- 7 Mart 2010
- 28.022
- 14.080
- 498
- 47
'Fransız olmaya çalıştım'
Cezayir asıllı Fransız müzisyen Rachid Taha, İstanbul konseri öncesinde Al Jazeera’nin sorularını yanıtladı. Fransa'da kendini kabul ettirmek için verdiği mücadeleyi anlatan Taha, "Fransızlar, Müslümanları dışladı" dedi.
Bedia Ceylan Güzelce
Muhabir
Rachid Taha ile konser öncesinde bir araya geldik.
Rachid Taha yorgun. ‘Rock müzik yapan Fransa’da yaşayan bir Cezayirli olmak’ anlattığına göre ona hiç de kolay olmayan bir hayat sunmuş. Öfkeli çünkü orta yaşında, birçok ödül almış, müzik dünyasının dev isimleriyle çalışmış bir sanatçı olmasına rağmen Fransa’da hâlâ kabul sorunu yaşıyor. 2 Mayıs’ta gerçekleşen İstanbul konserinden önce konuştuğumuz Rachid Taha, kendi gibi etnik kökeni Müslüman coğrafyasına dayanan yeni jenerasyondan umutlu. Çünkü onlar taviz vermeden, kendilerini kabul ettirme endişesi taşımadan yaşıyor.
Farklı dillerde şarkı söyleyen biri olarak, insan anadilinde şarkı söylerken daha iyi mi ifade eder?
Elbette anadilinde şarkı söylemek çok önemli ama acı her dilde acıdır. Acıyı anlatırken hangi dilde şarkı söylerseniz söyleyin bu karşı tarafa geçer.
Hem Doğu hem de Batı kültürüne yakınsınız. Gerçekte kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?
Ben kendimi ne Doğu’ya ne de Batı’ya yakın hissediyorum. Ama ben pek Batıcı değilim. Mesela Ukrayna’nın Batı’ya yaklaşması üzerine Putin devreye girdi ve buna engel oldu. Türkiye’de de aynı durum söz konusu. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne girme sürecinde bir sürü bahaneler üretildi ve engel olundu. Türkiye aslında Avrupa Birliği’ne girebilecek kriterlere zaten sahip ama girmese de olur bence.
Fransa’da kendini kabul ettirmek için Fransızlar gibi davranan ama etnik kökeni farklı olan sanatçılar var mıydı?
Hem de çok fazla. Benim jenerasyonum Fransız olmak için çok çaba sarf etti. Ailemiz de kendimiz de Fransızmış gibi göstermek için çok uğraştık, buna mecbur bırakıldık. Domuz eti yemekten tutun da şarap içmeye kadar her şeyi yaptık. Fakat onlar o kadar ırkçı ki, orada yaşayan Müslümanları çok fazla dışladılar, eziyet ettiler. İş vermediler, kalacak yer vermediler, günlük hayatın içine almadılar. Dünyada en ırkçı şehir Paris, sonra da Berlin. Bunu ancak yaşadığınız zaman anlayabilirsiniz.
Peki ya bugünün gençleri nasıl bakıyor bu duruma?
Benim oğlum mesela 21 yaşında ve benden çok daha koyu bir Müslüman. Üstelik annesi Fransız olmasına rağmen. O tam bir Fransız olarak kabul görebilmesine rağmen. Ama bu tamamen Fransa ile alakalı bir durum. Biz Fransız olmaya çalışıyorduk, bizden beklediklerini kabul ediyorduk ama şimdiki jenerasyonda böyle bir şey yok. Onlar bizim verdiğimiz tavizleri asla vermiyorlar. Bunun da sebebi Fransa’nın izlediği politikalar.
Problem Arap olmak mı, Müslüman olmak mı?
Cezayir’i politik olarak kaybetmiş olmak Fransızları oldukça rahatsız etti. Bu sebeple en başta Cezayirlilerden nefret ediyorlar. Cezayir özgürlüğünü kazandıktan sonra bölgeyi domine edemediler. Ancak şu var, Avrupa, Müslümanları tanımıyor. Onlara göre bütün Müslümanlar terörist ve sakallı. Oysa Müslümanlığı farklı şekilde yaşayanlar da var. Batılı düşünen, okuyan, kendini geliştiren farklı meslekler yapan Müslümanlar da var. Mesela Rus balet Rudolf Nureyev bunlardan biri. Aktris Isabelle Adjani da bir başka Cezayir asıllı Fransız.
Arapça şarkı söylediğiniz için uzun bir süre reddedildiniz mi?
David Byrne, Led Zeppelin gibi çok büyük isimlerle çalışma fırsatı yakaladım, İngiltere’de de, Amerika’da da. Bu ortak çalışmalarda büyük ödüller almama rağmen hâlâ beni herhangi bir sanatçı olarak görüyorlar. Fransa’da bir rock ansiklopedisi hazırlandı, ona ismimi koymak zorunda kaldılar. Bu aslında isteseler de istemeseler de kabul etmek zorunda kaldıklarını gösteren bir durum. Benim eğitimim ve entelektüel birikimim onları şaşırttıysa da bugün bile onlar için ben ‘Fransız müzisyen’ değilim.
Bugün karışıklıklar yaşanan Ortadoğu ve Afrika coğrafyasında temel problem ne sizce?
Avrupa, Araplar’dan ve siyahilerden bana sorarsanız tamamıyla nefret ediyor. Bence Arap ülkelerindeki bu karışıklığın sebebi petrol, doğal kaynaklar gibi sebeplerle hüküm süren Batı medeniyetlerine ‘Bizi bırakın, biz kendi hayatımızı yaşayacağız’ demesi. ‘Artık bize lütfen özgürlüğümüzü verin’ diyor insanlar, bence karışıklık aslında bu.
