http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/29522404.asp
‘Çan çin çon’ değil Ayumi!
Kimi tatilini iptal etti kimi hep gittiği restorana ‘bir süreliğine’ gitmemeye karar verdi. “Türkler merhametli millet. Bir Türk saldırırsa kurtaran bir başka Türk olur” diyen de var ama Türkiye’de yaşayan ‘çekik gözlüler’in geneli Çinli zannedilip tepki görmekten endişe ediyor.
Güliz ARSLAN - Burak KURU - İpek İZCİ12 Temmuz 2015
7
Taksim’de ağırlıklı olarak farklı milletlerden personel çalıştıran bir pide salonundayız. Restoranın sahibi kendi isminin açıklanmasını istemiyor, “Neyin ne olacağı belli olmaz” diye... Çinli diye dövülen Uygur Türkü haberini görünce önce çok gülmüş.“Ama sonra tedirgin olmadım değil” diyor. Çinli bulaşıkçının izni Ağustos’taymış,“Sen biraz erken git memlekete en iyisi” deyip yollamış.
SALDIRSALAR ŞAŞIRMAM
Türkiye’de yaşayan Uzakdoğulular bugünlerde sorulara cevap vermeye, fotoğraf çektirmeye yanaşmıyorlar. Bir de dil sorunları var. Şehrin en ünlü Çin, Japon restoranlarında çalışanların çoğu Türkçe de İngilizce de bilmiyor. Zar zor anlaşabildiğimiz Taylandlı garson “Irkçı insan her ülkede var. Ben seviyorum senin memleketini” diyor. İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında bir Çin restoranının Türk şef garsonu: “Bize saldıran olmadı. Ama biz zaten her şeye hazırlıklıyız, burası Taksim. Şimdi biri gelip taşla sopayla saldırırsa hiç şaşırmam.”
Tayvanlı bir grup turist, gazeteci olduğumuzu öğrenince tedirgin oluyor; Yakınları seyahatlerini ertelemelerini istemiş ama onlar sorun olmayacağını düşünmüşler. Ama şimdi bir gazetecinin böyle sorular sorması ortada büyük bir sorun olduğunu düşündürmüş onlara.
TÜRKÇE CAN SİMİDİ
Aksaray’daki tanınmış Uygur restoranlarından Huzur’a gidiyoruz. Mekân iftara kadar kapalı. Kapının önünde genç bir kadın var. Subi G., 31 yaşında. Uygur Türkü. 10 yıl önce eğitim için gelmiş buraya. Sakarya’da işletme okumuş, Çin-Türkiye arasında hizmet veren bir kargo şirketi kurmuş. “Türkiye’ye geldiğim yıllarda Türkler bizi yabancıymışız gibi görmüyordu. Ama iki-üç senedir sokakta yürümeye korkuyorum. Çünkü ‘yabancı’yız artık buradaki insanlar için. Bizim memleketten gelip de düzgün iş yapmayanlar yüzünden mi böyle oldu bilmiyorum. Sokakta yürürken Rusça laf söylüyorlar; “Özbekistan’dan mı Kazakistan’dan mı geldin” diyorlar ya da “Çinli misin” diyorlar. Gerçekten bilmiyorsa anlatıyorum; ‘Biz de Türk’üz’ diyorum. Böyle anlatınca güzel karşılıyorlar” diyor.
Bir başka Uygur restoranındaki garson Lokman A. da Türkmenistan’dan buraya eğitim için gelmiş. Sakarya’da tarih okuyor. “Beni pek karıştıran olmuyor. Türkçe konuşuyorum ya, anlıyorlar hemen” diyor.
Türkçe konuşuyor olmak bir can simidi. Hiç bilmeyenler de üç-beş kelime öğrenmeye çalışıyor şimdilerde. Bu hiç yoktan bir güvence sağlıyor ama bir tehlike anında saldırganlarla ‘aynı dilden’ konuşmak mümkün mü ki?
BEN ÇİNLİ DEĞİLİM DİYE BAĞIRMAK ÇÖZÜM MÜ?
Keya Üstünel, Öğrenci (Çinli-Türk): 22 yaşındayım, annem Çinli, babam Türk. Türkiye’deki olaylar başladığında tatil için Çin’e gitmiştim. Çin’de doğdum, üniversite için dört yıl Türkiye’de yaşadım. Ama şimdi dönmek istemiyorum. Annem dönüş biletini iptal etti. Şu an Shendu’dayız. Hiç dönmeme ihtimalimiz var.
Yumiko Kase, Restoran işletmecisi ve çevirmen (Japon): 72 yaşındayım, 20 yıl önce Türkiye’ye yerleştim. Çekik gözlü insanların hepsini hedef almak saçma. Saldırıya kalkmış Türkler de normal insan değiller galiba. Saldırmakla mesele çözülür mü?
K.T, Üniversite öğrencisi (Japon): Bize saldırdığı söylenen alperenlerden değil, tinercilerden korkuyorum. Yani aklını düzgün kullanamayan insanlardan. Yoksa inan bana, Türklerden daha duygusal bir millet zor bulursun. Halden anlayan, empati kuran, şefkat gösteren bir millet bence. Ama şiddet kullananlar... Sizce onlar gerçekten Türk mü?
Ayaka Öztürk, Akademisyen (Japon): İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. Konsolosluktan uyarı geldi, bir saldırı olunca “Ben Japonum, Çinli değilim diye bağırın” dediler. Bu problemi çözmüyor ama...
Satomi Yılmaz, Turizmci (Japon): Korkuyorum. Bizi karıştırıyorlar. Çok rahatsız oluyorum. Eşim Türk. Kızım da var. Konsolosluk, “Kalabalık yere gitmeyin” diye brifing verdi.
Mi Young Kim (Koreli): Erkek kardeşimin evine gelen Koreli iki aileyi asansör beklerken gören, Türkmenistan bayraklı bir grup onlara sataşmış. Büyük bir şey olmamış ama çok korkmuşlar. Beni de uyardılar. Annemi de evden dışarıya çıkarmıyoruz. İstinye’de oturmamıza rağmen...
Aki Yasuo, Gazeteci (Japon): 42 yaşındayım. Şu ana kadar Türkiye’de bir sorun yaşamadım. O olayı çıkaranlar da Türkleri temsil etmiyordur. Uzun zaman Türkiye’de yaşadığım için endişem yok. Ama belki Çin lokantasına gitmeye bir süre ara verebilirim. Çünkü o ‘bir grup’ insanın hedefi hale gelebilirim.
ÇİNLİ DİYE SALDIRIRLARSA MEMNUN OLURUM
Uygur Özerk Bölgesi’nden isminin açıklanmasını istemeyen üniversite öğrencisi anlatıyor:
- 29 yaşındayım. Urumçiliyim, 2011’den beri Türkiye’de yaşıyorum. Yüksek lisans yapıyorum.
- Türkiye’deki protestoların amacı Uygurlar’a destek olmak. Biz buna ancak seviniriz. Ama insanları dövmek yanlış bir destek şekli. Biz hükümetinizin yardımına ihtiyaç duyuyoruz.
- Benim de gözüm çekik. Ama herhangi bir saldırıyla karşılaşmadım. Tedirgin de değilim. Bir saldırıyla karşılaşırsam herhalde bundan memnun kalırım. Çünkü bu Çinliler’e nefretin göstergesidir. Uygur olduğumu anlatırım, arkadaş olmaya çalışırım o saldıran kişiyle.
- Sosyal medyada Uygur Türkleriyle ilgili dolaşan haber ve fotoğrafların çoğu gerçek. Annem çok hasta olduğu için memlekete gittim birkaç ay önce, geçen ay döndüm. Orada Müslümanlar’a yapılan haksızlıklar iyice artmış. Benim de abimi tutukladılar. Ancak rüşvet vererek suçunun ne olduğunu öğrenebildik; yasadışı dini etkinliklere katıldığı için hapse atılmış. Ben de yeniden buraya gelmekte çok büyük sorunlar yaşadım. Pasaportuma el konuldu. Mecburen kâğıt üstünde bir evlilik yaptım. Eşimi geride bırakarak gittiğimi, yani mutlaka geri döneceğimi söyleyerek gelebildim.
BURADA HEPİMİZ JAPONUZ
Changyeb Han, öğrenci (Güney Kore)
- 23 yaşındayım, dokuz senedir buradayım. Atv’de ‘Elin Oğlu’ programında çıkıyorum.
- Ben daha çok ailem için tedirginim. Ben Koreli olduğumu hemen anlatırım da, anne-babamın Türkçesi çok iyi değil. Çoğu Türkün bilmediği nohut dürümü, mumbar dolmasını ben yedim. Bu kadar her şeyini bildiğim, sevdiğim bir ülkede ırkımdan dolayı bize saldırırlarsa çok üzülürüm.
- Türkiye’de Asyalılara yapılan şakaları ilk zamanlarda hiç kaldıramıyordum. Koreli olduğumu öğrenen bazı Türkler “Ooo kardeş ülke, 2002 Dünya Kupası, cansınız siz” diyor, bazıları da “Çekik gözlü değil misiniz? Hepiniz Japonsunuz işte”...
- Gangnam Style’dan sonra biraz değişti durum. Fakat hâlâ birçok insan için “Çekik gözlüysen Japonsun.” Yunanlarla Türkler kadar farklı dile, ırka sahibiz ama burada hepimiz Japonuz.
SALDIRAN OLURSA BENİ YİNE TÜRKLER KORUR
Ayumi Takano, aşçı-oyuncu (Japon)
- Beni Çinli zannedip Twitter’da hakaret ettiler. Beni üzen, dış görüntüm yüzünden saldırmaları değil, sorunların çözümünü şiddet uygulayarak aramaları. Çinli olsam bile bu şekilde saldırmamaları gerektiğini düşünüyorum. Zaten IŞİD olayından sonra Japon turist sayısı azalmıştı. Turist kaybetmek ülke için pek iyi bir şey değil.
- “Bu olaylardan sonra da Türkiye’de kendimi güvende hissediyorum”diyebilirim. Çünkü bu olayı kınayan birçok insan gördüm. Ola ki bana sokakta saldıran bir ‘Türk’ oldu, yine ‘Türk’ insanlarının beni koruyacağını biliyorum.
“ÇEKİK" DEYİP GEÇENLER İÇİN
UZAKDOĞULU KILAVUZU
Yenal BİLGİCİ
- Uzakdoğu uluslarını birbiriyle kıyaslamak “Bir Rus’un bir Türk’ten, bir İngiliz’in bir Alman’dan farkı nedir” demek kadar absürt. Sadece Çin’de 1 milyar 350 milyon insan yaşıyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık 18 katı. Dünya nüfusunun neredeyse beşte biri. Yüzölçümü 10 milyon kilometrekareye yakın. Yani aslında kendileri bile birbirlerine benzemiyor. Japonya’nın 127 milyon, Güney Kore’nin 50 milyon nüfusu var (soy sop yönünden güneyden farksız Kuzey Kore’nin de 25 milyon).
- Çinliler, Japonlar ve Koreliler tarihleri boyunca birbirleriyle kıyasıya savaşmış toplumlar. Bugün barış içinde yaşıyorlar ama örneğin Japon’a benzetildiği için dayak yiyen bir Çinlinin (ya da tam tersi durumda bir Japon’un) kafasında oluşabilecek soru işaretlerine bir de şuradan bakın: 1937-1945 arasındaki Çin-Japon Savaşı’da Çinliler’in iddialarına göre 35 milyon (Batılılarınkine göre 20 milyon) Çinli hayatını kaybetti. Japonların 1-2 milyon kişi arası kayıp verdiği tahmin ediliyor.
- Vietnam filmlerinden ABD’nin Vietnam’la savaşını ezberledik ama Çin ile Vietnam arasında çok daha uzun yıllara dayanan anlaşmazlıklar, hatta savaşlar var. Bu savaşlardan sonuncusu, yakın bir tarihte 1979’da yaşandı.
- Yine de Uzakdoğuluları ‘Hepsi çekik yahu’ diye birbirine karıştıran sadece biz değiliz. Özellikle Çinli, Japon ve Korelilerin diğer ülkelere göre daha geniş topluluklar olarak yaşadıkları ABD’de “Nasıl ayırt ederiz’ geyiği sıkça dönüyor.
- Bu soruya bazen ciddi (Uzakdoğuluların kendi açıklamaları) bazen de daha ‘geyik’cevaplar veriliyor.
- Sulu açıklamalara bir örnek: Çinliyse zekidir, Japonsa zengindir, Koreliyse güzeldir!
- Daha ‘kültürel’ açıklamalar da var. Mesela eğilerek selam. Japonlar ve Koreliler vedalarda ve karşılaşmalarda öne doğru eğiliyor, kimi zaman yerlere kadar. Çinlilerse el sıkışıyor, eğilirlerse de (genelde seremonilerde) daha az eğiliyorlar.
- Toplum içinde Japonlar ve Koreliler çok sessiz; Çinlileri ise gürültülerinden bir kilometre öteden tanıyabiliyorsunuz. Bunu onların daha ‘heyecanlı’ insanlar olmasına bağlayanlar da var; çok ‘tonal’ bir dilleri olduğunu söyleyenler de.
- Bir fark da modada. Günümüz Japon erkek ve kadınları daha ‘cici’ giyiniyor. Tertemiz olmaya özen gösteriyorlar. Çinliler daha bizim gibi, çok dikkat etmeden, bir tişört kotla sokağa çıkabiliyorlar.
- Göz meselesinde de çok net olmamakla birlikte bir ayrım yapılıyor. “Çinlilerin gözleri diğerlerine göre daha büyük” deniyor, bu anlamda Batılılar’a daha çok benziyorlar.
- “Sizi birbirinizden ayıramıyoruz” sorusuna muhatap olan Uzakdoğuluların bir karşı argümanı var: “Kardeşim, biz de sizi ayıramıyoruz. Hepiniz birbirinize benziyorsunuz!”
TÜRKİYE'DE GARİP PROTESTOLAR
AYNI BAYRAK DEĞİL MİYDİ?
Diyarbakır, Lice’de Türk bayrağının indirilmesi Erzurum’da protesto edilirken ilginç bir durum ortaya çıktı. Hak ve Eşitlik Partisi’nin il başkanı Yusuf Özkan, mütekabiliyet amacıyla PKK bayrağı yakmak istedi ama farklı bir kapıya çıktı. Hem yaktığı bayrak PKK’nın değil Kamerun’un bayrağıydı hem de bayrağı yakmak isterken az kalsın kendi yanıyordu.
SEHPA KURUP MAO'YU ASTILAR
Uygur Türklerine yapılan şiddeti protesto etmek amacıyla Uzakdoğuluları hedef alan yurdumuz ahalisi Balıkesir’de farklı bir eyleme imza attı. Balıkesir Ülkü Ocakları üyesi bir grup, tekbir getirerek Ali Hikmet Paşa Meydanı’na yürüdü, Çin Komünist Partisi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedong’un maketini meydana kurdukları sehpada astı. Sloganlar eksik olmadı.
YAKARIM, PARAYI DA YAKARIM
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye İtalya tarafından iade edilmemesi, iki ülke arasındaki ilişkileri 1998 yılında hayli germişti. Memlekette Çizme’ye dair ne varsa protesto edilirken, yakılan İtalyan ürünleri arasında en ilginci Erzurum’da yapılan eylemde görülmüştü. Erzurum’daki dövizciler, o günün parasıyla iki milyar lira değerindeki İtalyan Lireti’ni yakarak, seslerini duyurdular.
‘Çan çin çon’ değil Ayumi!
Kimi tatilini iptal etti kimi hep gittiği restorana ‘bir süreliğine’ gitmemeye karar verdi. “Türkler merhametli millet. Bir Türk saldırırsa kurtaran bir başka Türk olur” diyen de var ama Türkiye’de yaşayan ‘çekik gözlüler’in geneli Çinli zannedilip tepki görmekten endişe ediyor.
Güliz ARSLAN - Burak KURU - İpek İZCİ12 Temmuz 2015
Taksim’de ağırlıklı olarak farklı milletlerden personel çalıştıran bir pide salonundayız. Restoranın sahibi kendi isminin açıklanmasını istemiyor, “Neyin ne olacağı belli olmaz” diye... Çinli diye dövülen Uygur Türkü haberini görünce önce çok gülmüş.“Ama sonra tedirgin olmadım değil” diyor. Çinli bulaşıkçının izni Ağustos’taymış,“Sen biraz erken git memlekete en iyisi” deyip yollamış.
SALDIRSALAR ŞAŞIRMAM
Türkiye’de yaşayan Uzakdoğulular bugünlerde sorulara cevap vermeye, fotoğraf çektirmeye yanaşmıyorlar. Bir de dil sorunları var. Şehrin en ünlü Çin, Japon restoranlarında çalışanların çoğu Türkçe de İngilizce de bilmiyor. Zar zor anlaşabildiğimiz Taylandlı garson “Irkçı insan her ülkede var. Ben seviyorum senin memleketini” diyor. İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında bir Çin restoranının Türk şef garsonu: “Bize saldıran olmadı. Ama biz zaten her şeye hazırlıklıyız, burası Taksim. Şimdi biri gelip taşla sopayla saldırırsa hiç şaşırmam.”
Tayvanlı bir grup turist, gazeteci olduğumuzu öğrenince tedirgin oluyor; Yakınları seyahatlerini ertelemelerini istemiş ama onlar sorun olmayacağını düşünmüşler. Ama şimdi bir gazetecinin böyle sorular sorması ortada büyük bir sorun olduğunu düşündürmüş onlara.
TÜRKÇE CAN SİMİDİ
Aksaray’daki tanınmış Uygur restoranlarından Huzur’a gidiyoruz. Mekân iftara kadar kapalı. Kapının önünde genç bir kadın var. Subi G., 31 yaşında. Uygur Türkü. 10 yıl önce eğitim için gelmiş buraya. Sakarya’da işletme okumuş, Çin-Türkiye arasında hizmet veren bir kargo şirketi kurmuş. “Türkiye’ye geldiğim yıllarda Türkler bizi yabancıymışız gibi görmüyordu. Ama iki-üç senedir sokakta yürümeye korkuyorum. Çünkü ‘yabancı’yız artık buradaki insanlar için. Bizim memleketten gelip de düzgün iş yapmayanlar yüzünden mi böyle oldu bilmiyorum. Sokakta yürürken Rusça laf söylüyorlar; “Özbekistan’dan mı Kazakistan’dan mı geldin” diyorlar ya da “Çinli misin” diyorlar. Gerçekten bilmiyorsa anlatıyorum; ‘Biz de Türk’üz’ diyorum. Böyle anlatınca güzel karşılıyorlar” diyor.
Bir başka Uygur restoranındaki garson Lokman A. da Türkmenistan’dan buraya eğitim için gelmiş. Sakarya’da tarih okuyor. “Beni pek karıştıran olmuyor. Türkçe konuşuyorum ya, anlıyorlar hemen” diyor.
Türkçe konuşuyor olmak bir can simidi. Hiç bilmeyenler de üç-beş kelime öğrenmeye çalışıyor şimdilerde. Bu hiç yoktan bir güvence sağlıyor ama bir tehlike anında saldırganlarla ‘aynı dilden’ konuşmak mümkün mü ki?
BEN ÇİNLİ DEĞİLİM DİYE BAĞIRMAK ÇÖZÜM MÜ?
