- 24 Ağustos 2009
- 1.972
- 10
- 48
ıstenmeyen gebeliği önlemek için tercih ettiğiniz doğum kontrol hap uygulaması hakkında neler biliyor sunuz? Doğum kontrol hapları hakkında a’dan z’ye tüm bilgiler.
Doğum kontrol hapları kadının yumurtalıklarında üretilen östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar ortamında üretilmiş türevlerini içeren ve düzenli olarak kullanıldıklarında gebeliği oldukça başarılı bir şekilde önleyen ilaçlardır.
Günümüzde kullanılan yeni jenerasyon haplar oldukça düşük dozda hormon içerirler ve doktor değerlendirmesini takiben başlandıklarında yan etkileri nispeten düşük ve güvenli ilaçlardır.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ ıÇERıĞı
Doğum kontrol hapları çok çeşitli markalarda kullanıma sunulmuş olup çoğu 21 tablet içerir. Markaların büyük kısmında her tablet sabit dozda bir östrojen ve progesteron hormonu türevi içerir.
Yurtdışında bazı doğum kontrol hapları kullanım kolaylığı sağlamak açısından 28 tabletten oluşur. Bu hapların son 7 tanesi demir veya kimyasal olarak etkisiz bir madde içerir. Ülkemizde henüz bulunmayan bu ticari şekilde 28 tablet bulunmasının amacı 7 gün ara verme zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kullanıcıya kolaylık sağlamaktır.
Doğum kontrol haplarının bazıları “multifazik” ilaçlardır. Bu ilaçlarda kutudaki tabletlerin bir kısmının hormon içerikleri diğerlerinden farklıdır. Ülkemizde daha çok içindeki her tabletin hormon içeriği birbiriyle aynı olan “monofazik” ilaçlar kullanılmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü bir östrojen hormonu türevi olan etinil östradiol adlı maddeyi içerir. Bundan yaklaşık 40 yıl önce ilk piyasaya çıkan ilaçların içerdiği 50 mikrogramlık östrojen dozu günümüzde kullanılmamaktadır. Günümüzdeki doğum kontrol haplarında östrojen dozu 35 mikrogram, 30 mikrogram ve 20 mikrogram şeklindedir ve kadınların önemli bir kısmı yaklaşık 10 yıl önce piyasaya sürülmüş olan ve dozun azaltılmış olması nedeniyle yan etkileri daha az olan 20 mikrogram östrojen içerikli ilaçları kullanmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü östrojen hormonu türevine ek olarak progesteron hormonu türevi bir madde içerir. Bu madde de doğum kontrol haplarının tarihi boyunca oldukça değişikliklere uğramıştır. Hapların kullanıma sunulduğu ilk yıllarda testosteron (”erkeklik hormonu” benzeri yan etkileriyle ciddi olabilen sorunlara yol açabilen bu maddelerin yeni jenerasyonları bu yan etkilerden büyük oranda arındırılmış durumdadır.
YENı JENERASYON (DÜŞÜK DOZ) DOĞUM KONTROL HAPLARI
1960 yılında ilk kullanıma sunulduklarında oldukça yüksek dozda hormon içeren haplar zaman geçtikçe değişime uğramışlar, ilk kullanılan östrojen hormonu dozu olan 50 mikrogram daha sonra 35 ve hatta 30 mikrograma kadar düşürülmüştür.
Östrojen hormonu dozundaki azalmanın gebelikten koruyucu etkiyi azaltmadığının gözlenmesi üzerine araştırmalar hapların içindeki dozun daha da azaltılıp azaltılamayacağı üzerine yoğunlaştırılmıştır.
Günümüzde en yeni jenerasyon doğum kontrol haplarının içinde artık 20 mikrogram östrojen hormonu bulunmakta ve bu dozu içeren hapların koruyuculukları daha yüksek doz içerenlerle eşit bulunmaktadır.
Ülkemizde şu anda hem 35, hem 30 hem de 20 mikrogram östrojen hormonu içeren ilaçların tümü bulunmaktadır.