Kaynak: Al Jazeera
Cezayir asıllı Fransız müzisyen Rachid Taha, İstanbul konseri öncesinde Al Jazeera’nin sorularını yanıtladı. Fransa'da kendini kabul ettirmek için verdiği mücadeleyi anlatan Taha, "Fransızlar, Müslümanları dışladı" dedi.
Bedia Ceylan Güzelce
Muhabir
Rachid Taha ile konser öncesinde bir araya geldik.
Rachid Taha yorgun. ‘Rock müzik yapan Fransa’da yaşayan bir Cezayirli olmak’ anlattığına göre ona hiç de kolay olmayan bir hayat sunmuş. Öfkeli çünkü orta yaşında, birçok ödül almış, müzik dünyasının dev isimleriyle çalışmış bir sanatçı olmasına rağmen Fransa’da hâlâ kabul sorunu yaşıyor. 2 Mayıs’ta gerçekleşen İstanbul konserinden önce konuştuğumuz Rachid Taha, kendi gibi etnik kökeni Müslüman coğrafyasına dayanan yeni jenerasyondan umutlu. Çünkü onlar taviz vermeden, kendilerini kabul ettirme endişesi taşımadan yaşıyor.
Farklı dillerde şarkı söyleyen biri olarak, insan anadilinde şarkı söylerken daha iyi mi ifade eder?
Elbette anadilinde şarkı söylemek çok önemli ama acı her dilde acıdır. Acıyı anlatırken hangi dilde şarkı söylerseniz söyleyin bu karşı tarafa geçer.
Hem Doğu hem de Batı kültürüne yakınsınız. Gerçekte kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?
Ben kendimi ne Doğu’ya ne de Batı’ya yakın hissediyorum. Ama ben pek Batıcı değilim. Mesela Ukrayna’nın Batı’ya yaklaşması üzerine Putin devreye girdi ve buna engel oldu. Türkiye’de de aynı durum söz konusu. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne girme sürecinde bir sürü bahaneler üretildi ve engel olundu. Türkiye aslında Avrupa Birliği’ne girebilecek kriterlere zaten sahip ama girmese de olur bence.
Fransa’da kendini kabul ettirmek için Fransızlar gibi davranan ama etnik kökeni farklı olan sanatçılar var mıydı?
Hem de çok fazla. Benim jenerasyonum Fransız olmak için çok çaba sarf etti. Ailemiz de kendimiz de Fransızmış gibi göstermek için çok uğraştık, buna mecbur bırakıldık. Domuz eti yemekten tutun da şarap içmeye kadar her şeyi yaptık. Fakat onlar o kadar ırkçı ki, orada yaşayan Müslümanları çok fazla dışladılar, eziyet ettiler. İş vermediler, kalacak yer vermediler, günlük hayatın içine almadılar. Dünyada en ırkçı şehir Paris, sonra da Berlin. Bunu ancak yaşadığınız zaman anlayabilirsiniz.
Peki ya bugünün gençleri nasıl bakıyor bu duruma?
Benim oğlum mesela 21 yaşında ve benden çok daha koyu bir Müslüman. Üstelik annesi Fransız olmasına rağmen. O tam bir Fransız olarak kabul görebilmesine rağmen. Ama bu tamamen Fransa ile alakalı bir durum. Biz Fransız olmaya çalışıyorduk, bizden beklediklerini kabul ediyorduk ama şimdiki jenerasyonda böyle bir şey yok. Onlar bizim verdiğimiz tavizleri asla vermiyorlar. Bunun da sebebi Fransa’nın izlediği politikalar.
Problem Arap olmak mı, Müslüman olmak mı?
Cezayir’i politik olarak kaybetmiş olmak Fransızları oldukça rahatsız etti. Bu sebeple en başta Cezayirlilerden nefret ediyorlar. Cezayir özgürlüğünü kazandıktan sonra bölgeyi domine edemediler. Ancak şu var, Avrupa, Müslümanları tanımıyor. Onlara göre bütün Müslümanlar terörist ve sakallı. Oysa Müslümanlığı farklı şekilde yaşayanlar da var. Batılı düşünen, okuyan, kendini geliştiren farklı meslekler yapan Müslümanlar da var. Mesela Rus balet Rudolf Nureyev bunlardan biri. Aktris Isabelle Adjani da bir başka Cezayir asıllı Fransız.
Arapça şarkı söylediğiniz için uzun bir süre reddedildiniz mi?
David Byrne, Led Zeppelin gibi çok büyük isimlerle çalışma fırsatı yakaladım, İngiltere’de de, Amerika’da da. Bu ortak çalışmalarda büyük ödüller almama rağmen hâlâ beni herhangi bir sanatçı olarak görüyorlar. Fransa’da bir rock ansiklopedisi hazırlandı, ona ismimi koymak zorunda kaldılar. Bu aslında isteseler de istemeseler de kabul etmek zorunda kaldıklarını gösteren bir durum. Benim eğitimim ve entelektüel birikimim onları şaşırttıysa da bugün bile onlar için ben ‘Fransız müzisyen’ değilim.
Bugün karışıklıklar yaşanan Ortadoğu ve Afrika coğrafyasında temel problem ne sizce?
Avrupa, Araplar’dan ve siyahilerden bana sorarsanız tamamıyla nefret ediyor. Bence Arap ülkelerindeki bu karışıklığın sebebi petrol, doğal kaynaklar gibi sebeplerle hüküm süren Batı medeniyetlerine ‘Bizi bırakın, biz kendi hayatımızı yaşayacağız’ demesi. ‘Artık bize lütfen özgürlüğümüzü verin’ diyor insanlar, bence karışıklık aslında bu.
Kaynak: Al Jazeera