O büyük Erzincan depremi olduğunda öğretmenlikte ilk senemdi ve doğu görevimdeydim.
Anlatmak dahi istemediğim,ama şöyle özetleyebileceğim günlerden geldim bugünlere.
Evimin duvarlarının yükü taşıyamayıp,tavana paralel olarak çıtırdayarak çatladığını,ortada yanan sobanın devrilip evde yangın çıktığını,karşıki binanın patlayan kaloriferlerinin evimin duvarına vurma seslerini dinlerken,üst kat komşumun sesine emekleyerek merdivenleri çıktığımı,onu devrilen dolapların altından çıkardığımı ve birinci katın tamamen göçtüğü için ev kapısının olmadığını ve atlayarak evden molozların arasına düşüşümü,dışarı çıktığımda mahallede ayakta kalan tek evin benimki olduğunu gördüğümü,ölülerin üstünden atlayarak telefon açmaya gidişimi,yağma için çevre illerden gelenleri....Hepsini gördüm,yaşadım.ıstanbula döndük izinli ve ben ilaç tedavisiyle uyuyabildim..
Dr.un dediği atı bile uyutacak ilaçlar uyutamadı beni,evde insanlar ayak sesi yapsa çığlık attım vs.
Ama geçti..Unuttum,korkumu yendim ve bu süreçte intiharı düşünmedim,tam tersi nasıl sarılırım hayata,bana verilen bu ikinci şansı nasıl değerlendiririm diye düşündüm hep..
Bence senin deprem korkundan ziyade,bebekle yalnız kalman sebep bu ruh haline..Hala lohusasın ve bebek çok zorlayıcıdır bilirim..Ağlayarak eşimi arardım kızım beni zorladığında,işten kalkıp gelmiştir kaç kez canım eşim..ışte lohusalık da bitti,bebeğin zorluğu da geçti.
Bence kendine zaman tanı ve telkinde bulun,bunlar geçecek ve havalar ısınacak,bebeğim büyüyecek ve ben onu alıp parklarda gezeceğim de..
Ayrıca destek al,arkadaş edin,yalnızlık çekilmez cidden,hele bebekliyken.
Geçmiş olsun..