Doğum sonrası depresyona dikkat

karakizcagla

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
14 Şubat 2007
10
0
38
Doğum sonrası depresyona dikkat:emir_bebek: :mymeka:


Zübeydehanım Doğumevi Psikoloğu Derya Akgül, annelerin yüzde 10'unun doğumdan sonra şiddetli depresyon geçirdiğini ve hayattan keyif alamadığını belirterek, "Doğumun neden olduğu fizyolojik hormonal değişikliklerle psiko-sosyal faktörler depresyona neden oluyor" dedi.


Psikolog Derya Akgül, doğum sonrası depresyonu "hayattan keyif alamama hali" olarak tanımladı. Annelerin yüzde 10'unun şiddetli depresyon geçirdiğini ifade eden Akgül, "Doğum sonrası depresyon (post-natal depression) pek çok kadında görülüyor. Postportum depresyon, doğum sonu depresyon; yani çökkünlük demektir. Her ne kadar 'doğum sonu' denmekteyse de doğum öncesi ve sırasında da ortaya çıkabilir. Depresyonun tipik belirtileri olan üzüntü, moralsizlik, kendine güvende azalma, kötümserlik, ağlama, yakınma şikayetleri ortaya çıkar. Bunlar başlangıçta dikkati çekmeyebilir. Fakat bu duygu durumunun süresi uzayınca (15-20 gün kadar) çevrenin dikkatini çekmeye başlar. Bu tablo giderek ağırlaşabilir" dedi.

Depresyonun hastada kötülük görme hezeyanlarıyla kendine güven düşüklüğü, kendini suçlama, kendisini yararsız görme durumlarına yol açtığını anlatan Psikolog Akgül, "Daha ağır şeklinde (sistemsiz, mantıksız) hezeyanlar ve görsel, işitsel halisünasyonlar tabloya eklenebilir. Postpartum depresyonu ile doğum sonrası hüznü ayrıştırmak gerekir. Doğum sonrası hüzün doğumu izleyen 2-4. gün oluşabilmektedir. Hafif düzeyde de olsa gerginlik, yorgunluk, çocuğunun ya da kendisinin sağlığını konusunda endişeler, ağlama, sıkıntı, dikkati odaklayamama ve uykuya dalmada sorun ya da sık uyanma görülebilmektedir. Bu durum en yoğun olarak 2 gün kadar yaşandıktan sonra, 2 hafta kadar sonra düzelir. Doğum yapan kadınların en az yarısında görülmektedir. Belirtiler herhangi bir tedavi uygulanmadan kendiliğinden geçmektedir; ancak doğum sonrası depresyon biraz daha önemlidir ve bu kadar kısa sürede de iyileşmez" diye konuştu.

"Doğum süresince psikolojik destek alınmalı"

Doğumun neden olduğu fizyolojik hormonal değişiklikler, hamileliğe bağlı olarak ortaya çıkan psiko-sosyal faktörlerin depresyona neden olduğunu anlatan Akgül, "Sorunlu evlilikler, kişinin çocukluğunda ya da gençliğinde ağır sorunlar yaşaması, doğumun uzun sürmesi, çocuğun doğumu, öncesi ve sonrasında mutluluk veren bir ortamın olmaması, annenin yakın çevresinin kişiye destek olmaması, annenin kendi annesini küçük yaşta kaybetmesi ya da anne ile arasında çatışmalı bir ilişkinin olması, annenin kadınlığa bakışı, algılayışı ile ilgili sorunlar önemli risk etmenleridir. Genellikle genç annelerde ve ilk çocukta daha sık görülmektedir. Ancak yaş sınırı yoktur. Sosyo-ekonomik düzeyle de ilişkisizdir. Eğitim düzeyiyle ilişkisi belirlenmemiştir" şeklinde konuştu.

Doğum süresince anne adayının bir uzmandan psikolojik destek alması gerektiğinin altını çizen Psikolog Derya Akgül şunları söyledi:

"Dengeli, anlayışlı yaklaşımlar yararlı olur; ancak hastalık başladıktan sonra mutlaka uzman birinin yardımı gerekir. Psikiyatrik tedavi mutlaka gereklidir ve erken başlanması önemlidir. Hastalığın süresi için kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bazen 1-2 ayda iyileşebilir. Bazen 5-6 ay ya da daha uzun sürebilir. Doğum sürecinde anne adayının bir uzmandan psikolojik destek alması, hamilelik ve doğum aşamalarında ortaya çıkabilecek ruhsal sorunların azaltılmasında oldukça faydalı olmaktadır. Hamilelerin doğum konusunda bilgilendirilmesi, genel kaygılarının anlaşılması ve paylaşılması, hamilelikte depresyonun ortaya çıkma ihtimalini azaltmada yardımcı olabilir."
 
Evet genelde böyle depresyon oluyormuş aman ha dikkat etmek lazım. çünkü haberlerde geçmişti depresyona giren anne bebeğinide öldürmüş kendinide Allahım hepimizi korusun
 
bende geçirdim kızlar. ama ben etrafıma zarar vermemiştim. kendime vermiştim. 1 hafta hiçbişey yediremediler bana sütümde olmadı doğru düzgün. bebişim aç kalmaktan ağlıyordu. çok ağladığında ben dahada çıldırıyordum. düşünsene iple çektiğin o ilk günleri böyle geçirmek nasıl ? berbattı kızlar. ve neden olduğuna hala cevap bulabilmiş değilim. aman kimsenin başına gelsin istemem.
 
bende cok kötü gecirdim arkadaslar.Sabahları uyandıgımda kötü uyanıyordum.Çünkü hiç uyanmak istemiyordum..
bebegimi sevmek bile istemiyordum..İlgilenmek istemiyordum...Sonrada neden böyle düşünüyorum diye vicdan azabı çekiyorum diye üzülüyordum...
Bu depresyonda bence kadınları kırkı çıkana kadar dışarı çıkarmak istemiyorlar ya onun da etkisi var...o psikolojiyle insan daha kötü oluyor...
 
ben de tam tersi olmuştu!
acayip bi neşe ve enerji,ağzım sürekli kulaklarımda geziyodum.
ne yemek ne uyku gözüm görmüyodu,sadece bebişim:)))
bu halim doğumhanede başlamıştı,daha çocuğun göbeği kesilmeden 2.yi ne zaman yapabilirim diye sormuştum!
 
Allaha şükür bende yaşamadım .ama kız kardeşim yaşamıştı çok zor günler geçirdi.annem ve ben mahvolduk Allah kimseye göstermesin inşallah.
 
Ya kızlar neden böyle oluyor bilmem galiba sitres falan oluyo ne bilim değişik duygular içindemi oluyosun Allahım kimseye göstermesin çok zor ya
 
Benimde cok kotu gecmisti ilk gunlerim.Neredeyse 1 ay surmustu.Ben nasil bakarim Ben alamam bu sorumlulugu naaptim ben diye aglama krizlerimi unutmam hic.Meme uclarim aciyor diye emzirmek isteyislerimide unutmam sonra ne kadar bencil davraniyorum diye kendime kizip yine aglama krizlerim.sadece yatakta kucagima aliyordum her tarafim yastiklarla cevrili olesiye bi korku yasadim ya dusurursem diye.Esim senin alisverise cikman lazim diye Subatin ortasinda pusetle eve yakin bir alisveris merkezine bile goturdu beni hemde yuruyerek iyi gelmisti ama pusette kizim ben ve esim.Ama kizimada krallar gibi baktim.2 yasina kadar hic hasta olmadi sukur.ve 2 yasina kadarda buyuk bir mutlulukla emzirdim kizimi.Simdi 3 yasinda gayet saglikli ve mutlu bir cocuk cok sukur.Inanin hepsi geciyor ya.Ciddiyim bak :))
 
sanırım bebk ile gelen sorumluluklarda oluyo bu zzor günler..insanın bu nu düşünmesı bıle urkutuyor..bıde cevrenın verdığı baskılar..
 
Doğum sonu depresyonu



Postportum depresyon; doğum sonu depresyon yani çökkünlük demektir. Her ne kadar "doğum sonu" denmekte ise de, doğum öncesi ve sırasında da ortaya çıkabilir. Depresyonun tipik belirtileri olan üzüntü, moralsizlik, kendine güven de azalma, kötümserlik, ağlama, yakınma şikayetleri ortaya çıkar. Bunlar başlangıçta dikkati çekmeyebilir. Fakat bu duygu durumunun süresi uzayınca (15-20 gün kadar) çevrenin dikkatini çekmeye başlar. Bu tablo giderek ağırlaşabilir. Hastanın kötümserliği kötülük görme hezeyanlarına, kendine güven düşüklüğü, kendini suçlama, kendini yararsız görme, giderek de ölüm intihar düşüncelerine neden olur. Daha ağır şeklinde (sistemsiz, mantıksız) hezeyanlar ve görsel, işitsel halüsinasyonlar tabloya eklenebilir.

Ülkemizde bunun sıklığı ile ilgili araştırma yoktur. Ancak psikiyatristlerin seyrek olmayarak karşılaştıkları bir tablodur. Nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Doğumun neden olduğu fizyolojik, özellikle hormonal değişiklikler, yine hamileliğe bağlı olarak ortaya çıkan psiko- sosyal faktörler ya da her ikisi birlikte neden oluşturabilirler.

Genellikle genç annelerde ve ilk çocukta daha sık görülmektedir. Ancak yaş sınırı yoktur. Sosyo-ekonomik düzeyle de ilişkisizdir. Eğitim düzeyiyle ilişkisi belirlenmemiştir.

Psikiyatrik tedavi mutlaka gereklidir. Ve erken başlanması önemlidir. Tablo ağırlaştıktan sonra tedavi güçleşmekte, geri dönüşü güç problemlere yol açabilmektedir. Bunlardan en önemlisi kalıcı tedavisi zor şizofreni benzeri bir psikotik tabloya yol açabilmesidir. Bu durumda hastanın hezeyanları ve halüsinasyonları kalıcı olabilmektedir.

Dengeli, anlayışlı yaklaşımlar yararlı olur ancak, hastalık başladıktan sonra mutlaka uzman birinin yardımı gerekir.

Hastalığın süresi için kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bazen 1-2 ayda iyileşebilir. Bazen 5-6 ay ya da daha uzun sürebilir. En önemli kötü sonuç kalıcı bir psikotik bozukluğa neden olabilmesidir. Bu nadir de olsa görülebilir.
 
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Böke, birçok kadının doğum sonrasında psikolojik sorun yaşadığını belirterek, doğum sonrası hüzün halinin yüzde 50 ya da 85’inde, depresyonun ise yüzde 10 ya da 15’inde görüldüğünü bildirdi.

Böke, doğum sonrası dönemin annenin ruh sağlığı açısından önemli bir dönem olduğunu belirterek, bu dönemde pek çok kadının hüzün ya da depresyon yaşayabildiğine işaret etti.

Hüzün halinin doğum yapan her kadından 50 ya da 85’inde görülebildiğini söyleyen Böke, bunun çeşitli nedenleri olduğunu bildirdi.

Böke, hızlı hormonal değişiklik, doğumun fiziksel ve psikolojik stresi, artan sorumluluğun farkına varılması ve bunun yarattığı gerginlik ile doğum, bakım ve eşler arası uyumsuzlukların bu süreci ortaya çıkarabileceğini kaydetti.

Kucaklarına bebeklerini almalarına rağmen mutlu olamayan annelerde ortaya çıkan ilk belirtilerin, gündelik işleri yapmada zorluk çekmeleri, bağlılık hissi duymaları, sürekli ağlama isteği, duygularının sürekli değişmesi, sürekli keder ve hüzün içinde olmaları gibi belirtiler yaşandığına işaret eden Böke, bu belirtilerin ilk birkaç hafta içinde görülebileceğini, belirtilerin üçüncü ve dördüncü günde en yoğun şekilde yaşanabildiğini, onuncu günden sonra da kendiliğinden azalmaya başladığını anlattı.

Böke, bu durumda eş ve yakın desteğinin son derece önemli olduğunun altını çizerek, doğum sonrası hüzün halinin iki haftadan uzun sürmesi halinde profesyonel yardım alınması gerektiğini vurguladı.

Doğum sonrası depresyonunun psikiyatrik bir hastalık olduğuna dikkat çeken Böke, doğum sonrası hüznün doğum yapan kadınlarda sıklıkla görülmesine rağmen depresyon halinin doğum yapan kadınların yüzde 10 ya da 15’inde görüldüğünü bildirdi.

Doğum sonrası depresyonun ilk altı ay içinde görüldüğünü ifade eden Böke, şu bilgileri verdi:

“Doğum sonrası depresyon, bu süreçte hüzün yaşayanların ise yaklaşık yüzde 20’inde görülmektedir. Depresyonun belirtileri aniden ortaya çıkmaktadır. Sürekli yorgunluk, isteksizlik hali, istek ve ilgilerde azalma gibi olağan depresyon belirtileri görülür. Bebeğine zarar verilebileceği duygusunu yaşama, iyi bir anne olup olmadığını sürekli sorgulama hali vardır. Bu durum 4 ya da 14 ay arasında sürebilir. Genellikle de bir yıl içinde ortadan kalkar. Ancak depresyon halinde mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.”

Hamilelik öncesi yaşanan depresyon veya başka bir psikiyatrik hastalık öyküsünün doğum sonrası depresyona de zemin hazırladığını ifade eden Böke, gebelik sırasında yaşanan depresyonun, anksiyetenin, evlilik çatışmalarının, tek ebeveyn olmanın ya da huzursuz bir bebeğe sahip olmanın da doğum sonrası depresyona yol açabildiğini kaydetti.

“Doğum sonrası kadınlara yakınları ve eşleri tarafından gösterilen ilgi bu süreci atlatmalarında çok önemlidir. Depresyon durumunda ise profesyonel destek şarttır” diyen Böke, doğum sonrası depresyonda anneye antidepresan ilaçlar verilebildiğini söyledi.

Doğum sonrası psikozun ise binde 1-2 gibi nadir görülmesine rağmen, son derece ciddi bir durum olduğuna işaret eden Böke, doğumdan sonraki üçüncü günde başlayan psikoz vakalarının mutlaka hastaneye yatarak tedavi edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
 
Sanırım ben böyle birşey yaşadım Kıvanç'ım doğduktan sonra.Ama çok kısa sürdü, 2-3 gün kadar. Sürekli ağlama hali vardı bende. Sanki kızıma haksızlık etmiştim ona bir kardeş doğurarak.Yaptığımın saçma olduğunun bilinciydeydim ama engel olamıyordum bir türlü gözyaşlarıma. neyseki çabuk toparlandım.
 
inşallah bizlerde yaşamayız böyle bir problem yaaaa. o kadar uğraş iste bebeğin olsun diye sonra depresyona gir olacak iş mi hiç ama tabi Rabbim bir sıkıntı vermek istedikten sonra elden yapacak birşey gelmez sadece sabırlı olup moralimizi yüksek tutmaya çalışmaktan başka değilmi arkadaşlar
 
Bende dahil çevremdeki bir çok kişi yaşadı. Fazla uzun sürmedi benimki ama acayip korkulara kapılmıştım. Gerçekten sıkıcı bir durum. aslında nasıl olduğunu bile anlayamıyorsun.PAYLAŞIMIN İÇİN TEŞEKKÜRLER KUZUM.
 
inşallah biz böle sorunlar yaşamayız herşey için hakkımızda hayırlısı olsun kızlar
 
DOĞUM SONRASI DÖNEMİN ANNENİN RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN
ÖNEMLİ BİR DÖNEM OLDUĞU VE BU DÖNEMDE PEK ÇOK KADININ
HÜZÜN YA DA DEPRESYON YAŞAYABİLDİĞİ BİLDİRİLDİ


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer
Böke, birçok kadının doğum sonrasında psikolojik sorun yaşadığını belirterek, doğum sonrası hüzün halinin yüzde 50 ya da 85'inde, depresyonun ise yüzde 10 ya da 15'inde görüldüğünü bildirdi.


Böke, doğum sonrası dönemin annenin
ruh sağlığı açısından önemli bir dönem olduğunu belirterek, bu dönemde pek çok kadının hüzün ya da depresyon yaşayabildiğine işaret etti.


Hüzün halinin doğum yapan her kadından 50 ya da 85'inde görülebildiğini söyleyen Böke, bunun çeşitli nedenleri olduğunu bildirdi.


Böke, hızlı hormonal değişiklik, doğumun fiziksel ve psikolojik stresi, artan sorumluluğun farkına varılması ve bunun yarattığı gerginlik ile doğum, bakım ve eşler arası uyumsuzlukların bu süreci ortaya çıkarabileceğini kaydetti.


Kucaklarına bebeklerini almalarına rağmen mutlu olamayan annelerde ortaya çıkan ilk belirtilerin gündelik işleri yapmada zorluk çekmeleri, bağlılık hissi duymaları, sürekli ağlama isteği, duygularının sürekli
değişmesi, sürekli keder ve hüzün içinde olmaları gibi belirtiler yaşandığına işaret eden Böke, bu belirtilerin ilk birkaç hafta içinde görülebileceğini, belirtilerin üçüncü ve dördüncü günde en yoğun şekilde
yaşanabildiğini onuncu günden sonra da kendiliğinden azalmaya başladığını anlattı.


