- 6 Ağustos 2014
- 8.401
- 7.129
- Konu Sahibi breakingbadd
- #1
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık Siirt’te meydana gelen baraj kazası nedeniyle Alkumru’da incelemelerde bulundu. Vekiller, önceki gün Siirt’te kazazedeler, acılı aileler ve yetkililer ile de görüştü. Vekiller konuyla ilgili hazırlanan raporu TBMM’de düzenlenen bir basın toplantısıyla açıkladı. Raporda, 19 Mayıs 2011 tarihinde Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan tarafından açılan Limak Alkumru Barajı Hidroelektrik Santrali’nde yaşanan bu kazanın bir ilk olmadığı belirtildi. 4 Eylül 2011’de yine uyarı yapılmadan açılan kapaklar sonrasında üç vatandaşın hayatını kaybettiği kaydedilen raporda şu ayrıntılara yer verildi:
AFAD YETERSİZ
“AFAD Siirt İl Müdürlüğü’nün teknik ekipman ve deneyim açısından son derece yetersiz olduğu ortaya çıkıyor. 24 Ağustos günü yaşanan faciada da AFAD bir bot ve bir kürekle çalışmış, hatta yakıtları olmadığı için başka araçlardan yakıt çekerek motorlarına yakıt koyulmuş. Öyle ki, gece boyunca yapılan aramalarda dahi el fenerleri olmadığı için vatandaşlardan temin etmiş. Siirt Barosundan bölgede telefonun çekmediği belirtilmiş. TEİAŞ Bölge Müdürlüğü Elazığ’dan HES’lere belirli bir saat aralığında belirli bir fiyattan elektrik alımı yapacağını bildiriliyor ve anlık olarak bu ihale elektronik ortamda duyuruluyor. Limak’ın pazar günü baraj kapaklarını açmasının ardında da böyle bir ihale ve üretim olduğu ifade ediliyor. Oysa üretime geçişi anonsla belirterek, türbinlerin tek tek sırayla üretime alınması gerekirken hızlı üretim amacıyla bu güvenlik önlemlerine dikkat edilmeden ka
SİRENİN MANASI BİLİNMİYOR
Ayrıca, sirenin olması da tek başına bir tedbir olarak görülmüyor. Bölgede siren sesine karşı bir duyarsızlık (askeri araçların sürekli siren çalmasından dolayı) ile birlikte kimi de sirenin ne manaya geldiğini bilmiyor. Yani siren sesi, ‘su geldi’ şeklinde anlaşılmayabiliyor. Sözleşmede siren yok denilse de, Botan çayı kenarında piknik yapma geleneği bulunuyor. Bu noktada belki de pazar günü üretim yapılmamasının sözleşmeye eklenmesi gerekiyor. Şimdi de sadece siren çaldı diyerek 6 kişinin ölümüne, onlarca insanımızın ise yaralanmasına neden olan bu olaydan kimse kolayca sıyrılabileceğini düşünmemelidir. Komisyonumuzun 26 Ağustos 2014 tarihinde Siirt’te yaptığı tespitler ve siren sesinin duyulmadığı yönündeki kamera kayıtları da soruşturma dosyasına girecektir.”
pakların açıldığı yönünde iddialar bulunuyor.
HER ŞEY 10 DAKİKADA OLDU
6 vatandaşımızın olduğu bölge kamulaştırma dışında bir bölge. Tapu sahibi ise Hamit Yüzen. Kendisi ile yaptığımız görüşmede, vatandaşların yıllardır burada piknik yaptıklarını, suların yavaş yavaş yükseldiğini ifade ediyor. Ancak Yüzen bu kez, ‘Ben böyle bir şey hayatımda görmedim. 10 dakika içinde iki insan boyuna çıktı ve bir anda oldu’ dedi. Olaydan yaralı olarak kurtulan Ercan Olgun ise şunları ifade ediyor; ‘O gün bir su kenarına gittik suyun normal derinliği 20 santim yani ayakkabılarımızla basarak geçtik gittik oturduk. Yemeğimizi mangalımızı pişirdik. Tam yiyecekken bağırma sesini duyduk yukarıdan. Üst taraflar da doluydu yukarılar da hep kalabalıktı kaçmaya çalıştık. Öyle bir felaket hayatımda görmedim. Önce kızım suyun akışına kapıldı onu kurtardım sonra geri döndüm bu sefer eşimi ben ve oğlum birlikte çıkardık. Tabi o arada nefesimiz tükendi diğerlerini kurtaramadık. Olay sırasında kesinlikle hiçbir siren sesi duymadık biz. Eğer siren sesini duysaydık zaten siren sesinden birkaç dakika sonra veya yarım saat sonra suyu bırakıyorlar. Yani biz eğer o siren sesini duymuş olsaydık herkes oradan çekilecekti.’
