Depresyon (Ruhsal Çöküntü) Nedir ?

Rline

Guru
Kayıtlı Üye
17 Aralık 2012
2.281
209
Depresyon dıştan bir neden olmaksızın kişinin vücudundaki biyokimyasal değişimler sonucunda (endojen depresyon) ya da dış dünyada meydana gelen olaylara tepki olarak (reaktif depresyon) ortaya çıkabilir. Nedenleri tam olarak bilinmemesine karşın, günümüzde artan bir ruhsal rahatsızlık olarak psikiyatristlere başvuru nedenleri arasında ön sıralarda yer alan bir rahatsızlık olarak dikkat çekmektedir. Ağır depresyon içinde bulunan hastalara tanı koymak kolay değildir. Çünkü depresyon çeşitli biçimlerde maskelenebilir. Çoğunlukla hastalarda iştah kaybı, kilo alma, kilo verme, uykunun azalması ya da artması, cinsel dürtü kaybı gibi fiziksel etmen ve belirtiler görülebilir. Bazen belirgin bir duygu değişimi olmamasına karşın, kişinin etkinliğinde kademeli bir azalma ve içe kapanma göze çarpabilir. Bu tip depresyon başlangıcı özellikle yaşlı insanlarda görülür. Depresyonun kesin tanısını sağlayacak biyolojik ve psikolojik testler geliştirilmiştir. Hastanın bütün klinik tablosu incelenerek ya da hipotiroidizm (tiroit salgısı yetersizliği) gibi depresyona benzeyen öbür durumlar ayırıcı tanıyla dışlanarak depresyon tanısı o şekilde koyulabilir.
Kişide Depresyon'un Belirtileri Nelerdir ?
Depresyon tanısını destekleyen klinik belirtiler temel bedensel işlevlerdeki bazı değişimlerdir.
1- Yemek ve Vücut Ağırlığı : Ağır depresyon geçiren kişilerin çoğunda kilo kaybı ve iştah azalması görülür. Bazı atipik olgularda ise hasta kendini yemeğe vermekten, yani yemek yemekten yakınabilir. Hastanın kilo vermesi depresyona ilişkin bir ipucu oluşturabilir.
2- Uyku : Kişinin olağan uyanma saatine göre erken uyanması depresyon belirtilerinden olabilir. Kişinin uyandıktan sonra depresif ilişkili düşünceleri nedeniyle yeniden uykuya dalamaması tipiktir. Gece uykuya dalma güçlüğü ve uykunun sık sık bölünmesi de aynı ölçüde anlamlıdır.
3- Cinsel İstek (Libido) : Cinsel isteğin azalması, depresyonun en açık belirtilerinden biri olabilir. Ama bu azalma kademeliyse ya da aşırı çalışma gibi başka etmenlere bağlıysa gözden kaçabilir.
4- Bedensel Şikayetler : Baş ağrısı, yorgunluk gibi bedensel şikayetlerin artışı, kendilerini ruhsal yönden dile getirme güçlüğü çeken kişilerde depresyon belirtisi olabilir.
5- Psikolojik Değişimler : Depresyonda görülen başlıca psikolojik değişimler karamsarlık, değersizlik duygusu, suçluluk duyguları, geleceğe ilişkin plan yapma güçlüğü, basit günlük işleri aksatma durumu, (örneğin bir yere telefon etmeyi unutmak gibi), toplumsal açıdan içe kapanma, ölüm ve intihar düşünceleridir.
6- Depresyonu Başlatıcı Olaylar : Aile bireylerinden birinin yitirilmesi, depresyonu başlatan dış nedenler arasında en tipik şekilde olanıdır. İş, statü ve vücut organları gibi başka tür kayıplar da sık sık rastlanan nedenlerdir. Ama burada yas tutmaya bağlı olan, bazen aylar ve yıllar boyunca sürebilen doğal keder durumu ile başlatıcı olaydan bağımsızlaşarak süren depresyon arasında ayırım yapılmalıdır.
Maskeli Depresyon Nedir ?
Depresyon olgularının yaklaşık üçte ikisine tanı konulamadığından tedavide uygulama zorlukları ortaya çıkabilir. Depresyonun günümüzde genellikle fiziksel belirtilerin ardına gizlenen maskeli depresyon olguları biçiminde ortaya çıktığı göz önüne alınırsa bu durum hiçte şaşırtıcı olmaz. Maskeli depresyonda hastalar çoğunlukla bir iç hastalıkları uzmanına başvurabilirler. Nedeni ise fiziksel belirtilerden yakınırlar. Psikiyatri deneyimi olmayan bir hekim için baş ağrısı, kalp veya mide rahatsızlıkları, uyku bozuklukları, sırt ağrıları gibi yakınmaların ardındaki ruhsal durumu tanımak güç olabilir. Ayrıca maskeli depresyonda kişi ruhsal sorunlarını kabul etmeyebilir.
