- 12 Temmuz 2006
- 35.047
- 30.494
- 61
Yazarı : Oktay Sinanoğlu
Yayınevi : Otopsi Yayınevi
Basım Yılı : 2000
Sayfa Sayısı : 429 Sayfa
Oktay Sinanoğlu’nun Türkçe ile ilgili makale, söyleşi ve konferanslarından derlenmiş “Bye Bye Türkçe”, özellikle eğitim alanında Türkçe’nin önemi üzerinde durmaktadır. Sinanoğlu, bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için dilini korumasının şart olduğunu belirtmektedir. Kitap, aşağıdaki ana başlıklardan oluşmaktadır.
Bir New York Rüyası
Bir Milleti Yok Etmenin Yolu
Atatürk ve Türk Bilim Dili
Yüksek Öğretim ve Yabancı Dil
Uluslararası Bilim ve Ulusal Eğitim Dili
21 nci Yüzyılda Türkiye’nin Hedefleri Açısından Eğitim
İngilizce Öğrenmenin Yolu
Türkçe’si Dururken İngilizce’si
Yeniden Kurtuluş Savaşı: Nereden Başlayalım?
Bir New York Rüyası:
Yazar ilk bölümde gördüğü bir rüyayı anlatmaktadır. Daha önce bir dönem yaşadığı New York’tadır. Yıl 2050’dir. New York caddelerinde yürüyen yazar, cadde üzerindeki işyerlerinde gördüğü levhalar karşısında şaşırır. Çünkü dev levhaların üzerinde Türkçe isimler yer almaktadır. İşyeri isimleri yarı Türkçe’dir: Rahat Shoes, Car Merkezi gibi. Bu sırada yol üzerindeki bir gazete bayisinde gördüğü gazete ve dergilerin üzerinde de Türkçe isimler vardır. Dinlenmek için oturduğu bir yerde İrlanda asıllı bir Amerikalıya gördüklerini sorar. İrlanda asıllı adam, 21 nci yüzyılın başından itibaren Türklerin ekonomik olarak güçlendiklerini, Avrupa ve Amerika’nın ise giderek gerilediğini söyler. Türk dilinin, Türk müziğinin, Türk filmlerinin yaygınlaştığını, Türkiye’nin batılı öğrencileri kendi üniversitelerinde okuttuğunu söyler. Okuttuğu öğrencilere de Türkçe öğrenme zorunluluğu getirmiştir. Ayrıca Türkiye’nin, Amerika’da yaşayan vatandaşları için azınlık okulları açtığını, zamanla Amerikalıların da çocuklarını bu okullara gönderdiğini söyler. Bu arada krize giren bir Amerikan okulunda eğitim dili Türkçe olmuş, giderek bu tür okulların sayısı artmıştır. Artık Türkçe eğitim veren okullar ülkenin en önemli eğitim kurumları olmuştu. İrlandalıya göre bütün bu gelişmeler bir kültürel soykırımdı ve hiç kimse buna ses çıkarmıyordu. Duydukları karşısında şaşkına dönen yazar eve gitmek için caddeye çıkar. Cadde çok kalabalıktır, metro ile gitmeye karar verir. Fakat daha önce metro durağı olan yer şimdi bir araba parkıdır. Herkes arabalar ile seyahat etmektedir. Gördükleri karşında üzülen yazar birden ter içinde uyanır ve gördüklerinin rüya olduğuna sevinir. Tabi bu rüyada Amerika olarak bahsedilen ülke Türkiye’dir, ülkemizin bugünkü durumu eleştirilmektedir.
Bir Milleti Yok Etmenin Yolu:
Yazar bu bölümde, dilini kaybeden bir milletin nasıl yok olduğunu örneklerle anlatmaktadır. İngilizler İrlanda’nın ana dili olan Gealik dilini eğitim dili olmaktan çıkarmışlar, yerine İngilizce’yi getirmişlerdir. Bir nesil sonra Gealik bilen İrlandalıların sayısı % 30’a kadar düşmüştür. Durumun farkına varan İrlandalılar mücadeleye başlamışlardır. Ana dillerini yeni nesillere yeniden öğretmek için dershaneler açmışlardır. İşinden çıkan İrlandalılar kurslara gidip dilini öğrenmeye başlamıştır. Bu bilinçlenmenin ardından uzun çatışmalar neticesinde bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kurulmuş ve devletin resmi dili Gealik olmuştur.
Atatürk ve Türk Bilim Dili:
Yazar bu bölümde, Atatürk’ün Türkçe’ye verdiği önemi, dil devriminin sonuçlarını çeşitli örneklerle anlatmaktadır. Atatürk’e göre bir milletin varlığını sürdürebilmesi için en önemli şartlardan birisi dilini koruyabilmesidir. Kurtuluş Savaşının ardından Atatürk’ün üzerinde durduğu konuların başında Türk dili geliyordu. Türk dilinin yok olması durumunda Türklük diye bir şeyin kalmayacağına inanıyordu. Özellikle 1928-1934 yılları arasında Türk dili üzerinde bizzat kendisi çok önemli çalışmalar yapmıştır. Atatürk bilim alanında da Türkçe’nin gelişmesi için çaba sarf etmiştir. Hatta geometri öğretmenleri tarafından kılavuz olarak kullanılmak üzere Türkçe geometri kitabı yazmıştır. Atatürk yabancı dil öğrenimini de desteklemiştir. Atatürk ölümüne kadar dilin önemi üzerinde durmuştur. Hatta, ölüm döşeğinde yatarken bile dil çalışmalarının sıkı bir şekilde devam etmesi talimatını vermiştir.
Yüksek Öğretim ve Yabancı Dil:
Yazar bu bölümde eğitimde yabancı dil konusuna değinmekte, ülkemizde uygulanan yabancı dil eğitiminin yanlışları üzerinde durmaktadır. Eğitim dili her seviyede Türkçe olmalıdır. Yabancı dille eğitim verilen okullarda hazırlık sınıfı gereksizdir. Bir yıl süren hazırlık sınıfları devlete çok büyük mali yük getirmektedir. Halbuki iki aylık yaz kurslarında da bu eğitimin verilebileceği belirtilmektedir. Eğitimde amaç ezberci, kalıpçı yerine araştırıcı gençler yetiştirmek olmalıdır. Bilimin her alanında söz sahibi olabilecek insanlar yetiştirilmelidir. Ayrıca yazar, fen bilimlerinin İngilizce eğitim ile öğrencilere verilemeyeceğini düşünmektedir. Çünkü yeteri kadar İngilizce öğrenemeyecek öğrenciler fen, fizik, matematik gibi dersleri de iyi öğrenemeyeceklerdir. Öğrenciler Türkçe eğitim ile bu dersleri daha iyi öğrenebilirler. Türkçe olarak bu eğitimi alanlar mesleğinde ilerlemek istiyorsa İngilizce’yi kendileri ayrıca öğrenebilirler. 1953 yılından itibaren Türk okullarında yabancı dille, özellikle İngilizce eğitim yapılmaya başlanmıştır. Bu durum Türk biliminin gelişememesinin en önemli nedenlerindendir. 1953’ten önce sadece Robert Koleji, St.Joseph Lisesi gibi yabancı okullarda yabancı dille eğitim verilirken günümüzde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi, Bilkent, Koç gibi bir çok üniversitede eğitim dili İngilizce olmuştur.
Yazar Sinanoğlu ayrıca, Türkçe’nin İngilizce’den daha eski bir dil olduğunu, Türkçe’nin belirli bir kural yapısı olduğunu belirtmektedir. İngilizce’nin geçmişi en fazla 500 senedir, beş dilin karışımından oluşmuştur ve belirli kuralları yoktur. 1953 yılından itibaren İngiliz ve Amerikan gizli teşkilatlarının faaliyetleri ile Türk okullarında eğitim dili İngilizce olmaya başlamıştır.
Uluslararası Bilim ve Ulusal Eğitim Dili:
Oktay Sinanoğlu yabancı dille eğitimi şu şekilde açıklamaktadır: Ulusal dil yerine yabancı dili öğretmek, birçok veya bütün dalları kendi dilinde hiç öğretmeden yalnız yabancı dille öğretmek. Türk okullarında yabancı dille eğitim 1953 yılından sonra yaygınlaşmıştır. Yazar, Türkiye’de eğitimin yabancı dille yapılmasını savunanların yanıldıkları noktaları ise şu şekilde açıklamaktadır.
“Bilim uluslararasıdır, uluslararası bilim dili de İngilizce’dir, bu nedenle eğitim dili de İngilizce olmalıdır.” yanılgısı.
“Çocuğumuz yabancı dil öğrensin, bunun için de yabancı okula gitsin.” yanılgısı.
“Üniversitelerimiz uluslararası üniversiteler olacak, Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinden yabancı öğrenciler gelecek.” yanılgısı.
“Kendi dilini kullanmayı, geliştirmeyi istemek şovenlik; İngilizce eğitimini ilericilik sayma“ yanılgısı.
21 nci Yüzyılda Türkiye’nin Hedefleri Açısından Eğitim:
Yazar bu bölümde güçlü bir ülke olabilmek için eğitimin nasıl olması gerektiği konusundaki fikirlerini belirtmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Türk eğitim sisteminin dili Türkçe olmalıdır. Meslek dallarının gereksinimine göre çeşitli yabancı diller ayrıca öğretilmelidir. Özel yaz kurslarıyla bu eğitim verilebilir, hazırlık sınıflarına gerek yoktur. Ezberci, kopyacı, kalıpçı değil araştırıcı gençler yetiştirilmelidir. Yurtdışında okumak gibi bir özentiye son verilmelidir. Her seviyedeki öğretimde gençlerimize hem batı, hem Türk ve Asya kültür, tarih ve felsefeleri öğretilmelidir. Üniversitelerde bilimin her alanında hamle yapılmalıdır. Vatanını ve milletini seven, kendi tarihini, kültürünü ve Türkçe’yi çok iyi bilen, aynı zamanda batıyı da öğrenen, seçeceği mesleğe göre bir yabancı dili yeterince bilen nesiller yetiştirecek bir eğitim sistemi geliştirilmelidir.
İngilizce Öğrenmenin Yolu:
Oktay Sinanoğlu, yabancı dil eğitimi yerine yabancı dille eğitimin bir ülkeye, bir ulusa yapılabilecek en büyük hainlik, en büyük alçaklık ve bir insanlık suçu olan “kültürel soykırım” olduğunu ifade etmektedir. Bağımsız bir ülkede yabancı dille eğitim o ülkenin anayasasına aykırıdır ve bu konuda taviz verilmemelidir. Yazara göre, insanların mesleklerine göre kendilerine yetecek kadar yabancı dil öğrenmeleri yeterlidir. Bunun için de en kolay, en ekonomik, en etkili yöntem kullanılmalıdır. Yazara göre yabancı dil öğretmenin en iyi yolu, gece veya yaz kurslarında, görsel, işitsel lisan laboratuarlarında bu eğitimin verilmesidir. Okullardaki eğitim dilini İngilizce yaparak yabancı dil öğretmek gibi bir yöntem yoktur ve hiçbir bağımsız ülkede kullanılmamaktadır.
Türkçesi Dururken İngilizcesi:
Oktay Sinanoğlu bu bölümde, dilimize karışmış yabancı kelimelerden örnekler vermektedir. Bunda özellikle televizyonların ve gazetelerin etkisi olduğunu belirtmektedir.
Yeniden Kurtuluş Savaşı: Nereden Başlayalım?
Oktay SİNANOĞLU, dilimize yapılan saldırıların altında yabancı dille eğitimin temel silah olarak yattığını ifade etmekte ve yapılabilecekleri şöyle özetlemektedir:
Türk halkı yabancı dil yalnızca bu şekilde öğretilir diye aldatılmıştır. Hazırlık sınıfı diye bir uygulamanın başka ülkelerde olmadığını herkese duyurmalıyız.
İnsanların kendi mesleklerini takip edecek kadar yabancı dil bilmesi yeterlidir.
Hukukçularımız yabancı dille eğitimin Anayasaya aykırı olduğu konusunda gerekli makamları uyarmalı ve
davalar açmalıdırlar.
Orta ve yüksek öğretimde yabancı dille eğitim yasaklanmalıdır.
Günlük yaşantımızdaki konuşmalarımızda İngilizce sözcükler kullanmak övünülecek değil ayıplanacak bir şey olmalıdır.
Belediyeler, sorumlu kuruluşları ve işyerlerini Türkçe isimler kullanmaya teşvik etmelidirler.
roman-ozetleri.bl ogspot.com
Yayınevi : Otopsi Yayınevi
Basım Yılı : 2000
Sayfa Sayısı : 429 Sayfa
Oktay Sinanoğlu’nun Türkçe ile ilgili makale, söyleşi ve konferanslarından derlenmiş “Bye Bye Türkçe”, özellikle eğitim alanında Türkçe’nin önemi üzerinde durmaktadır. Sinanoğlu, bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için dilini korumasının şart olduğunu belirtmektedir. Kitap, aşağıdaki ana başlıklardan oluşmaktadır.
Bir New York Rüyası
Bir Milleti Yok Etmenin Yolu
Atatürk ve Türk Bilim Dili
Yüksek Öğretim ve Yabancı Dil
Uluslararası Bilim ve Ulusal Eğitim Dili
21 nci Yüzyılda Türkiye’nin Hedefleri Açısından Eğitim
İngilizce Öğrenmenin Yolu
Türkçe’si Dururken İngilizce’si
Yeniden Kurtuluş Savaşı: Nereden Başlayalım?
Bir New York Rüyası:
Yazar ilk bölümde gördüğü bir rüyayı anlatmaktadır. Daha önce bir dönem yaşadığı New York’tadır. Yıl 2050’dir. New York caddelerinde yürüyen yazar, cadde üzerindeki işyerlerinde gördüğü levhalar karşısında şaşırır. Çünkü dev levhaların üzerinde Türkçe isimler yer almaktadır. İşyeri isimleri yarı Türkçe’dir: Rahat Shoes, Car Merkezi gibi. Bu sırada yol üzerindeki bir gazete bayisinde gördüğü gazete ve dergilerin üzerinde de Türkçe isimler vardır. Dinlenmek için oturduğu bir yerde İrlanda asıllı bir Amerikalıya gördüklerini sorar. İrlanda asıllı adam, 21 nci yüzyılın başından itibaren Türklerin ekonomik olarak güçlendiklerini, Avrupa ve Amerika’nın ise giderek gerilediğini söyler. Türk dilinin, Türk müziğinin, Türk filmlerinin yaygınlaştığını, Türkiye’nin batılı öğrencileri kendi üniversitelerinde okuttuğunu söyler. Okuttuğu öğrencilere de Türkçe öğrenme zorunluluğu getirmiştir. Ayrıca Türkiye’nin, Amerika’da yaşayan vatandaşları için azınlık okulları açtığını, zamanla Amerikalıların da çocuklarını bu okullara gönderdiğini söyler. Bu arada krize giren bir Amerikan okulunda eğitim dili Türkçe olmuş, giderek bu tür okulların sayısı artmıştır. Artık Türkçe eğitim veren okullar ülkenin en önemli eğitim kurumları olmuştu. İrlandalıya göre bütün bu gelişmeler bir kültürel soykırımdı ve hiç kimse buna ses çıkarmıyordu. Duydukları karşısında şaşkına dönen yazar eve gitmek için caddeye çıkar. Cadde çok kalabalıktır, metro ile gitmeye karar verir. Fakat daha önce metro durağı olan yer şimdi bir araba parkıdır. Herkes arabalar ile seyahat etmektedir. Gördükleri karşında üzülen yazar birden ter içinde uyanır ve gördüklerinin rüya olduğuna sevinir. Tabi bu rüyada Amerika olarak bahsedilen ülke Türkiye’dir, ülkemizin bugünkü durumu eleştirilmektedir.
Bir Milleti Yok Etmenin Yolu:
Yazar bu bölümde, dilini kaybeden bir milletin nasıl yok olduğunu örneklerle anlatmaktadır. İngilizler İrlanda’nın ana dili olan Gealik dilini eğitim dili olmaktan çıkarmışlar, yerine İngilizce’yi getirmişlerdir. Bir nesil sonra Gealik bilen İrlandalıların sayısı % 30’a kadar düşmüştür. Durumun farkına varan İrlandalılar mücadeleye başlamışlardır. Ana dillerini yeni nesillere yeniden öğretmek için dershaneler açmışlardır. İşinden çıkan İrlandalılar kurslara gidip dilini öğrenmeye başlamıştır. Bu bilinçlenmenin ardından uzun çatışmalar neticesinde bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kurulmuş ve devletin resmi dili Gealik olmuştur.