Böke, bu durumda eş ve yakın desteğinin son derece önemli olduğunun altını çizerek, doğum sonrası hüzün halinin iki haftadan uzun sürmesi halinde profesyonel yardım alınması gerektiğini vurguladı.

-DOĞUM SONRASI DEPRESYON-

Doğum sonrası depresyonunun psikiyatrik bir hastalık olduğuna dikkat çeken Böke, doğum sonrası hüznün doğum yapan kadınlarda sıklıkla görülmesine rağmen depresyon halinin doğum yapan kadınların yüzde 10 ya
da 15'inde görüldüğünü bildirdi.


Doğum sonrası depresyonun ilk altı ay içinde görüldüğünü ifade eden Böke, şu bilgileri verdi:


''Doğum sonrası depresyon, bu süreçte hüzün yaşayanların ise yaklaşık yüzde 20'inde görülmektedir. Depresyonun belirtileri aniden ortaya çıkmaktadır. Sürekli yorgunluk, isteksizlik hali, istek ve ilgilerde azalma gibi olağan depresyon belirtileri görülür. Bebeğine zarar
verilebileceği duygusunu yaşama, iyi bir anne olup olmadığını sürekli sorgulama hali vardır. Bu durum 4 ya da 14 ay arasında sürebilir. Genellikle de bir yıl içinde ortadan kalkar. Ancak depresyon halinde mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.''


Hamilelik öncesi yaşanan depresyon veya başka bir psikiyatrik hastalık öyküsünün doğum sonrası depresyona de zemin hazırladığını ifade eden Böke, gebelik sırasında yaşanan depresyonun, anksiyetenin, evlilik
çatışmalarının, tek ebeveyn olmanın ya da huzursuz bir bebeğe sahip olmanın da doğum sonrası depresyona yol açabildiğini kaydetti.


''Doğum sonrası kadınlara yakınları ve eşleri tarafından gösterilen ilgi bu süreci atlatmalarında çok önemlidir. Depresyon durumunda ise profesyonel destek şarttır'' diyen Böke, doğum sonrası depresyonda anneye antidepresan ilaçlar verilebildiğini söyledi.


Doğum Sonrası psikozun ise binde 1-2 gibi nadir görülmesine rağmen, son derece ciddi bir durum olduğuna işaret eden Böke, doğumdan sonraki üçüncü günde başlayan psikoz vakalarının mutlaka hastaneye yatarak
tedavi edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
 
Kadınlar, bir şekilde, doğumun otomatik olarak keyif ve neşe oluşturduğunu öğrenmişlerdir. Çocuk doğurmayı takip eden dönemin, hayatlarının en mutlu zamanı olması gerektiğine inanmaya yönlendirilmişlerdir. Gerçekte ailenin yaşam döngüsündeki en stresli ve endişe üreten dönemlerden biridir. Her sene, doğum yapan kadınların yarısından fazlası, akıl sağlıklarında olumsuz değişiklikler yaşamaktadır. Bu kadınlardan yüzde 10 ila 15'i için çocuk doğurmayı takibeden dönem, uykusuzluk, kafa karışıklığı, hafıza kaybı, ve zaten stresli olan annelik durumuna alışma sırasındaki endişeleri yaşadıkça bir kabusa dönüşür.

Yeni anneler, doğumdan sonraki ilk sene içinde her an depresyona özellikle yatkındırlar. Bir çocuğun bakımını üstlenmenin bunaltıcı talepleriyle birlikte insanın eşiyle geçirdiği zamanın kaybı, yetişkin arkadaşlıklarının kaybı, özgürlüğün ve alışılmış gündelik hayatın kaybı da yanında gelmektedir. Yaşamlarının bir daha asla eskisi gibi olmayacağının bilinciyle, yeni yaşam tarzına uyum sağlamaya çalışırken bu bütün aile için de bir mücadele zamanıdır.

Postpartum Depresyonu Nedir?

