Davranış Bozuklukları Çocukta özgüven

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.

isabel

Kuzey Ege
Yönetici
Super Moderator
Anneler Kulübü
6 Mart 2012
17.734
27.913
49
enfant.jpg


Bu soruyu daha iyi yanıtlayabilmek için, çocuğun hayatında kısa bir yolculuğa çıkalım. Önce, bebeğin dünyasını ziyaret edelim. Anne karnından dışarıya adım attığı anda ağlar bebek. Her şey yabancıdır, yenidir. Nefes almak bile bir ilktir onun için. Zamanla teması öğrenir. Önceleri kendi uzantısı zannettiği anne, babasının aslında ayrı birer birey olduğunu, hatta onlarla da kalmayıp başka insanlarında var olduğunu anlar.

Çocukluğa ilerlerken, dil, hareket, düşünce kabiliyetleri geliştikçe, kendini tanımaya başlar. Nelerden hoşlanır, nelerden korkar, neleri sever, nelerden haz etmez, hepsini tek tek kazır zihnine. Ama öyle bir cümlede geçilecek kadar kolay oluşmaz bu yargılar ve fikirler. Çocuk, neyin iyi, neyin kötü, hatta zamanla neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenmek için güvendiği kaynaklara başvurur. En başta anne ve babasına bakar, onları gözlemler.

Dünyaya dair algısı gelişirken, çocuk kendine de pay çıkarır her öğrendiğinden. İyi-kötü-doğru-yanlışların içine kendini de yerleştirir. Yani kendini ne kadar sevip sevmeyeceğini ve kendine ne derece güvenip güvenemeyeceğini anlama çabasıyla kanıtlar toplar etrafındaki olanlardan ve anlatılanlardan.

Yetişkinler, çoğu zaman “çocuklar anlamaz”, “şifreli konuşalım”, “yabancı dilde konuşalım” der, çocukların farkında olduğunu gözden kaçırırlar. Oysa dünyayı ve kendini tanımaya aç, bembeyaz bir sayfa olan çocuk, pür dikkat incelemektedir. Belki anlayamadığı zor kelimeler geçer cümlelerde, ama çocuk, mimiklere bakar, bebekliğinden beri yakın temasta olduğu anne, babasının hislerini sezer. Yani çocuk anlar ama yetişkin gibi anlamaz. Kendince bir yorum katar ve duyduğunu, hissettiğini, kendine de pay çıkararak, zihin deposuna atar.

Burada çocuğun kendince yorumlar yapması yerine durumu yetişkince anlayabilmesini sağlamak için, anne, baba olarak, aile içinde ya da sosyal çevrede yaşanan ve eve yansıyan olumsuz yaşantıları çocukla açık konuşabilmek çok önemlidir. Örneğin, yaşanan finansal zorlukları, kayıpları, yas süreçlerini, çocuklara anlayacakları basit, yalın ve gerçekten sapmayan bir biçimde izah etmek gerekir.

Kendine güvenen ve kendini seven bir birey olmanın en temel göstergesi duygularla barışık olabilmektir. Bu da çocukluk çağında, duyguları tanımayı ve yaşamayı öğrenmekle başlar. Çocukları, koruma içgüdüsüyle yaşanan olumsuz deneyimlerden uzaklaştırmak, aslında onları hissettikleri ama anlamlandıramadıkları olumsuz duygular ve sezgilerle baş başa bırakmak demektir. Yani ebeveynlerin, duygularını tartabilen, anlayabilen ve sağlıklı yaşayabilen çocuklar yetiştirebilmeleri için, çocuklarına yol göstermeleri, kendi deneyimleri ile örneklemeleri ve onlarla paylaşım içinde olmaları gerekir.

Özgüveni geliştiren bir diğer önemli etken, gerçekçi benlik algısıdır. Bir başka deyişle, kişinin artı ve eksilerini gerçekçi bir gözle değerlendirebilmesidir. Çocuklarda her konuya iştah vardır. Çekingenliğini attığı andan itibaren polis, doktor, mühendis, öğretmen, piyanist, şarkıcı yani her şey olmak ister çocuk. Ama bazı konularda daha yeteneklidir.

Doğuştan sahip olduğu becerilerin ve büyüdüğü çevrenin etkileşimi ile bu çok çeşitli alanlardan bazılarında sivrilir, diğerlerinde etkisizleşir. Anne, baba çocuğun yöneldiği alanı keşfeder ve beslerse, çocuk hem başarı hissini tadar, hem de kendini geliştireceği yönlerini daha iyi tanır. Bu da özgüvenini olumlu etkiler.

Başarı herkes için, her alanda mümkün değildir. Her birey farklı özellikler ve becerilerle dünyaya gelir. Bazı konularda daha uzman olunacak, bazı konularda ise başarısızlıklar yaşanacaktır. Bunu öğrenerek ve anlayarak büyüyen çocuklar, gelecekte hayal kırıklıklarıyla baş edebilen, azmini koruyabilen ve başarısız olduğunda özgüveni sarsılmayan yetişkinler olurlar.

Anne ve babasının koşulsuz sevgisi ile büyüyen ve kendi sınırlarını ve becerilerini anne, babasının kanatları altında güven içinde öğrenen çocuklar, kendilerini sever ve kendilerine güvenirler. Başarıya ulaşmayı arzular, yapamadıklarında yıkılmaz ve başardıklarında keyif alırlar. Kendine güvenen bir çocuk yetiştirmek, çocuğa duyguları gerçekçi bir gözle tanıtmak, çocuğun kendisini iyi tanımasına yardımcı olmak ve bunları aile ilişkilerinde güven hissini yaşatarak yapmakla mümkündür.