Denemeler..

Chocolita

Nirvana
Pro Üye
30 Ocak 2017
12.698
193.926
Kapı aralikti. Dağınık bir zamanda girdi içeri. Tanımıyordum ama gürültüden rahatsiz olan ev sahibinin oğlu olabilecegini düşünüyordum. Artık her seyden öyle vazgeçmiştim ki aslında kim oldugu umrumda bile degildi

Hep aynı yerde, hep aynı halimle ve bütün düğümlerimle günlerin geçmesini seyrediyordum. Düğümler öyle sikiydi ki nefesimi kesiyordu. Hala nasıl yaşıyorum bilmiyordum.. Ve nasıl oluyordu da hiç soru sormadigim halde iç sesim cevaplar veriyordu.

İçeri girdi. Yüzüme baktı. Beni tanımıyordu. Öyleyse neden gelmişti.. Benden ne istiyordu.
Eğildi ve yerdeki kumaş parçalarından birini aldi. Pencereye doğru yürüdü ve sonra tekrar yüzüme baktı. Her zamanki köşemde, mavi minderimin üzerinde oturuyordum. Bana doğru eğildi ve kumaş parçasını dizimin üzerine bıraktı. Bir tepki vermemi bekliyor gibiydi.

Sanki geleceğini biliyordum.
Değişmedi bakışlarım.
Kalp atışlarım.. Kılımi bile kipirdatmadim. Oysa ki ben bir kitaba başlarken bile heyecanlanirdim

Bir seyler söylemeye hazırlanıyor gibiydi. Neden bilmiyorum ama konuşmasını istemiyordum.
Sonra durdu.
Dizime bıraktığı kumaş parcasina bakiyordu. Bu parça üzerimdeki elbisenin diğer yarısı olmaliydi. Ama bu nasıl olmuştu.. Hiçbir şey hatirlamiyordum ama elbisem paramparçaydi. Sadece dün gece büyük bir sinir krizi geçirip kusmustum

Her nasıl olduysa konuştum ve bunu hemen dikecegimi söyleyerek masaya yoneldim. Kalbimi durdurmasini planladığım hapları görmemiş olmasını ümit ederek örtünün altına sakladim. Bir telaş içerisindeydim. Bunu neden yaptığimi bilmiyordum ama iğne ve iplik arıyordum.

Dönüp baktığimda gitmisti. Kapıyı açık bırakmıştı.
Kim olduğunu ve ne yaşadığımı bile bilmeden yetişebilecegimi sandim

Sonunda durdu.
Dönüp arkasına baktı ve;

"Adım Azrail" dedi.

Gözden kaybolana dek bekledim. Biri benimle dalga mı geçiyordu.. Yoksa deliriyor muydum bilmiyorum.

Ama ona inandım. Belki de bir şeylere inanmaya ihtiyacım vardı. Bir sebep arıyordum tutunmak için

Birgün gelecegini biliyordum ve bunun için hazırdım. Peki ama neden öylece gitmişti.. Neden şimdi..
Bütün bu düşünceler arasında burnumun ucuna düşen bir kar tanesiyle irkildim.

Ne zaman böyle bembeyaz olmuştu bu şehir..
Tuhaf, çünkü Simdi de kelimeler kontrol edemediğim bir şekilde dökülüveriyordu;

"Beyaz..
Rüzgar.."

Bu güzel havayı içime çektim

"Kar kokusu.."

Sonra eve döndüm ve üzerimdeki elbiseyle beraber bütün kayboluslarimi da çıkarıp attim. Daha sonra masada unuttugum kumaş parçasıni alıp yeniden dikmeye başladım.
O zaman anladım.
Dizime bırakılan sadece bir kumaş parçası degildi. Bu benim küçük sınavımdi. Artik iğne de anlamlıydı iplik de. Masa da anlamlıydı gicirdayan sandalyede.

Her şey önemini kaybettiğinde
Hayatının anlamı olmaktan vazgeçme
 
Son düzenleme:
Etrafını saran seytanlardan kurtulmak istiyorsun bazen.
Çünkü oyle deli yanıyor ki ışığın
Ateşe aldırmiyor gülüşün
Acı veriyor o zaman şeytana bile tutup sürükledigi saçların

Ve bazen de
O herkesten korumak istediğin ruhunu, öylesine baslayan aptal bir şarkının becermesine
izin veriyorsun

İşığın zaafıdir bu
Bir cevap aradığında
İsıklar hep söner
Ve kacamiyorsun kendinden
Başlarsa bir gece ve uzarsa heceler..

Bu tipkı papatyalarin o aşık oldugumuz kokuyu hiç alamayacak olması gibi.
Tuhaf..
Bununla yaşayabiliyor insan
Ve bazen de
O şarkı başlıyor..
 
Son düzenleme:
Çok teşekkür ederim 🥰❤️ fırsatını bulunca bir katil hikayesi ekleyeceğim. Tabi ki kendi tarzimda 😅
Bu yazdığınızın sonu katilli ölümlü olacak diye bekliyordum, sessizce gitti :)
 
X