- 12 Temmuz 2006
- 35.046
- 30.491
- 61
Başlığa bakıp Bursa’daki hanların ‘ufacık tefecik içi dolu turşucuk’ olduğunu zannettiyseniz, yanlış kanaattesiniz demektir. Çünkü Evliya Çelebi, Bursa’nın çarşılarına ayrı bir saygı duruşunda bulunur ve “İstanbul’da bile yoktur” diye hakkı teslim eder. Şimdi, Müzeyyen Senar’ın sesinden memleketin dört bir tarafına yayılan şarkıya selam verip, şehrin iç yollarına revan olalım.
İmparatorluğun ilk hanı
Emir Han, Orhan Gazi’nin 1326’da Bursa’yı alıp, başkent yapmasının ardından ortaya çıkar. Orhan Gazi külliyesinin bence en romantik yeri, sebebi aramızda kalamayacak kadar büyük bir sır sevgili okuyucu! Baha Tanman, 1339-40 tarihli yapıyı, Anadolu Türk mimarisinde o zamana kadar görülenlerin en geniş kapsamlısı ve şehir hanlarının ilki olarak tarif eder. Burası, zamanla genişleyen çarşının çekirdeğidir, özüdür. 1958 Bursa yangını sonrası 1962-63 yıllarında aslına uygun olarak restore edilir, belirtelim. Instagram gezginleri için bir detay verelim: Handa çok güzel revaklar (kabaca üstü örtülü, önü açık çatı) var, muhakkak kadraja alın. Eserin alt katında 36, üst katında 38 oda mevcut. Bugün Hac malzemeleri, hediyelik eşya ve kuyumcu dükkânlarının yer aldığı hanın en özel köşesiyse Gaye Kitabevi. Yolunuzu buraya düşürdüğünüzde Mehmet abinin çayından için, manolya ve ıhlamur ağaçlarının altında ‘ikinci zaman’a göz kırpın...
Şehrin muhafızından ‘ipek’si dokunuş
Uzun bir cümle: İpek Han; Fetret Devri’nden ötürü Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu sayılan dördüncü padişah Çelebi Mehmed tarafından, Yeşil külliyesine gelir sağlaması için yaptırılır. Bir 15. yüzyıl yapısı olan han, şehri taşraya karşı muhafaza ve müdafaa eden İvaz Paşa’nın elinden çıkmadır, tıpkı Yeşil Cami gibi, hatırlatalım.
Burası eskinin büyük bir ticaret merkezi, haliyle bu amaca matuf olarak kervanların konaklaması ve tüccarların iş yeri için dizayn edilmiş. Dile kolay alt katta 39, üst katta 42 dükkân var. Yapının birçok ismi var, ben sıralayayım, siz beğenin: Eski İpek Han, Yeni İpek Han, Sultan Hanı, Faytoncular Hanı, Arabacılar Hanı. Hangisi? Yeri gelmişken; Bursa’daki hanların tam ortasında çok güzel mescitler kondurulmuştur. Geçmişte, İpek Han’da da var imiş, ama şimdi yerinde yeller esiyor. Meraklısına not: Yeşil Cami’de de görülen çiniler, eserin muhtelif köşelerinde kendini gösteriyor. Tam burada öykücü Halil Yörükoğlu’nun cümleleri sırlasın Han Duvarları’na: “Zaman, tenimizde parlayan bir ipek. Çeşmeden akan su, hanın serinliğine tercüman. Tarih; bu zarif yerde iki delikanlı.”
Bu handan bir film çıktı!
Koza Han’ı hemen herkes bilir ki bu popüler mekânı yazının sonuna bırakacağım, kişisel bir nedenle. İşte, Pirinç Han da tıpkı Koza Han gibi II. Bayezid’in kendi ismiyle müsemma camisine gelir getirmesi için 1508 senesinde inşa edilir. 1970’lere kadar deri atölyeleri, ayakkabı imalathaneleri, ipek bükücüleri ve boyacılarının olduğu, ahali tarafından biliniyor. Öyle ki Bursalı işadamı Özkan İrman, aynı senelerde Pirinç Han’da geçen kendi hayat hikâyesini ‘Mezeci Çırağı’ filmini çekerek anlatmıştı. Bu arada hanın mülkiyeti Millî Emlak’a ve Gemlikli Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın vakfına ait, belirtelim. Günümüzde nargile kafelerin bulunduğu han, Çorlulu Ali Paşa’ya benzetiliyor. Şunu da ilave edelim: Pirinç Han’ın çaprazında Apolyont Han bulunuyor ki burası daha güzel. Dedemin anlattığına göre şehre vardıklarında Gölyazı’ya giden araçlar buradan kalkarmış. Apolyont, Gölyazı’nın ilk ismidir, hatırlatalım.
Gemileri karadan yürüten adamın oğlu!