Postpartum depresyonu, çocuk doğumunu takiben oluşabilen beyin kimyasındaki değişikliklerin neden olduğu bir çeşit biolojik rahatsızlıktır. Gebelik sırasında, hormon, özellikle de progesteron ve östrojen düzeyleri, dikkate değer şekilde yükselir, ve çocuğun doğumundan sonra da saatlerle günler arasında bir zaman içinde hızla düşer. Ayrıca gebelik sırasında plasentanın ürettiği, insana kendini iyi hissettiren hormonlar olan endorfinlerin miktarı da doğumdan sonra bariz şekilde düşer. Gebelik ve çocuk doğumuyla ilgili büyük hormonal değişikliklerden, tiroid bezleri bile, kadınları depresyon riskine daha fazla açık hale getirmek suretiyle etkilenir

Postpartum Depresyonuna Girdiğimi Nasıl Anlarım?
Uzmanlar, belirtilerin ciddiyeti ve süresine göre sınıflandırılmış olan üç genel postpartum ruh hali bozukluğu çeşidi tanımlamaktadır. "Bebek melankolisi", yeni annelerin ortalama yüzde 50 ila 75'ini etkilemekte ve genellikle doğumdan sonraki birkaç gün içinde ortaya çıkmaktadır. Annelik melankolisi olan kadınlar, genel bir bunalma hissinin yanında, alışılmıştan daha fazla gözyaşı dökme hissi, alınganlık, ve endişe tarif etmektedir. Tıbbi veya psikolojik yardım olmadan iki hafta içinde bu belirtiler genellikle azaldığı için, bu hislerin normal ve geçici olduğuna dair telkin ve duygusal desteğin yanında biraz ek dinlenme ve çocuk bakımında fazladan yardım alarak çoğu kadın bu durumla gayet iyi başa çıkar.

"Psikoz",
postpartum depresyonunun daha ileri boyuttaki bir formudur. Az rastlanmakla beraber psikoz, sizi ve çocuğunuzu korumak için derhal tıbbi tedavi gerektiren, yaşamı tehdit edici bir acil durumdur. Psikozunuz varsa, aşağıdaki şu belirtileri yaşıyor olabilirsiniz:

Hiç kimse olmadığı halde sesler duyma
Acıdan kurtulmak için kendine zarar verebileceğinizden korku duyma
Bebeğinize zarar vermeyle ilgili fikirlere kapılma
Hızlı kilo kaybı ve yemek yemeyi reddetme
Kırk sekiz saat veya daha fazla uyumadan devam etme
Düşünceleriniz size ait değilmiş gibi hissetme
Bebeğinizin bakımını, ona karşı pek fazla sevgi duymadan, "otomatik hareketlerle" yapıyor olduğunuzu hissetme
Doğum yapan yaklaşık 10 kadından 1’inde postpartum depresyonu gelişmektedir.
Onlardan biri olduğunuzu düşünüyorsanız, şunları yaşıyor olabilirsiniz:

Normalden daha fazla ağlama
Çoğunlukla kendini üzgün hissetme
Konsantre olamama ve sıkıntı içinde hissetme
Eşyaları nereye koyduğunuzu hatırlamakta zorluk çekme
Eskiden keyif aldığınız şeylerden keyif alamama
Çok yorgun olduğunuz halde bebeğiniz uyuduktan sonra bile hala uyuyamama
Günün çoğunda yorgun olma
Hep böyle hissedecekmiş gibi hissetme
Yalnız kalmaktan korkma
Böyle hissetmeye daha fazla devam etmek durumunda olmaktansa ölmüş olmayı isteme
Genellikle, belirtiler farkedilmeden geçer çünkü bunların yeni bir bebeğin bakımının getirdiği stresin birer parçası sanabilirsiniz. Utanma, suçluluk, ve "iyi bir anne"nin küçük veya hiç yardıma ihtiyaç duymadan yeni bir bebeğin bakımına ayak uydurmasının bunalımıyla başa çıkabilecek yetide olması gerektiği şeklindeki yanlış inanış gibi sebeplerle yardım istemekte gecikebilirsiniz. Ayrıca bir bebeğe göğüsten emzirmek ve adetlerin geri dönmesi, vücudun biokimyasını değiştirebilecek ve bir depresyonun zamanlamasını etkileyebilecek önemli hormonal olaylardır.

Postpartum Ruh Bozukluğu Riski Taşıyor muyum?
Bir postpartum depresyonunu önceden belirlemek için kesin bir yol olmamakla birlikte, bu rahatsızlığa yakalanma riskini arttıran faktörleri tanımlamak mümkündür. En önemli risk faktörü, sizin veya ailenizin depresyon veya manik-depresif rahatsızlık geçmişidir. Daha önce postpartum depresyonu geçirdiyseniz, bu da bir başka depresyon ihtimalinizi arttırır. İlaveten, gebelik sırasında depresyonunuz olduysa ve adet öncesi ruh hali sendromu geçmişiniz varsa risk artmaktadır.

Evlilikte gerginlik, bebekle ilgili sağlık sorunları, komplike bir gebelik ve doğum, ve sosyal destek eksikliği gibi gerginlik verici durumlar postpartum depresyon riskinizi arttırır. Çocuklukta cinsel suistimal veya travma geçmişi, ailenizde kimyasal bağımlılık, gebelik konusunda kafanızı karıştıran olumsuz hisler ve bir anne olarak yeni rolünüzle ilgili yaşadığınız zorluklar, sizi postpartum depresyonuna sokacak psikolojik faktörler arasındadır.

Postpartum Ruh Bozukluğu Tedavileri Nelerdir?
Postpartum ruh bozuklukları için tedaviyle ilgili kararlar belirtilerin ciddiyetine göre değişmektedir. Ancak, uzman görüşü, vasıflı bir aile terapistinden alınacak psikoterapiyle birlikte antidepresan ilaçların kullanımını genellikle destekler. Aile ve çift terapisi de, aileyi ve/veya partneri depresyonu daha iyi anlaması ve anneye destek kaynağı olmasını sağlamak suretiyle ayrıca etkilidir. Bir evlilik ve aile terapisti, her birinin hislerinin tarihçesini keşfetmek ve ailenin hemen uygulamaya koyabileceği çözümlere odaklanmak üzere çiftle birlikte çalışabilir.

Grup psikoterapisinin, postpartum ruh bozukluğu yaşamakta olan diğer kadınların katılımını sağlayarak, çocuğun doğumundan sonraki ilk aylarda birçok kadının hissettiği "kabuğuna çekilme" hislerini azaltarak, depresyonu düzelttiği görülmüştür. Emziriyorsanız, antidepresan alırken bunu sona erdirmeniz gerekmeyebilir. Kendi özel koşullarınız için uygun olacak ilaç seçenekleri konusunda doktorunuzla mutlaka görüşün.

Postpartum Depresyonunu Engelleyebilir miyim?
Postpartum depresyonun engellenmesi her zaman mümkün olmasa da, ortaya çıkması halinde belirtilerin ciddiyetinin azaltılması mümkündür. Hayatınızdaki stres etkenlerini doğumdan önce saptayın ve azaltmaya çalışın. Gebelik sırasında ve bebek geldikten sonra kendinizi daha az yalnız ve bunalmış hissetmeniz için, bir destek sistemi yerleştirin. Çocuğunuzun doğumunu takip eden aylarda, boş zamanlarınız için plan yapın, bol bol dinlenin, hislerinizi reddetmeyin ve böyle hissettiğiniz için kendinizi suçlu hissetmeyin. Erken teşhis ve düzgün tedaviyi sağlamak için kendinizi postpartum ruh bozuklukları konusunda eğitmek en iyi yollardan biridir. Postpartum ruh bozuklukları tedavi edilebilir ve bu konuda uzman bir terapistten yardım almak şarttır.
 
Önemli bilgiler canım teşekkür ederim izninle bir kaç benzeri bilgide ben ekliyorum

Yeni doğum yapmış annelerin aşağı yukarı yarısının yaşamlarının en mutlu gününde kendilerini kötü hissetmeleri olağandır. Bu, konuyla ilgilenen bilimadamlarının henüz tamamlayıcı bir açıklama veya çözüm getirmedikleri, anlaşamadıkları bir konudur. Kadının mizaç dalgalanmalarında sıklıkla suçlu olarak gösterilen hormonlar, bu konuda da mantıklı bir açıklama olarak gösterilebilirler. Doğum sonrası östrojen ve progesteron düzeyleri ani olarak düşme gösterir ve bu da adet öncesi hormonal dalgalanmada olduğu gibi, depresyon açısından tetiği çekebilir. Hormonlardaki dalgalanmanın ve duyarlılığın kadından kadına değiştiği gerçeği, bütün kadınlar doğum sonrası aynı hormon düzeyi düşüklüğünü yaşarken, neden yalnızca % 50’sinin doğum sonrası depresyon nedeniyle acı çektiğini kısmen de olsa açıklayabilir.

Fakat doğum sonrası hüzne eşlik eden başka unsurların da muhtemelen bunda rolü vardır. Bunlar doğum sonrası ilk 3 günde daha sık olmakla birlikte, ilk yıl herhangi bir zamanda ortaya çıkabilirler ve sıklıkla ilk defa anne olanlardan çok ikinci defa anne olanları açıklayabilir.

Eğer hüzünlü tablo hastanede ortaya çıktıysa; eşinizden yalnızca ikiniz için özel bir yemek getirmesini isteyin. Eğer sinirinize dokunuyorsa ziyaretçileri sınırlayın, hoşunuza gidiyorsa daha fazla ziyaretçi kabul edin. Eğer hastanede bulunmak nedeni ile kendinizi kötü hissediyorsanız, eve dönmeyi talep edin.

Başkalarından alarak bekleyebilecek işleri erteleyerek, bebeğiniz uyurken şekerleme yaparak yorgunlukla mücadele edebilirsiniz. Bebeğinizi emzirirken ya da biberonla beslerken yatakta ya da rahat bir koltukta otururken kendinize dinlenme fırsatı yaratabilirsiniz.

Zaman zaman bebeğin akşam yemeğinden sonra, eşinizle birlikte bir kokteyl içebilirsiniz; fakat dikkatli olun ve aşırıya kaçmayın. Fazlası ertesi sabah depresyona yol açabilir.

Eğer olanak varsa akşam yemeği için dışarı çıkın. Eğer yoksa, eve dışarıdan yemek getirtin. Bebek romantizminizi bozsa bile, neşenizi koruyun.

Pğer iyi görünürseniz, iyi de hissedersiniz. Birkaç gün aynı elbise ile ve saçlarınız dağınık dolaşırsanız bu herkesi depresyona sokar. Eşiniz sabah evden çıkmadan önce bir duş alın, saçlarınızı şekillendirin, eğer genelde yapıyorsanız, makyaj yapın. Çekici yeni bir elbise alın. Elbiseniz hafifçe bol olabilir; ancak siz kilo verdikçe her an daraltılmaya uygun olmalı.

Evden dışarı çıkın. Bebekle yürüyüşe çıkın; eğer bebekle kalacak gönüllü bulursanız, bebeksiz çıkın. Alıştırmalar doğum sonrası depresyonunuzu artıracak kendinizi salıvermelere veya doğuma bağlı hüznünüze iyi gelecektir. Yalnız çok fazla ve çok hızlı olmamak kaydıyla.

Eğer arkadaşlık size iyi gelecekse, sizin gibi yeni anne olanlarla birlikte olun ve duygularınızı onunla paylaşın. Arkadaşınız yoksa çocuk hekiminizden size bu konuda yardım etmesini isteyin. Doğum sonrası alıştırma sınıflarına katılın.

Eğer yalnız kalmaktan hoşlanıyorsanız, bunu deneyin. Yalnızlığın depresyonu artırdığı düşünülse de bazı uzmanlara göre, yalnızlık; doğum sonrası depresyonları üzerinde etkili olmamaktadır. Eğer neşeli insanlarla dışarı çıktığınızda veya onlar tarafından ziyaret edildiğinizde kendinizi kötü hissediyorsanız, bu insanlarla görüşmeyin. Ama eşinizede soğuk davranmayın.

Bebek doğumuna bağlı hüzün sık görülür, fakat bunun için özel bir şey yapmanız gerekmez. Neşeli hissetmeniz gerektiği halde kendinizi neşeli hissetmiyorsanız, bu duygusal çöküntü içinde olmanızı gerektirmez. Bebek hüznü olguları doğum sonrası ilk hafta da ortaya çıktığından, bundan kurtulmuş olduğunuzu düşünmek kendinizi iyi ve güvende hissetmenizi sağlar.

 
Kızlar ikinize bu gerekli bilgiler için teşekkürler. Gerçkten de ilk gebeliğimden sonra bu sıraladığınız maddelerden birkaçını mesala sık sık ağlamayı, Yanlız kalmaktan çok korkmayı, bebeğimin her an ölebileceğini düşünmeyi yaşamıştım.
 
X