Doktordan doktora değişmekle beraber doğum kontrol amacıyla reçete edilen bu ilaçlarda çoğu doktor en düşük doz içeren ilaçları reçete etmektedir. Bazı durumlarda önceden daha yüksek doz ilaçla korunan kadınlara da daha düşük dozlu haplara geçiş imkanı sunulabilmektedir.
En düşük dozu içeren hapların daha yüksek doz içerenlere göre çok sayıda avantajı vardır:
Düşük dozlu ilaçların en önemli avantajı östrojen hormonu dozuyla direkt bağlantılı olan ve bazen ciddi sonuçları olabilen damarsal sorunların bu ilaçlarda çok daha düşük oranda ortaya çıkmasıdır.
Diğer avantajlar arasında en önemlileri bulantı, baş ağrısı, kilo alma, ruh hali değişiklikleri gibi yan etkilerin daha düşük oranda gözlenmesidir.
Düşük doz hapların yüksek dozlulara göre tek dezavantajı bu ilaçların daha yüksek oranda lekelenme tarzında kanamalara yol açabilmeleridir. Bu yan etki genellikle 4 kutuluk kullanımdan sonra ortadan kalktığından büyük bir dezavantaj olarak görülmeyebilir.
Doğum kontrol haplarının muhtemel olumsuz etkileri konusunda halk arasında söylenenlerin çoğu yüksek doz östrojen içeren haplar zamanında üretilmiş hurafelerdir.
NASIL ETKı EDERLER?
Doğum kontrol hapları içerdikleri yüksek doz östrojen ve progesteron hormonu türevlerinin etkileriyle yumurtlama sürecini geçici olarak durduran ve bu şekilde gebeliği önleyen ilaçlardır.
Doğum kontrol hapları beyinde hipofiz ve hipotalamus bölgesinden salgılanan ve yumurtalıkları uyaran hormon salgısını engelleyerek etki ederler. Adet döngüsünü sağlayan mekanizma beynin bu bölgelerinden salgılanan hormonların yumurtalıklara etki etmesi sonucu folikül gelişimini ve yumurtlama olgusunun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu döngüde yumurtalıklardan salgılanan östrojen hormonu ve yumurtlama sonrasında devreye giren progesteron hormonu beyinden daha fazla hormon salgısını engeller. Adet kanaması olduktan sonra yumurtalıklardan hormon salgısı azaldığından beyinden hormon salgısı yeniden başlar ve adet döngüsü yeniden devreye girer.
Doğum kontrol haplarının içerdiği hormonlar östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar koşullarında üretilmiş türevleridir. Bu maddeler aynen orijinalleri gibi beyinden hormon salgısını azaltma özelliğine sahiptirler. Böylece beyin bu hormonları sanki yumurtalıklardan salgılanıyormuş gibi algılar ve kendi hormonlarının salgısını durdurur. Yumurtlama işlevi devre dışı kaldığından gebe kalma da söz konusu olmaz.
Doğum kontrol hapları kullanan kadınlarda yukarıdaki mekanizma yumurtlama olgusunu ortadan kaldırmada her zaman başarılı olamayabilir. Yumurtlama ortaya çıksa dahi doğum kontrol haplarının içeriğinde bulunan ve vücuda ilaç alımıyla yumurtalıklardan salgılanan miktardan nispeten daha fazla giren progesteron türevi madde rahim iç tabakasını embriyonun yerleşmesine elverişsiz hale getirir. Aynı madde rahim ağzı salgısını spermlerin geçişine elverişsiz hale getirerek gebeliği engeller.
Sonuç olarak doğum kontrol hapları çok çeşitli mekanizmalarla gebeliğin başlamasını ve gelişmesini oldukça etkili bir şekilde engellerler.
Doğum Kontrol Haplarının Gebelikten Korumadaki Başarı Oranları
Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol hapları koruyuculuk oranları oldukça yüksek olan ilaçlardır ve gebelik çok nadiren oluşur.
Koruyuculuk, bir kutu tam olarak kullanılacağı varsayılırsa ilk kutunun ilk hapının alınmasıyla başlar ve kutunun bitiminde yeni kutuya başlanmadığında biter.
