- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.401
- 60
Dante, ‘’öteki dünya’’ ya yaptığı düşsel geziyi destanlaştıran İlahi Komedya’yı 1307-1321 yılları arasında kaleme aldı.Dil olarak Latince yerine Toscana lehçesini kullanarak, İtalyan dilinin ilk ve en uzun soluklu şiirini yazdı.Cehennem, Araf ve Cennet ana başlıklarını taşıyan üç bölüme (cantica) ayrılan şiirin toplam dize sayısı 14 233’dür.Üçlüklerden (terzina) oluşan şiirin tümü, ilk kez Dante’nin kullandığı terza rima (aba, bcb, cdc örneğinde olduğu gibi, ikinci dizenin son sözcüğünün son harfine, bir sonraki üçlüğün birinci birinci ve üçüncü dizelerinin sonunda yer vermeye dayanan uyak) düzeninde yazılmıştır.Dizeler on bir hecelidir. Her bölümde 33 kanto ( canto:destan bölümü) yer alır.Cehennem’deki giriş kantosuyla birlikte kanto sayısı 100 e ulaşır.Yazar yapıtında Comedia(o dönemde bu sözcük tek ‘’m’’ ile yazılıyordu) adını vermiştir.Çünkü Cehennem bölümünün ürkütücü ortamına karşılık, şiir, komedilerde olduğu gibi mutlu sonla sonuçlanır,; üstelik herkesin anladığı bir dilde (İtalyanca) yazılmıştır.İlk kez Boccacio’nun eklediği Divina (İlahi) sıfatı 1555 yılında Venedik’te Ludovico Dolce’nin yaptığı baskıda kitabın kapağında da yer alınca, o tarihten sonra yapıtın adı Divina Commedia (İlahi Komedya) olarak benimsenmiştir.
İlahi Komedya, yaşam öyküsünün Dante’nin sanatına yansıması olarak değerlendirilebilir. Yaşamının önemli bir bölümünü sürgünde geçiren, Floransa’ya dönmek için yaptığı girişimler sonuçsuz kalan Dante, İtalya’ya egemen olan toplumsal çalkantıları, güçlü bir imparatorluğun olmayışına ve imparatorun dizginleyemediği papalığın yayılmacı amaçlarına bağlar. Kendisinin de vatanında mutlu bir yaşam sürme hakkı varken, dönemin koşulları bu hakkı elinden almıştır.Üstelik karıştığı siyasal olaylar, karşılıksız aşkın konusu güzellikle kutsal kavramını özdeşleştirdiği Vita nuova’da, Beatrice’yi öveceğine ilişkin sözü de engellemiştir. Dante, iç dünyasındaki kargaşanın çözümünü Tanrı’ya sığınmakta bulur.Yeniden şiire ve idealleştirdiği Beatrice sevgisine döner.İnsanlara, bu arada kendine doğru yolu göstermek amacıyla İlahi Komedya’yı yazar.Tanrı’nın insanlar için ön gördüğü iki amaç vardır. Bunlardan ilki yeryüzü mutluluğudur.İnsan ahlak kurallarına uyarak, düşünsel yeteneklerini geliştirerek bu amaca ulaşabilir.İkinci amaç ölümden sonraki sonsuz yaşamdır.İnsanın bu amaca ulaşması için de Tanrı’ya inanması, onun koyduğu kurallara uyması gerekir. Bu amaçların gerçekleşmesinde İmparator ve papa insanlara yol gösterir.Ne var ki, insan kendi kendine de yeryüzündeki davranışlarını düzenleyebilir, Tanrı’nın varlığının bilincine vararak, ruhunun ölümsüzlüğünü sağlayacak bir yaşam sürebilir.İşte iç dünyasının sesini dile getiren Dante, İlahi Komedya’da şiir aracılığıyla insanlara bu yolu gösterir.
İlahi Komedya Dante’nin Cehennem, Araf ve Cennet’e yaptığı düşsel bir gezinin öyküsüdür.Dante’ye Cehennem’de, Araf’ta Latin şair Vergilius rehberlik eder.Araf’ın tepesinde Vergilius yerini Beatrice’ye bırakır.Cennet boyunca Dante’ye Beatrice rehberlik eder.Gezi 1300 yılı 7 Nisan Perşembeyi 8 Nisan Cumaya bağlayan gece başlar.14 Nisan Perşembe günü sona erer.
