- 15 Nisan 2009
- 240
- 5
Doğum Eylemi
Doğum üç evrede gerçekleşir:
1. Evre
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzının bebeğin doğabilmesi için, kasılmaların yardımıyla tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir. Bu süre doğumun en uzun süresidir (yaklaşık 8-10 saat). Ancak hamile kadının, sancılarını farketmesinden çok önce kasılmalar başladığından ve bazı hamilelerin ağrı eşiği yüksek olduğundan, hamile sancısını farkettiğinde, bu evrenin bir süresini geçirmiş olur.
Bu dönem kendi içinde pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır.
Pasif dönem: Doğumun ve birinci evrenin en uzun süren dönemidir. Bu dönemde ağrılar seyrek ve daha hafiftir. Bu dönem ilk doğumu olan hamilelerde daha uzun sürer. Birkaç saatten bir iki güne kadar sürebilir. Bu dönemde eğer başka bir belirti yoksa hastaneye gitmek gereksizdir. Gidildiğinde bazen hamile tekrar evine geri gönderilebilir.
Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan dönemdir. Bu dönemi kadın ağrılarının sıklaşmaya ve şiddetinin artmaya başlamasıyla farkeder. Bu dönemde ağrılar yaklaşık 5 dakikada bir gelmeye başladıktan sonra hastaneye gidilmelidir. Bu dönemde suyun gelmesi, ne miktarda olursa olsun kanamanın olması ya da normal olmayan herhangi bir durum farkedildiğinde ağrıların sıklığına bakılmaksızın hemen hastaneye gidilmelidir.
Bu evrenin sonuna doğru yani rahim ağzı 8-9 cm açıldığında hamile kadın sancılar sırasında kuvvetli ıkıntı hisseder. Eğer doğuma yardımcı olan hekim ya da ebe izin veriyorsa hamile ıkınabilir. Vaktinden önce ıkınmak doğumu uzatabilir. Bu dönemde eğer dikişli doğum yaptırılacaksa hazne girişine uyuşturucu iğne ve sonra da 2-3 cm’lik bir kesi yapılır.
2. Evre
Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. Bu süre yarım ile iki saat arasındadır. Bu dönemde kadının kuvvetle ıkınması bu süreyi kısaltır. Ikınma, tekniğe uygun olursa etkilidir. Aksi halde sadece annenin yorulmasına neden olur. Doğumun bu dönemi annenin aktif olarak doğuma katıldığı dönemdir.
Ikınma tekniği: Ikıntılı ağrılarda ağrının en güçlü olduğu sırada hamile kadın derin bir nefes alarak ciğerlerine hava doldurur. Bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak, kuvvetle ıkınır. Ikınırken öne doğru yay şeklinde büzülerek, başını ve omuzlarını kaldırıp çenesini göğsüne dayayarak, tüm gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeğini iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli, ağrı geçince ıkınılmamalı ve gevşenmelidir. Bebeğin başı doğduktan sonra hamileye ıkınmaması söylenir. Ancak ıkıntı hissi devam etmektedir. Kadın bunu önlemek için ağzını açarak kısa nefesler alır, verir. Bebeğin başı doğunca, doğumu yaptıran kişi rahat nefes alabilmesi için bebeğin ağzını burnunu siler. Bebek başı doğduğunda yüzü yere doğrudur bu nedenle omuzlarının doğabilmesi için başını annenin sağ ya da sol bacağına doğru çevirir. Bu dönüşten sonra doğumu yaptıran bebeğin başından tutup hafifçe çekerek vücudunun doğmasına yardım eder.
Bebekler normalde doğar doğmaz nefes almaya ve ağlamaya başlarlar. Bebek doğduktan sonra göbek kordonu uygun bir yerden 2-3 cm aralıkla klemplenir ve arasından kesilerek bebek anneden ayrılır. Bebek önceden hazırlanan masada kurulanır, ağzı burnu temizlenir, kimlik tespiti için bebeğe ve anneye kol bantları takılır, annenin parmak içi, bebeğin ayak izi alınır. Bu işlemlerden sonra bebek ısıtılmak ve giydirilmek için doğumhanedeki bebek odasına götürülür. Eğer uygunsa (ortam, oda ısısı gibi) bu dönemde emzirme başlatılabilir. Emzirme sırasında salgılanan hormonlar nedeniyle plasentanın erken ayrılması da sağlanabilir. Bu dönemde annelerde üşüme ve titreme olabilir. Özellikle titreme anneleri telaşlandırır. Oysa bu durum normaldir. Bir kaç dakika sonra geçer.
3. Evre
Bebeğin doğmasından sonra plasentanın doğmasına kadar geçen süredir (yarım-bir saat). Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Rahim içinde plasenta parçası kalması kanama ve enfeksiyona neden olur. Plasenta çıktıktan sonra varsa kesi yeri doğumu yaptıran kişi tarafından dikilir. Ama daha önce bu bölge uyuşturulduğu için dikiş sırasında acı duymaz. Genellikle anneler bu dönemde büyük bir rahatlık, mutluluk ve yorgunluk hissederler. Çoğu dikişi dikilirken uyur. Bu işlem bittikten sonra annenin kan ya da antiseptik solüsyon bulaşmış bölgeleri temizlenir, üzeri örtülür. Anneler dinlenme ve kanama kontrolü için bir iki saat daha doğumhanede kalabilirler.
Doğum üç evrede gerçekleşir:
1. Evre
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzının bebeğin doğabilmesi için, kasılmaların yardımıyla tam açılmasına (10 cm) kadar geçen süredir. Bu süre doğumun en uzun süresidir (yaklaşık 8-10 saat). Ancak hamile kadının, sancılarını farketmesinden çok önce kasılmalar başladığından ve bazı hamilelerin ağrı eşiği yüksek olduğundan, hamile sancısını farkettiğinde, bu evrenin bir süresini geçirmiş olur.
Bu dönem kendi içinde pasif ve aktif dönem olarak ikiye ayrılır.
Pasif dönem: Doğumun ve birinci evrenin en uzun süren dönemidir. Bu dönemde ağrılar seyrek ve daha hafiftir. Bu dönem ilk doğumu olan hamilelerde daha uzun sürer. Birkaç saatten bir iki güne kadar sürebilir. Bu dönemde eğer başka bir belirti yoksa hastaneye gitmek gereksizdir. Gidildiğinde bazen hamile tekrar evine geri gönderilebilir.
Aktif dönem: Rahim ağzı yaklaşık 3 cm açıklığa ulaştıktan sonra başlayan dönemdir. Bu dönemi kadın ağrılarının sıklaşmaya ve şiddetinin artmaya başlamasıyla farkeder. Bu dönemde ağrılar yaklaşık 5 dakikada bir gelmeye başladıktan sonra hastaneye gidilmelidir. Bu dönemde suyun gelmesi, ne miktarda olursa olsun kanamanın olması ya da normal olmayan herhangi bir durum farkedildiğinde ağrıların sıklığına bakılmaksızın hemen hastaneye gidilmelidir.
Bu evrenin sonuna doğru yani rahim ağzı 8-9 cm açıldığında hamile kadın sancılar sırasında kuvvetli ıkıntı hisseder. Eğer doğuma yardımcı olan hekim ya da ebe izin veriyorsa hamile ıkınabilir. Vaktinden önce ıkınmak doğumu uzatabilir. Bu dönemde eğer dikişli doğum yaptırılacaksa hazne girişine uyuşturucu iğne ve sonra da 2-3 cm’lik bir kesi yapılır.
2. Evre
Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süredir. Bu süre yarım ile iki saat arasındadır. Bu dönemde kadının kuvvetle ıkınması bu süreyi kısaltır. Ikınma, tekniğe uygun olursa etkilidir. Aksi halde sadece annenin yorulmasına neden olur. Doğumun bu dönemi annenin aktif olarak doğuma katıldığı dönemdir.
Ikınma tekniği: Ikıntılı ağrılarda ağrının en güçlü olduğu sırada hamile kadın derin bir nefes alarak ciğerlerine hava doldurur. Bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak, kuvvetle ıkınır. Ikınırken öne doğru yay şeklinde büzülerek, başını ve omuzlarını kaldırıp çenesini göğsüne dayayarak, tüm gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeğini iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli, ağrı geçince ıkınılmamalı ve gevşenmelidir. Bebeğin başı doğduktan sonra hamileye ıkınmaması söylenir. Ancak ıkıntı hissi devam etmektedir. Kadın bunu önlemek için ağzını açarak kısa nefesler alır, verir. Bebeğin başı doğunca, doğumu yaptıran kişi rahat nefes alabilmesi için bebeğin ağzını burnunu siler. Bebek başı doğduğunda yüzü yere doğrudur bu nedenle omuzlarının doğabilmesi için başını annenin sağ ya da sol bacağına doğru çevirir. Bu dönüşten sonra doğumu yaptıran bebeğin başından tutup hafifçe çekerek vücudunun doğmasına yardım eder.
Bebekler normalde doğar doğmaz nefes almaya ve ağlamaya başlarlar. Bebek doğduktan sonra göbek kordonu uygun bir yerden 2-3 cm aralıkla klemplenir ve arasından kesilerek bebek anneden ayrılır. Bebek önceden hazırlanan masada kurulanır, ağzı burnu temizlenir, kimlik tespiti için bebeğe ve anneye kol bantları takılır, annenin parmak içi, bebeğin ayak izi alınır. Bu işlemlerden sonra bebek ısıtılmak ve giydirilmek için doğumhanedeki bebek odasına götürülür. Eğer uygunsa (ortam, oda ısısı gibi) bu dönemde emzirme başlatılabilir. Emzirme sırasında salgılanan hormonlar nedeniyle plasentanın erken ayrılması da sağlanabilir. Bu dönemde annelerde üşüme ve titreme olabilir. Özellikle titreme anneleri telaşlandırır. Oysa bu durum normaldir. Bir kaç dakika sonra geçer.
3. Evre
Bebeğin doğmasından sonra plasentanın doğmasına kadar geçen süredir (yarım-bir saat). Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Rahim içinde plasenta parçası kalması kanama ve enfeksiyona neden olur. Plasenta çıktıktan sonra varsa kesi yeri doğumu yaptıran kişi tarafından dikilir. Ama daha önce bu bölge uyuşturulduğu için dikiş sırasında acı duymaz. Genellikle anneler bu dönemde büyük bir rahatlık, mutluluk ve yorgunluk hissederler. Çoğu dikişi dikilirken uyur. Bu işlem bittikten sonra annenin kan ya da antiseptik solüsyon bulaşmış bölgeleri temizlenir, üzeri örtülür. Anneler dinlenme ve kanama kontrolü için bir iki saat daha doğumhanede kalabilirler.