DOĞUM KONTROL HAPLARI NASIL KULLANILIR?
Doğum kontrol hapları, komple bir jinekolojik değerlendirme sonrasında, doktor önerisine göre başlanır. Jinekolojik değerlendirme, doğum kontrol hapı kullanması riskli olan kadınların ayrımını sağlamak açısından son derece önemlidir. Doktor kontrolünde hapların ne şekilde kullanılacağı ve herhangi bir yan etki oluşması durumunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
Ülkemizde yaklaşık 30 civarında doğum kontrol hapı markası bulunmakta olup her birinin kendine göre bazı farklılıkları vardır. Doktor yaptığı değerlendirme sonrasında hastasına en uygun olan doğum kontrol hapını reçete eder.
ılk kutunun ilk hapı adet kanaması başlangıcının tercihen birinci günü, en geç beşinci günü alınmalıdır. Koruyuculuk o ay hapların düzenli olarak kullanılacağı varsayılırsa hemen başlar.
Kutunun içindeki ilaçlar 21 gün sonunda biter. Bir haftalık ara sonunda diğer kutuya geçilir. Ara verilen süre içerisinde genellikle kutunun bitiminden iki gün sonra adet kanaması gerçekleşir. Adet kanamasının ne zaman gerçekleştiği önemli değildir ve 28 günlük düzenli bir adet döngüsünü oluşturmak açısından her zaman iki kutu arasında bir hafta ara verilir.
Yurtdışında bulunan ve henüz ülkemizde kullanımda olmayan bazı doğum kontrol hapları günlük tablet alma alışkanlığını bozmamak için 28 tablet içerirler. Bu tabletlerin 21 tanesi hormon içerirken 7 tanesinin içinde genellikle demir vardır. Bu tip haplarda 21 gün sonrasında 1 hafta boyunca renkleri farklı olan haplar da alınır ve bu bir hafta içerisinde adet kanaması ortaya çıkar. Daha sonra aynen 21 günlük haplarda olduğu gibi kullanıma devam edilir.
Haplar her günün belli bir zaman diliminde (sabah, öğlen, akşam veya gece yatarken) tok karnına alınır. Hapların aynı saatte alınması koşul olmamakla beraber hap alma alışkanlığını korumak açısından kadının belli bir saati belirlemesi ve günlük hapını bu saatte alması önerilir.
Belli aralıklarla “rahimi dinlendirmek” gerekli mi?
Yıllar önce doktorlar doğum kontrol hapı kullanan kadınlara belli aralıklarla (genellikle 6 ayda bir) belli bir süre (genellikle 2 ay) hap kullanımına ara vermeyi önermekteydiler. Yapılan çalışmalarda bu ara verme döneminde gebelik oluşma ihtimalinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Bilimsel olarak “rahimi dinlendirmenin” gerekli olduğunu gösteren bir bulgu mevcut değildir. Bu nedenle günümüzde bu ara verme döneminden vazgeçilmiştir. Hap kullanan kadınların bebek sahibi olmaya karar verdikleri zamana kadar kullanıma devam etmeleri önerilmektedir.
ılaç Kullanımın Unutulması Durumunda Yapılması Gerekenler
ılacın günlük dozu unutulduğunda ertesi günü iki adet birden alınmalıdır. Bu durumda koruyuculuk oranı azalmaz.
ılacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın ilk iki haftalık döneminde bulunuluyorsa iki gün üst üste ikişer adet alınır ve bir hafta boyunca ek bir yöntemle korunulur.
ılacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın sonuncu haftasında bulunuluyorsa veya herhangi bir zamanda ilacın üç gün veya daha fazla dozu unutulmuşsa doktordan yardım istenmelidir.
Özel Durumlar
ıçerdikleri östrojen hormonu nedeniyle özellikle ilk kullanım günlerinde haplar bulantıya neden olabilirler. Bulantı gidericilerle genellikle kontrol altına alınabilen bulantı kusmayla sonuçlandığında hap alım üzerinden bir saat ve daha fazla geçtiğinde doz tekrarı gerektirmez. Bir saatten önce oluşan kusma alınan hapın kana geçmesine engel olabileceğinden bulantı giderici ilaç alındıktan sonra doz tekrarlanmalıdır.
