- 23 Ocak 2007
- 88
- 3
BENCE GÜZEL BİR YAZIIIIII, YA SİZCEEEEEEEEEE????
BURAYA KUSMAK YASAKTIR!
Herkesin bir derdi vardır. Olabilir. Hayat bu. Herkese bir dert veriyor. Hepimiz o dertle yaşıyoruz. Kimimiz fiziken bir rahatsızlık ile yaşıyoruz. Kimimiz ise ruhsal bir sorunun pençesindeyiz. Elbette derde derman bulamayan, kendini kahreder. Bundan daha doğal bir şey de olamaz. Ama kimilerinde ikinci bir dert var. O da başkasının kendisinden daha dertli olmaması veya başkasının derdi olmaması.
İşte böyle derdi olanlardan her zaman sakınmak lâzım. Kendi gördüğü eksikliği, Allah’ın ona vermediğini, onun elde edemediğini sizde görür. Olsun olmasın, o inanıyorsa yeter. Kin kusar. Kini kusmakla bitmez. Üstünüz başınız kusmuk olur. Tatmin olduğunda durur. Ağzını silerken bir gözü parlar, biraz bekler. Yine depreşince yine sizi bulur ve kusmaya devâm eder.
Çocuğu olmamaktadır. Bunu kusur saymaktadır. Dayanamamaktadır. İnsanların tebessümü onu kışkırtmaktadır. Teselliye ihtiyacı vardır. Tesellisi ancak üzerinize kusmaktadır. Açar telefonu, çalar kapınızı, yıllar öncesinden kopup gelir ve bir-iki ucuz iyi arkadaş numarasından sonra, üzerinize eğilir ve “artık sen evli değilsin ya”;
Böööğğrghhhh…
Nefes almadan dakikalarca kusar, kusar, kusar. Nefesi tükenene, boğazı kesilene kadar kusar. Artık kendisini iyi hissetmektedir. Dört çocuğu olsa lâf değildir.
İşi vardır, sevgilisi vardır, parası vardır. Ama yetmemektedir. Yetmeyen iş, sevgili veya para değildir. Yetmeyen, sizde olan ve sizin bilmediğinizdir. Tahammül edememektedir. Israr-kıyamet yemeğe çağırır, metazori “pekiyi” dersiniz. Birinci kadehte arslan, ikinci kadehte sırtlan, üçüncü kadehte çakal olur. Siz hesabı ödeyip kaçmaya hazırlanırken sizi yakalar ve “sen bir araştırma yapmışsın ya”;
Öööğğrrrhg…
Artık tembel geçen günlerin, kadehlerin dibince, cipslerin üzerinde uyanılan sabahların acısı çıkmıştır.
Bitmez, hiçbir zaman bitmez. Onlar için her şeyin bir izahatı da vardır. Sizin hoşlandığınız her kıza asılmalarının da, sizin başvurduğunuz her işe talip olmalarının da. Hatta arkanızdan fütursuzca atıp tutmalarının da. Dahası kendilerini dürüstten sayarlar; Dobra olduklarını söylerler. Dobra konuşmak, doğrudan konuşmaktır. Ama onlar kusmayı dobralık, müfteri olmayı fazilet sayarlar. Kızmayın, daha fazlasını yapamazlar. Ne ellerinden ne içlerinden gelir.
Onlar için karısının veya kocasının kendisini çatır çatır aldatması esas mesele değildir. Esas mesele o gün sizin gülümseyerek yürüdüğünüzü görmeleridir. Bunun elbette bedeli ödetilmelidir. Kanatacak yaranızı ararlar. Ekseriyetle bulurlar. İnşallah Allah’tan da bulurlar.
Onlar için “defolu” olmalarının hiçbir önemi yoktur. Mühim olan herkesi sizin defolu olduğunuza inandırmaktır. Onların sadece bedeni ve zihni defolu değildir. Ruhları defoludur. Defolu ruhun ifrazatı her depreşmede üstünüze akar;
Bööüürrgööğbghhh…
Kendilerince sizden zengindirler. Bir araba ve iki-üç dönüm imarsız arpa tarlası. Belki bir de küçük aile müessesi. Sultanlar gibi yaşarlar. Ötesi bir zenginliğe akılları ermez. Eremez, çünkü defoları kifayet etmez.
