• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Devlet kağnısının gölgesinde adam olmak!*

VEdeBU

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Ocak 2015
6.013
10.920
198
CÜNEYT AKMAN13 Nisan 2016 Çarşamba 21:08




Aziz Nesin’in Zübük rohtml bir özdeyişle başlar: “İt kağnı gölgesinde yürürmüş de hele bana bakın ne iri gölgem var!” dermiş. Devletin en üst makamlarına kadar yükselen üçkağıtçı bir kasaba politikacısının halet-i ruhiyesini tüm bir toplumla özdeşleştirerek anlatmak için kullanır, Nesin bu özdeyişi…



Şöyle bir siyasi tespit klişesiyle başlayalım: “Ülkemiz bir...” devlet gölgesinde yürüyen küçük adamlar ülkesidir. Doğru değil elbette, ama doğru nedir ki? İşte bu da doğrunun bir tarafı… Bu toplumda insanlar ya okulda, ya askerde, ya hapiste adam olur. Olmayanlar için “iktidar ağaçları” mevcuttur.



1984 yılıydı… Bir üniversitede asistan olarak çalışırken, Hukuk Fakültesi anfisinde ders vermeğe gitmiştim. Mikrofon bozuk, 500 kişinin birarada konuşmasının yarattığı uğultudan sesimi duyurmaya imkan yok. Beni fark edip, susmalarını umarak oturup bekliyorum. O sırada bir hademe sınıfa girip, elindeki sopayla duvara vura vura merdivenleri çıkmaya başladı. Bir taraftan da “Susun, susun…” diye bağırıyor. İlk şaşkınlığım geçince müdahale ettim: “N’apıyorsun sen öyle kardeşim!” Ne dese beğenirsiniz? “Hocam burada ne profesörler ders verir. Bu çocukları böyle hep ben sustururum.”



Şimdi kime kızarsınız? İnsan haklarına, insana saygıyı öğretmekle yükümlü olduğu öğrencilerine böyle bir muameleyi reva gören koca koca profesörlere mi, yoksa bir vizenin kaldırılması için “yiğitçe” mücadeleye hazır öğrencilerin böyle bir muameleyi içlerine sindirmelerine, üstelik susarak bunu başarılı kılmalarına mı? Şaşacak bir şey yok; 80’li yılların bu üniversite öğrencileri, yedi yaşında küçük öğrenciler olarak girdikleri okulun son kademesinden 20 yaşlarında “adamlar” olarak mezun olmak üzereydiler.



Devlet kadınları sevmez; çünkü onların adam olması zordur. Adam olmak için devletin gölgesine girmek, onunla özdeşleşmek gerekir. “Ben devletim” demez mi en küçük polis memuru bile… Bir zamanlar kadınların kaymakamlığı tartışılıyordu da, belki hatırlarsınız, bir yüksek bürokrat ağzından kaçırıvermişti: “Olur mu canım, kaymakam devleti temsil eder; işi, mesaisi bitip, gece kocasıyla yatağa girdiğinde, adam devleti mi…”




Devlet baba her halta karışır. O kadar çok yasağı vardır ki, kendi de sayısını bilemez. Hepimiz onun birkaç yasağını günlük hayatta çiğner dururuz. Devlet bizle “yüz göz olmayı” sevmez. Sadece gerekli olduğunda gücünü gösterir. Fazla da sıkmaz. Bütün yasakları birden uygulayamayacağını bilir zaten. Yasak çiğnerken duyduğumuz tedirginlik ve dolayısıyla devlete karşı ezik kalma duygusu ona yeter. Hangimiz bir trafik memurunun karşısında masum olmanın verdiği güvenle başımız dik durur ki?



*Bu yazı Demokrat dergisinde 1990 yılının Kasım'ında yayımlandı. Hiç değiştirmedim. Bilmem bugün için aykırı veya eskimiş kaçtı mı? Bana çok kaçmadı gibi geliyor. Kimi diktatörlerin iktidarını nasıl sürdürdüklerini belki o zamana nazaran daha bile iyi anlatıyor olabilir.
http://m.haberdar.com/devlet-kagnisinin-golgesinde-adam-olmak-makale,1030.html
 
Back