JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz.
Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı
alternatifine göz atın .
Adam Gibi Adam Olmak Çeviri: Bülent Ecevit – Bütün Dünya çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse sen aklı başında kalabilirsen eğer herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır hem kendine güvenebilirsen eğer bekleyebilirsen usanmadan yalanla karşılık vermezsen yalana kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana düşlere kapılmadan düş kurabilir yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer ne kazandım diye sevinir ne yıkıldım diye yerinir ikisine de önem vermeyebilirsen eğer söylediğin doğruyu ve gerçeği büken düzenbaz kandırabilir diye safları dert edinmezsen ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz ve yeniden koyulabilirsen işe döküp ortaya varını yoğunu bir yazı turada yitirsen bile yitirdiklerini dolamaksızın diline baştan tutabilirsen yolunu yüreğine, sinirine “dayan” diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin bırakıp gittiği noktaya sen dayanabilirsen tek başına herkesle düşüp kalkıp yine de erdemli kalabilirsen unutmayabilirsen halkı krallarla gezsen de dost da düşman da incitemezse seni ne küçümser ne de büyültürsen çevreni her saatin her dakikasına emeğini katarsan alın terine hakçasına bölüşürsen vicdanındaki adaleti her şeyiyle dünya önüne serilir korktuğun yerde el öpmez hükümran olduğun yerde ezmezsen oğlum adam oldun demektir üstelik adam gibi bir adam
YAPAMADIĞIMI akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi soyunmak vardı derdinden evrenin bir entari serinliğini giyinmek kendi derdini tespih gibi çekmek elinde yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü karşında polisiye roman okumak vardı sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak oturmağa konuklar gelmesi bazen çevresinde bir masanın kaygısız sıcacık konularda bir demli çay gibi bilmedik komşularla konuşmak dünyamızla uyuşmak vardı oyunda sonunu görmeden oynamak sevinebilmek kazandığına yitirdiğine yerinebilmek düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten kamaştıkça örtebilmek gözlerini düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini uyayabilmek vardı vaktinde rahat Bülent Ecevit
YARIN birşeyler olacak yarın duruşundan belli kırdaki atların bulutların koşuşundan belli kazışından köstebeklerin toprağı karıncaların telâşından belli birşeyler olacak yarın belki bir tomurcuk belki bir ağacın düşen yaprağı belki de bir çocuk pek o kadar göremesek de uzağı kuşların uçuşundan belli birşeyler olacak yarın öbürgünden önemsiz yarından önemli Bülent Ecevit YARGI öldürenle katiliz çalanla hırsız tümümüz sanığız tümümüz savcı tümümüz suçlu tümümüz yargıç kimi aklar kimi suçlarız kimi bağışlar kimi asarız kendimizi başkasında hergün bıçak saplı birinin arkasında vurulan da biziz vuran da Bülent Ecevit TÜRK-YUNAN ŞİİRİ sıla derdine düşünce anlarsın yunanlıyla kardeş olduğunu bir rum şarkısı duyunca gör gurbet elde istanbul çocuğunu türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz olmuşuz kanlı bıçaklı yine de bir sevgidir içimizde böyle barış günlerinde saklı bir soyun kanı olmasın varsın damarlarımızda akan kan içimizde şu deli rüzgâr bir havadan Bu yağmurla cömert bu güneşle sıcak gönlümüzden bahar dolusu kopan iyilikler kucak kucak bu sudan bu tattandır ikimizde de günah bütün içkiler gibi zararı kadar leziz bir iklimin meyvasından sızdırılmış bir içkidir kötülüklerimiz aramızda bir mavi büyü bir sıcak deniz kıyılarında birbirinden güzel iki milletiz bizimle dirilecek bir gün Ege'nin altın çağı yanıp yarının ateşinden eskinin ocağı önce bir kahkaha çalınır kulağına sonra rum şiveli türkçeler o Boğaz'dan söz eder sen rakıyı hatırlarsın Yunanlıyla kardeş olduğunu sıla derdine düşünce anlarsın Bülent Ecevit
ALLAH RAHMET EYLESİN:a015: BENİM İÇİN BÜLENT ECEVİT SİYASETİN TEK DÜRÜST İNASIDIR
YAPAMADIĞIMIZ -Rahşan'a- akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi soyunmak vardı derdinden evrenin bir entari serinliğini giyinmek kendi derdini tespih gibi çekmek elinde yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü karşında polisiye roman okumak vardı sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak oturmağa konuklar gelmesi bazen çevresinde bir masanın kaygısız sıcacık konularda bir demli çay gibi bilmedik komşularla konuşmak dünyamızla uyuşmak vardı oyunda sonunu görmeden oynamak sevinebilmek kazandığına yitirdiğine yerinebilmek düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten kamaştıkça örtebilmek gözlerini düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini uyayabilmek vardı vaktinde rahat Bülent Ecevit
Mağara mağaranın duvarına hayvanları taştan oydum kükrediler karanlıkta türkülerle karşı koydum karanlıktı mağara ışığı taştan oydum üşüyordum bir de güneş koydum aşk oydum mağaranın duvarına aşk oydum ağrıdı taşlar yarıldı mağara ben doğdum.. 1970 Bülent Ecevit
Yasa Elmalarda diş izi senindir bu dişlem yapıldı hanene gereken işlem melekler de tanık suçlusun iş bu yasa hükmünce sen bir insanoğlusun insanoğlu MADDE BİR dünyaya gelmelidir MADDE İKİ sevmeli sevilmeli dünyayı cennetin kendisi bilmelidir MADDE ÜÇ yaşama sevgisinin kökleri gönlünde insanoğlu günün birinde ölmelidir dönmelidir dudaklarına buruk bir elmanın tadı (DÖRDÜNCÜ MADDE OKUNAMADI) iş bu yasayı kim yürütür bilinmez bilinmeyen ellere karşı gelinmez 1954 Bülent Ecevit
TAKA takalar geçiyor allı yeşilli takalar geçiyor dümenleri lazlı takalar geçiyor en nazlı yelkenlilerden de güzel güvenli sularda işsiz dönenen gezi yelkenlilerinden çok duyarak denizi takalar geçiyor enginlere yamalı göğsünü gere gere takalar geçiyor yükle yürekle takalar geçiyor emekle dolu günlük güneşlik kıyılardan kopmuş denizlerde anadolu kıyılar kadın olmuş açılır gider erkeği takalar takalar toprağın denizde çarpan yüreği Bir zamanlar Doğan Canku bu şiiri bestelemişti kaydirigubbakcemile2şarkıyı bilen bir çok insan bu şiirin Bülent Ecevit'e ait olduğunu bilmez Allah rahmet eylesin.... :çok üzgünüm: