- 12 Temmuz 2006
- 643
- 9
- 48
Bugünün gençliğini, yrının yetişkini ve idarecisi olöarak tefekkeür etmek aklı şinas insana çok korkunç ve ürkütücü gelir. Çünkü belli bir hedefi, sağlam bir temeli, dayanacağı bir dayanağı ve tutunacak bir dalı olmayan; kuralsız gençlik felsefesi denilen illetin pençesinde kıvranan, özgür ve rasyonel bir bilim deryasından mahrum kalıp, adına özgürlük dediği çılgınlık deryasına yelken açmış olan bu günün gençliğinin yarınlarını hayra yormak elbette akıl karı değildir
Yine öz değerlerine paryalık, yabancı değelerehayranlık besleyen bir gençlik; kütüphanelerde kitaplarla haşir neşir olmak yerine tüm vakitlerini kahvehanelerde, okey masalarında ve internet cafelerde chat yapmakla geçiren bir gençlik... Gayrımeşru şehevi haysiyetsizliği bir şeref onur kaynağı olarak gören bir gençlik... Zaman zaman kendi doğal yaradılışını ve cinsiyetini reddederek saçını uzatmakla, kulağına küpe takmakla karşı cinse özenecek kadar aptal ve ne yaptığını bilemeyen bir gençlik gelecekte yeşerecek olan belaların, felaketlerin, buhranların ve krizlerin tohumundan başka ne olabilir.
Ah bugünün gençliği!
Öyle bir gençlik ki; Avrupa’daki topçuların kaça transfer olduğunu biliir ama ülkesinde ekmeğin kaç para olduğunu bilmez. Öyle bir gençlik ki; stadyumlarda her gün "gol gol" demesini bilir de, ülkesi için "ol" demeyi bir türlü bilmez. Öyle bir gençlik ki; gazetelerin spor ve magazin sayfalarını her gün dört beş kere hatmeder; ilmi, politik ve sosyal havadisler nedense hiç ilgisini çekmez. Ve öyle bir gençlik ki; müzik dünyasında hangi şarkıcının hangi konumda olduğunu bilir fakat dünyada ülkesinin hangi konumda olduğundan bihaberdir.
işte, böyle özüne küskün, perişan ve sergüzeşt bir gençlikten başarılı, parlak ve ilkeli bir gelecek ummak "güneşi balçıkla sıvamak" kadar mantıksız ve imkansızdır. zira gençlik yetişkinliğin aynasıdır. Aynaların yalan söylediği hiç görülmemiştir. Yedisinde ne isen yetmişinde de o olursun." diyen bilgeler gençliğin yetişkinlik üzerindeki etkilerini ne de güzel dile getirmişler.
Ey değerli yetişkinler! Siz, sizden sonraki gelen nesle mutluk ve huzur dolu, her kesin kardeşçe yaşadığı, haksızın haklıyı ezemediği, Sezar’ın hakkının Sezar’a verildiği adaletli bir ülke bırakmak niyetindeyseniz ve kemiklerinizin sızlamasını istemiyorsanız eğer, bunun yolu ğlkeyi AB’ye sokmaktan ziyade gençlere sahip çıkarak, gençliğe yatırım yapmaktan ve gençliği yararlı ve aktif hale getirmekten geçer.
Ey sevgili gençler! Şayet siz de yarının büyükleri olarak dünya milletlerine köle değil de efendi olmak istiyorsanız bunun yoluda öz değerlerine bağlı kalarak evrensel deüerleri ve gidişatları yakından takip etmekten, potansiyel enerjinizi zararlı olandan muhafaza ederek yararlı olanın hizmetine sunmaktan geçer.
Unutmayın ki! Gençlik bir cevherdir. Onu zamanında keşfedip de işlemezsek bir gün gelir ki, bu cevher bize bir daha verilmemek üzere elimizden alınır. O vakit artık yalvarmak yakarmak nafile olur.
Dikkat!!! Elinizdeki kuş uçmadan onu evcileştirin.
Yine öz değerlerine paryalık, yabancı değelerehayranlık besleyen bir gençlik; kütüphanelerde kitaplarla haşir neşir olmak yerine tüm vakitlerini kahvehanelerde, okey masalarında ve internet cafelerde chat yapmakla geçiren bir gençlik... Gayrımeşru şehevi haysiyetsizliği bir şeref onur kaynağı olarak gören bir gençlik... Zaman zaman kendi doğal yaradılışını ve cinsiyetini reddederek saçını uzatmakla, kulağına küpe takmakla karşı cinse özenecek kadar aptal ve ne yaptığını bilemeyen bir gençlik gelecekte yeşerecek olan belaların, felaketlerin, buhranların ve krizlerin tohumundan başka ne olabilir.
Ah bugünün gençliği!
Öyle bir gençlik ki; Avrupa’daki topçuların kaça transfer olduğunu biliir ama ülkesinde ekmeğin kaç para olduğunu bilmez. Öyle bir gençlik ki; stadyumlarda her gün "gol gol" demesini bilir de, ülkesi için "ol" demeyi bir türlü bilmez. Öyle bir gençlik ki; gazetelerin spor ve magazin sayfalarını her gün dört beş kere hatmeder; ilmi, politik ve sosyal havadisler nedense hiç ilgisini çekmez. Ve öyle bir gençlik ki; müzik dünyasında hangi şarkıcının hangi konumda olduğunu bilir fakat dünyada ülkesinin hangi konumda olduğundan bihaberdir.
işte, böyle özüne küskün, perişan ve sergüzeşt bir gençlikten başarılı, parlak ve ilkeli bir gelecek ummak "güneşi balçıkla sıvamak" kadar mantıksız ve imkansızdır. zira gençlik yetişkinliğin aynasıdır. Aynaların yalan söylediği hiç görülmemiştir. Yedisinde ne isen yetmişinde de o olursun." diyen bilgeler gençliğin yetişkinlik üzerindeki etkilerini ne de güzel dile getirmişler.
Ey değerli yetişkinler! Siz, sizden sonraki gelen nesle mutluk ve huzur dolu, her kesin kardeşçe yaşadığı, haksızın haklıyı ezemediği, Sezar’ın hakkının Sezar’a verildiği adaletli bir ülke bırakmak niyetindeyseniz ve kemiklerinizin sızlamasını istemiyorsanız eğer, bunun yolu ğlkeyi AB’ye sokmaktan ziyade gençlere sahip çıkarak, gençliğe yatırım yapmaktan ve gençliği yararlı ve aktif hale getirmekten geçer.
Ey sevgili gençler! Şayet siz de yarının büyükleri olarak dünya milletlerine köle değil de efendi olmak istiyorsanız bunun yoluda öz değerlerine bağlı kalarak evrensel deüerleri ve gidişatları yakından takip etmekten, potansiyel enerjinizi zararlı olandan muhafaza ederek yararlı olanın hizmetine sunmaktan geçer.
Unutmayın ki! Gençlik bir cevherdir. Onu zamanında keşfedip de işlemezsek bir gün gelir ki, bu cevher bize bir daha verilmemek üzere elimizden alınır. O vakit artık yalvarmak yakarmak nafile olur.
Dikkat!!! Elinizdeki kuş uçmadan onu evcileştirin.