Dante, evreni Ptolemaios’un görüşüne göre tasarlar.Dünya evrenin merkezidir.Dünya dönmez olduğu yerde durur.Dünyanın çevresinde dönen yedi gezegen (Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn) vardır.Gezegenler iç içe geçmiş yedi gök içinde döner.Yedinci gökten sonra gelen sekizinci gökte ise dönmeyen, yerinde duran yıldızlar vardır.Göğün dokuzuncu katında ( gezegenlerin dönmesini sağlayan) İlk Devindirici yer alır. Meryem, Beatrice gibi Tanrı’nın sevgili kullarının ‘’ kutsal bir gül’’ oluşturdukları onuncu kat ise göğün en yüksek katıdır(arşıala).
Dünya iki bölümden (kuzey yarı küre ile güney yarı küre) oluşur.Güney kutbu dünyanın doruk noktası, kuzey kutbu ise tabanıdır.Kuzey yarı kürenin ortasında Kudüs yer alır. Lucifer’in (baş şeytan) gökten düşerek açtığı çukur olan Cehennem’in girişi Kudüs’ün altındadır.Güney yarı kürenin ortasında bir ada yer alır.Bu adanın üstünde de, Cehennem çukuru açılırken çıkan toprağın oluşturduğu Araf dağı yer bulunur.
Dante’den önce de Homeros, Vergilius, Sens Piskoposu Audrade, Hamburg piskoposu Ranbert, İslam dünyasından Muhyiddin ibn Arabi gibi yazarlar bu konuya değinmişlerdir. Ama ilk kez Dante, ortaçağ kaynaklarından, mitolojiden, kutsal metinlerden yararlanarak, Vergilius’un Aeneis destanını örnek alarak, düşsel bir öteki dünyayı şiir diliyle görsel bir destana dönüştürür. Sıra dışı bir aşka, mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya’nın tarihten, felsefeden dinbilimine, gökbilime, geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği de taşıması, bir başka özelliğidir.
Hristiyanlığın üçlem (teslis) ilkesini belirttiği için 3 sayısı ortaçağda özel bir önem kazanmıştı. Bu sayı, bakışımlı bir yapısı olan İlahi Komedya’da da önemli bir işlev yüklenir. Her şeyden önce yapıtın tümü üçlüklerden oluşur.İlahi komedya 3 ana bölüm içerir. Cehennem’in giriş kantosu dikkate alınmasa , her bölümde 33 kanto vardır.Kantoların toplamı olan 100 sayısı, 1 + 33 + 33 + 33 olarak ayrışır.33 sayısı 3’ün 10 la çarpımına yine kendisinin eklenmesiyle oluşur. 10 sayısı ise 3 x 3 + 1’den oluşan kusursuz bir sayıdır. 100’ün de kareköküdür.Beatrice, Araf’ın 30. kantosunun 73. dizesinde ortaya çıkar. Bu kanto 145 dize içerdiğine göre, Beatrice kantonun tam ortasında ( 72 + 1 + 72 = 145 ) ortaya çıkmış olur. 30 sayısı ise 10’ un üç katıdır. Bunun gibi Araf’ın altıncı kantosunda Floransa ile İtalya’nın durumu ele alınırken, Cennet’in altıncı kantosunda Iustinianus’ un ağzından Roma’nın tarihi özetlenir. İlahi komedyanın üç bölümü de ‘’yıldızlar’’ sözcüğüyle sona erer.
İlâhî Komedya’nın en ünlü bölümü, Cehennem kitabıdır. Dante, eserin bu bölümünün Yirmisekizinci Kanto’sunda, Cehennemin, “Hileciler”in bulunduğu Sekizinci Dairesinin bozguncu ve nifakçıların atıldığı Dokuzuncu Hendek’ini anlatırken, Hıristiyanlık içinde sapkın eğilimleri besleyerek dinî bütünlüğü parçalayanları, ve sıkı durun, bunlar arasında Hz. Peygamber ile Hz. Ali’yi de zikreder. Hem burada, hem de eserin genelinde, Dante’nin cehennem tasvirleri oldukça ‘canlı’dır ve pür bedenî işkence sahnelerinden oluşur.
"Gizemlerin gözüpek açıklamalarını içeren "İlahi Komedya", Papalığa bir savaş ilanı niteliğindeydi. Tıpkı İncil'in "Apocalypse" (Mahşer) bölümünde olduğu gibi, hıristiyan dogmalarına Kabalacı simge ve sayıları cesurca uygulayarak, bu dogmalarda bulunan tüm mutlak değerleri inkar eden "Johannit" ve "Gnostik" özellikler gösteriyordu. Eserde yeralan doğaüstü dünyalara yolculuklar, "Eleusis" ve "Thebes" Gizemlerine giriş törenlerini andırıyordu... Dante, Cehennem çukurundan, başının ve ayaklarının yerlerini değiştirerek, yani Katolik öğretinin tam tersini uygulayarak kurtuluyor ve Şeytan'ı bir merdiven gibi kullanarak yeniden ışığa doğru yükseliyordu. Faust da, yenilmiş Mephistopheles'in kafasına basarak cennete ulaşmamış mıdır? Tüm bildikleri Cehennem'e sırt çevirmek olan kişiler Cehennem'den kurtulamazlar. Onun zincirlerinden ancak Cehennem'e yüzyüze bakma cesareti sayesinde kurtulabiliriz."
"Aslında, Dante'nin Cehennem tablosu negatif bir Araf görüntüsündedir. Cennet'i ise, aynı Ezechiel'in "Pentacle"ı gibi, bir haç tarafından bölümlenen Kabala çemberlerinden oluşmaktadır. Bu büyük haçın tam orta yerinde bir gül açmaktadır. Böylece, "İlahi Komedya" ile Gül-Haç üstadlarının büyük simgesi ilk kez herkese sergilenmekte ve kesin bir biçimde açıklanmaktadır."
"Gül-Haç üstadları için gül, evrensel uyumun canlı ve gelişen bir simgesidir. Bu simge güzellik, yaşam, sevgi ve zevkleri kendinde birleştirir. "Yahudi Abraham'ın Kitabı"nda Flamel, gülü simyacıların Büyük Yapıt'ının simgesi olarak göstermiştir."
"Gül ve haçı bir araya getirebilmek, yüksek aydınlanma derecelerinin asıl hedefidir."
"bu yüzden yitiğiz biz,
başka bir suçtan değil, tek cezamız
umutsuz bir özlemle birlikte yaşamamız"
DANTE-CEHENNEM
kutsal imge kovalayıcısı, aşka acı çektirmekte en öz kendisi kadar üstatlaşmış johann wolfgang von goethe'nin "ben sizi seviyorsam, bundan size ne" sözdeyişine esin kaynağı olduğuna inandığım, abelard ve helois, nietzsche ve lou salome gibi trajik aşkların dante ve beatrice durağında yaşamış olan, ilahi komadya'sının el yazısıyla çoğaltılmış ve taş baskı resimler ile bezenmiş bir kopyası 7 yıl kadar önce kadıköy pasajı'nın alt katındaki sahafta bir rahlenin üzerine tavaf edilmek üzere oturtulmuş, filozar (çokça filozof çokça yazar). yeni hayat isimli yapıtında, okuduğum an ezberime yazılan ve hayatın dinginliğini en çok tehdit eder görünen dört düşünceyi anlattı şu bölümü paylaşmak isterim:
“hayatın dinginliğini en çok tehdit eder görünen dört düşünce vardı. bunlardan birincisi şuydu: aşkın efendiliği iyidir, çünkü o, ona inanan kişinin ruhunu bayağı şeylerden uzak tutar.
"diğeri şuydu: aşkın efendiliği iyi değildir, çünkü ona inanan kişi ne denli inan beslerse ona, o denli ağır ve acılı anlar yaşamak zorunda kalır.
"diğeri şuydu: öyle tatlıdır ki aşk’ın adını duymak, işleyişinin de yalnız tatlı şeylerde bulunuyor olması olanaksız bence. nomina sunt consequentia rerum, diye yazılmıştır çünkü: adlar imledikleri şeylerin sonucudur...
dördüncü düşünce şuydu: aşkın, uğruna beni bunca kanattığı kadın, yüreği kolayca coşan öteki kadınlara benzemez."
Dante' nin Komedyası ( latince bir tragedya olmadığını belirtmek için vermiş bu adı ) , Yitirilmiş Cennet' ten daha kullanıcı dostu bir eserdir ve insanın yüreğine yakın hakikatlere daha sık yer verir. Engels tarafından Dante hakkında yapılan yorum da ilginç bence. Ve tabi aynı zamanda AQunıolu Tomasso' nun ilahiyat sisteminde çok başarılı bir önermeyle açıklanmış olan şeyin, insanın türlü güçlüklerle Tanrının cennetine yükselmesinin özenle yazılmış bir alegorisi olduğu için İlahi Komedya...
İLAHİ KOMEDYA
CEHENNEM ARAF CENNET
Orjina AdıSiritanivina Kommedia
Çeviren: Rekin Teksoy
YazarıSiritanante Alighieri
Yayınevi:Oğlak Yayınları
Dünya şiirinin başyapıtı İlahi Komedya, Dante'nin Cehennem'e, Âraf'a ve Cennet'e
yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır. İlahi Komedya, 14233'e ulaşan toplam dizesayısı ile, şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir. Dante'nin 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer, Dante'ye Cehennem ve Âraf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder. Âraf'ın tepesinde Vergilius yerini, Cennet'te Dante'ye rehberlik edecek olan Beatrice'ye bırakır. Dante, Beatrice'yi ilk kez gördüğünde kendisi dokuz, Beatrice sekiz yaşındadır. Dante, ömrü boyunca Beatrice'ye bağlı kaldığı gibi, düşünce dünyasının da esin kaynağı olur Beatrice.
Vergilius'un Aeneis destanını örnek alan ve sıradışı bir aşka, mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen
gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya'nın, tarih ve felsefeden dinbilime, gökbilimden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşıması da bir başka özelliğidir.
ÖNSÖZ
Dantenin Toskana İtalyancası ile ve yüksek bir üslûpla yazdığı Divina Commedia, İtalyan edebiyatında bir güneş gibi parlamaktadır. Kendi üslûbunu kendi icat eden, İtalya’yı edebî bir lisan mevkiinde çıkaran Dante, bu muhalled eserile İtalyan dilinin ziyneti ve örneği olmuştur.
Danteden bir buçuk asır sonra İngiltere kıraliçesi Elizabeth devrinin yüksek ve şaşaalı zamanları Şekspiri yetiştirdiği gibi, orta çağdaki Katolikliğin yüksek ve imanlı devri de Dante’nin dehasına inkişaf vermiştir. Bu devirde gotik sanatı ve mimarisi ilerliyor, büyük gütik kiliseleri yapılıyor, hukuk ve ilahiyat tedris eden üniversitelerin nüfuzu artırıyor, edebî bir eserin doğmasına, büyük bir edip ve şairin yetişmesine zaman çok müsait bulunuyordu.
İşte böyle bir zamanda yüksek düşünceli, açık ve tok sözlü, teşebbüslerinde cüretli ve akıllı bir adam olan Dante kendini gösteriyordu. Yine bu Dante; bilgi, icat ve muhayyile kudreti itibarile yer ve gök yüzünün tasvirlerile eşsiz eseri olan İlâhi komediyi yazıyordu. Bu eseri 1300 senesi’nin paskalyadan iki gün evvelki cumasında yazmağa başlamış, büyük paskalyanın pazar gününde bitirmiştir. Arada ufak fasıla vermek suretiyle epeyce uzamıştır
Divina Commedia, üç ilâhi zümreye ayrılır:
CEHENNEM, ÂRAF, CENNET:
İlahi Komedinin birinci kısmını teşkil eden:
Cehennem, 34 kantodan mürekkep 4720 mısra’lı bir kesidedir. Bu uzun manzumede Dante, “Cehennemi geniş mahruti bir uçurum halinde görür ki inişlere ayrılmış uzun ve dar çıkıntı veya daireler şeklinde darlaşan taraçalarla arzın merkezine varır. Hakikaten delâlete düşmüş ruhun günahına göre mücazat görmesi gibi indikçe günahlar ve azaplar artar. Dokuz kat veya daire içinde cehennemin müthiş ve korkunç bütün safhaları gösterilir. Burada Virjil ona rehperlik eder.
