Cemil Koçgün

cilekk

Kücük adamIna asIk..
Kayıtlı Üye
12 Ağustos 2007
6.895
21
156
Rusya
mst7319gy8.jpg



Almanya'da doğup büyüyen 'Koçgirili' Kürt müziğinin genç isimlerinden Cemil Koçgün, içinde gün be gün büyüyen özlem, heyecan ve aşk ile bedenini ve ruhunu ana topraklarına çevirerek buluştuğu 'Aşk-ı Pervaz' ile sevenleriyle buluştu. Batı ile otantik müziğin harmanlaştığı, Kürtçe ve Türkçe 10 parçanın yer aldığı albüm Etno Müzik etiketiyle çıktı.

Koçgün, uzun yıllardır hayalini kurduğu ilk albümü için, "Meğer ağacın köküne inmek ve insan olabilmekmiş tüm mesele. Oraya varmak için köklere döndüm. Döndüm, döndüm ve aşka pervane oldum" diyor. 3 yıllık profesyonel bir çalışmanın ürünü olan "Aşk-ı Pervaz", yolculuklar ve kökler üzerine kurulu. Bu uzun serüvende yollarının Mikail ve Ahmet Aslan ile buluşmasıyla yeşeren kök meyvasını buluyor.

1980 Almanya doğumlu olup aslen Koçgiri kökenli olan Cemil Koçgün, birçok ozana yurt edinmiş olan bölgesinin (Sivas/İmranlı-Becek Köyü) karekteristik özelliklerini taşımanın haklı gururunu yaşıyor. Aileden gelen saz çalma geleneği, Cemil'i de etkilemiş ve küçük yaşlardan itibaren sazla haşır neşir olmuş. Bağlama ile olan tanışıklığını ve süreç içindeki birikimini, sanatçı Mikail Aslan'dan aldığı müzik dersleriyle pekiştirir. Üç yıldan bu yana "Mikail Aslan Ensmble"de yer alan Koçgün, sanatçının "Kilite Kou" adlı albümüne sazıyla eşlik eder. Daha sonra Ahmet Aslan'ın "Va u gaıt" isimli çalışmasında, Koçgirili Alişer Efendiye ait olan "Birlik Zamanıdır" adlı şiirini besteleyip okur.

Cemil Koçgün’ün ‘Songs from Qızılbaş I’ ismini de taşıyan ‘Heya’ albümü Kurmancî ve Kirtmançkî ve Türkçe dile getirilen deyişleri içeriyor. Genç yaşta kendinden söz ettiren Cemil Koçgün, kendi doğrusuna yaptığı yolculuğa ‘Heya’ albümü ile devam ediyor.

Koçgün’ün ikinci albümü ‘Heya’, özenli bir çalışmadan sonra Aralık 2007’de dinleyicilerine ulaştı. Otantik yapısı ve sadeliğiyle sürükleyici olan albüm, büyük bir ilgiyle karşılandı. ‘Songs from Qızılbaş I’ ismini de taşıyan eser Kurmancî, Zazakî ve Türkçe dile getirilen deyişler içeriyor.

Almanya’da doğup büyüyen sanatçı Cemil Koçgün, 12 yaşında çalmaya başladığı bağlama ile özlemlerini müzikle gidermeye başlamıştır artık. Arayışı ‘seslerde’ şekil almış ve yön bulmuş olan Koçgün, doğuya yönelmiş ve aradığı seslerin kaynağı olan Mezopotamya ile buluşmuş. Cemil Koçgün’ün yolculuğu, onu yıllar sonra Mikail Aslan’la buluşturmuş. Aldığı derslerden ve Mikail Aslan Ensemble üyesi olarak yaptığı çalışmalardan sonra bağlama ve tembur üzerindeki hakimiyetini pekiştirmiş ve müzik anlayışını bilimsel boyutlara taşımış. Koçgün yolculuğunu şöyle özetliyor: “Meğer ağacın köküne inmek, insan olabilmekmiş tüm mesele. Oraya varmak için köklere döndüm. Döndüm, döndüm ve aşka pervane oldum.”

‘Nefesin Sırrı’...

Çeşitli doğu ve batı enstrümanlarını çalabilen Cemil Koçgün, onları 2004’de yayımlanan ilk albümü ‘Aşk-ı Pervâz’da (Aşkla İlk Kanat Çırpış), mükemmel bir uyum içinde kullandı. Koçgün, 2005’de Hakan Aday’la birlikte ürettiği, ‘Dersim Halk Aşıkları/Sarraf’ adlı arşiv çalışmasını da VCD olarak dinleyiciye sundu. Bu çalışmayla, özellikle Fırık Dede, Zeynel Dede ve Sılo Qıc gibi halk ozanlarını gelecek nesillere taşımakla ve onların eserlerini arşive almakla, Kürt kültürüne takdir edilmesi gereken bir hizmet sunuldu. Cemil Koçgün, daha sonra Mikail Aslan ve Aynur Doğan gibi sanatçıların yanında projelerde, etkinliklerde yer almanın yanı sıra kendi çalışmalarına devam etti. ‘Nefesin Sırrı’ adlı dinleti projesi kendi çalışmalarının başka bir örneğidir.

Heya (Nura Cihan)

Koçgün’ün ikinci albümü ‘Heya’ (Nura Cihan) Aralık 2007’de, özenli bir çalışmadan sonra, dinleyicilerine ulaştı. ‘Heya’ sözcüğü kaynaklara göre ‘Nura Cihan’, ‘Var Olmak’, ‘Yeniden Doğmak’ gibi anlamların yanı sıra, başka bir anlam daha taşıyor: Heya, arkeolojik kazılarda bulunan tarihi bir nesnenin detaylarını, ince bir fırçayla özenle ortaya çıkartma eylemini de ima ediyor. Kaybolmuşu, yitik bilineni yeniden keşfetmek. Cemil Koçgün, bu yeni çalışması ile yitirilmek istenenlerin köküne iniyor. Üzerinde hala siyasi entrikalar oynanabilen Kürt Kızılbaş Aleviliğini, Kürt kültür hazinelerini araştırarak, asimilasyon ve sömürüye karşı korunmalarında, kendi katkısını hissedilir bir orijinallikle sunuyor. Sade, mütevazi, berrak ve otantik yapısıyla, ritimleriyle bu albüm, dinleyiciyi unutturulmaya çalışılan tarihin sadece hissedilebilen kuytularına “meyman” ediyor.

‘Heya’da dikkate alınması gereken diğer bir nokta ise “vahdeti vücud felsefesi” diye tanımlanan konunun, gerek deyişlerde, gerek sunuş yazısında işlenmiş olmasıdır. Amaç Kürt Kızılbaşlığı’na tarih boyunca giydirilmiş kılıflardan, asimilasyonun beraberinde getirdiği kir ve pasdan arındırmaktır. Kendi köküne dönen benlikler, müziğin ilahi aracılığı ile ortak kültürü de doğal kaynaklarına ulaştırabilirler. Ari Mazın (Süleyman Şahin), adlı araştırmacı konuyu sunuş metninde şöyle kaleme almış: “Mekansız ve sıfatsız olan yok demektir. Hiç olmamış demektir. Oysa Hak vardır... Eğer Hak mekansız ve sıfatsızsa ispatı da mümkün değildir... Dünyanın varlığı hakkın varlığına, mekan ve sıfatının var olduğuna işarettir... Tersini söylemek gerçeğe isyan, kendini inkardır. Bizzat senin varlığın Hakkın ispatıdır.”

Mistik Deyişler

Cemil Koçgün ‘Heya’da sade ve mütevazi bir aranje ve kompozisyon mantığı ile çalışmış. Özellikle Mezopotamya klasik enstrümanlarını kullanmış (tembur, erbane, bilûr vs.). Amaç deyişlerin özüne, duygularına sadık kalarak doğallığı bozmamaktır. Yapılan berrak kayıtlarla, dinleyiciyi ister istemez mistik bir atmosferin içine sürüklüyor. Tarih, duyarlı olanın gözünde canlanabiliyor. “Bu ezgiler vecd halinde okunur, ruh yolculuğu yaşanır söylerken” diyerek açıklama yapan Koçgün, bu ruh yolculuğunu dinleyiciye de yaşattırmayı başarmış. Koçgün, Fırık Dede’ye ait orjinal bir kayda (Çekilmez imiş), yer vermeyi de ihmal etmemiş. Albümde ayrıca otantik yorumuyla katkı sunan Ali İlgün (Gundî Becek), söz ve müziği kendisine ait ‘Xan Eyledik’ adlı deyişi seslendirmiş. Mikail Aslan da ‘Aşk Harmanı’nı genç sanatçı ile beraber yorumlamış. Ayrıca söz ve müziği Aslan’a ait olan ‘Sürgün Zamanı’ Lale Koçgün tarafından yorumlanmış. Aynur Doğan ise güzel sesi ile ‘Seydê Min’ deyişi ile albümde ayrı bir renk katıyor.​
 
çilekk canım yaa sen CEMİL KOÇGÜN ü tanıyormusun...:1shok:
valla tanıdık çıkabliriz senlen ne güsel olurducoksekeriremsu
 
hayir malesef tanimiyorum ama sesini cok begeniyorum..
sen taniyomusun yoksa?

Birkaç kez gördüm öyle samimiyetimiz olmadı ama amcası komşumuz olur hemde yakın köylüllerimiz almanyada yaşıyor.. Sesi çok güzel gerçekden görünce şaşırdım ya çilekk tanıyorsa akraba çıkarız diye heveslenmiştim:çok üzgünüm:
 
Birkaç kez gördüm öyle samimiyetimiz olmadı ama amcası komşumuz olur hemde yakın köylüllerimiz almanyada yaşıyor.. Sesi çok güzel gerçekden görünce şaşırdım ya çilekk tanıyorsa akraba çıkarız diye heveslenmiştim:çok üzgünüm:

yok hayatim malesef tanimiyorum ama cok isterdim..
 
Back
X