Ömürleri kusmakla geçer. Ömürleri kusmuk içinde geçer. Duramaz, çünkü ahlâkı müsaade etmez. Çünkü kökleri topraktan çıkmış da olsa, hâlâ olduğu kasabadadır. Herkesin hatırında kusmuklarıyla kalırlar. Ama olsun kusarlar, ciğerleri yırtılana, midelerini yarılana kadar kusarlar. İnanın hiçbir işi bundan daha iyi, daha hevesli ve daha başarılı yapamazlar.
Sizin yazdığınız her yazı, her kitap aslında başkasınındır. Sizin yaşadığınız her ilişki şüphelidir. Her attığınız adımın arkasında başka bir şey vardır. Her söylediğinizin de başka bir sebebi vardır. Onlar ise temizdir hem de tertemiz! Onlar kor gibidir, ay gibidir. Siz mi? Boş verin sizi, siz kimsiniz? Sizin kıvanç duyacak bir şeyiniz olamaz. Varsa da başka bir sebebi vardır.
Belli ki anneleri onlar için hiç “Allah iyi insanlarla karşılaştırsın” dememiştir. Muhtemeldir, babaları hiç Allah korkusundan söz etmemiştir. Onlar âh almaktan da, âh etmekten de korkan, edebe ve adaba inanan ve dayanan yüksek bir medeniyetin kusmuğa bulanmış çöpleridir.
Öylelerine sakın dokunmayın. Dokunursanız üstünüz kusmuk olur. Telefonla arasalar, ahizeden kusmuk akar. Onun için şunu yapın; onları daha çok kusturun. Neyi görünce kusuyorlarsa, ondan daha çok yapın. Köpük köpük kussunlar. Bir de her zaman mutlu olun. Mutlu iseniz, daha mutlu olun. Başarılı iseniz, daha başarılı olun. Çekemezlerse çekemesinler, kusmaktan çatlasınlar.
Kılıçla yaşayan kılıçla ölür. Kan dökerek yaşayanı kan boğar. Kusarak yaşayanı ise kendi kusmuğu boğar.
BURAYA KUSMAK YASAKTIR!
Herkesin bir derdi vardır. Olabilir. Hayat bu. Herkese bir dert veriyor. Hepimiz o dertle yaşıyoruz. Kimimiz fiziken bir rahatsızlık ile yaşıyoruz. Kimimiz ise ruhsal bir sorunun pençesindeyiz. Elbette derde derman bulamayan, kendini kahreder. Bundan daha doğal bir şey de olamaz. Ama kimilerinde ikinci bir dert var. O da başkasının kendisinden daha dertli olmaması veya başkasının derdi olmaması.
İşte böyle derdi olanlardan her zaman sakınmak lâzım. Kendi gördüğü eksikliği, Allah’ın ona vermediğini, onun elde edemediğini sizde görür. Olsun olmasın, o inanıyorsa yeter. Kin kusar. Kini kusmakla bitmez. Üstünüz başınız kusmuk olur. Tatmin olduğunda durur. Ağzını silerken bir gözü parlar, biraz bekler. Yine depreşince yine sizi bulur ve kusmaya devâm eder.
Çocuğu olmamaktadır. Bunu kusur saymaktadır. Dayanamamaktadır. İnsanların tebessümü onu kışkırtmaktadır. Teselliye ihtiyacı vardır. Tesellisi ancak üzerinize kusmaktadır. Açar telefonu, çalar kapınızı, yıllar öncesinden kopup gelir ve bir-iki ucuz iyi arkadaş numarasından sonra, üzerinize eğilir ve “artık sen evli değilsin ya”;
Böööğğrghhhh…
Nefes almadan dakikalarca kusar, kusar, kusar. Nefesi tükenene, boğazı kesilene kadar kusar. Artık kendisini iyi hissetmektedir. Dört çocuğu olsa lâf değildir.
