- 12 Temmuz 2006
- 2.280
- 60
- 47
Galatasaray Lisesi'nden bir arkadaşım hâlâ evlenemedi.
Geçenlerde "Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla
önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona
beyaz ve sarı leblebiler kalır. Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da olur a bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun..
Çerez tabağı - 2
Geçen hafta bir türlü evlenemeyen bir arkadaşımın, ileri yaşta
evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini aktarmıştım. Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi.
Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu
yazmıştım. Mektep arkadaşım Merih Tüzün şöyle yazmış:
"Sevgili Fatih, aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da
kalır. Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri
bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini kırabilirsin."
Merih haklı..
Şairin dediği gibi: "Daha ne güzellikler vardı derinlerde. Bazen korktuk..
Bazen gücümüz yetmedi."
Geçenlerde "Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla
önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona
beyaz ve sarı leblebiler kalır. Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da olur a bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun..
Çerez tabağı - 2
Geçen hafta bir türlü evlenemeyen bir arkadaşımın, ileri yaşta
evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini aktarmıştım. Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi.
Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu
yazmıştım. Mektep arkadaşım Merih Tüzün şöyle yazmış:
"Sevgili Fatih, aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da
kalır. Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri
bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini kırabilirsin."
Merih haklı..
Şairin dediği gibi: "Daha ne güzellikler vardı derinlerde. Bazen korktuk..
Bazen gücümüz yetmedi."