Keya Üstünel, Öğrenci (Çinli-Türk): 22 yaşındayım, annem Çinli, babam Türk. Türkiye’deki olaylar başladığında tatil için Çin’e gitmiştim. Çin’de doğdum, üniversite için dört yıl Türkiye’de yaşadım. Ama şimdi dönmek istemiyorum. Annem dönüş biletini iptal etti. Şu an Shendu’dayız. Hiç dönmeme ihtimalimiz var.
Yumiko Kase, Restoran işletmecisi ve çevirmen (Japon): 72 yaşındayım, 20 yıl önce Türkiye’ye yerleştim. Çekik gözlü insanların hepsini hedef almak saçma. Saldırıya kalkmış Türkler de normal insan değiller galiba. Saldırmakla mesele çözülür mü?
K.T, Üniversite öğrencisi (Japon): Bize saldırdığı söylenen alperenlerden değil, tinercilerden korkuyorum. Yani aklını düzgün kullanamayan insanlardan. Yoksa inan bana, Türklerden daha duygusal bir millet zor bulursun. Halden anlayan, empati kuran, şefkat gösteren bir millet bence. Ama şiddet kullananlar... Sizce onlar gerçekten Türk mü?
Ayaka Öztürk, Akademisyen (Japon): İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. Konsolosluktan uyarı geldi, bir saldırı olunca “Ben Japonum, Çinli değilim diye bağırın” dediler. Bu problemi çözmüyor ama...
Satomi Yılmaz, Turizmci (Japon): Korkuyorum. Bizi karıştırıyorlar. Çok rahatsız oluyorum. Eşim Türk. Kızım da var. Konsolosluk, “Kalabalık yere gitmeyin” diye brifing verdi.
Mi Young Kim (Koreli): Erkek kardeşimin evine gelen Koreli iki aileyi asansör beklerken gören, Türkmenistan bayraklı bir grup onlara sataşmış. Büyük bir şey olmamış ama çok korkmuşlar. Beni de uyardılar. Annemi de evden dışarıya çıkarmıyoruz. İstinye’de oturmamıza rağmen...
Aki Yasuo, Gazeteci (Japon): 42 yaşındayım. Şu ana kadar Türkiye’de bir sorun yaşamadım. O olayı çıkaranlar da Türkleri temsil etmiyordur. Uzun zaman Türkiye’de yaşadığım için endişem yok. Ama belki Çin lokantasına gitmeye bir süre ara verebilirim. Çünkü o ‘bir grup’ insanın hedefi hale gelebilirim.
ÇİNLİ DİYE SALDIRIRLARSA MEMNUN OLURUM
Uygur Özerk Bölgesi’nden isminin açıklanmasını istemeyen üniversite öğrencisi anlatıyor:
- 29 yaşındayım. Urumçiliyim, 2011’den beri Türkiye’de yaşıyorum. Yüksek lisans yapıyorum.
- Türkiye’deki protestoların amacı Uygurlar’a destek olmak. Biz buna ancak seviniriz. Ama insanları dövmek yanlış bir destek şekli. Biz hükümetinizin yardımına ihtiyaç duyuyoruz.
- Benim de gözüm çekik. Ama herhangi bir saldırıyla karşılaşmadım. Tedirgin de değilim. Bir saldırıyla karşılaşırsam herhalde bundan memnun kalırım. Çünkü bu Çinliler’e nefretin göstergesidir. Uygur olduğumu anlatırım, arkadaş olmaya çalışırım o saldıran kişiyle.
- Sosyal medyada Uygur Türkleriyle ilgili dolaşan haber ve fotoğrafların çoğu gerçek. Annem çok hasta olduğu için memlekete gittim birkaç ay önce, geçen ay döndüm. Orada Müslümanlar’a yapılan haksızlıklar iyice artmış. Benim de abimi tutukladılar. Ancak rüşvet vererek suçunun ne olduğunu öğrenebildik; yasadışı dini etkinliklere katıldığı için hapse atılmış. Ben de yeniden buraya gelmekte çok büyük sorunlar yaşadım. Pasaportuma el konuldu. Mecburen kâğıt üstünde bir evlilik yaptım. Eşimi geride bırakarak gittiğimi, yani mutlaka geri döneceğimi söyleyerek gelebildim.
BURADA HEPİMİZ JAPONUZ
Changyeb Han, öğrenci (Güney Kore)
- 23 yaşındayım, dokuz senedir buradayım. Atv’de ‘Elin Oğlu’ programında çıkıyorum.
- Ben daha çok ailem için tedirginim. Ben Koreli olduğumu hemen anlatırım da, anne-babamın Türkçesi çok iyi değil. Çoğu Türkün bilmediği nohut dürümü, mumbar dolmasını ben yedim. Bu kadar her şeyini bildiğim, sevdiğim bir ülkede ırkımdan dolayı bize saldırırlarsa çok üzülürüm.
- Türkiye’de Asyalılara yapılan şakaları ilk zamanlarda hiç kaldıramıyordum. Koreli olduğumu öğrenen bazı Türkler “Ooo kardeş ülke, 2002 Dünya Kupası, cansınız siz” diyor, bazıları da “Çekik gözlü değil misiniz? Hepiniz Japonsunuz işte”...
- Gangnam Style’dan sonra biraz değişti durum. Fakat hâlâ birçok insan için “Çekik gözlüysen Japonsun.” Yunanlarla Türkler kadar farklı dile, ırka sahibiz ama burada hepimiz Japonuz.
SALDIRAN OLURSA BENİ YİNE TÜRKLER KORUR
Ayumi Takano, aşçı-oyuncu (Japon)
- Beni Çinli zannedip Twitter’da hakaret ettiler. Beni üzen, dış görüntüm yüzünden saldırmaları değil, sorunların çözümünü şiddet uygulayarak aramaları. Çinli olsam bile bu şekilde saldırmamaları gerektiğini düşünüyorum. Zaten IŞİD olayından sonra Japon turist sayısı azalmıştı. Turist kaybetmek ülke için pek iyi bir şey değil.
- “Bu olaylardan sonra da Türkiye’de kendimi güvende hissediyorum”diyebilirim. Çünkü bu olayı kınayan birçok insan gördüm. Ola ki bana sokakta saldıran bir ‘Türk’ oldu, yine ‘Türk’ insanlarının beni koruyacağını biliyorum.
“ÇEKİK" DEYİP GEÇENLER İÇİN
UZAKDOĞULU KILAVUZU
Yenal BİLGİCİ
- Uzakdoğu uluslarını birbiriyle kıyaslamak “Bir Rus’un bir Türk’ten, bir İngiliz’in bir Alman’dan farkı nedir” demek kadar absürt. Sadece Çin’de 1 milyar 350 milyon insan yaşıyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık 18 katı. Dünya nüfusunun neredeyse beşte biri. Yüzölçümü 10 milyon kilometrekareye yakın. Yani aslında kendileri bile birbirlerine benzemiyor. Japonya’nın 127 milyon, Güney Kore’nin 50 milyon nüfusu var (soy sop yönünden güneyden farksız Kuzey Kore’nin de 25 milyon).
- Çinliler, Japonlar ve Koreliler tarihleri boyunca birbirleriyle kıyasıya savaşmış toplumlar. Bugün barış içinde yaşıyorlar ama örneğin Japon’a benzetildiği için dayak yiyen bir Çinlinin (ya da tam tersi durumda bir Japon’un) kafasında oluşabilecek soru işaretlerine bir de şuradan bakın: 1937-1945 arasındaki Çin-Japon Savaşı’da Çinliler’in iddialarına göre 35 milyon (Batılılarınkine göre 20 milyon) Çinli hayatını kaybetti. Japonların 1-2 milyon kişi arası kayıp verdiği tahmin ediliyor.
- Vietnam filmlerinden ABD’nin Vietnam’la savaşını ezberledik ama Çin ile Vietnam arasında çok daha uzun yıllara dayanan anlaşmazlıklar, hatta savaşlar var. Bu savaşlardan sonuncusu, yakın bir tarihte 1979’da yaşandı.
- Yine de Uzakdoğuluları ‘Hepsi çekik yahu’ diye birbirine karıştıran sadece biz değiliz. Özellikle Çinli, Japon ve Korelilerin diğer ülkelere göre daha geniş topluluklar olarak yaşadıkları ABD’de “Nasıl ayırt ederiz’ geyiği sıkça dönüyor.
- Bu soruya bazen ciddi (Uzakdoğuluların kendi açıklamaları) bazen de daha ‘geyik’cevaplar veriliyor.
- Sulu açıklamalara bir örnek: Çinliyse zekidir, Japonsa zengindir, Koreliyse güzeldir!
- Daha ‘kültürel’ açıklamalar da var. Mesela eğilerek selam. Japonlar ve Koreliler vedalarda ve karşılaşmalarda öne doğru eğiliyor, kimi zaman yerlere kadar. Çinlilerse el sıkışıyor, eğilirlerse de (genelde seremonilerde) daha az eğiliyorlar.
- Toplum içinde Japonlar ve Koreliler çok sessiz; Çinlileri ise gürültülerinden bir kilometre öteden tanıyabiliyorsunuz. Bunu onların daha ‘heyecanlı’ insanlar olmasına bağlayanlar da var; çok ‘tonal’ bir dilleri olduğunu söyleyenler de.
- Bir fark da modada. Günümüz Japon erkek ve kadınları daha ‘cici’ giyiniyor. Tertemiz olmaya özen gösteriyorlar. Çinliler daha bizim gibi, çok dikkat etmeden, bir tişört kotla sokağa çıkabiliyorlar.
- Göz meselesinde de çok net olmamakla birlikte bir ayrım yapılıyor. “Çinlilerin gözleri diğerlerine göre daha büyük” deniyor, bu anlamda Batılılar’a daha çok benziyorlar.
- “Sizi birbirinizden ayıramıyoruz” sorusuna muhatap olan Uzakdoğuluların bir karşı argümanı var: “Kardeşim, biz de sizi ayıramıyoruz. Hepiniz birbirinize benziyorsunuz!”
TÜRKİYE'DE GARİP PROTESTOLAR
AYNI BAYRAK DEĞİL MİYDİ?
Diyarbakır, Lice’de Türk bayrağının indirilmesi Erzurum’da protesto edilirken ilginç bir durum ortaya çıktı. Hak ve Eşitlik Partisi’nin il başkanı Yusuf Özkan, mütekabiliyet amacıyla PKK bayrağı yakmak istedi ama farklı bir kapıya çıktı. Hem yaktığı bayrak PKK’nın değil Kamerun’un bayrağıydı hem de bayrağı yakmak isterken az kalsın kendi yanıyordu.
SEHPA KURUP MAO'YU ASTILAR
Uygur Türklerine yapılan şiddeti protesto etmek amacıyla Uzakdoğuluları hedef alan yurdumuz ahalisi Balıkesir’de farklı bir eyleme imza attı. Balıkesir Ülkü Ocakları üyesi bir grup, tekbir getirerek Ali Hikmet Paşa Meydanı’na yürüdü, Çin Komünist Partisi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedong’un maketini meydana kurdukları sehpada astı. Sloganlar eksik olmadı.
YAKARIM, PARAYI DA YAKARIM
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye İtalya tarafından iade edilmemesi, iki ülke arasındaki ilişkileri 1998 yılında hayli germişti. Memlekette Çizme’ye dair ne varsa protesto edilirken, yakılan İtalyan ürünleri arasında en ilginci Erzurum’da yapılan eylemde görülmüştü. Erzurum’daki dövizciler, o günün parasıyla iki milyar lira değerindeki İtalyan Lireti’ni yakarak, seslerini duyurdular.