- 26 Eylül 2006
- 3.385
- 20
- Konu Sahibi BenDenizYildizi
- #1
Çocukların neye ihtiyacını olduğunu bilen anne-babalar, bu ihtiyaçları daha iyi karşılar. Siz de çocuğunuzun ihtiyaçlarını öğrenin. Yarın çok geç kalmış olabilirsiniz.
Çocuk; evin, okulun, mahallenin, köyün, şehrin, kısacası hayatın çiçeğidir. Ve çiçeklerin büyümesi için suya ihtiyacı olduğu gibi çocuğun büyümesi, bedeni büyürken ruhunun küçük kalmaması için de bazı gıdalara ihtiyacı vardır.
Çocukların çiçekler gibi sabırla ve sevgiyle büyütülmeye ihtiyaçları vardır. Zordur; ama eser kendini gösterdikçe tarifi imkansız bir mutluluk vesilesidir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara yapılan her emek geleceğimize sunulmuş en güzel armağandır.
1. SEVGİYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğun kayıtsız şartsız, su, hava ve ekmek kadar sevgiye ihtiyacı vardır. Herkes çocukları sevdiğini söyler. Sevmek kadar sevdiğinizi hissettirmek de önemlidir. Sevdiğinizi hissettirmenin en kısa yolu onunla birlikte zaman geçirmenizdir. Çocuğunuzla küçük bir gezinti yapabilir, onunla alışverişe çıkabilir, onu seyredebileceği, ahlakını ve insani değerlerini yücelteceğine inandığınız sinemaya veya tiyatroya götürebilir, akşamları ödevine yardım ederek sevildiğini hissettirebilirsiniz. Unutmayalım ki; “Hayat sevgi ile başlar ve sevgi ile devam eder.”
2. SINIRLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğun sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Çocuk kendisinin başkalarından ayrı ve bağımsız biri olduğunu ne kadar erken hissederse ruhen daha olgun bir kişiliğe erişecektir. Bunun için birtakım basit ama önemli kuralları uygulayabilirsiniz. Mesela yemeği sofrada yeme alışkanlığınızı disiplinli bir şekilde sürdürürseniz, sofrada ayrı bir sandalyesi ve kaşığı, tabağı olan çocuk kendisinin farklı biri olduğunun eğitimini almış olur. Uykusunu kendine ait yatakta uyuması da bu eğitimin bir parçası olacaktır. Çocuk bütün zamanını bilgisayar başında harcamamalıdır. Ya da keyfine göre oyun oynamamalıdır. Zamanını belli sınırlarla değişik işlere, oyunlara paylaştırırsanız çocuğunuz sınırları bilen, yerini ve kendi öz değerini fark edebilen bir kişilikte yetişir.
3. SORUMLULUKLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuzu sorumluluk sahibi olarak yetiştirmeye çalışın. Çocuğun gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi için önce kendine, sonra ailesine, topluma ve ülkesine karşı olan sorumluluklarının olduğunu öğretmeliyiz. Mesela, her yemekten sonra ellerini yıkamak, dişlerini fırçalamak, sağlıklı olduğuna şükretmek gibi öğretiler beden ve ruh sağlığı açısından çok önemlidir. İyi bir insan olması gerektiği, insanların en iyisinin diğer insanlara faydalı hizmetlerde bulunan kimse olduğu sık sık telkin edilmelidir. Böylece insanlara karşı sorumluluğu olduğunu bilerek büyüyen çocuk derslerini daha iyi çalışacak, daha güzel ve faziletli yaşamayı öğrenecektir.
4. ÖVGÜYE İHTİYACI VARDIR
Çocukların da diğer insanlar gibi övgüye ihtiyaçları vardır. Olumlu görülen her davranış alkışlanırsa daha olumlu davranışların yolunu açar. Övgü, dozunda, içten ve inandırıcı bir şekilde olmalıdır. Yapmacık övgüler aksi tesir bile doğurabilir. Yapılmayan bir davranıştan dolayı sırf övgü olsun diye övgülerde bulunmanın çocuğunuzun ruh ve karakter gelişimine bir katkısı olmayacaktır. Erişkinler zarafetli ve nezaketli olmakla çocuklara örnek olabilirlerse gelecek nesillere en büyük hediyeyi sunmuş olacaklardır.
5. FARK EDİLMEYE VE ÖZEN GÖSTERİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuza özen gösterin, onun buna çok ihtiyacı var. Küçük ayrıntılara dikkat ederek özen gösterdiğinizi hissettirebilirsiniz. Misafirlere kahve ikram ederken, çocuğunuzu da hesaba katarak, ona “çocuklar kahve içmez” yerine “evladım kahveni nasıl içersin, orta mı, şekerli mi?” diye sorabilirsiniz. Giydiği elbiselerin ütülü olup olmamasına, renk uyumuna özen gösterdiğinizi ‘bu elbise sana çok yakışmış, ne kadar da güzel giyinmişsin böyle, aferin...’ gibi sözlerle onu fark ettiğinizi ve ona özen gösterdiğinizi hissettirmeye çalışabilirsiniz. Kendisine özen gösterildiğini hisseden çocuk daha dikkatli ve sorumlu davranış sahibi bir kişiliğe sahip olacaktır.
6. ÖZGÜR OLMAYA; AMA SINIRLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuk özgür olmalıdır. Fakat özgürlüğün de bir sınırı vardır. Özgürlük başıboş, sorumsuz, sınırsız davranışlarda bulunmak değildir. Çocuk kendi sınırlarının ve başkalarına karşı sorumluluklarının olduğunun bilincinde olursa özgürce davranışlarda bulunabilir. Çocuğu özgürlük içinde bağımsız biri olsun niyetiyle yetiştireceğim diye onun her davranışını hoş görür, hatalarına göz yumarsak şımartılmış çocuk sendromuna sebep olabiliriz. Arabanızla giderken çocuk mutlaka arka koltukta oturmalıdır ve emniyet kemerini takmalıdır. Çocuk istemiyor, söylüyorum dinlemiyor, ne yapayım ben de bıraktım ipin ucunu, ne hali varsa görsün demek doğru değildir. Güzel bir sözle, tatlı tatlı ikna edilerek, çocuğunuzu sabırla eğitmekten başka bir çare yok. Kıyamıyoruz, hadi kalbini kırmayayım derken şımarık, sınır tanımaz bir çocuk yetişmesine sebep olabilirsiniz. Çocuğunuza her şey aldığınız, her istediğini yerine getirdiğiniz halde o hâlâ mutsuz ve doyumsuzsa, kendini dünyanın merkezi gibi düşünüp herkesin ve her şeyin kendi etrafında dönmesini istiyorsa, aşırı sinirlenme, taşkınlık gösteriyorsa aman dikkat!.. Şımartılmış çocuk sendromuna doğru gidiş söz konusudur... O halde, her şeyde ölçü, ikna metodu, şiddetten uzak sabır dolu eğitim yoludur.
7. PAYLAŞMAYI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuza paylaşmayı öğretin. İyi bir insan olarak yetişmesinin yolu paylaşmaktan geçer. Çocuklar 3-4 yaşlarına kadar her şeye “benimdir” der. Bu ağaç benim, bu anne benim, tabak benim, kuzular, kuşlar her şey benim demek çocuğun hoşuna gider. Bu sahiplenme duygusu 4 yaşına kadar normaldir, hatta daha sonra sahip olduklarını paylaşabilmek adına iyidir de. 4 yaştan sonra hâlâ ‘her şey benim’ diyorsa o zaman çocuğa hızlı bir şekilde paylaşma duygusu eğitimi verilmelidir. Mesela başka insanların da sahip olduğu eşyalar olduğunu, ‘bu kalem babana ait’, ‘bu gömlek ablanın gömleği’, ‘bu saat anneninki’ gibi sözcüklerle başkalarının da eşyalarının olduğu tekrarlanırsa çocuğun şuuraltında paylaşma duygusu daha kolay yerleşir. Anne ve babalar çocuğu paylaşmak için zorlamalıdır. Bu, itici ve aksi tesir yapabilir. Çocuğunuzun cömert olmasını istiyorsanız küçük paylaşmalarını överek onu cesaretlendirmelisiniz. Çocuk çok sevdiği bir oyuncağı kardeşiyle ya da misafirliğe gelen diğer bir çocukla paylaşmak istemiyorsa, başka bir oyuncağı paylaşmasını tavsiye edebilirsiniz. İki çocuk paylaşma adına anlaşamıyorsa hemen müdahale edip taraf olmayın. Onların çözüm yöntemini biraz seyredin. Barışa ilk adım atan çocuğu ‘aferin’ diyerek övün.
YARD. DOÇ. DR. BÜNYAMİN IŞIK, FATİH ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
www.zaman.com
Çocuk; evin, okulun, mahallenin, köyün, şehrin, kısacası hayatın çiçeğidir. Ve çiçeklerin büyümesi için suya ihtiyacı olduğu gibi çocuğun büyümesi, bedeni büyürken ruhunun küçük kalmaması için de bazı gıdalara ihtiyacı vardır.
Çocukların çiçekler gibi sabırla ve sevgiyle büyütülmeye ihtiyaçları vardır. Zordur; ama eser kendini gösterdikçe tarifi imkansız bir mutluluk vesilesidir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara yapılan her emek geleceğimize sunulmuş en güzel armağandır.
1. SEVGİYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğun kayıtsız şartsız, su, hava ve ekmek kadar sevgiye ihtiyacı vardır. Herkes çocukları sevdiğini söyler. Sevmek kadar sevdiğinizi hissettirmek de önemlidir. Sevdiğinizi hissettirmenin en kısa yolu onunla birlikte zaman geçirmenizdir. Çocuğunuzla küçük bir gezinti yapabilir, onunla alışverişe çıkabilir, onu seyredebileceği, ahlakını ve insani değerlerini yücelteceğine inandığınız sinemaya veya tiyatroya götürebilir, akşamları ödevine yardım ederek sevildiğini hissettirebilirsiniz. Unutmayalım ki; “Hayat sevgi ile başlar ve sevgi ile devam eder.”
2. SINIRLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğun sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Çocuk kendisinin başkalarından ayrı ve bağımsız biri olduğunu ne kadar erken hissederse ruhen daha olgun bir kişiliğe erişecektir. Bunun için birtakım basit ama önemli kuralları uygulayabilirsiniz. Mesela yemeği sofrada yeme alışkanlığınızı disiplinli bir şekilde sürdürürseniz, sofrada ayrı bir sandalyesi ve kaşığı, tabağı olan çocuk kendisinin farklı biri olduğunun eğitimini almış olur. Uykusunu kendine ait yatakta uyuması da bu eğitimin bir parçası olacaktır. Çocuk bütün zamanını bilgisayar başında harcamamalıdır. Ya da keyfine göre oyun oynamamalıdır. Zamanını belli sınırlarla değişik işlere, oyunlara paylaştırırsanız çocuğunuz sınırları bilen, yerini ve kendi öz değerini fark edebilen bir kişilikte yetişir.
3. SORUMLULUKLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuzu sorumluluk sahibi olarak yetiştirmeye çalışın. Çocuğun gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi için önce kendine, sonra ailesine, topluma ve ülkesine karşı olan sorumluluklarının olduğunu öğretmeliyiz. Mesela, her yemekten sonra ellerini yıkamak, dişlerini fırçalamak, sağlıklı olduğuna şükretmek gibi öğretiler beden ve ruh sağlığı açısından çok önemlidir. İyi bir insan olması gerektiği, insanların en iyisinin diğer insanlara faydalı hizmetlerde bulunan kimse olduğu sık sık telkin edilmelidir. Böylece insanlara karşı sorumluluğu olduğunu bilerek büyüyen çocuk derslerini daha iyi çalışacak, daha güzel ve faziletli yaşamayı öğrenecektir.
4. ÖVGÜYE İHTİYACI VARDIR
Çocukların da diğer insanlar gibi övgüye ihtiyaçları vardır. Olumlu görülen her davranış alkışlanırsa daha olumlu davranışların yolunu açar. Övgü, dozunda, içten ve inandırıcı bir şekilde olmalıdır. Yapmacık övgüler aksi tesir bile doğurabilir. Yapılmayan bir davranıştan dolayı sırf övgü olsun diye övgülerde bulunmanın çocuğunuzun ruh ve karakter gelişimine bir katkısı olmayacaktır. Erişkinler zarafetli ve nezaketli olmakla çocuklara örnek olabilirlerse gelecek nesillere en büyük hediyeyi sunmuş olacaklardır.
5. FARK EDİLMEYE VE ÖZEN GÖSTERİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuza özen gösterin, onun buna çok ihtiyacı var. Küçük ayrıntılara dikkat ederek özen gösterdiğinizi hissettirebilirsiniz. Misafirlere kahve ikram ederken, çocuğunuzu da hesaba katarak, ona “çocuklar kahve içmez” yerine “evladım kahveni nasıl içersin, orta mı, şekerli mi?” diye sorabilirsiniz. Giydiği elbiselerin ütülü olup olmamasına, renk uyumuna özen gösterdiğinizi ‘bu elbise sana çok yakışmış, ne kadar da güzel giyinmişsin böyle, aferin...’ gibi sözlerle onu fark ettiğinizi ve ona özen gösterdiğinizi hissettirmeye çalışabilirsiniz. Kendisine özen gösterildiğini hisseden çocuk daha dikkatli ve sorumlu davranış sahibi bir kişiliğe sahip olacaktır.
6. ÖZGÜR OLMAYA; AMA SINIRLARINI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuk özgür olmalıdır. Fakat özgürlüğün de bir sınırı vardır. Özgürlük başıboş, sorumsuz, sınırsız davranışlarda bulunmak değildir. Çocuk kendi sınırlarının ve başkalarına karşı sorumluluklarının olduğunun bilincinde olursa özgürce davranışlarda bulunabilir. Çocuğu özgürlük içinde bağımsız biri olsun niyetiyle yetiştireceğim diye onun her davranışını hoş görür, hatalarına göz yumarsak şımartılmış çocuk sendromuna sebep olabiliriz. Arabanızla giderken çocuk mutlaka arka koltukta oturmalıdır ve emniyet kemerini takmalıdır. Çocuk istemiyor, söylüyorum dinlemiyor, ne yapayım ben de bıraktım ipin ucunu, ne hali varsa görsün demek doğru değildir. Güzel bir sözle, tatlı tatlı ikna edilerek, çocuğunuzu sabırla eğitmekten başka bir çare yok. Kıyamıyoruz, hadi kalbini kırmayayım derken şımarık, sınır tanımaz bir çocuk yetişmesine sebep olabilirsiniz. Çocuğunuza her şey aldığınız, her istediğini yerine getirdiğiniz halde o hâlâ mutsuz ve doyumsuzsa, kendini dünyanın merkezi gibi düşünüp herkesin ve her şeyin kendi etrafında dönmesini istiyorsa, aşırı sinirlenme, taşkınlık gösteriyorsa aman dikkat!.. Şımartılmış çocuk sendromuna doğru gidiş söz konusudur... O halde, her şeyde ölçü, ikna metodu, şiddetten uzak sabır dolu eğitim yoludur.
7. PAYLAŞMAYI BİLMEYE İHTİYACI VARDIR
Çocuğunuza paylaşmayı öğretin. İyi bir insan olarak yetişmesinin yolu paylaşmaktan geçer. Çocuklar 3-4 yaşlarına kadar her şeye “benimdir” der. Bu ağaç benim, bu anne benim, tabak benim, kuzular, kuşlar her şey benim demek çocuğun hoşuna gider. Bu sahiplenme duygusu 4 yaşına kadar normaldir, hatta daha sonra sahip olduklarını paylaşabilmek adına iyidir de. 4 yaştan sonra hâlâ ‘her şey benim’ diyorsa o zaman çocuğa hızlı bir şekilde paylaşma duygusu eğitimi verilmelidir. Mesela başka insanların da sahip olduğu eşyalar olduğunu, ‘bu kalem babana ait’, ‘bu gömlek ablanın gömleği’, ‘bu saat anneninki’ gibi sözcüklerle başkalarının da eşyalarının olduğu tekrarlanırsa çocuğun şuuraltında paylaşma duygusu daha kolay yerleşir. Anne ve babalar çocuğu paylaşmak için zorlamalıdır. Bu, itici ve aksi tesir yapabilir. Çocuğunuzun cömert olmasını istiyorsanız küçük paylaşmalarını överek onu cesaretlendirmelisiniz. Çocuk çok sevdiği bir oyuncağı kardeşiyle ya da misafirliğe gelen diğer bir çocukla paylaşmak istemiyorsa, başka bir oyuncağı paylaşmasını tavsiye edebilirsiniz. İki çocuk paylaşma adına anlaşamıyorsa hemen müdahale edip taraf olmayın. Onların çözüm yöntemini biraz seyredin. Barışa ilk adım atan çocuğu ‘aferin’ diyerek övün.
YARD. DOÇ. DR. BÜNYAMİN IŞIK, FATİH ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
www.zaman.com