Herhangi bir nedene bağlı gelişen ishal de alınan günlük dozun kana geçmesine engel olabilir. Bu durumlarda ilaç kullanımına devam edilmeli ve ishal birkaç günde geçmiş olsa dahi bir hafta boyunca ek bir yöntemle gebelikten korunulmalıdır.
Doktora Başvurulması Gereken Durumlar
Ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı;
Görme bozukluğu;
Göğüs ağrısı;
Bacaklarda şişme ve ağrı;
Karın ağrısı;
ıster hafif ister şiddetli olsun, normal olmadığı düşünülen herhangi bir belirtinin ortaya çıkması.
Hap Kullanan Kadınların Olağan Doktor Kontrolleri
ılk doktor değerlendirmesinde hap kullanımı açısından uygun görülen kadınlar doktorları tarafından belli bir süre sonunda (doktordan doktora değişebilen bir sıklıkta, genellikle 2-4 ay sonunda) kontrol için geri çağırılırlar. Bu ilk kontrolün amacı hapların muhtemel yan etkilerinin değerlendirilmesi ve muhtemel hatalı kullanımların ortaya çıkarılması ve hataların düzeltilmesidir. Bu kontrol sonrası hap kullanan kadınlar aynen hap kullanmayan kadınlar gibi yıllık olağan muayenelere çağrılırlar. Çeşitli nedenlerle doktor hastasını daha sık görmek isteyebilir.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ OLUMLU “YAN ETKıLERı”
Doğum kontrol haplarını düzenli olarak kullanan kadınlar istenmeyen bir gebelikten korunma yanında çok farklı avantajlar elde ederler. Bu avantajların bazıları ilk kutuyla başlarken, bazıları uzun vadeli kullanımda ortaya çıkar. Doğum kontrol hapları bazen yalnızca aşağıdaki listede yer alan yan etkilerinden faydalanmak için reçete edilirler.
Düzenli kullanımda doğum kontrol hapları:
Adet döngüsünün düzenli olmasını sağlarlar.
Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler.
Adet öncesi gerginlik belirtilerini azaltırlar ve bu etkileriyle PMS hastalığında (adet öncesi gerginlik sendromu) tedavi amaçlı olarak kullanılırlar.
Adet sancısı, doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür.
Hap kullanan kadınlarda akne (sivilce) ve tüylenme daha az sıklıkla görülür.
Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda rahim kanseri ve yumurtalık kanseri çok daha az sıklıkla görülür.
Gebelik oluşma riskinin azalması dış gebelik ortaya çıkma riskinin de azalmasını sağlar.
Yumurtlama süreci baskılandığından hap kullanan kadınlarda işlevsel yumurtalık kistleri de daha az görülür. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
Hap kullanan kadınlarda fibrokistik meme sorunu daha az görülür.
Doğum kontrol hapları pelvik enfeksiyon gelişme riskini azaltırlar. Bir yıllık kullanımda pelvik enfeksiyon riski en az %50-60 oranında azalır ve bu durum hap kullanıldıkça devam eder. Bu etki muhtemelen doğum kontrol haplarının içerdiği progesteron hormonu türevi maddenin rahimağzı salgısını bakterilere karşı daha az geçirgen hale getirmesiyle ilgilidir. Bazı çalışmalar hap kullanımına bağlı olarak rahimağzında erozyon (”yara” geliştiğinde bölgede klamidya bakterilerinin daha kolay çoğalabildiğini göstermiş olsa da bu durum henüz kanıtlanmış değildir.
Hap kullanan kadınlarda mantara bağlı vajinit dışında kalan diğer vajinit türlerinin daha az sıklıkla görüldüğü saptanmıştır.
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda endometriyozis daha az sıklıkla görülür ve endometriyozis hastalığı olan kadınlarda belirtiler daha hafif seyreder.
Doğum kontrol hapı kullanımının miyomlara karşı koruyucu olduğu belirlenmiştir.
Hap kullanımı romatoid artrit hastalığı ve ateroskleroz (”damar sertliği” gelişme riskini azaltır.