Depresyon fiziksel yakınmaların arkasına gizlenebileceği gibi, değişik ruhsal durumların altındaki temel neden de olabilir. Örneğin bir okul çocuğunda depresyon, öğrenme güçlüğü veya okul korkusu biçiminde kendini gösterebilir. Gençlerde arkadaş çevresinden uzaklaşma, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı maskeli depresyona bağlı olabilir. Maskeli depresyon tanısında en önemli nokta ise kişide uzun süredir devam eden ve nesnel olarak açıklanamayan, tedaviye yanıt vermeyen yakınmaların varlığıdır. Maskeli depresyon tanısı için kişiye gelecekten ve hayattan beklentileri ve karar vermede güçlüğü olup olmadığı, suçluluk duyguları, iş yapmaktaki güçlüğü, çevre ve arkadaşlarıyla rahat iletişim kurabilme durumu, uyku, iştah ve cinsel hayatıyla ilgili sorular sorularak olası bir maskeli depresyon anlaşılmaya çalışılabilir.
Depresyonla Nasıl Başa Çıkılabilir ?
Hafif depresyonlarda genellikle ailenin ve yakın dost çevresinin desteği yeterli olabilir. Ama uzun süren, kişinin işini ve günlük yaşamını ve hayatını aksatan, toplumsal yaşama katılımını sekteye uğratan depresyonlarda konuyla ilgili bir uzmanın yardımı gerekir. Günümüzde depresyon tedavisi için psikoterapiye ve antidepresan ilaçlara başvurulmaktadır. Depresyonda kişinin çevreyle ilişkisinin azalması, ona yönelik toplumsal desteği azaltır. Toplumsal desteğin azalması ise çevreyle ilişkileri daha aza indirger. Bu kısır döngü ilaç tedavisi ile kırılabilirse, hasta normal düşünce biçimine geri dönebilir ve hayat karşısında yeni bir tutum takınabilir. Depresyon tedavisinde sık kullanılan ilaçlar trisiklik antidepresanlar ve mono amino oksidaz (MAO) ketleyicileridir. Bazı farkları olmakla birlikte antidepresan ilaçların benzer yönleri daha fazladır. Etkilerinin tam olarak başlaması için çoğunlukla bir kaç hafta kullanılmaları gerekir. Etki başladıktan sonra en az 2 ay süreyle uzman denetiminde ve uygun dozda alınmalıdırlar. Tedavi sıklıkla başlangıçtaki düzeyden daha yüksek dozlarda sürdürülür. Tedavi edici dozlarda ağız kuruluğu veya idrar yapmada güçlükler ortaya çıkabilir. Gerektiğinde antidepresan ilaçların kandaki düzeyi testlerle ölçülerek doz ayarlaması yapılabilir. Bazı hastalarda ise intihar riski olduğundan, ilaç kutusu hastaya teslim edilmemelidir. İntihar riski yüksek ağır depresyonlarda elektroşok tedavisine (elektrokonvülzif terapi - EKT) başvurulur.
İki uçlu duygulanım bozukluğu (psikoz manik-depresif - PMD) denen hastalık tipinde ise kişilerde sürekli konuşma, büyük planlar yapma ve aşırı neşe gibi manik davranış dönemlerini izleyen ağır depresyon dönemleri olur. Bu hastalarda kullanılan lityum tuzları, mani ve depresyon dönemlerinin şiddetini azaltır.
Psikoterapi
Kişinin yaşamdaki normal işlerde başa çıkmada kendini yetersiz hissettiği ruhsal gerilim durumlarında ya da onu rahatsız eden bir kaygı ve davranış bozukluğunda psikoterapi etkili olabilir. Çeşitli psikoterapi yöntemlerinin olmasına karşın, asıl önemli nokta terapi uzmanın profesyonel ve ilgili yaklaşımıdır. Terapi uzmanının karşıdaki şahısla ortak değerler taşıması ve çok yönlü bir ilgi ve alaka göstermesi, psikoterapinin başarısında büyük bir etki sağlar. Psikoterapiye katılan kimse ilk iki-üç oturumda karşısındaki terapi uzmanıyla işbirliği yapıp yapmıyacağını yargılayabilmelidir. Böyle bir iş birliği kurulamıyorsa, başka bir terapi uzmanı aranmalıdır. Kişinin edilgen bir tutumla terapi uzmanını bütün kararları verecek ve terapi ilişkisini değerlendirecek kişi olarak kabul etmesi, psikoterapi açısından verimli bir yaklaşım değildir. Fakat ağır ruhsal sıkıntı durumlarında kişinin bu konuda bağımsız karar vermesi zor olabilir.
 
X