Araf, 33 kantodan mürekkep 4755 mısra’dır. Bu manzume de Cehennem ile cennet arasında geçen endişeli anları tasvir eder. Burada Virjil ateşten duvarın arkasında kendisini Beatris’in beklediğini fısıldar. Dante de hemen ateşin içine atılır. Âraf sekiz daire veya çenbere taksim olunarak tasvir edilmiştir.
Cennet, 33 kantodan mürekkep cem’an 4758 mısra’dır. Burada “Beatrice (Beatrice) semavî bir saffet ve halâvetle görünür. Şair
cennette rehberlik etmek üzere, meskeninden dokuzuncu cennete iner. Onu elinden tutarak birlikte” Yıldızdan yıldıza uçurur.
Nasıl Virjil onu cehennemin katlarında gezdirdiyse, bu sefer de Beatrice, cennetin dokuz katında gezdirir. Onu uhrevî hayatın bütün yüksek saadetlerini gösterir. Oradan yer yüzüne baktırır.
Arşıâlâ, burası saf bir nur, saf bir aşk, saf bir saadetti. Burada Dantenin gözleri kamaştı, heyecanından titreyerek şaşırdı. Duada bulundu. Niyazı kabul olunarak gözlerinden nur perdesi kalktı İsayı gördü.
Bu büyük keside veya manzum eser bütün devrin tasviridir. On üçüncü ve on dördüncü asırların içtimai ahvalini ve beşerin efkârını fevkalâde bir surette tersim eyler. Uzun bir uykunun müthiş kâbuslarile çırpındıktan sonra ilerilemiş olduklarından şüphe edilmeyen memleketlerde zuhuru evvelden keşfedilen yeni bir âlemin uyanmakta olduğu hissini verir. Zaten okadar koyu bir zulmet içinde bunalmış olan İtalya me’ut tesadüflerin yardımile barbarlık bağlarından çözülüp kurtulmağa başlamıştı.
İlâhi Komedi; sanki geçmiş zamanların girdaplarına batıp gömülü kalmış olmasından evvel bütün orta çağın hulâsası olarak vücuda gelmiştir.
İlâhi Komedi matbaacılığın icadından evvel 600 nüsha el ile yazılarak etrafa yayılmıştı. Sonra bütün dillere çevrilmiştir. 300 den fazla tercümesi vardır. Bu eseri tefsir ve medh yollu eserler, risaleler, haşiyeler nihayetsizdir. Dante’ye ve cehenneme dair yapılmış tablolar sayısızdır. Dante’nin biyografisine ait pek mühim ve meşhur eserler yazılmıştır. İtalya Dante’yi en büyük İtalyan şairi olarak tanımış ve onun hakkında pek çok merasim yapmıştır.
Dante’nin şöhreti yalnız İtalya’ya münhasır kalmayıp bütün dünyaya yayılmış ve beynelmilel bir ehemmiyet kazanmıştır. “İlahi Komedi” klâsik eserlerin en yükseği ve en kıymetlisidir.
Bu büyük eser birinci defa olarak Hilminin koleksiyonu içinde çıkıyor. Eseri büyük bir vukufla dilimize çeviren Hamdi Varoğlu’nun gayreti takdire şayan bir himmettir. Kitaphanem de bu eseri büyük bir fedakârlıkla ve resimli olarak basmakla, kitabın başına Dante’nin hayatını yazıp ilâve etmekle memleketine naçizaen bir hizmette bulunduğuna kaildir.
İLAHİ KOMEDYA
Dante, Verona’lı Cangrane’ye yazmış olduğu mektupta bu eserine neden komedya adını verdiğini anlatır. Mektupta komedya ile tragedya arasındaki farklara değinir. Komedyanın özelliklerini sıralar ve bulguladığı özelliklerin bu eserinde de mevcut olması nedeniyle kitaba komedya adını verdiğini anlatır. Yapıtın ismine ilahi kelimesinin eklenmesi Dante’nin ilahi şair olarak anılması nedeniyle kitabın 1555 yılında yapılan Venedik baskısında ilk kez kullanılmıştır.