İşi vardır, sevgilisi vardır, parası vardır. Ama yetmemektedir. Yetmeyen iş, sevgili veya para değildir. Yetmeyen, sizde olan ve sizin bilmediğinizdir. Tahammül edememektedir. Israr-kıyamet yemeğe çağırır, metazori “pekiyi” dersiniz. Birinci kadehte arslan, ikinci kadehte sırtlan, üçüncü kadehte çakal olur. Siz hesabı ödeyip kaçmaya hazırlanırken sizi yakalar ve “sen bir araştırma yapmışsın ya”;
Öööğğrrrhg…
Artık tembel geçen günlerin, kadehlerin dibince, cipslerin üzerinde uyanılan sabahların acısı çıkmıştır.
Bitmez, hiçbir zaman bitmez. Onlar için her şeyin bir izahatı da vardır. Sizin hoşlandığınız her kıza asılmalarının da, sizin başvurduğunuz her işe talip olmalarının da. Hatta arkanızdan fütursuzca atıp tutmalarının da. Dahası kendilerini dürüstten sayarlar; Dobra olduklarını söylerler. Dobra konuşmak, doğrudan konuşmaktır. Ama onlar kusmayı dobralık, müfteri olmayı fazilet sayarlar. Kızmayın, daha fazlasını yapamazlar. Ne ellerinden ne içlerinden gelir.
Onlar için karısının veya kocasının kendisini çatır çatır aldatması esas mesele değildir. Esas mesele o gün sizin gülümseyerek yürüdüğünüzü görmeleridir. Bunun elbette bedeli ödetilmelidir. Kanatacak yaranızı ararlar. Ekseriyetle bulurlar. İnşallah Allah’tan da bulurlar.
Onlar için “defolu” olmalarının hiçbir önemi yoktur. Mühim olan herkesi sizin defolu olduğunuza inandırmaktır. Onların sadece bedeni ve zihni defolu değildir. Ruhları defoludur. Defolu ruhun ifrazatı her depreşmede üstünüze akar;
Bööüürrgööğbghhh…
Kendilerince sizden zengindirler. Bir araba ve iki-üç dönüm imarsız arpa tarlası. Belki bir de küçük aile müessesi. Sultanlar gibi yaşarlar. Ötesi bir zenginliğe akılları ermez. Eremez, çünkü defoları kifayet etmez.
Ömürleri kusmakla geçer. Ömürleri kusmuk içinde geçer. Duramaz, çünkü ahlâkı müsaade etmez. Çünkü kökleri topraktan çıkmış da olsa, hâlâ olduğu kasabadadır. Herkesin hatırında kusmuklarıyla kalırlar. Ama olsun kusarlar, ciğerleri yırtılana, midelerini yarılana kadar kusarlar. İnanın hiçbir işi bundan daha iyi, daha hevesli ve daha başarılı yapamazlar.
Sizin yazdığınız her yazı, her kitap aslında başkasınındır. Sizin yaşadığınız her ilişki şüphelidir. Her attığınız adımın arkasında başka bir şey vardır. Her söylediğinizin de başka bir sebebi vardır. Onlar ise temizdir hem de tertemiz! Onlar kor gibidir, ay gibidir. Siz mi? Boş verin sizi, siz kimsiniz? Sizin kıvanç duyacak bir şeyiniz olamaz. Varsa da başka bir sebebi vardır.
Belli ki anneleri onlar için hiç “Allah iyi insanlarla karşılaştırsın” dememiştir. Muhtemeldir, babaları hiç Allah korkusundan söz etmemiştir. Onlar âh almaktan da, âh etmekten de korkan, edebe ve adaba inanan ve dayanan yüksek bir medeniyetin kusmuğa bulanmış çöpleridir.
Öylelerine sakın dokunmayın. Dokunursanız üstünüz kusmuk olur. Telefonla arasalar, ahizeden kusmuk akar. Onun için şunu yapın; onları daha çok kusturun. Neyi görünce kusuyorlarsa, ondan daha çok yapın. Köpük köpük kussunlar. Bir de her zaman mutlu olun. Mutlu iseniz, daha mutlu olun. Başarılı iseniz, daha başarılı olun. Çekemezlerse çekemesinler, kusmaktan çatlasınlar.
Kılıçla yaşayan kılıçla ölür. Kan dökerek yaşayanı kan boğar. Kusarak yaşayanı ise kendi kusmuğu boğar.