- 11 Aralık 2015
- 6.602
- 8.284
- Konu Sahibi Yagmurun_kizi
- #1
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
"12 Eylül 1980'den sonra Başbakan Bülend Ulusu , 1967'den beri tanıdığı gazeteciyi makamına çağırdı, bir süre söyleşti. Gazeteci, Başbakan'ın çağırış nedenini söyleşi boyu çıkaramadı. Güncel, fakat önemli olmayan konulara değiniliyordu.
Gazeteci izin istedi, kalktı. Başbakan Ulusu, ayrılırken kulağına eğildi. "Telefonda konuşurken dikkat et" dedi. Gazeteci şaşırdı. Bir başbakan, bir gazeteciyi dostça uyarıyordu. MİT, Başbakanlık'a bağlıydı. Başbakanlık'tan ayrılan gazeteci, bir süre düşündü.
Son zamanlarda telefonda kiminle ne konuştuğunu anımsamaya çalıştı. Birden ampul yandı. Jeton düştü: 30 Ağustos'un yaklaştığı günlerdi. Tuzla'da tatilde olan Demirel aramış, gazeteci, Orgeneral Haydar Saltık 'ın MGK Genel Sekreterliği'nden "şutlanması" nı MGK üyelerinin aralarında kararlaştırdıklarını söylemişti
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Telefon görüşmesi teybe alınmış, çözülmüş, metnin bir kopyası Başbakan'a, bir kopyası Çankaya Köşkü'ne ve herhalde bir kopyası da MGK Genel Sekreterliği'ne gönderilmişti.
"O gazeteci bendim" diyor Cüneyt Arcayürek..
ARCAYÜREK'İN DERİN DEVLETİ
Cüneyt Arcayürek, Detay Yayıncılık'tan çıkan "Derin Devlet 1950-2007-Darbeler ve Gizli Servisler" adlı kitabında son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanan "derin devlet" kavramını tüm yönleriyle ele aldı. Derin devlet kavramını enine boyuna, yaşanan olaylarla birlikte okuyucularına anlatan Arcayürek, kitabında "Şurası bir gerçek; Türkiye'de gladio benzeri bir örgütün varlığı yadsınamaz. Bu örgüt, açıkça söylenmiyor ama Özel Harp Dairesi içinde yuvalanmış, başına buyruk bir örgüt. Yasadışı! CIA tarafından besleniyor. ABD yararlarına hizmet veriyor" diyor.
Derin devlet, gladio, kontrgerilla gibi sıkça tartışılan, ancak içeriği konusunda çok da fazla bilgi sahibi olunmayan kavramları tarihi süreç içerisinde ele alan Arcayürek, "buzdağının altındaki gücün" kimler tarafından yönetildiğini ve devlet içerisindeki gücünü usta kalemiyle okurlara aktarıyor.
DERİN DEVLET NEDİR?
Kitapta yer alan bazı ilginç bölümler şöyle:
Derin devlet nedir? Derin devlet aslında kontrgerillanın başkalaşmasıdır. Her ülkede farklı adlarla anılan örgüt, NATO tarafından organize edilir. Faaliyetleri tüm ülkelerde başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde izlenir. Elemanları, ağırlıklı olarak Panama ve Amerika'da eğitim görürler. 11 Eylül sonrasında NATO tarafından revizyondan geçirilmiş ve ellerindeki teknoloji iyileştirilmiştir. Şu an kendilerine ait özel hapishaneleri de vardır.
1973 YILINDA TÜRKİYE'DE
İtalya'da patlayan gladio skandalı, kısa sürede NATO ülkelerini sardı. Önce Yunanistan'da görüldü, sonra Almanya'da. Alman RTL televizyonu, Hitler 'in özel kuvvetleri SS'nin eski üyelerinin Almanya'nın gladio örgütünün birer parçası olduğunu kanıtlayan özel bir rapor yayımlayarak Almanya'yı şoke etti. Yunanistan Savunma Bakanı eski bir askeri ataşenin gladio savlarına itibar etmedi, "Hükümetin korkacak hiçbir şeyi yoktur" mealinde demeçler verdi.
Ve... Gladio, Türkiye'deki adıyla kontrgerilla, 1973'lerde Türkiye'ye teşrif etti...
Şurası bir gerçek; Türkiye'de gladio benzeri bir örgütün varlığı yadsınamaz. Bu örgüt, açıkça söylenmiyor ama Özel Harp Dairesi içinde yuvalanmış, başına buyruk bir örgüt. Yasadışı! CIA tarafından besleniyor. ABD yararlarına hizmet veriyor.
