E
EU1
Ziyaretçi
-
- Konu Sahibi EU1
- #1
Dayanışma” – Polonya’da ve Avrupa’daki değişiklere yol açan bir halk ve sendika hareketi
Sovyet bloğu ülkelerindeki komünist iktidar, 1980'lere kadar her türlü toplumsal protestoya güç kullanarak yanıt vermişti. Kitlesel hoşnutsuzluğu ifade etmenin her türlü biçimi, iktidardaki partinin acımasız yanıtıyla karşılaşıyordu.
1980'nin on yıl öncesinde, 1970 Aralığında, Polonya Kıyı Şeridi bölgesindeki birkaç liman kentinde tersane işçileri grev başlatmışlardı. Grev, ekonomik nedenlerle yapılıyordu. İktidardakilerin konuşmaya dahi tenezzül etmediği grevciler umutsuzluğa kapılıp sokaklara çıktılar. Parti yönetimi silah kullanılması izni verdi. Sonuç bir katliamdı; ölenler, yaralananlar oldu. Ordu ve Milis Kuvvetleri, parti komitelerini kuşatıp ateşe veren kalabalığa değil yalnızca, ama oradan tesadüfen geçmekte olanların ve hatta işlerine giden işçilerin de üzerlerine ateş açmıştı. Eşiğinde tersanecilerin vurulduğu Gdansk Tersanesi Lenin Kapısı, sistemin aldığı kurbanları hatırlatan sembolik bir yer oldu.
Altı yıl sonra, Haziran 1976'da , bu kez Edward Gierek'in şefliğini yaptığı parti kadrosu, yine haber vermeden fiyatlara zam yapmaya kalktı ve bu zamlara karşı Radom ve Ursus'da grev başlatan işçilerin hareketini acımasızlıkla bastırdı. Buna tepki olarak ilk demokratik muhalefet grubu, İşçileri Koruma Komitesi, onun peşi sıra başka muhalefet örgütleri oluştu. Gdansk'da yasadışı olarak faaliyet yürütecek Bağımsız Sendikalar Birliği kuruldu, işçiler arasında yasadışı bir gazete dağıtılmaya başlandı. Ancak muhalif hareketler, toplumsal yaşantının dışında kalıyordu.
Polonya toplumu, Papa II. Jean Paul'un 1979 Haziranında ülkeye yaptığı ziyaret sayesinde bir dayanışma duygusu yaşadı. Bu ziyaret, yiyecek bulma zorluğunun temel bir sorun olduğu, bir ekonomik kaosun içine batmış ülkenin günlük yaşantısıyla zıtlık oluşturuyordu.
1 Temmuz 1980 yılında et ürünlerine yine "saman altından" zam yapma girişimi, Polonya'nın birçok kentinde, özellikle Lubelszczyna bölgesinde bir grev dalgasına neden olmuştu. Grev komiteleri örgütlenmiş, aynı zamanda siyasi talepler de ileri sürülmüştü. İktidar çabuk tepki vermeye çabaladı; yeni fiyatlardan geriye dönülmesi, çok yüksek zam yapılmayacağı vaatleri ve grevciler için güvenlik garantisi durumu yatıştırmaya yetmişti.
Bu süreçte Kıyı Şeridi grevlere katılmamıştı. İktidarın güç kullanacağı korkusu çok güçlüydü. Ancak Temmuz grevlerinin başarısı, Gdansk'ın az sayıdaki muhalefeti için önemli bir sinyaldi.
Gdansk'da grevin başlatılması kararını Bağımsız Sendikalar Birliği ve İşçileri Koruma Komitesi "KOR" üyesi Bogdan Borusewicz aldı. Gdansk Tersanesi'nden üç genç işçi ve muhalif faaliyetlerinden ötürü yıllar önce tersaneden atılmış olan Lech Walesa bu işi örgütlemeyi üstlendiler. Tersanenin birkaç bin kişilik personeline grev sinyalini veren bu beş kişi oldu.
Gdansk MKS (Tüm Kurumlar Grev Komitesi) yeni sendikaların Tüm Sendikalar Kurucu Komitesi'ne dönüştü. 10 Kasım 1980'de NSZZ (Bağımsız Özerk İşçi Sendikası) "Dayanışma" yasal bir meslek kuruluşu olarak tescil edildi. Demokratik olmayan bir düzende demokratikleşme süreci başladı - ancak gittikçe büyüyen ekonomik kriz bu toplumsal canlanmayı frenliyordu; Ağustosta anlaşmaya varan her iki taraf da birbirlerine gittikçe daha fazla düşman oluyorlardı.
Başında General Jaruzelski'nin bulunduğu parti, 13 Aralık 1981 tarihinde sıkıyönetim ilan ederek demokratikleşme sürecini zorbalıkla yarıda bıraktırdı. Hemen hemen tüm toplumsal örgütlenmeler durduruldu, "Dayanışma" yasadışı ilan edildi, üyeleri illegaliteye geçti.
Seksenlerin sonunda ülke yeni bir grev dalgası içinden geçiyordu. Bu kez artık Polonya'yı (tüm komünist blokla birlikte) ekonomik ve siyasal bir çöküş tehdit ediyordu; iktidar yaklaşan felaketin sorumluluğunun bir kısmını onun üzerine yıkmayı deneyerek muhalefetle diyalogu yeniden kurma kararı aldı. Muhalefet de bunda kökten değişimler için şanslar olduğunu görerek diyaloga evet dedi.
Kiliseden de aracıların katılımıyla iktidarı ve muhalefeti buluşturan Yuvarlak Masa görüşmeleri, 1989'un Şubat ayında başladı. "Dayanışma" sendikasının yeniden yasal statü kazanması, Senatonun tamamı ve Meclisin %35'i için (ki hükümet kanadı meclisteki sandalyelerin %65'ini kendisi için garanti altına alıyordu) bağımsız seçimler ilan edilmesi konuları müzakere edilmişti.
1989 yılının Haziran ayında yapılan seçimler, komünistlere ezici bir yenilgi getirdi. "Dayanışma", neredeyse tüm "demokratik" sandalyeleri kazanmıştı.