Çanakkale belgeseli şehitleri anısına

duselal

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
26 Ocak 2008
201
0









tıkla.





ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
.

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer

Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,

Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.

Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...

Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,

Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...

Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,

Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer

O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,

Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,

Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?

Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;

“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.

Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...

Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...

Seni ancak ebediyetler eder istiab.

“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;

Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;

Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;

Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;

Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...

Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,

Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

MEHMET AKİF ERSOY






"TÜRK ÇOCUKLARI ECDADINI TANIDIKÇA,
ONA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE ÇOK BÜYÜK İŞLER YAPACAKTIR.

MEDENİYET UFKUNDA YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ PARLAYACAK ve
TARİH SAYFALARINA YİNE TÜRK ADI İLE YAZACAKTIR."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK







çanakkale zaferini kazanarak vatanı va bayrağı için şehit olan kahtaman MEHMETÇİKLERİ şükranla anıyoruz Aziz ruhları şad olsun.

][



 
Son düzenleme:
ülkenin her köyünden,her dağ başından kopup gelen ana kuzularının,arslanlaştığı yerdir ÇANAKKALE......söyleyecek başka bir sözcük bulamıyorum....emeğine sağlık
 
Çanakkale için,Vatan için ölen tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun...
 
ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ ( 18 Mart 1915 )


Birinci Dünya Savaşı’ndaki cephelerden birini oluşturan Çanakkale Cephesi, Türk tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Bu cephe İtilaf devletlerinin Batı Cephesi’nde yaşadıkları çıkmazı gidermek, İstanbul’a ulaşmak ve Rusya’ya destek göndermek gibi hususlar dikkate alınarak açılmıştır.





İtilaf donanmasının amacı, Çanakkale (Çimenlik) ve Kilitbahir tabyalarıyla, mayın bölgesini savunan sabit ve seyyar bataryaları susturmak, mayınları tarayarak 800 metre genişliğinde serbest bir geçit açtıktan sonra Marmara’ya girmekti. Bu amaç doğrultusunda 3 Kasım 1914’te başlattığı bombardımanı 18 Mart 1915’e kadar birkaç kez tekrarladı. Bu bombardımanlarda methal (giriş) bataryaları tamamen susturmakla birlikte istenilen başarı elde edilemedi.




İtilaf donanmasının 18 Mart 1915’te başlattığı bombardıman hem İtilaf devletleri hem de Türk ordusu için dönüm noktası oldu. 18 Mart günkü bombardımanda merkez grubundaki bütün tabyalar yoğun ateş altına alındı. Buna rağmen bu tabyalardan açılan ateşler İtilaf donanması üzerinde etkili oldu. Anadolu Hamidiye Tabyası tarafından ateş altına alınan Bouvet gemisi çok kısa sürede battı. Geminin batmasında Nusret Mayın gemisinin 8 Mart 1915’te döktüğü mayınların büyük etkisi görüldü.




Daha sonra Irresistable gemisi isabet alarak akıntıyla önce Karanlık Liman ve sonra Dardanos Bataryası doğrultusunda sürüklendi. Saat 19.30’da battı. Irresistable’ın yanına gelmekte olan Ocean da isabet aldı, akıntıyla Morto Körfezi’ne girdi ve saat 22.30’da battı. Inflexible, Suffren ve Gaulois savaş gemileri de ağır yara aldı.




durum karşısında Birleşik Filo Komutanı, gemilerine Bozcaada’ya çekilme emri verdi.

Yaklaşık yedi saat devam eden şiddetli muharebe sırasında İtilaf devletleri donanması Türk mevzilerine tonlarca mermi yağdırmıştır. Bu kadar yoğun bir ateşe rağmen Türk ordusunun zayiatı 24 şehit, 43 yaralıdır. Dört ağır top harap olmuş, üç top hasara uğramış bir cephanelik infilak etmiştir. İtilaf devletlerine ait donanmada ise, üç muharebe gemisi (Bouvet, Irresistable, Ocean) batmış, iki muharebe gemisi bir muharebe kruvazörü de (Inflexible, Gaulois, Suffren) ağır hasara uğramıştır. İnsan zayiatı çoğu ölü olmak üzere 800 kişiyi bulmuştur.

Deniz harekâtı, Birleşik Filonun savaş gücünün üçte birini yitirdiği ağır bir yenilgiyle son bulmuş; ancak bu yenilgi Çanakkale Cephesi’nin tamamen kapanmasına yol açmamıştır. İtilaf devletleri kara gücünün de dahil edildiği yeni bir taarruz hazırlığı içine girmiştir.

18 Mart Deniz Zaferi, Türk askeri için 25 Nisan 1915’te başlayan kara muharebelerinde büyük bir moral kaynağı olmuş, bu ruhla yapılan savaşta İtilaf güçleri tamamen Çanakkale Cephesi’nden atılmıştır. kaynak:türk silahlı kuvvetleri arşivi.







 
Son düzenleme:
Allah bütün şehitlerimizin ruhlarını şad etsin. Çanakkalede canlarını bizler için vermeselerdi bizi korumasalardı bugün yoktuk canlarım. Ne özgürlüğümüz, ne kültürümüz, ne maneviyatlarımız olurdu.
Geçen sene Çanakkale şehitliğine gitme şansına erdim. İnanırmısınız böyle güzel ve manevi çekimi olan bir yer görmedim. O huzur hiç bir yerde yok. İnsan o toprakları gezerken çok garip hissediyor. Gitmeyenler lütfen şehitlerimizi ziyaret etsin... Lütfen laik cumhuriyetimizi koruyalım.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
 
Çanakkale geçilmez dendi! Geçilmedi! Geçilmeyecek!

Çanakkalede şehit düşen dedemin ve bu günümüzü borçlu olduğumuz tüm vatan şehtilerimizin ruhları şad olsun.

Kurtuluş Savaşını'nın ilk adımı niteliğinde olan bu zaferi anmak için, yazdığımız bir kaç kelime ne kadar yetersiz kalıyorsa da. Duyduğumuz minnet sonsuzdur!

Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.

Türk Ulusu; İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış; 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır.
 
Çanakkale’de can veren şehitlerimizin ruhları şad olsun. Metre kareye 6000 mermi düşen yerde savaşmak kolay değil… Üç adımlık mesafe ile cephede korunmak kolay değil… Çanakkale’nin mart ayazında üstte başta olmadan savaşmak kolay değil…RUHLARI ŞAD OLSUN
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…