Atatürk ve Türk Bilim Dili:
Yazar bu bölümde, Atatürk’ün Türkçe’ye verdiği önemi, dil devriminin sonuçlarını çeşitli örneklerle anlatmaktadır. Atatürk’e göre bir milletin varlığını sürdürebilmesi için en önemli şartlardan birisi dilini koruyabilmesidir. Kurtuluş Savaşının ardından Atatürk’ün üzerinde durduğu konuların başında Türk dili geliyordu. Türk dilinin yok olması durumunda Türklük diye bir şeyin kalmayacağına inanıyordu. Özellikle 1928-1934 yılları arasında Türk dili üzerinde bizzat kendisi çok önemli çalışmalar yapmıştır. Atatürk bilim alanında da Türkçe’nin gelişmesi için çaba sarf etmiştir. Hatta geometri öğretmenleri tarafından kılavuz olarak kullanılmak üzere Türkçe geometri kitabı yazmıştır. Atatürk yabancı dil öğrenimini de desteklemiştir. Atatürk ölümüne kadar dilin önemi üzerinde durmuştur. Hatta, ölüm döşeğinde yatarken bile dil çalışmalarının sıkı bir şekilde devam etmesi talimatını vermiştir.
Yüksek Öğretim ve Yabancı Dil:
Yazar bu bölümde eğitimde yabancı dil konusuna değinmekte, ülkemizde uygulanan yabancı dil eğitiminin yanlışları üzerinde durmaktadır. Eğitim dili her seviyede Türkçe olmalıdır. Yabancı dille eğitim verilen okullarda hazırlık sınıfı gereksizdir. Bir yıl süren hazırlık sınıfları devlete çok büyük mali yük getirmektedir. Halbuki iki aylık yaz kurslarında da bu eğitimin verilebileceği belirtilmektedir. Eğitimde amaç ezberci, kalıpçı yerine araştırıcı gençler yetiştirmek olmalıdır. Bilimin her alanında söz sahibi olabilecek insanlar yetiştirilmelidir. Ayrıca yazar, fen bilimlerinin İngilizce eğitim ile öğrencilere verilemeyeceğini düşünmektedir. Çünkü yeteri kadar İngilizce öğrenemeyecek öğrenciler fen, fizik, matematik gibi dersleri de iyi öğrenemeyeceklerdir. Öğrenciler Türkçe eğitim ile bu dersleri daha iyi öğrenebilirler. Türkçe olarak bu eğitimi alanlar mesleğinde ilerlemek istiyorsa İngilizce’yi kendileri ayrıca öğrenebilirler. 1953 yılından itibaren Türk okullarında yabancı dille, özellikle İngilizce eğitim yapılmaya başlanmıştır. Bu durum Türk biliminin gelişememesinin en önemli nedenlerindendir. 1953’ten önce sadece Robert Koleji, St.Joseph Lisesi gibi yabancı okullarda yabancı dille eğitim verilirken günümüzde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi, Bilkent, Koç gibi bir çok üniversitede eğitim dili İngilizce olmuştur.
Yazar Sinanoğlu ayrıca, Türkçe’nin İngilizce’den daha eski bir dil olduğunu, Türkçe’nin belirli bir kural yapısı olduğunu belirtmektedir. İngilizce’nin geçmişi en fazla 500 senedir, beş dilin karışımından oluşmuştur ve belirli kuralları yoktur. 1953 yılından itibaren İngiliz ve Amerikan gizli teşkilatlarının faaliyetleri ile Türk okullarında eğitim dili İngilizce olmaya başlamıştır.
Uluslararası Bilim ve Ulusal Eğitim Dili:
Oktay Sinanoğlu yabancı dille eğitimi şu şekilde açıklamaktadır: Ulusal dil yerine yabancı dili öğretmek, birçok veya bütün dalları kendi dilinde hiç öğretmeden yalnız yabancı dille öğretmek. Türk okullarında yabancı dille eğitim 1953 yılından sonra yaygınlaşmıştır. Yazar, Türkiye’de eğitimin yabancı dille yapılmasını savunanların yanıldıkları noktaları ise şu şekilde açıklamaktadır.