MİT BAKKAL DÜKKÂNI GİBİ ÇALIŞIYORDU
MİT yasasından önce, gizli servis bir bakıma "bakkal dükkânı" gibi çalışıyordu. Servisin maddi yönü ile işleyişi şöyle özetlenebilirdi: Başbakanlık "örtülü ödeneğinden" ya da başka kanallardan -herhalde "dost" servislerden- gelen paraları "reis" alırdı. "Reis" gizli servisi yönetenin kısaltılmış adıydı.
Kasaya koyardı... Sonra servisin " hesap amirini" çağırır, "şuraya şu kadar, buraya bu kadar gidecek" hesabı ile para dağıtımı yapardı.
Çoğu kez reis, kasasındaki deftere dağıtımı yazardı. Giren çıkan paraların bir dökümü olabilirdi. Örneğin, CIA'dan alınan paralar gibi. Bunlar imza karşılığı alınırdı. Amerikalılara sorsan, "Verdik" demezlerdi, diyemezlerdi. Örtülü ödenekten gelen paranın miktarı elbet bilinirdi. Başbakanlık Müsteşarlığı'ndan alınıyordu. Müsteşar da bu kanaldan giden paraları bir "deftere" yazıyordu. Bunun dışında "dostlardan" alınan paranın "kaydı" düşülmüyordu. O günleri tanımlayan bir ifadeye göre "Gelir-gider hesabı daha sağlıklı olmalıydı. Çünkü 'bir defter' tutulur, bir yanına 'gelir' , öteki sayfasına 'gider' yazılır ve paranın hem kaynağı hem de kullanıldığı iş bilinirdi."
CEMAL GÜRSEL'İ ÜZEN BİLGİ
MİT'in gözleri ve duvarlara dayalı kulakları, çoğu zaman devleti yönetenlere de çevrilirdi. 1963'ten sonra bir gün, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 'i bir MİT yetkilisi ziyaret etti. "Baba" Cemal'e "çok yakın biri hakkında 'maruzatta' bulunacaktı." Cemal Gürsel dinledikçe rengi değişti, neredeyse kriz geçirecekti.
Cumhurbaşkanı'nın "çok yakını" , Bulgar gizli servisi ve bu servis aracılığıyla Sovyet ajanları ile sık sık görüşüyor, "bilerek ya da bilmeyerek 'bazı bilgiler' veriyordu". İlk bakışta bu ilişkiler "çok yakın" kişinin mesleğini yürütürken sürdürdüğü doğal ilişkiler izlenimini veriyordu. Gümrüklerde kimi işlemler, dışsatım ve alım türünden yasal birtakım işler... Ama MİT'in dinleme araçlarına takılı kulağı kimi görüşmeleri dinlemişti. Gürsel'in "çok yakını" nı uyarması gerekiyordu.
BÖCEKLER DEMİREL'İ DİNLİYOR
12 Eylül'den sonra MİT; gözlerini, kulaklarını Demirel'in Güniz Sokak'taki evine ve çevresine çevirdi. İlk önce Demirel'in konutunun tam karşısındaki apartmanda bir daireye yerleşti. Sonra evin hemen yanında yapımı tamamlanan bir başka apartmanda bir daire kiraladı. Gelen giden gözleniyor, "uzaktan da dinleme becerisine sahip 'böcek' lerle" Demirel'in çalışma odasındaki konuşmalar teybe alınıyordu. MİT'in hangi yöntemlerle çalıştığını yakından bilen Demirel, gizli servisin yan binada kiraladığı ve bir ticaret firması süsü verdiği dairede hangi yoğun çalışmalar içinde olduğunu kolaylıkla tahmin edebiliyordu. Umursamıyordu. Ancak son kez Zincirbozan'a sürüldüğünde evinin bütün odalarını kontrol ettirdi. Dinleme aracı arattı. Duvarlar temiz çıktı.
CIA'NIN GİZLİ ÇAMAŞIRLARI
Türkiye'deki darbelerde rol oynayan CIA'nın marifetleri sadece iç kaynaklardan edinilen bilgilere dayanmıyor. Örneğin 11 yıl CIA'da çalışan Philippe Agee , örgütün kirli çamaşırlarını şöyle açıkladı: "Yunanistan, Güney Kore, Filipinler, İran, Portekiz, Endonezya'da CIA duruma müdahale edip faşizmin zaman zaman yerleşmesini sağlamıştır. Askeri darbe konusunda CIA kadar uzman bir örgüt bulunamaz. CIA istediği zaman bir ülkede büyük bir huzursuzluk yaratır ve bunu finanse eder. Bu da tüm silahlı kuvvetlerin darbe yapmak için arzuladığı ortamdır. Askerler her zaman ülkenin tam bir çıkmaz içinde olduğu ve sorunu ancak kendilerinin çözebileceği bir atmosferin yaratılmasını isterler. Bu da CIA'nın görevidir." Fakat askeri darbeler içeren "görevini" CIA artık kullanmıyor
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
"12 Eylül 1980'den sonra Başbakan Bülend Ulusu , 1967'den beri tanıdığı gazeteciyi makamına çağırdı, bir süre söyleşti. Gazeteci, Başbakan'ın çağırış nedenini söyleşi boyu çıkaramadı. Güncel, fakat önemli olmayan konulara değiniliyordu.
