Sevilen sanatçıya falan aşık olma derecesinde hayranlık duymak anormal bir olay değil. Bunu ben de yapıyordum arada, açıkçası en mutlu olduğum dönemler hiçbir zaman ulaşamayacağım ünlü birine hayranlık duyduğum dönemlerdi. Gençsin, mutlaka karşına gerçek anlamda hayatının geri kalanını geçirmek isteyeceğin birisi çıkacaktır. Yalnız sanatçıya aşık olma olayı beklentileri çok yükseltiyor; gerçek dünyadakiler onlar gibi karizmatik, etkileyici, yakışıklı/güzel falan değiller ama sanatçıları da sadece topluma yansıdığı kadarıyla tanıyabiliyoruz, özel hayatında nasıldır bilemiyoruz, onlarla aynı ortama girme, onlarla takılma şansımız yok; bence bu yüzden çekici geliyorlar. Çünkü nasıl gözükmek istiyorlarsa öyle gözüküyorlar ve biz bunu görüyoruz. Belki onlar da aslında sandığımız kadar etkileyici değillerdir. Onlarla aynı ortamlara girme imkanım olsa koşa koşa gidecek olan ilk ben varım. :) Ben de hiç sevmiyorum mesela birinden hoşlanmayı, ilişki kurmayı. Kıskanıyorum, özlüyorum, üzülüyorum, seviniyorum, arzuluyorum, arzulamıyorum, merak ediyorum, kafamı takıyorum, bazı şeylere katlanamıyorum ya da bazıları bana katlanamıyor. Şart mı biriyle sevgili olmak? Hiç olmasam, kendi halime kalsam kime ne? Boşver.
Şimdi buna dair bazı şeyleri "hayal dünyasında yaşamak" gibi yorumlayanlar olabilir ama onlar yanlış elbette. Hayal gücünü genişletmek için bunu bir avantaja çevirebilir insan, bir roman yazma denemesi yapabilir mesela, neden olmasın? Demek istediğim şey şu, erkekleri takmayın. Kadınları da takmayın. Sadece mutlu olmaya odaklanın, siz herhangi bir erkekle konuşurken çok kasılıyor olabilirsiniz ama onlar bunu umursamıyordur muhtemelen. Doğal olun, kendinizi kasmayın. Burada normal değil diyenlere de bakmayın. İsterseniz yeniden bir uzmanla görüşün, zararı olmaz.