“Bilim uluslararasıdır, uluslararası bilim dili de İngilizce’dir, bu nedenle eğitim dili de İngilizce olmalıdır.” yanılgısı.
“Çocuğumuz yabancı dil öğrensin, bunun için de yabancı okula gitsin.” yanılgısı.
“Üniversitelerimiz uluslararası üniversiteler olacak, Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinden yabancı öğrenciler gelecek.” yanılgısı.
“Kendi dilini kullanmayı, geliştirmeyi istemek şovenlik; İngilizce eğitimini ilericilik sayma“ yanılgısı.
21 nci Yüzyılda Türkiye’nin Hedefleri Açısından Eğitim:
Yazar bu bölümde güçlü bir ülke olabilmek için eğitimin nasıl olması gerektiği konusundaki fikirlerini belirtmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Türk eğitim sisteminin dili Türkçe olmalıdır. Meslek dallarının gereksinimine göre çeşitli yabancı diller ayrıca öğretilmelidir. Özel yaz kurslarıyla bu eğitim verilebilir, hazırlık sınıflarına gerek yoktur. Ezberci, kopyacı, kalıpçı değil araştırıcı gençler yetiştirilmelidir. Yurtdışında okumak gibi bir özentiye son verilmelidir. Her seviyedeki öğretimde gençlerimize hem batı, hem Türk ve Asya kültür, tarih ve felsefeleri öğretilmelidir. Üniversitelerde bilimin her alanında hamle yapılmalıdır. Vatanını ve milletini seven, kendi tarihini, kültürünü ve Türkçe’yi çok iyi bilen, aynı zamanda batıyı da öğrenen, seçeceği mesleğe göre bir yabancı dili yeterince bilen nesiller yetiştirecek bir eğitim sistemi geliştirilmelidir.
İngilizce Öğrenmenin Yolu:
Oktay Sinanoğlu, yabancı dil eğitimi yerine yabancı dille eğitimin bir ülkeye, bir ulusa yapılabilecek en büyük hainlik, en büyük alçaklık ve bir insanlık suçu olan “kültürel soykırım” olduğunu ifade etmektedir. Bağımsız bir ülkede yabancı dille eğitim o ülkenin anayasasına aykırıdır ve bu konuda taviz verilmemelidir. Yazara göre, insanların mesleklerine göre kendilerine yetecek kadar yabancı dil öğrenmeleri yeterlidir. Bunun için de en kolay, en ekonomik, en etkili yöntem kullanılmalıdır. Yazara göre yabancı dil öğretmenin en iyi yolu, gece veya yaz kurslarında, görsel, işitsel lisan laboratuarlarında bu eğitimin verilmesidir. Okullardaki eğitim dilini İngilizce yaparak yabancı dil öğretmek gibi bir yöntem yoktur ve hiçbir bağımsız ülkede kullanılmamaktadır.
Türkçesi Dururken İngilizcesi:
Oktay Sinanoğlu bu bölümde, dilimize karışmış yabancı kelimelerden örnekler vermektedir. Bunda özellikle televizyonların ve gazetelerin etkisi olduğunu belirtmektedir.
Yeniden Kurtuluş Savaşı: Nereden Başlayalım?
Oktay SİNANOĞLU, dilimize yapılan saldırıların altında yabancı dille eğitimin temel silah olarak yattığını ifade etmekte ve yapılabilecekleri şöyle özetlemektedir:
Türk halkı yabancı dil yalnızca bu şekilde öğretilir diye aldatılmıştır. Hazırlık sınıfı diye bir uygulamanın başka ülkelerde olmadığını herkese duyurmalıyız.
İnsanların kendi mesleklerini takip edecek kadar yabancı dil bilmesi yeterlidir.
Hukukçularımız yabancı dille eğitimin Anayasaya aykırı olduğu konusunda gerekli makamları uyarmalı ve
davalar açmalıdırlar.
Orta ve yüksek öğretimde yabancı dille eğitim yasaklanmalıdır.
Günlük yaşantımızdaki konuşmalarımızda İngilizce sözcükler kullanmak övünülecek değil ayıplanacak bir şey olmalıdır.
Belediyeler, sorumlu kuruluşları ve işyerlerini Türkçe isimler kullanmaya teşvik etmelidirler.
roman-ozetleri.bl ogspot.com