Hap kullanan kadınlarda kemik yoğunluğu daha yavaş azalır. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
Doğum kontrol hapları kadının yumurtalıklarında üretilen östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar ortamında üretilmiş türevlerini içeren ve düzenli olarak kullanıldıklarında gebeliği oldukça başarılı bir şekilde önleyen ilaçlardır.
Günümüzde kullanılan yeni jenerasyon haplar oldukça düşük dozda hormon içerirler ve doktor değerlendirmesini takiben başlandıklarında yan etkileri nispeten düşük ve güvenli ilaçlardır.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ ıÇERıĞı
Doğum kontrol hapları çok çeşitli markalarda kullanıma sunulmuş olup çoğu 21 tablet içerir. Markaların büyük kısmında her tablet sabit dozda bir östrojen ve progesteron hormonu türevi içerir.
Yurtdışında bazı doğum kontrol hapları kullanım kolaylığı sağlamak açısından 28 tabletten oluşur. Bu hapların son 7 tanesi demir veya kimyasal olarak etkisiz bir madde içerir. Ülkemizde henüz bulunmayan bu ticari şekilde 28 tablet bulunmasının amacı 7 gün ara verme zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kullanıcıya kolaylık sağlamaktır.
Doğum kontrol haplarının bazıları “multifazik” ilaçlardır. Bu ilaçlarda kutudaki tabletlerin bir kısmının hormon içerikleri diğerlerinden farklıdır. Ülkemizde daha çok içindeki her tabletin hormon içeriği birbiriyle aynı olan “monofazik” ilaçlar kullanılmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü bir östrojen hormonu türevi olan etinil östradiol adlı maddeyi içerir. Bundan yaklaşık 40 yıl önce ilk piyasaya çıkan ilaçların içerdiği 50 mikrogramlık östrojen dozu günümüzde kullanılmamaktadır. Günümüzdeki doğum kontrol haplarında östrojen dozu 35 mikrogram, 30 mikrogram ve 20 mikrogram şeklindedir ve kadınların önemli bir kısmı yaklaşık 10 yıl önce piyasaya sürülmüş olan ve dozun azaltılmış olması nedeniyle yan etkileri daha az olan 20 mikrogram östrojen içerikli ilaçları kullanmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü östrojen hormonu türevine ek olarak progesteron hormonu türevi bir madde içerir. Bu madde de doğum kontrol haplarının tarihi boyunca oldukça değişikliklere uğramıştır. Hapların kullanıma sunulduğu ilk yıllarda testosteron (”erkeklik hormonu” benzeri yan etkileriyle ciddi olabilen sorunlara yol açabilen bu maddelerin yeni jenerasyonları bu yan etkilerden büyük oranda arındırılmış durumdadır.
YENı JENERASYON (DÜŞÜK DOZ) DOĞUM KONTROL HAPLARI
1960 yılında ilk kullanıma sunulduklarında oldukça yüksek dozda hormon içeren haplar zaman geçtikçe değişime uğramışlar, ilk kullanılan östrojen hormonu dozu olan 50 mikrogram daha sonra 35 ve hatta 30 mikrograma kadar düşürülmüştür.
Östrojen hormonu dozundaki azalmanın gebelikten koruyucu etkiyi azaltmadığının gözlenmesi üzerine araştırmalar hapların içindeki dozun daha da azaltılıp azaltılamayacağı üzerine yoğunlaştırılmıştır.
Günümüzde en yeni jenerasyon doğum kontrol haplarının içinde artık 20 mikrogram östrojen hormonu bulunmakta ve bu dozu içeren hapların koruyuculukları daha yüksek doz içerenlerle eşit bulunmaktadır.
Ülkemizde şu anda hem 35, hem 30 hem de 20 mikrogram östrojen hormonu içeren ilaçların tümü bulunmaktadır.
Doktordan doktora değişmekle beraber doğum kontrol amacıyla reçete edilen bu ilaçlarda çoğu doktor en düşük doz içeren ilaçları reçete etmektedir. Bazı durumlarda önceden daha yüksek doz ilaçla korunan kadınlara da daha düşük dozlu haplara geçiş imkanı sunulabilmektedir.
En düşük dozu içeren hapların daha yüksek doz içerenlere göre çok sayıda avantajı vardır:
Düşük dozlu ilaçların en önemli avantajı östrojen hormonu dozuyla direkt bağlantılı olan ve bazen ciddi sonuçları olabilen damarsal sorunların bu ilaçlarda çok daha düşük oranda ortaya çıkmasıdır.
Diğer avantajlar arasında en önemlileri bulantı, baş ağrısı, kilo alma, ruh hali değişiklikleri gibi yan etkilerin daha düşük oranda gözlenmesidir.
Düşük doz hapların yüksek dozlulara göre tek dezavantajı bu ilaçların daha yüksek oranda lekelenme tarzında kanamalara yol açabilmeleridir. Bu yan etki genellikle 4 kutuluk kullanımdan sonra ortadan kalktığından büyük bir dezavantaj olarak görülmeyebilir.
Doğum kontrol haplarının muhtemel olumsuz etkileri konusunda halk arasında söylenenlerin çoğu yüksek doz östrojen içeren haplar zamanında üretilmiş hurafelerdir.
NASIL ETKı EDERLER?
Doğum kontrol hapları içerdikleri yüksek doz östrojen ve progesteron hormonu türevlerinin etkileriyle yumurtlama sürecini geçici olarak durduran ve bu şekilde gebeliği önleyen ilaçlardır.
Doğum kontrol hapları beyinde hipofiz ve hipotalamus bölgesinden salgılanan ve yumurtalıkları uyaran hormon salgısını engelleyerek etki ederler. Adet döngüsünü sağlayan mekanizma beynin bu bölgelerinden salgılanan hormonların yumurtalıklara etki etmesi sonucu folikül gelişimini ve yumurtlama olgusunun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu döngüde yumurtalıklardan salgılanan östrojen hormonu ve yumurtlama sonrasında devreye giren progesteron hormonu beyinden daha fazla hormon salgısını engeller. Adet kanaması olduktan sonra yumurtalıklardan hormon salgısı azaldığından beyinden hormon salgısı yeniden başlar ve adet döngüsü yeniden devreye girer.
Doğum kontrol haplarının içerdiği hormonlar östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar koşullarında üretilmiş türevleridir. Bu maddeler aynen orijinalleri gibi beyinden hormon salgısını azaltma özelliğine sahiptirler. Böylece beyin bu hormonları sanki yumurtalıklardan salgılanıyormuş gibi algılar ve kendi hormonlarının salgısını durdurur. Yumurtlama işlevi devre dışı kaldığından gebe kalma da söz konusu olmaz.
Doğum kontrol hapları kullanan kadınlarda yukarıdaki mekanizma yumurtlama olgusunu ortadan kaldırmada her zaman başarılı olamayabilir. Yumurtlama ortaya çıksa dahi doğum kontrol haplarının içeriğinde bulunan ve vücuda ilaç alımıyla yumurtalıklardan salgılanan miktardan nispeten daha fazla giren progesteron türevi madde rahim iç tabakasını embriyonun yerleşmesine elverişsiz hale getirir. Aynı madde rahim ağzı salgısını spermlerin geçişine elverişsiz hale getirerek gebeliği engeller.
Sonuç olarak doğum kontrol hapları çok çeşitli mekanizmalarla gebeliğin başlamasını ve gelişmesini oldukça etkili bir şekilde engellerler.
Doğum Kontrol Haplarının Gebelikten Korumadaki Başarı Oranları
Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol hapları koruyuculuk oranları oldukça yüksek olan ilaçlardır ve gebelik çok nadiren oluşur.
Koruyuculuk, bir kutu tam olarak kullanılacağı varsayılırsa ilk kutunun ilk hapının alınmasıyla başlar ve kutunun bitiminde yeni kutuya başlanmadığında biter.
DOĞUM KONTROL HAPLARI NASIL KULLANILIR?
