Daha çook ayakkabı kutusu göreceğiz

İnsanlar gözaltına alınır, sonra serbest kalır. Ancak akıllarda gösteren veya bağıran insan ile 'ayakkabı kutusu' kalır. Dün Akhisar olur, bugün Bor. Yarın her yer.
Geçmiş bir buçuk ayın simgesi O...
Yolsuzluktan, hırsızlıktan ya da kanun dışılıktan bahsederken çıkıveriyor artık ağızdan.
Kimi zaman espiriyle karışık, kimi zaman en ciddi haliyle söyleniyor.
Şu günlerde çok şey anlatıyor bir 'ayakkabı kutusu'.

İşte bu söz duyanı utandırıyor ve sinirlendiriyor.
Söyleyenin veya haykıranın da başını derde sokuyor.

İlk, Başbakan Manisa Akhisar'da miting yaparken, vatandaş Nurhan Gül balkondan kutuyu göstermişti.
Talimatı alan polisler de kadını apar topar karakola götürdüler.
Sonra da serbest bırakıldı.
Anlaşılan o ki, kızdırmıştı görüntüdeki 'ayakkabı kutusu'.

Son 'ayakkabı kutusu haykırışı' Niğde Bor'da oldu.
İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın kulaklarında çınladı ses.
İşsiz Cüneyt Tetik'ti bağıran.
Çay bahçesinde herkesin duyduğu 'ayakkabı kutusu haykırışı' aslında çok şeyi betimliyor.
Cüneyt Bey'in işsizliğini, parasızlığını, düzenin bozukluğunu...
Yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmemesini...
Öfkesini ve çaresizliğini...

Cüneyt Tetik için 'paralel yapı' iddialarıysa sonlarda yer alır düşüncesindeyim.
Belki de sonun da sonunda...
Çünkü insan psikolojisi önce gördüğünü, duyduğunu beynine kazıyor.
Nedir o kazınanlar?
Evdeki çelik kasalar, pahalı saat, miktarı açıklanan paralar ile telaffuz edilenler ve 'ayakkabı kutuları'.
Bir soruşturmanın parçası olsun ya da olmasın fark etmez 'dinletileri paylaşma hızlılığı ve rezilliği'...
İşadamları arasındaki düzeysiz konuşmalar...
Başbakan'ın düşen sözleri, talimatları.
Çocuklarının telefefon konuşmaları vs...
Belki önümüzdeki günlerde çok daha fazlasına tanık olacağız...

Cüneyt Bey'e dönecek olursam: Karakoldaki ifadeden sonra serbest kaldı.
Bakan da Bor'dan ayrıldı.
Benzer eylemin bir daha olmayacağının garantisi var mı?
Yok!


Nedeni ise iddiaların ve şaibelerin üzerine hiç gidilmemesi.
Polis ve savcıların sadece 'paralel yapı'nın uzantıları denilerek görev yerlerinin değiştirilmesi...
Şimdi de bazı yasaların Meclis'ten çıkarılması; zamana karşı bir yarış algısıyla adeta...
HSYK, internet, MİT, artılarının yanısıra yeni yargı paketi kanunları.
Hepsi, 17 Aralık 'yolsuzluk ve rüşvet operasyonu'nun sonrasında Meclis'ten çıkan yasalar.
Hepsi, "Yolsuzluk yok, bize yapılan siyasi komplonun önlemini alıyoruz, çeteyi çökertiyoruz' söyleminin neticesi.

Yolsuzluğun olmadığına inananlar gibi,
Akhisarlı Nurhan Hanım, Borlu Cüneyt Bey gibi mutlak yapıldığını düşünenler de olacaktır.
Veya en azından benim gibi "Bu iddiaların da üzerine neden gidilmiyor?" sorusuna cevap arayanlar da...
Sonuç ortada, hükümet ve AKP'liler bu yönde adım atmadıkça daha çoook 'ayakkabı kutuları' ile karşılanırlar.
İnsanlar gözaltına alınır, sonra serbest kalır.
Ancak akıllarda gösteren veya bağıran insan ile 'ayakkabı kutusu' kalır.
Dün Akhisar olur, bugün Bor.
Yarın her yer.
FATİH PORTAKAL
http://www.medyafaresi.com/yazar/Fatih-Portakal--Daha-cook-ayakkabi-kutusu-gorecegiz_187699.html

İddiaların ve şaibelerin üzerine hiç gidilmemesi.
Polis ve savcıların sadece 'paralel yapı'nın uzantıları denilerek görev yerlerinin değiştirilmesi...
Şimdi de bazı yasaların Meclis'ten çıkarılması; zamana karşı bir yarış algısıyla adeta...
HSYK, internet, MİT, artılarının yanısıra yeni yargı paketi kanunları.
Hepsi, 17 Aralık 'yolsuzluk ve rüşvet operasyonu'nun sonrasında Meclis'ten çıkan yasalar.

Montaj dedikleri kayıtları incelettirip ispat etmek varken bu işlerle uğraşıyor olmaları
şaşkınlık verici