Valla aklınıza, ‘Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu’ filmi gelmiş olabilir, haklısınız... Lakin Pirinç Han’dan Heykel’e doğru çıkarken; sağınızda eskinin metruk, günümüzün yeniden ayakta duran Bali Bey Han’ını göreceksiniz. Kim bu Bali Bey? Efendim, II. Mehmed’in ‘Fatih’ olmasına ramak kala İstanbul kuşatması esnasında, Bizans’ın Haliç’e çektiği zincirden ötürü Türk ordusu gemileri karadan yürütür. İşte, böylesi fantastik eylemin kumandanı Hamza Bey’dir. Ol Hamza Bey ki daha sonra ‘Kazıklı Voyvoda’ diye meşhur olacak Eflak (bugünkü Romanya) Prensi Vlad Tepeş tarafından şehit edilir. Bali Bey, Hamza Bey’in oğludur ve kesin olmamakla birlikte şehre güzide eseri kazandıran kişidir. 15. yüzyıl yapısı olan han, 2008 yılında restore edilerek; Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir sosyal tesise dönüştü, yolunuzu buraya da düşürün.
Taş değirmenden sıcak tahin yediniz mi?
Yine Hacı İvaz Paşa’nın Yeşil Cami’ne gelir sağlaması için yapıp; Çelebi Mehmed’e takdim ettiği Geyve Han, bugün genelde tekstil ürünlerinin satıldığı yer. Hemen aynı lokasyonda Çukur Han yer alıyor. Önemli bilgi: 1935 yılında dükkânlarında taş değirmende susam öğüterek sıcak tahin üreten bir işletme var: Tarihî Çukurhan Tahincisi. 84 yıl önceki usulle tahin imalatı devam ediyor, not alınız.
Patrick Süskind’in ‘Koku’sundan bir pasaj
Önce teknik bir izahat: Osmanlı’da üç Timurtaş Paşa var ve genelde birbiriyle karıştırılıyor. Bizi ilgilendiren, I. Murad devri devlet adamlarından, aynı zamanda Yıldırım Bayezid’e lalalık yapmış olan Timurtaş Paşa ve onun oğlu Umur Bey. Ki Namazgâh semtinde kendi adıyla anılan camiye vaktiniz olursa uğrayın; çünkü mekân çokça pitoresk! Burası, Umur Bey tarafından İstanbul’un fethinden bir sene sonra, yani 1454’te yaptırılır. Bu ufacık handa, Patrick Süskind’in ‘Koku’suna göz kırpan küçük bir kolonyacı dükkanı var. 1963’ten beri müdavimlerine hizmet ediyor. Siz de buralara kadar gelmişken; ‘birkaç şişe koku alın’ derim. Tuz Han’dan Das Parfüm’e uzanalım mı? “Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki sözden gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür.”
Mahmut Paşa’nın çarşısı İstanbul’da, hanı Bursa’da
Tuz Pazarı aksında, Kapalı Çarşı’ya girmeden sağda yer alan, bir başka 15. yüzyıl yapısıyla karşı karşıyayız: Fidan Han, namı diğer Mahmut Paşa Hanı. Hani Sirkeci’de meşhur çarşıya adına veren Paşa var ya, işte onun İstanbul’daki külliyesine gelir getirmek amacıyla yaptırılır burası. Alt katta 48, üst katta 50 odası bulunan Fidan Han, alternatif bir Koza Han aslında. Avlu ortasındaki mescit, burayı renklendiren, şenlendiren bir detay. Çarşı tarafına bakanlar hariç, diğer odaların pencereleri dışarı seyreder. Siz Ömür Çay Ocağı’dan kendinize bir Türk kahvesi söyleyin, sonra “Ya Mahmut Paşa, Fatih’in oğlu Şehzade Mustafa’yı, Fatih de Mahmut Paşa’yı neden zehirledi?” sorusunun cevabını arayın...
Ve Koza Han...
Evet efendim, Taife-i Instagram’ın galiba ‘Bursa’ denince bildiği tek handayız. Yazının başında, ‘bu popüler mekânı sona bırakacağım’ demiştim, öyle de oldu. Malum, Fatih Sultan Mehmed’in oğulları Bayezid-Cem arasında taht mücadelesi yaşanır. Bendeniz bu savaşta her şartta Sultan Cem’in saflarında yer alıyorum. Hâliyle Bayezid’in 1492’de (Cem’in vefatından üç sene önce) inşa ettirdiği Koza Han’a karşı mesafeli bir sevgimiz var. Alt katta 45, üst katta 50 oda ve avluda çok güzel bir mescidi var. Uzun Çarşı’ya açılan ana taç kapı, harika bir ayrıntı ki her köşesini fotoğraflayın. Bugün çay bahçelerinin, kafelerin, kitapçıların, hediyelik eşya, şal ve eşarp dükkânlarının bulunduğu Koza Han, şehrin keşmekeşinde bir ‘şark köşesi’.
hürriyet.com.tr