli bir arka görüntüsü olan Jen Selter, Nike ile yüklü bir kontrata imza attı, kontratın sebebi, Selter’ın “belfie” fotoğraflarla dolu ve hayli popüler Instagram hesabıydı. Kadınların ticari meta olarak algılanması yeni bir şey değil, hem özelliklerini paraya çevirme fırsatını niye tepsinler ki? Ama bu, durumu daha kabul edilebilir yapmıyor, cinsellik üzerinden kazanılan para, yenilgi demek aslında. Kay Montano’nun dediği gibi, “Erkeklerin sizinle sevişmek istediği düşüncesinden güç almayın.”
Leandro Carvalho’nun Brazil Butt Lift adındaki bale, savunma sporları ve Afro-Brezilya dansları karışımı egzersizi ya da Barre Core’in milyon tane bacak hareketine rağmen, hâlâ şekle girmeyen popolar için kaldırma operasyonları yapılıyor. Cerrahi implant işlemine sıcak bakan İngiliz doktor sayısı çok az çünkü güvenli bulmuyorlar, iyileşme, altı ya da sekiz hafta gibi çok uzun bir sürede gerçekleşiyor , enfeksiyon riski fazla, implantların yer değiştirme problemi de ortaya çıkabiliyor. Kayıtlı birkaç vakada, yurt dışına giderek işlem yaptıran kadınların, sanayi tipi silikon zerki nedeniyle öldüğü biliniyor. Bu yılın başlarında Brezilya’daki Miss Bumbum (Miss Popo) yarışmasına katılanlardan biri neredeyse bacaklarından oluyordu zira implantlar kaslarını çürütmüş.
Rihanna CFDA 2014'te
Parisli estetik cerrah Dr. Olivier Frahan, kalçaları, daha az riskli olan liposuction ve yağ transferi yöntemiyle şekillendiriyor. Müşteri listesinde meşhur modeller var. Dr. Frahan, “Başarı için iki unsura ihtiyacınız var” diyor, “Düzgün kas yapısı ve güzel bir cilt.” Parisli uzman, bel çevresinden aldığı fazla yağları, kalçanın en dolgun olduğu noktaya zerk ederek vücutlara S harfi gibi kıvrımlı bir görüntü sağlıyor. Müşterileri arasında kalçalarını iyice büyüttürmek isteyenler oluyor mu sorusunu sorduğumuzda, hayır yanıtını alıyoruz zira söylediğine göre, insanlar Kim Kardashian’dan çok Gisele Bündchen gibi görünmek istiyorlar.
Gerçek şu, bir çok kadın için hâlâ ince olmak en ideal durum, Kardashian, onlara karikatür gibi geliyor. Kay Montano’nun da dediği gibi, “Chelsea kadınlarının birdenbire büyük popo sevdasına düşmeleri pek olası değil, onlar yine kendilerini açlığa mahkum ederek yaşamaya devam edecekler.” Batı kültüründe ince ve fit vücut yapısı başarı, klas ve imtiyaz olgularıyla özdeşleştiriliyor. Güzelliğe son derece miyop bir bakış olan bu anlayışta hacimli kalçalar tehlikeli bir disiplin eksikliği, çirkin bir uygunsuzluk neredeyse. Neyse ki doğurganlık ve hayat çağrışımları var da oradan kurtarıyorlar.
Yeniden Cape Town’daki plaja dönelim. Buranın da kendine ait etik kuralları var. Erkekler, dikizliyorlarsa da bunu çaktırmadan yapmayı başarıyorlar. Bense önümde, arkadaşının poposuna güneş yağı süren kıza takılı kalıyorum. O kız da durumun yarattığı mizahın farkında ve yağlama işi bitince kendini tutamayıp önündeki dolgun kalçaya bir şaplak atarak gülüyor, sonra da “Şu nefis popoya bak” diyor. Gerçekten de öyle. Yaşasın kocaman kalçalar!