Doğum kontrol hapları, komple bir jinekolojik değerlendirme sonrasında, doktor önerisine göre başlanır. Jinekolojik değerlendirme, doğum kontrol hapı kullanması riskli olan kadınların ayrımını sağlamak açısından son derece önemlidir. Doktor kontrolünde hapların ne şekilde kullanılacağı ve herhangi bir yan etki oluşması durumunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
Ülkemizde yaklaşık 30 civarında doğum kontrol hapı markası bulunmakta olup her birinin kendine göre bazı farklılıkları vardır. Doktor yaptığı değerlendirme sonrasında hastasına en uygun olan doğum kontrol hapını reçete eder.
ılk kutunun ilk hapı adet kanaması başlangıcının tercihen birinci günü, en geç beşinci günü alınmalıdır. Koruyuculuk o ay hapların düzenli olarak kullanılacağı varsayılırsa hemen başlar.
Kutunun içindeki ilaçlar 21 gün sonunda biter. Bir haftalık ara sonunda diğer kutuya geçilir. Ara verilen süre içerisinde genellikle kutunun bitiminden iki gün sonra adet kanaması gerçekleşir. Adet kanamasının ne zaman gerçekleştiği önemli değildir ve 28 günlük düzenli bir adet döngüsünü oluşturmak açısından her zaman iki kutu arasında bir hafta ara verilir.
Yurtdışında bulunan ve henüz ülkemizde kullanımda olmayan bazı doğum kontrol hapları günlük tablet alma alışkanlığını bozmamak için 28 tablet içerirler. Bu tabletlerin 21 tanesi hormon içerirken 7 tanesinin içinde genellikle demir vardır. Bu tip haplarda 21 gün sonrasında 1 hafta boyunca renkleri farklı olan haplar da alınır ve bu bir hafta içerisinde adet kanaması ortaya çıkar. Daha sonra aynen 21 günlük haplarda olduğu gibi kullanıma devam edilir.
Haplar her günün belli bir zaman diliminde (sabah, öğlen, akşam veya gece yatarken) tok karnına alınır. Hapların aynı saatte alınması koşul olmamakla beraber hap alma alışkanlığını korumak açısından kadının belli bir saati belirlemesi ve günlük hapını bu saatte alması önerilir.
Belli aralıklarla “rahimi dinlendirmek” gerekli mi?
Yıllar önce doktorlar doğum kontrol hapı kullanan kadınlara belli aralıklarla (genellikle 6 ayda bir) belli bir süre (genellikle 2 ay) hap kullanımına ara vermeyi önermekteydiler. Yapılan çalışmalarda bu ara verme döneminde gebelik oluşma ihtimalinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Bilimsel olarak “rahimi dinlendirmenin” gerekli olduğunu gösteren bir bulgu mevcut değildir. Bu nedenle günümüzde bu ara verme döneminden vazgeçilmiştir. Hap kullanan kadınların bebek sahibi olmaya karar verdikleri zamana kadar kullanıma devam etmeleri önerilmektedir.
ılaç Kullanımın Unutulması Durumunda Yapılması Gerekenler
ılacın günlük dozu unutulduğunda ertesi günü iki adet birden alınmalıdır. Bu durumda koruyuculuk oranı azalmaz.
ılacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın ilk iki haftalık döneminde bulunuluyorsa iki gün üst üste ikişer adet alınır ve bir hafta boyunca ek bir yöntemle korunulur.
ılacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın sonuncu haftasında bulunuluyorsa veya herhangi bir zamanda ilacın üç gün veya daha fazla dozu unutulmuşsa doktordan yardım istenmelidir.
Özel Durumlar
ıçerdikleri östrojen hormonu nedeniyle özellikle ilk kullanım günlerinde haplar bulantıya neden olabilirler. Bulantı gidericilerle genellikle kontrol altına alınabilen bulantı kusmayla sonuçlandığında hap alım üzerinden bir saat ve daha fazla geçtiğinde doz tekrarı gerektirmez. Bir saatten önce oluşan kusma alınan hapın kana geçmesine engel olabileceğinden bulantı giderici ilaç alındıktan sonra doz tekrarlanmalıdır.
