Merhaba arkadaşlar, belli bi konum yok çünkü bu bunalımın içinde bi çok konu var. İçimden nasıl geliyorsa öyle yazıcam çünkü hangi birini yazıcağım konusunda kararsızım ve çok yorgunum. Ben 21 yaşındayım 4 aylık bi kızım var, çok ama çok aşık olarak evlendim onun için giyimimi, yaşam tarzımı değiştirdim asla evde oturucak bi kız değildim. Okulumu açıktan okumaya başladım yine onun için (bi erkek için okul açıktan falan okunmaz iyi olur sana hak etmişsin gibi yorumlar lütfen yapmayın bunun farkına vardıgım için çok büyük bi pişmanlık içindeyim ve cezasını çekiyorum zaten) ama aşk denilen şey körlükmüş aslında bi hastalık olarak görüyorum ben bunu artık, evlenince gözün açılıyor ama artık çok geç olmuş oluyor ilk problemim bu. Eşimin evlilik adına tek amacı Evi temizleyen, yemek yapan, çocugunu doğurup bakan, çamaşırını yıkayan kısacası arkasını toplayan biri olsun yani ben olmasam da bunları yapabilicek herhangi başka biri de olurmuş. Adamın her zor günümüzde yanımızda olan aileme bile tahammülü yok saygısız, sevgisiz bi insan, bunun için arama mesafe koyuyorum zaman zaman ama yeni bebeğimiz oldu ha deyince ayrılınmıyor da ve aynı evin içinde bi yere kadar konuşmadan oluyor bi süre sonra barısıp konuşsam da içimde hep bi nefret besliyorum ona bütün bu yaptıkları yüzünden. Ben deliler gibi aşıkken kendimin de o derece sevildiğini sanarak evlendim sonra da bunlarla yüzlestim beni suçlamadan lütfen kendinizi benim yerime koyun tanıyamamışım işte çok sevdim ve yanılmdım bu öyle büyük bi hayal kırıklığı ki hata yaptım evet cezasını da çekiyorum ama bu kadar ağır olmamalıydı bence. Annesini küçükken kaybetmiş, ama hiç aratmıyor kaynanayı biliyor musunuz, her yaptığıma bi yorum her yaptıgımı bi beğenmeme, çocuga bakışımi eleştirme, nerde o aşık olduğum adam o kadar farklı bambaşka biri ki bu hayal kırıklığını üzerimden atamadıgım gibi bütün gün onun eleştirilerini dinlemekle geçiyor, baya uzun oldu eve ama eşimden yana böyle dertliyim en büyük derdim de bu zaten sanırım. İkinciye gelirsek, bu annemin istemediği bi evlilikti biliyorum orada da hatalıyım dinlemeliydim onu, ama ne kadar çok sevdiğimi ve inandıgımı anlatmıştım şimdi okulumu bitirmeye çalışıyorum, annem beni affetti hep yanımda hep destekçi ama içten içe beni hiç affetmicek gibi geliyor bu psikolojiye kapıldım, hep kendimi anneme ispat etme çabası, okulu bir an önce bitirip onu mutlu etme çabası, sanki tek yolu buymuş gibi geliyor evet affetti ama affetmedi gibi geliyor, hep kendimi suçluyorum kafamın içinde bin tane keşke bütün gün dönüp duruyor katlanılcak gibi değil. Çevreye de kendimi ispat etme çabası içindeyim ( dost, akraba)artık çevrenin gözünde vasıfsız biriyim sanki, bi hata yaptım ve bitti ben artık bi işe yaramaz ömrunun sonuna kadar evde oturcak, hayatını maffetmiş biriyim, çünkü benden beklenti vardı okulu normal bi şekilde bitiricek diye bekliyorlardı, çevremde ne kadar insan varsa arkadaş, dost, akraba hepsi bende böyle bir algı yarattı. Ben artık işe yaramaz bi hata yapıp hayatını maffetmiş bir insanım, benden bişey olmaz. Çok yakın bir arkadaşım vardı o okula örgün şekilde devam ediyor. Ben evlendim diye beni satan bir arkadaş, böyle bi arkadaş olabilir mi? O da o gözle bakıyor ama onun için üzülmüyorum ne olursa olsun arkadaş dediğin insanın kötü gününde yanında olur o bi kayıp değil gerçek yüzünü gördüğüm için bi kazanç, ama kendi öz kardeşim kadar güvendigim biriydi ve bazen hâla düşününce böyle yaptıgına inanamayıp kalp kırıklığımı hatırlıyorum ona karşı. Annemi üzdügüm için kendimi affedemiyorum evet aradan zaman geçti affetti yanımda ama ben içten içe vicdan azabı çekip beni asla affetmedigini düşünüyorum ve bende kendimi affedemiyorum. Çünkü benden beklentisi büyüktü, hele bi de eşimin gerçek yüzünü gördükten sonra pişmanligim katlanıyor, sanki boğuluyorum. Bı de anneminde artık o dost akraba gibi düşündügünü düşünüp kahroluyorum, bu hiç bir zaman geçmiyor. İkinci büyük sıkıntım da bu Annem ve Çevre.
Bir diğeri de anksiyete, bilmiyorum tam olarak adı anksiyete mi ama araştirdigim kadarıyla öyle, kafamda çok ağır kötü senarolar yazıp kendimi üzüyorum ama bazen katlanılcak gibi değil, hiç hesapta yokken hayatım birden bu kadar değiştigi için de her an kötü bişey olucakmis gibi geliyor ama her an, bazen bi bakıyorum bı sıkıntı yok herşey yolundaysa iç sesim başlıyor senaryo yazmaya, herşey yolundaysa kesin kötü bişey olup bu bozulucak sanki beynim buna programlı bütün bunların yanında birde bu her an, her dakika, her saniye. Huzurlu uyku bile uyuyamıyorum, çok kötü kabuslar görüyorum hep huzursuzum. Bi yandan da okulumu bitirip, çocuguma düzgün bi şekilde bakıp, ev işlerine yetişip ha bir de eşimin eleştirilerine yetişmek zorundayım. Yani durumumu anlatabiliyomuyum. Beynimde dönüp duruyor bütün bu söylediklerim, bebeğimde huysuz bi bebek hiç uyku yok. Dayanamıyorum, beynimde bedenimde çok yorgun. Ve mutlu rolü yapmak zorundayım bunların üzerine mutlu rolü. Çünkü etrafımda fırsatçılar var ( eltim gibi) ve birde annemi üzmemek için agzımı açamıyorum, anneme anlatsam üzülür. Eşime anlatsam anlamaz ( zaten sorunun büyüğü o) ve en yakın arkadaşım artık yok. İçimde o kadar çok şey birikti ki biri sanki her saniye bogazımı sıkıyor. Psikoloğa gitmek istiyorum ama kimseye bişey diyemiyorum, bununda ansiyetenin bir sonucu olduğunu düşünüyorum içimdeki korku ne kadar büyürse dısarıya iyi görünme çabası o kadar büyüyor gibi, beni yapayalnız hissettirmek için böyle oluyor sanki. Kimseye anlatamazsın diyor sanki içimde bi ses. O yüzden buraya yazdım başka bişey gelmedi aklıma, eşim biraz anlayışlı derdime ortak olucak arkadaş gibi biri olsaydı o kadar farklı olurdu ki herşey, ama o bana kaynanalık yapmakla meşgul. Biliyorum destan gibi oldu ama gerçekten mantıklı önerisi olan veya psikolojiden biraz anlayan varsa onlar yorumlayabilir mi?
Bir diğeri de anksiyete, bilmiyorum tam olarak adı anksiyete mi ama araştirdigim kadarıyla öyle, kafamda çok ağır kötü senarolar yazıp kendimi üzüyorum ama bazen katlanılcak gibi değil, hiç hesapta yokken hayatım birden bu kadar değiştigi için de her an kötü bişey olucakmis gibi geliyor ama her an, bazen bi bakıyorum bı sıkıntı yok herşey yolundaysa iç sesim başlıyor senaryo yazmaya, herşey yolundaysa kesin kötü bişey olup bu bozulucak sanki beynim buna programlı bütün bunların yanında birde bu her an, her dakika, her saniye. Huzurlu uyku bile uyuyamıyorum, çok kötü kabuslar görüyorum hep huzursuzum. Bi yandan da okulumu bitirip, çocuguma düzgün bi şekilde bakıp, ev işlerine yetişip ha bir de eşimin eleştirilerine yetişmek zorundayım. Yani durumumu anlatabiliyomuyum. Beynimde dönüp duruyor bütün bu söylediklerim, bebeğimde huysuz bi bebek hiç uyku yok. Dayanamıyorum, beynimde bedenimde çok yorgun. Ve mutlu rolü yapmak zorundayım bunların üzerine mutlu rolü. Çünkü etrafımda fırsatçılar var ( eltim gibi) ve birde annemi üzmemek için agzımı açamıyorum, anneme anlatsam üzülür. Eşime anlatsam anlamaz ( zaten sorunun büyüğü o) ve en yakın arkadaşım artık yok. İçimde o kadar çok şey birikti ki biri sanki her saniye bogazımı sıkıyor. Psikoloğa gitmek istiyorum ama kimseye bişey diyemiyorum, bununda ansiyetenin bir sonucu olduğunu düşünüyorum içimdeki korku ne kadar büyürse dısarıya iyi görünme çabası o kadar büyüyor gibi, beni yapayalnız hissettirmek için böyle oluyor sanki. Kimseye anlatamazsın diyor sanki içimde bi ses. O yüzden buraya yazdım başka bişey gelmedi aklıma, eşim biraz anlayışlı derdime ortak olucak arkadaş gibi biri olsaydı o kadar farklı olurdu ki herşey, ama o bana kaynanalık yapmakla meşgul. Biliyorum destan gibi oldu ama gerçekten mantıklı önerisi olan veya psikolojiden biraz anlayan varsa onlar yorumlayabilir mi?