Reyyana Yürürüz
Üç beş adımda düşen küçük çocuklar gibi
Hep telaşla açılır kollarımız hayata,
Düşmekten korksak bile yaşamanın hazzıyla
Yüzümüzde gülücükler açar ve biz yürürüz.
Kor düşer bakışlara, ardından ay tutulur,
Greenwich yeni baştan çizilir haritada,
Kaf dağının ardında bekleyen sevgiliye
Altı ay bir güz gider, yalnız bir gün görürüz.
Muhafızları yorgun eski kaleler gibi
Çaresizlik içinde tevekküle dururuz,
Zembereği boşalmış şu vefasız zamana
Kadim şehrin sürgünleri gibi kırgın yürürüz.
Bütün mücadeleler sona erdikten sonra
Sahnede uzaklaşan yalnız bir adam kalır;
Karanlığın içinde kaybolan gölge gibi
Derin bir sessizliğe teslim olup yürürüz.
Bir pul koleksiyonu kadar zariftir hayat,
O yüzden bir zarf gibi pul pul işler insanı,
Mühürle yaralanmış, izi kalmış, ıslanmış
Güneş vurup ağarmış anılarla yürürüz.
Bu dünyadan el etek çekip gittiğimiz gün
Ne gökte martıların çığlıklarını duyar,
Ne de peşimiz sıra yakılan ağıtları
Ya aşk cehennemine, ya reyyana yürürüz.
Mehmet Taştan
Üç beş adımda düşen küçük çocuklar gibi
Hep telaşla açılır kollarımız hayata,
Düşmekten korksak bile yaşamanın hazzıyla
Yüzümüzde gülücükler açar ve biz yürürüz.
Kor düşer bakışlara, ardından ay tutulur,
Greenwich yeni baştan çizilir haritada,
Kaf dağının ardında bekleyen sevgiliye
Altı ay bir güz gider, yalnız bir gün görürüz.
Muhafızları yorgun eski kaleler gibi
Çaresizlik içinde tevekküle dururuz,
Zembereği boşalmış şu vefasız zamana
Kadim şehrin sürgünleri gibi kırgın yürürüz.
Bütün mücadeleler sona erdikten sonra
Sahnede uzaklaşan yalnız bir adam kalır;
Karanlığın içinde kaybolan gölge gibi
Derin bir sessizliğe teslim olup yürürüz.
Bir pul koleksiyonu kadar zariftir hayat,
O yüzden bir zarf gibi pul pul işler insanı,
Mühürle yaralanmış, izi kalmış, ıslanmış
Güneş vurup ağarmış anılarla yürürüz.
Bu dünyadan el etek çekip gittiğimiz gün
Ne gökte martıların çığlıklarını duyar,
Ne de peşimiz sıra yakılan ağıtları
Ya aşk cehennemine, ya reyyana yürürüz.
Mehmet Taştan