Firmadan sirenin saat kaçta çaldığı, kaçta sustuğu, kapakların ne zaman açıldığı gibi bilgiler istendiğinde, böyle bilgilere ait verilerin olmadığı, tıpkı Soma’daki gibi çalışanların veriler ışığında değil, kişisel yorumlar üzerinden durumu aktardıkları ve o sırada olanları kimsenin bilmediği görülüyor. Kapakların kırılıp kırılmadığı, bir arıza olup olmadığı incelemelerden sonra anlaşılacak ancak yine firma tarafından yapılan ilk açıklamaya göre burada herhangi bir arıza olmadığı, günlük rutin işlemlerin yapıldığı aşikar. Bölge halkı bu son faciada 4 türbinin 4’ünün birden kullanıldığını ve birkaç dakika içinde suların birden yükseldiğini söylüyor. Su tedbirsiz ve kontrolsüz olarak bırakılmış.
SİREN SESİ DUYULMUYOR
Olay yaşandığı ilk andan itibaren bütün tartışma siren üzerine düğümlenmiş, firma ‘sözleşmede siren yok ancak biz yine de 3 siren koydurduk’ demiş ve basına olayın gerçekleştiği yer sirene 100 metre gibi gösterilmiş olsa da aradaki mesafenin 3.2 kilometre olduğunu gördük. Bu konuda ısrarcı olarak sirenin çalıştırılmasını istedik. Gözlemlerimize göre, çalan sireni 700-800 metre ilerideki bir kişi duyabilirken, firma yetkilileri ile birlikte kayıpların olduğu mesafeye gittiğimizde siren çalmasına rağmen ses duyulmuyordu. Nitekim Botan Vadisi 30 kilometrelik bir alanda sirenler sadece belirli bir bölgede duyulabililiyor.
UYARI LEVHALARI YETERSİZ
Uyarı levhalarının olduğu söyleniyor ama yeteri kadar olup olmadığı ve buraların kontrol edilip edilmediği de henüz belli değil. 2011 yılında hazırlanan bilirkişi raporunda da ikaz levhalarının okuma yazma bilmeyenler için hiçbir etkisi olmadığı ve genelde yasak savmak için, sorumluluktan kurtulmak için kullandığı ifade edilmiş. Bizim gördüğümüz pek çok uyarı levhalası ise tahrip edilmiş durumdaydı.
SİRENİN MANASI BİLİNMİYOR
Ayrıca, sirenin olması da tek başına bir tedbir olarak görülmüyor. Bölgede siren sesine karşı bir duyarsızlık (askeri araçların sürekli siren çalmasından dolayı) ile birlikte kimi de sirenin ne manaya geldiğini bilmiyor. Yani siren sesi, ‘su geldi’ şeklinde anlaşılmayabiliyor. Sözleşmede siren yok denilse de, Botan çayı kenarında piknik yapma geleneği bulunuyor. Bu noktada belki de pazar günü üretim yapılmamasının sözleşmeye eklenmesi gerekiyor. Şimdi de sadece siren çaldı diyerek 6 kişinin ölümüne, onlarca insanımızın ise yaralanmasına neden olan bu olaydan kimse kolayca sıyrılabileceğini düşünmemelidir. Komisyonumuzun 26 Ağustos 2014 tarihinde Siirt’te yaptığı tespitler ve siren sesinin duyulmadığı yönündeki kamera kayıtları da soruşturma dosyasına girecektir.”