Dante II. Canvivio ve De Vulgari Elequentra’yı yarım bırakarak 1308 sıralarında yazmaya başladığı İlahi Komedya’da acılarını, umutlarını, nefretlerini ve her şeyden üstün tuttuğu inancını uçsuz bucaksız bir freskte yansıttı; ahlaki ve siyasal dünya görüşünü, insanın ödev ve amaçları konusundaki görüşlerini manzum biçimde anlattı. Dante her şeyden önce bir şairdi. Bu nedenle de insanlığın ruhani olarak ve uygarca yenilenmesine ilişkin düşlerini ancak şiir diliyle anlatabilirdi. Ortaçağın alegorik şiir geleneğine yakından bağlı olan İlahi Komedya’yı yazarken Vergilus’un Aeneis’ini örnek aldı. Kitabı mukaddes’in şiirsel dilinden ve kutsal nedenlerden etkilendi. Alegorik bir dil kullanması hem şiir dilinden hem de bundan da öte Hıristiyanlık dininin sembolik yapısından kaynaklanıyordu.
Değerlendirme:
İtalya’nın yetiştirdiği en büyük şair olan Dante, Shakspeare ve Gothe’yle birlikte batı Avrupa edebiyatının en büyük dehasından biri olarak kabul edilir. Ortaçağda tüm kültürü tekeline almış olan Roma Katolik kilisesi, Latince’yi zorla benimseterek “halk diliyle”yazılmış bütün edebiyat yapıtlarına değer verilmemesine yol açmıştı. Dante, İlahi komedyayı Latince yerine halk diliyle (Floransa İtalyancasıyla) yazarak Avrupa edebiyatının Latince’nin dışında yeni bir evrime yönelmesini etkilemiş, ayrıca İtalyancanın gelişmesinde kesin bir dönüm noktası olmuştu. Dante'nin bir dönüm noktası olması yalnız İtalya'nın uluslaşmasına olan katkısında değil aynı zamanda ortaçağ kültürünün (dini hegemonya ve onun Latin dili) aşılmasına yönelik bir dönüm noktası olması yönünden de önemlidir.
“Dante'nin ortaçağın amentüsü olarak kabul edilmesinin bir nedeni (ki en önemlisi) yeni çağa doğru dönüşümün, ortaçağ din kültünün merkezi olan İtalya'da başlamasıdır. En güçlü merkezden böyle bir değişimin başlaması yeniye dönüşümün güçlü ve köklü bir hal almasına neden olmuştur. Unutmamalıdır ki ordunun başındaki komutanı ortadan kaldırdığınızda, yada onu bir dönüşüme tabi tuttuğunuzda ona tabi olanlarda da bir faklılaşmanın olması doğaldır.
Ortaçağ toplumunun İtalya’da orta ve batı Avrupakilerden daha önce çökmesinin bir çok ekonomik be siyasal nedenleri vardır. İtalya’nın coğrafik konumu ve Akdeniz in Avrupa daki büyük ticaret yolu olduğu bir dönemde, bunun getirdiği ticari üstünlükler; papayla imparator arasında gelişen ve çok sayıda bağımsız siyasal biçimin ortaya çıkmasına neden olan kavga; sanayilerin, örneğin ipek sanayisi gibi üretim alanlarının gelişmesinde büyük önem taşıyan bazı bilgi ve deneyimlerin İtalya’ya Avrupa'nın diğer bölümlerine ulaştığından çok daha önce ulaşmasında rol oynayan Doğu’nun yakınlığı olgusu bu önemli etkenler arasındadır.
İşte saydığımız bu nedenlerden ötürü “ilk kapitalist ulus İtalyaydı. Feodal ortaçağın sonuna ve modern kapitalist çağın başlangıcına dev bir kişi damgasını vurdu: hem ortaçağın son şair hem de modern çağın ilk şairi olan bir İtalyan: Dante” diyor Engels.
İtalya’nın doğu ile olan ilişkisi hem ticaret hem de kültür alanında ikili bir boyutta yürümüştür. Bu noktada oryantalizm konusuna doğru bir geçiş yapmamızda fayda var.