Gazeteci izin istedi, kalktı. Başbakan Ulusu, ayrılırken kulağına eğildi. "Telefonda konuşurken dikkat et" dedi. Gazeteci şaşırdı. Bir başbakan, bir gazeteciyi dostça uyarıyordu. MİT, Başbakanlık'a bağlıydı. Başbakanlık'tan ayrılan gazeteci, bir süre düşündü.
Son zamanlarda telefonda kiminle ne konuştuğunu anımsamaya çalıştı. Birden ampul yandı. Jeton düştü: 30 Ağustos'un yaklaştığı günlerdi. Tuzla'da tatilde olan Demirel aramış, gazeteci, Orgeneral Haydar Saltık 'ın MGK Genel Sekreterliği'nden "şutlanması" nı MGK üyelerinin aralarında kararlaştırdıklarını söylemişti
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Telefon görüşmesi teybe alınmış, çözülmüş, metnin bir kopyası Başbakan'a, bir kopyası Çankaya Köşkü'ne ve herhalde bir kopyası da MGK Genel Sekreterliği'ne gönderilmişti.
"O gazeteci bendim" diyor Cüneyt Arcayürek..
ARCAYÜREK'İN DERİN DEVLETİ
Cüneyt Arcayürek, Detay Yayıncılık'tan çıkan "Derin Devlet 1950-2007-Darbeler ve Gizli Servisler" adlı kitabında son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanan "derin devlet" kavramını tüm yönleriyle ele aldı. Derin devlet kavramını enine boyuna, yaşanan olaylarla birlikte okuyucularına anlatan Arcayürek, kitabında "Şurası bir gerçek; Türkiye'de gladio benzeri bir örgütün varlığı yadsınamaz. Bu örgüt, açıkça söylenmiyor ama Özel Harp Dairesi içinde yuvalanmış, başına buyruk bir örgüt. Yasadışı! CIA tarafından besleniyor. ABD yararlarına hizmet veriyor" diyor.
Derin devlet, gladio, kontrgerilla gibi sıkça tartışılan, ancak içeriği konusunda çok da fazla bilgi sahibi olunmayan kavramları tarihi süreç içerisinde ele alan Arcayürek, "buzdağının altındaki gücün" kimler tarafından yönetildiğini ve devlet içerisindeki gücünü usta kalemiyle okurlara aktarıyor.
DERİN DEVLET NEDİR?
Kitapta yer alan bazı ilginç bölümler şöyle:
Derin devlet nedir? Derin devlet aslında kontrgerillanın başkalaşmasıdır. Her ülkede farklı adlarla anılan örgüt, NATO tarafından organize edilir. Faaliyetleri tüm ülkelerde başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde izlenir. Elemanları, ağırlıklı olarak Panama ve Amerika'da eğitim görürler. 11 Eylül sonrasında NATO tarafından revizyondan geçirilmiş ve ellerindeki teknoloji iyileştirilmiştir. Şu an kendilerine ait özel hapishaneleri de vardır.
1973 YILINDA TÜRKİYE'DE
İtalya'da patlayan gladio skandalı, kısa sürede NATO ülkelerini sardı. Önce Yunanistan'da görüldü, sonra Almanya'da. Alman RTL televizyonu, Hitler 'in özel kuvvetleri SS'nin eski üyelerinin Almanya'nın gladio örgütünün birer parçası olduğunu kanıtlayan özel bir rapor yayımlayarak Almanya'yı şoke etti. Yunanistan Savunma Bakanı eski bir askeri ataşenin gladio savlarına itibar etmedi, "Hükümetin korkacak hiçbir şeyi yoktur" mealinde demeçler verdi.
Ve... Gladio, Türkiye'deki adıyla kontrgerilla, 1973'lerde Türkiye'ye teşrif etti...
Şurası bir gerçek; Türkiye'de gladio benzeri bir örgütün varlığı yadsınamaz. Bu örgüt, açıkça söylenmiyor ama Özel Harp Dairesi içinde yuvalanmış, başına buyruk bir örgüt. Yasadışı! CIA tarafından besleniyor. ABD yararlarına hizmet veriyor.
MİT BAKKAL DÜKKÂNI GİBİ ÇALIŞIYORDU
MİT yasasından önce, gizli servis bir bakıma "bakkal dükkânı" gibi çalışıyordu. Servisin maddi yönü ile işleyişi şöyle özetlenebilirdi: Başbakanlık "örtülü ödeneğinden" ya da başka kanallardan -herhalde "dost" servislerden- gelen paraları "reis" alırdı. "Reis" gizli servisi yönetenin kısaltılmış adıydı.
Kasaya koyardı... Sonra servisin " hesap amirini" çağırır, "şuraya şu kadar, buraya bu kadar gidecek" hesabı ile para dağıtımı yapardı.
Çoğu kez reis, kasasındaki deftere dağıtımı yazardı. Giren çıkan paraların bir dökümü olabilirdi. Örneğin, CIA'dan alınan paralar gibi. Bunlar imza karşılığı alınırdı. Amerikalılara sorsan, "Verdik" demezlerdi, diyemezlerdi. Örtülü ödenekten gelen paranın miktarı elbet bilinirdi. Başbakanlık Müsteşarlığı'ndan alınıyordu. Müsteşar da bu kanaldan giden paraları bir "deftere" yazıyordu. Bunun dışında "dostlardan" alınan paranın "kaydı" düşülmüyordu. O günleri tanımlayan bir ifadeye göre "Gelir-gider hesabı daha sağlıklı olmalıydı. Çünkü 'bir defter' tutulur, bir yanına 'gelir' , öteki sayfasına 'gider' yazılır ve paranın hem kaynağı hem de kullanıldığı iş bilinirdi."
CEMAL GÜRSEL'İ ÜZEN BİLGİ
MİT'in gözleri ve duvarlara dayalı kulakları, çoğu zaman devleti yönetenlere de çevrilirdi. 1963'ten sonra bir gün, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 'i bir MİT yetkilisi ziyaret etti. "Baba" Cemal'e "çok yakın biri hakkında 'maruzatta' bulunacaktı." Cemal Gürsel dinledikçe rengi değişti, neredeyse kriz geçirecekti.
Cumhurbaşkanı'nın "çok yakını" , Bulgar gizli servisi ve bu servis aracılığıyla Sovyet ajanları ile sık sık görüşüyor, "bilerek ya da bilmeyerek 'bazı bilgiler' veriyordu". İlk bakışta bu ilişkiler "çok yakın" kişinin mesleğini yürütürken sürdürdüğü doğal ilişkiler izlenimini veriyordu. Gümrüklerde kimi işlemler, dışsatım ve alım türünden yasal birtakım işler... Ama MİT'in dinleme araçlarına takılı kulağı kimi görüşmeleri dinlemişti. Gürsel'in "çok yakını" nı uyarması gerekiyordu.
BÖCEKLER DEMİREL'İ DİNLİYOR
12 Eylül'den sonra MİT; gözlerini, kulaklarını Demirel'in Güniz Sokak'taki evine ve çevresine çevirdi. İlk önce Demirel'in konutunun tam karşısındaki apartmanda bir daireye yerleşti. Sonra evin hemen yanında yapımı tamamlanan bir başka apartmanda bir daire kiraladı. Gelen giden gözleniyor, "uzaktan da dinleme becerisine sahip 'böcek' lerle" Demirel'in çalışma odasındaki konuşmalar teybe alınıyordu. MİT'in hangi yöntemlerle çalıştığını yakından bilen Demirel, gizli servisin yan binada kiraladığı ve bir ticaret firması süsü verdiği dairede hangi yoğun çalışmalar içinde olduğunu kolaylıkla tahmin edebiliyordu. Umursamıyordu. Ancak son kez Zincirbozan'a sürüldüğünde evinin bütün odalarını kontrol ettirdi. Dinleme aracı arattı. Duvarlar temiz çıktı.
CIA'NIN GİZLİ ÇAMAŞIRLARI
Türkiye'deki darbelerde rol oynayan CIA'nın marifetleri sadece iç kaynaklardan edinilen bilgilere dayanmıyor. Örneğin 11 yıl CIA'da çalışan Philippe Agee , örgütün kirli çamaşırlarını şöyle açıkladı: "Yunanistan, Güney Kore, Filipinler, İran, Portekiz, Endonezya'da CIA duruma müdahale edip faşizmin zaman zaman yerleşmesini sağlamıştır. Askeri darbe konusunda CIA kadar uzman bir örgüt bulunamaz. CIA istediği zaman bir ülkede büyük bir huzursuzluk yaratır ve bunu finanse eder. Bu da tüm silahlı kuvvetlerin darbe yapmak için arzuladığı ortamdır. Askerler her zaman ülkenin tam bir çıkmaz içinde olduğu ve sorunu ancak kendilerinin çözebileceği bir atmosferin yaratılmasını isterler. Bu da CIA'nın görevidir." Fakat askeri darbeler içeren "görevini" CIA artık kullanmıyor