Herhangi bir nedene bağlı gelişen ishal de alınan günlük dozun kana geçmesine engel olabilir. Bu durumlarda ilaç kullanımına devam edilmeli ve ishal birkaç günde geçmiş olsa dahi bir hafta boyunca ek bir yöntemle gebelikten korunulmalıdır.
Doktora Başvurulması Gereken Durumlar
Ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı;
Görme bozukluğu;
Göğüs ağrısı;
Bacaklarda şişme ve ağrı;
Karın ağrısı;
ıster hafif ister şiddetli olsun, normal olmadığı düşünülen herhangi bir belirtinin ortaya çıkması.
Hap Kullanan Kadınların Olağan Doktor Kontrolleri
ılk doktor değerlendirmesinde hap kullanımı açısından uygun görülen kadınlar doktorları tarafından belli bir süre sonunda (doktordan doktora değişebilen bir sıklıkta, genellikle 2-4 ay sonunda) kontrol için geri çağırılırlar. Bu ilk kontrolün amacı hapların muhtemel yan etkilerinin değerlendirilmesi ve muhtemel hatalı kullanımların ortaya çıkarılması ve hataların düzeltilmesidir. Bu kontrol sonrası hap kullanan kadınlar aynen hap kullanmayan kadınlar gibi yıllık olağan muayenelere çağrılırlar. Çeşitli nedenlerle doktor hastasını daha sık görmek isteyebilir.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ OLUMLU “YAN ETKıLERı”
Doğum kontrol haplarını düzenli olarak kullanan kadınlar istenmeyen bir gebelikten korunma yanında çok farklı avantajlar elde ederler. Bu avantajların bazıları ilk kutuyla başlarken, bazıları uzun vadeli kullanımda ortaya çıkar. Doğum kontrol hapları bazen yalnızca aşağıdaki listede yer alan yan etkilerinden faydalanmak için reçete edilirler.
Düzenli kullanımda doğum kontrol hapları:
Adet döngüsünün düzenli olmasını sağlarlar.
Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler.
Adet öncesi gerginlik belirtilerini azaltırlar ve bu etkileriyle PMS hastalığında (adet öncesi gerginlik sendromu) tedavi amaçlı olarak kullanılırlar.
Adet sancısı, doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür.
Hap kullanan kadınlarda akne (sivilce) ve tüylenme daha az sıklıkla görülür.
Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda rahim kanseri ve yumurtalık kanseri çok daha az sıklıkla görülür.
Gebelik oluşma riskinin azalması dış gebelik ortaya çıkma riskinin de azalmasını sağlar.
Yumurtlama süreci baskılandığından hap kullanan kadınlarda işlevsel yumurtalık kistleri de daha az görülür. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
Hap kullanan kadınlarda fibrokistik meme sorunu daha az görülür.
Doğum kontrol hapları pelvik enfeksiyon gelişme riskini azaltırlar. Bir yıllık kullanımda pelvik enfeksiyon riski en az %50-60 oranında azalır ve bu durum hap kullanıldıkça devam eder. Bu etki muhtemelen doğum kontrol haplarının içerdiği progesteron hormonu türevi maddenin rahimağzı salgısını bakterilere karşı daha az geçirgen hale getirmesiyle ilgilidir. Bazı çalışmalar hap kullanımına bağlı olarak rahimağzında erozyon (”yara” geliştiğinde bölgede klamidya bakterilerinin daha kolay çoğalabildiğini göstermiş olsa da bu durum henüz kanıtlanmış değildir.
Hap kullanan kadınlarda mantara bağlı vajinit dışında kalan diğer vajinit türlerinin daha az sıklıkla görüldüğü saptanmıştır.
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda endometriyozis daha az sıklıkla görülür ve endometriyozis hastalığı olan kadınlarda belirtiler daha hafif seyreder.
Doğum kontrol hapı kullanımının miyomlara karşı koruyucu olduğu belirlenmiştir.
Hap kullanımı romatoid artrit hastalığı ve ateroskleroz (”damar sertliği” gelişme riskini azaltır.
Hap kullanan kadınlarda kemik yoğunluğu daha yavaş azalır. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
Son düzenleme: