- 6 Mart 2012
- 17.731
- 27.703
- 49
Çocuğun kendini tanıma ve tanıtma dönemine girdiği zamanda, anne ve babasıyla özdeşim kurması azalır. Eskisi gibi hayranlık duymaz. Anne-babasını, isteklerini yerine getiren bir araç olarak görebilir. Peki Ne Yapmalı?
Almak istediği nesneye, annesine yaptığı diretme ve eziyet…lerin sonunda ulaşabileceği düşüncesine kapılır.
Tepki gösterdiği kısımları sayarsak, bu ufaklıklarla baş etmek oldukça zor. Ancak sebeplerini saptarsak, sonuca da ulaşırız. Şöyle ki; 2 yaş çocuğu, yeni yeni konuşmaya başlamıştır ve ona yapılan açıklamaları takip edemeyebilir. Böyle olunca mantıklı açıklamalar bir işe yaramaz. Onun sahasında kısa da olsa küçük bir konuşma yapmak anne-babalara eziyet olur, başarısızlıkla sonuçlanır. İletişim kurulması epey zor. Ayrıca dinleme-anlama ve uygulama üçlüsüne katılmak istemeyebilir.
Kendine odaklı yaşama isteği sosyal hayatında ona köstek oluşturur. Başkasının elindeki oyuncak ona daha cazip gelebilir, almak konusunda ısrarcı olabilir. Yetişkinlere karşı ısrarcı olabilir, olumsuz tutum sergilemesi kaçınılmazdır, onun istediğinin yapılmasıyla sonuçlanan etkinliklere rağmen suratını asmayı sürdürebilir. Evet, bahsettiğimiz zor dönemler…
Hayata yeni başlamıştır, keşifler ilgisini çekip keyiflendirirken aynı zamanda tedirginlik ve kaygılara sebep olabilir. Bunun dışında sahip olma hissi yeni yeni oluşmaktadır. Hayatındaki rutinlerden ve ona ait olan küçük nesneleri kullanmaktan zevk alır, her sabah “aynı bardaktan” süt içmek gibi…
Başarıyı tattıkça aile içinde iktidarı ele geçirmek ister ve bunun için inatlaşabilir. Ailedeki sınır ve kurallarla karşılaştığında düşüncesinden ve bildiğinden ödün vermez, huzursuzluk yaratır. “Hayır benim dediğim olacak işte!” uzun bir süreliğine dile dolaşır ve anne-babanın sürekli olarak duyacağı cümle halini alır. Çocuk bu lafı diline pelesenk eder. Her seferinde de söylemekten bıkmaz diyelim. Ancak anne babalar her ne kadar bu kelimeden hoşlanmasalar da çocuğun “Hayır!” demesine izin vermeleri gerek. Bir konuda inat ettiği zaman annenin verdiği cevaba karşı gösterdiği tutum ve tutumlarla ileride kullanacağı sorun çözme yetisini geliştirir aslında. Yararlı etkilerini gelin sıralayalım:
-Çocuğun çevresince sevilebilmesi için aynı doğrultuda tepki ya da cevaplar vermesine gerek olmadığını deneyimler.
-Kendi duygu ve düşüncelerinin farkına varır, bireyselliğinin keşfine çıkar ve düşüncesini savunma gücü kazanır.
-Kendi isteği dışında davranmasını isteyenlere karşı durabilmesine de yardımcı olur. Yaşadıklarıyla ilgili sorumluluk almaya başlar.
-Çatışmanın ve tartışmanın aslında önemli olduğunu öğrenir; çünkü tartışmadan nasıl orta yolun bulunabileceğini ve uzlaşılabileceğini deneyimleyemez.
Önemli olan bir diğer noktaysa, tartışmayı çok da uzatmadan sonuca ulaştırabilmekten geçiyor. Ona kötü yargılarda bulunarak konuşmayın. “Şımarıksın!” demek onun güvenini kırarken aynı zamanda hata yaptığını anlasa bile doğru olan davranışın ne olduğunu ve kötünün yerine ne koyması gerektiğini kavrayamadığı için tartışma sonuçsuz kalır.
Tartışmayı azaltma yolları var! Bir de bunları madde madde sıralayalım bakalım.
-Çatışmaları azaltma yoluna gidin. Yapmak istemediği şeyleri elbette ki biliyorsunuzdur, buna göre önlem alın. Mesela sıkılacağı bir mekana gidecekseniz, çantaya bir iki oyuncak atılabilir.
-Çatışma zamanında anne-baba soğukkanlılığını yitirmemeli. En önemli nokta belki de bu, “çocuğunuza gücünüzü hissettirmelisiniz”. Örnek vermek gerekirse, çocuğunuz istediği oyuncağın alınması için ağlıyorsa, sakın ola ona o oyuncağı almayın. Bu sizin güçsüzlüğünüzü gösterir ve bundan sonra elde etmek istediği herhangi bir şeyde ağlayarak isteğini yaptırma yoluna gider.
-Kurallar ve sınırlar koyun, çünkü o yaşta bir çocuk sağlıklı kararlar alabiliecek donanıma sahip değildir.
-Koyduğunuz sınırların nedenlerini ona basit bir dille açıklayın. Ve bu açıklamayı yaparken net olun, kendinizle çelişmeyin.
-Özgürlüğünü kısıtlamayın, gerekli yerde ona seçim yapma ve karar verme hakkı tanıyım. İleride yapacağı sağlıklı seçimler için temel attığının bilincinde olun, sevinin, çocuğunuz büyüyor.
-Ödüllendirin! Bu, ona şevk verir, doğru yapmanın keyfini tadar. Aldığı ödül bir sonuçtur ve ulaştığı sonucun mutluluğunu yaşaması için ödül, onun hayatında bir nokta oluşturur. Yeni olana başlayacağını fark eder.
Evet, sizin bir parçanız o, çocuğunuz. Ancak farkında olmanız gereken şey, o sizden farklı, bambaşka bir “birey”. Ona yaşama hakkı tanıyın.
Almak istediği nesneye, annesine yaptığı diretme ve eziyet…lerin sonunda ulaşabileceği düşüncesine kapılır.
Tepki gösterdiği kısımları sayarsak, bu ufaklıklarla baş etmek oldukça zor. Ancak sebeplerini saptarsak, sonuca da ulaşırız. Şöyle ki; 2 yaş çocuğu, yeni yeni konuşmaya başlamıştır ve ona yapılan açıklamaları takip edemeyebilir. Böyle olunca mantıklı açıklamalar bir işe yaramaz. Onun sahasında kısa da olsa küçük bir konuşma yapmak anne-babalara eziyet olur, başarısızlıkla sonuçlanır. İletişim kurulması epey zor. Ayrıca dinleme-anlama ve uygulama üçlüsüne katılmak istemeyebilir.
Kendine odaklı yaşama isteği sosyal hayatında ona köstek oluşturur. Başkasının elindeki oyuncak ona daha cazip gelebilir, almak konusunda ısrarcı olabilir. Yetişkinlere karşı ısrarcı olabilir, olumsuz tutum sergilemesi kaçınılmazdır, onun istediğinin yapılmasıyla sonuçlanan etkinliklere rağmen suratını asmayı sürdürebilir. Evet, bahsettiğimiz zor dönemler…
Hayata yeni başlamıştır, keşifler ilgisini çekip keyiflendirirken aynı zamanda tedirginlik ve kaygılara sebep olabilir. Bunun dışında sahip olma hissi yeni yeni oluşmaktadır. Hayatındaki rutinlerden ve ona ait olan küçük nesneleri kullanmaktan zevk alır, her sabah “aynı bardaktan” süt içmek gibi…
Başarıyı tattıkça aile içinde iktidarı ele geçirmek ister ve bunun için inatlaşabilir. Ailedeki sınır ve kurallarla karşılaştığında düşüncesinden ve bildiğinden ödün vermez, huzursuzluk yaratır. “Hayır benim dediğim olacak işte!” uzun bir süreliğine dile dolaşır ve anne-babanın sürekli olarak duyacağı cümle halini alır. Çocuk bu lafı diline pelesenk eder. Her seferinde de söylemekten bıkmaz diyelim. Ancak anne babalar her ne kadar bu kelimeden hoşlanmasalar da çocuğun “Hayır!” demesine izin vermeleri gerek. Bir konuda inat ettiği zaman annenin verdiği cevaba karşı gösterdiği tutum ve tutumlarla ileride kullanacağı sorun çözme yetisini geliştirir aslında. Yararlı etkilerini gelin sıralayalım:
-Çocuğun çevresince sevilebilmesi için aynı doğrultuda tepki ya da cevaplar vermesine gerek olmadığını deneyimler.
-Kendi duygu ve düşüncelerinin farkına varır, bireyselliğinin keşfine çıkar ve düşüncesini savunma gücü kazanır.
-Kendi isteği dışında davranmasını isteyenlere karşı durabilmesine de yardımcı olur. Yaşadıklarıyla ilgili sorumluluk almaya başlar.
-Çatışmanın ve tartışmanın aslında önemli olduğunu öğrenir; çünkü tartışmadan nasıl orta yolun bulunabileceğini ve uzlaşılabileceğini deneyimleyemez.
Önemli olan bir diğer noktaysa, tartışmayı çok da uzatmadan sonuca ulaştırabilmekten geçiyor. Ona kötü yargılarda bulunarak konuşmayın. “Şımarıksın!” demek onun güvenini kırarken aynı zamanda hata yaptığını anlasa bile doğru olan davranışın ne olduğunu ve kötünün yerine ne koyması gerektiğini kavrayamadığı için tartışma sonuçsuz kalır.
Tartışmayı azaltma yolları var! Bir de bunları madde madde sıralayalım bakalım.
-Çatışmaları azaltma yoluna gidin. Yapmak istemediği şeyleri elbette ki biliyorsunuzdur, buna göre önlem alın. Mesela sıkılacağı bir mekana gidecekseniz, çantaya bir iki oyuncak atılabilir.
-Çatışma zamanında anne-baba soğukkanlılığını yitirmemeli. En önemli nokta belki de bu, “çocuğunuza gücünüzü hissettirmelisiniz”. Örnek vermek gerekirse, çocuğunuz istediği oyuncağın alınması için ağlıyorsa, sakın ola ona o oyuncağı almayın. Bu sizin güçsüzlüğünüzü gösterir ve bundan sonra elde etmek istediği herhangi bir şeyde ağlayarak isteğini yaptırma yoluna gider.
-Kurallar ve sınırlar koyun, çünkü o yaşta bir çocuk sağlıklı kararlar alabiliecek donanıma sahip değildir.
-Koyduğunuz sınırların nedenlerini ona basit bir dille açıklayın. Ve bu açıklamayı yaparken net olun, kendinizle çelişmeyin.
-Özgürlüğünü kısıtlamayın, gerekli yerde ona seçim yapma ve karar verme hakkı tanıyım. İleride yapacağı sağlıklı seçimler için temel attığının bilincinde olun, sevinin, çocuğunuz büyüyor.
-Ödüllendirin! Bu, ona şevk verir, doğru yapmanın keyfini tadar. Aldığı ödül bir sonuçtur ve ulaştığı sonucun mutluluğunu yaşaması için ödül, onun hayatında bir nokta oluşturur. Yeni olana başlayacağını fark eder.
Evet, sizin bir parçanız o, çocuğunuz. Ancak farkında olmanız gereken şey, o sizden farklı, bambaşka bir “birey”. Ona yaşama hakkı tanıyın.